@nurdogru26
|
✨✨✨ Sofradaki sessizliğin ardından nihayet salona geçmiş ve sessizce kahvelerimizi yudumluyorduk. İdea, gergince kıpırdanıp dursada Annemin Abraksas'a verdiği dikkatiyle bu durum pekte umurunda değil gibiydi. 'Sanırım onu sevdi?' 'Sanırım mı? Bayıldı. Resmen tüm odağı şu anda oğlumuzda...' içten içe kalbimi heyecanla doldurup taşıran şey Annemin Oğlumla böyle ilgileniyor olması ve benim buna şahit olmamdı. Hani derler ya iki dünya bir araya gelse, bu ikisi birleşemez. Abraksas, anneannesinin kollarında oldukça keyifle mırıldanıp dururken ben bakışlarımı onların üzerinden geri çekemiyorum... 'Gerçekten artık dünyada mı kalacaksınız?' Bakışlarım İdea'ya döndü. 'Buna pek öyle demezdim, en azından ben kalamam, ama Abraksas kalabilir diye umuyorum. Tabi ona bakarken zorluk çekeceksen Moreslay'den bir kaç yardımcı getirebilirim?' Gözlerim ansızın parladığında şu an koşup İdea'nın boynuna sarılmak istiyordum. Sımsıkı sarılıp güzel dudaklarına yapışmak... Çünkü dünyaya geldiğim andan beri oğlumu ve onu nasıl özlediğimi çok iyi biliyorum ve bunu bana daha ben söylemeden kendi elleriyle sunuyor. 'Söylemene gerek yok Sierra, ben senin ruhunun fısıltısını bile duyuyorum...' Güzel sesi zihnimi okşadı ve bakışlarımı ona hayranlıkla çevirmeme neden oldu. "Ne iş yapıyorsun peki ?" Annemin kollarındaki Abraksası yavaşça göğsüne yaslamasıyla bakışları İdea'ya döndü. "Ben, aslında-" şaşkınlıkla bana baktığında yardım etmemi ister gibiydi. "Ne?" Annemin meraklı sesiyle ağırca yutkundum. Ne diyeceğini bilemez bir ifadeyle ağır bir nefes çekti içine. "Ben aslında modellik yapıyorum. Yani- Çoğu zaman..." dedi. Dedi demesinede , bunu mu seçtin gerçekten! Hayır tamam anlıyorum bu bir söylem fakat yinede sinirimi bozuyor. "Anlıyorum..." annemin bakışları güvensiz bir ifade ile İdea'nın üzerinde dolandı. "Sanırım iyi bir kazancın var, yani bir bakıcı tutup kardeşinin çocuğuna bakmaya gönüllü olacak kadar iyi." Kısılan gözlerle bir süre ondan bir cevap almayı bekledi. "Aslında ailemden kalan bir gelir var ve modellik çoğu zaman keyif için." Ustaca ipleri kendi eline aldığında, bıkkınlıkla devirdim gözlerimi. "Konuşabilir miyiz?" Ersinin fısıltısı kulağımda sıcak bir nefesle yayıldığında onun bitişiğimdeki koltukta oturduğunu henüz fark etmiştim. "Tabi, dinliyorum?" Aynı fısıltıyla cevap verdim. "Aslında daha müsait bir yerde olsa-" bakışları İdea'ya döndüğünde bende başımı o tarafa çevirdim. Delici yeşilleri üzerimizde dolanırken şakaklarında ki gerilmeyi görebiliyordum. 'Uzak dur şu çocuktan!' Uyarıcı hırıltı kafamın içinde yankılandı. 'Biraz sakin mi olsan! Sürekli böyle kontrol manyağı olmayacaksın değil mi?!' Azarlayıcı bakışlarım bana tutunan yeşillerde kitlendi. "Ailen hayatta yani öyle mi?" Annemin sorusu ile odağı ona doğru kayarken, Ersin beni kolumdan hafifçe tutup ayağa kaldırdı ve ben daha ne olduğunu anlayamadan mutfağa doğru ilerledik. "Ne oluyor sana?" Alaylı sesimle mutfak kapısından içeriye girdiğimizde, Ersin'in gergince ellerini gövdesinde birleştirdiğini gördüm. "Kim bu adam Sierra? Düne kadar böyle birini yanında hiç görmedim. Bir anda çıkıp geliyor ve arkadaş gibi konuşuyor." Sen kıskandın... Hahahhahaha kıskandın mı? Beni mi? Bunca zaman gözün bile görmüyordu şimdi ne oldu? "Arkadaşım işte. Sen bütün arkadaşlarımı tanıdığını düşünmedin her halde değil mi?" Alaylı sesimle şu an onunla biraz eğlenmek istediğimi fark ettim. Çocukluğumun intikamını alabilirdim. Uzunca bir süre özgüvensiz ve çirkin hissetmiştim. Bana bir kes bile dönüp bakmayan bu adam yüzünden ne çok hayıflanıyordum ah! Lanet olsun hatırlamak bile midemi bulandırıyor. "Tanımak isterim . Biz aramızda bir şeyleri başlattık farkında mısın? Yani senin annen ve benim annemde dahil çevremizdeki insanlar bizim olacağımıza neredeyse eminler." Burnumdan verdiğim histerik bir gülmeyle ellerimi gövdemde birleştirdim ve alaylı bakışlarım Ersinin üzerinde dolandı. Erkeklerin sorunuda bu değil mi? İdea kadar dikkat çeken bir adam değil bir sünepe gelseydi yinede Ersin, ondan yıllardır beklediğim bu sahiplenici konuşmayı yapar mıydı? Hiç sanmıyorum. "Bizim aramızda bir şey yok Ersin. Mezuniyet ve sonraki buluşmamızdan bahsediyorsan eğer, sadece takıldık. Bunda büyütecek bir-" "Gerçekten mi?!" Gövdesinde bağladığı elleri yavaşça aşağıya indi. "Bunca zaman, bana hayran hayran bakan küçük kız nerede?! Daha iyisini bulunca şekil mi değiştirdi? İçeride o piçe nasıp baktığını görmüyor muyum sanıyorsun! Banada öyle bakardın! Sence bunu görmüyor muyum?!" Dudaklarım hayretle aralandı, Ersinin ağzını böyle bozabildiğini bile bilmezdim. Oysa hep bir şövalye edasıyla kasılıp dururdu. Kıskançlık ne korkunç bir duygu böyle... "Hayatımda şu an kimse yok. Ve istediğimi sanmıyorum. Sana gelince, madem sana nasıl baktığımı biliyordun... buna rağmen gözümün önünde o kızla yitişmeyi mi tercih ettin?! Bunca zaman farkında olmadığını düşünüp dururdum ama hayır, sen gayet bilincindeymişsin her şeyin. Ama işine gelmedi. Diş tellerimle, mercimek büyüklüğünde sivilcelerim ve ergen kilolarımla işine gelmedim ben senin! Söyle hadi. " "Sierra... öyle değil..." "Öyle öyle. Söyle hadi, bir anda glow up yaşadın ve dikkatimi çektin de hadi. Kilo verdin! Ağzındaki metalleri çıkardın! Güzelleştin ve ilgimi çektin söyle bekliyorum! Ne var biliyor musun! Yüz kiloda olsam bana şu anki gözlerle bakmanı isterdim! Böyle sahiplenmeni ve böyle öne atılmanı! Mesela bir mahzende günlerce aç ve susuz kaldığımda da bana böyle bakabilir misin?! Ölümden döndüğünde seni o ölüme götüren kurşun benimkiyse bana yinede böyle bakabilir misin?! Böyle aşkla! Her şeyini kaybetme raddesine gelsen Ersin." Üzerine doğru bir adım attım. "Tüm itibarını! Ki sende ondan pek yok, yinede bir krallık kaybetme pahasına benim için çabalar mısın?! Hiç sanmıyorum..." alaylı gözlerim, sıktığım dişlerimin arasındaki fısıltıyla üzerinde dolandı. "Sen daha iyisi gelene kadar elindekiyle oyalanan bir eziksin. Merak ediyorum koca bir haremin ve binlerce cariyen olsa yine beni seçer miydin? Hahahah neyi merak edeceğim elbette seçmezdin." Uzanıp umursamazca omuzunu pat patladığımda gülerek geri çekildim. "Seninle aramda bir şey olamaz. Çünkü seni eskisi kadar istemiyorum. Çünkü gerçek sevginin yada özel hissetmenin bizim aramızdaki gibi bir şey olduğunu düşünmüyorum. Şimdi söyle bana kim dolapta duran üç katlı pastayı bırakırda, kokuşmuş bir salamla yetinirki. En azından ben değil, çünkü sende benimle yetinmemiştin hatırla..." göz kırpıp arkamı döndüğümde onu hayretler içerisindeki şaşkınlıkla mutfağın ortasında bırakıyordum. Salona girdiğimde İdea'nın neden zihnimde belirmediğini şimdi daha iyi anladığım bir manzara beni karşıladı. Annem kirli bebek bezini Abraksas'ın altından çekmesini söylediğinde İdea bir hışımla çekmiş ve koltuğa biraz pislik bulaştırmıştı. "Tanrım! Çocuk senin derdin ne!" Annemin azarlayıcı sesiyle tıpkı bir oğlan çocuğu gibi gergince kekeledi. "Ben- sa-sadece temiz olanı için yer açmaya-" "Öyle çekilir mi?! Ahh! Her neyse ver artık şu temiz bezi!" Kızgın sesiyle uzanıp döşemenin üzerindeki bezi anneme uzattı. Yüzümde bastırdığım bir gülümseme yer ederken onların böyle cebelleşmesini izlemek beni inanılmaz eğlendiriyordu. İdea döşemenin üzerinde dizlerinin üstüne çökmüş ve annemden yeni bir azar yememek için emir bekleyen bir asker gibi ciddi ve tedirgin duruyordu. "İşte bu kadar..." Annem yüzündeki gülümseme ile Abraksas'ın bezini bağladığında pijamasını yavaşça yukarıya çekti ve uzanıp İdea'ya ıslak mendili gösteren bir suratla komut verdi. Eller titreyen biricik Kral İdea, yerdeki ıslak mendili çıkarıp anneme uzattığında, annem dikkatle ellerini sildi ve ardından kirli beze uzanarak onu aldı. "Gidip şundan kurtulalım, ve ellerimi yıkayıp geri döneceğim o zamana kadar dikkat et bu küçük adama." Uyarıcı sesiyle idea hızla salladı başını. "Aman tanrım..." onlara doğru ilerlediğimde Annem yanımdan geçip banyoya doğru yürüdü. "Ter temiz olmuş benim bebeğim..." Abraksas'ı yavaşça kollarıma aldığımda koltuğa onunla beraber oturdum. Gülen gözleri üzerimde dolanırken saatlerdir rahat rahat kucağıma alabildiğim ilk an bu andı. "Annesinin küçük prensi..." fısıltılı sesimle ona özlem dolu bir öpücük bıraktım. "Ohhh mis gibi kokuyorsun mis gibi. Bu nasıl koku nasıl." Benden aldığı iltifatlarla kıkırdarken, İdea yorgun bir ifade ile hala koltuğun dibinde yerde oturuyordu. "Kalksana artık." Dedim kıkırdayarak. "T-tabi.. evet..." afallamış bir şekilde kalktı yerden, sanki kamyon çarpmışta sersemlemiş bir hali vardı, annemin insan üzerinde bu etkiyi yarattığını biliyorum. Hahahah. "İyi misin?" Abraksas'ı omuzumdan geriye verdiğimde dikkatim büyük bebeğime döndü. "O- o çok katı..." annemin gittiği yönü gösterirken neredeyse dehşetle konuşuyordu. "Lanet olsun Sierra, ne yapacağımı şaşırdım. Her hareketimde bir azar ve sonra başka bir azar, az önce iki bin yıllık hayatımda ilk kez korkudan ağlayacaktım." Gözleri bana döndüğünde bastıramadığım bir kahkaha bıraktım salona. "Hahahahhah insanlar biraz serttir." Dedim büyük bir gururla. "Bana bezini getir dedi, bezini- ben bez ne bilmiyorum ki! Gidip araçtan alacağımı söyledim ve - ve tamam o işi hallettim, Hel ve diğerleri yardımcı oldu. Sonra beraber değiştirmek istedi. Tanrım ahh... bu küçük adamın öyle kötü kokabileceğini kim bilirdi. " kaşları çatıldığında dehşetle kendini anlatmaya çalışmasını dinliyordum. "Sakin ol, merak etme hallederiz... öğretirim ben sana.." sanki kendim çok biliyormuşum gibi... "Bu işi perilere bıraksak?" "Şşş!" Uyarıcı sesimle annem yanımıza dönüyordu. İdea yerden kalktı ve yavaşça koltuğa çıktı. Annemse elindeki bezle beraber az önce Abraksas'ın imzasını bıraktığı koltuğu dikkatle silmeye başladı. "Ben artık, müsaadenizle kalkacağım." Ansızın ayaklandığında yüzüm düştü ve Abraksas'a sıkıca sarıldım. 'Vermek istemiyorum...' 'Güzelim burada oynadığım bu insanlık oyunu hoşuma gitti ama Moreslay'de halletmem gereken ciddi sorunlar var. Yine geleceğiz, hatta artık daha sık...' Bana doğru gelip ellerini uzattığında, genzimin sızladığını hissettim, Abraksas'ın alnına sıcak bir öpücük bırakırken ayağa kalktım. "Kapıya kadar eşlik etmeme izin ver." "Tabii." Geri çekildi ve Anneme doğru ilerledi. "Seninlede öyle İdea, en azından artık daha iyi tanıyorum seni, çalıştığı o sürede aklım kızımda kalmayacak diye umuyorum." Uzanıp İdea'ya sarıldığında sırtını anne şefkatiyle patpatladı. Bense tüm bu süre boyunca Abraksas'a sıkıca sarılıp boynuna gömdüğüm yüzümle kokusunu içime çektim, biriktirmek isterdim kokusunu, bir kavanoza koyup her özlediğimde yeniden hissetmek.. "Bebeğim..." kulağına bıraktığım fısıltıyla küçük elleri yüzümde tutundu, saçlarımı minik parmaklarının arasına sardığında kıkırtıyla çekiştirdi. "Seni çok seviyorum Anneciğim..." sessiz bir öpücükle ger çekildim. Annemi, gözlerini sorgularcasına üzerimde gezdirirken bulduğumda gerginlikle Abraksas'ı yüzümden geri çektim. "Çok tatlı ..." yaptığım geçiştirici açıklamayla bana doğru geldi ve Abraksas'ı yeniden kucağına aldı. "Küçük adam, seninle yeniden görüşeceğiz. O zamana kadar vedalaşma vakti..." tombul yanaklarına bıraktığı sıcak öpücükle yeniden kollarıma doğru uzattı. "Sen yolcu edersin." Bakışları ana kapıyı gösterirken başımı heyecanla salladım. "Tamam." İdea yanımdan geçip daire kapısına ilerlerken, vestiyerdeki ceketini aldı ve üzerine geçirdi. 'Tanrım insan kıyafetlerinin içinde bir ilah gibi... ' 'Kes şunu.' Alaylı sesiyle zihnimde dolandığını anladım. "Buyurun." Daire kapısını açtığımda verandaya doğru bir adım attı ve ayakkabılarını dikkatle giydi. Ayağa kalktığında kendinden emin bir ifade ile bakışları omuzumun üzerinden evin içinde dolandı. Bende başımı merakla o tarafa çevirdiğim de kimsenin olmadığını görüyordum. "Ne old-" yüzüm yeniden İdea'ya döndüğünde dudaklarımın üstünü sıcak nefesiyle örttü. Islak öpüşü kasıklarımı ateşe verirken ben korkuyla annem yada başka biri görecek diye geri kaçmak istedim. 'Zaman sabit Sierra, kimse göremez...' zihnimin içindeki fısıltıyla dili dudaklarımın arasından damağıma yayıldı. "K-kes şunu..." titreyen bacaklarımla hızla geri çekildim. Öyle hızlı bir çekim içine alıyordu ki beni neredeyse ellerim boşalacak ve Abraksas'ı düşürecek gibi hissediyorum. "Pekala, zaten akşam Moreslay'de olacaksın..." uzanıp Abraksas'ı kollarına aldığında geri çekildi. Sinsi bakışları üzerimde dolanırken uyarıcı sesiyle zihnimi kendine getirdi. "Ersin denen şu velet. Ondan uzak duracağına inanıyorum. Seni sürekli sıkmak ve kısıtlamak istemiyorum ama bunun için güvenmem gerekiyor, sana güvenebilir miyim Güzelim?" Sorgulayıcı bakışları yüzümde dolanırken, az önce mutfaktaki konuşmaları duymamış olmasının beni üzdüğünü fark ettim. Bir yandan içimi rahatlattı çünkü bu resmen aşkımı ilandı, ama bir yandan duysaydı böyle bir tereddüte kapılmazdı diye düşünmeden edemedim. "Güvenebilirsin..." parmak uçlarıma havalandım be yanağına utangaç bir öpücük bırakıp geri indim. "P-peki..." kızaran yanaklarla ger çekildi ve kollarında tuttuğu Abraksasla gözden kayboldu. Saniyeler içinde. Hangi ara onu benden aldı anlayamadım bile... lanet aklım öyle dağıldıki bir kez daha öpemedim bebeğimi... Üzgün bir ifade ile içeri girip kapıyı kapattığımda sırtımı demir kapıya yasladım. İçime çöken hüznün sebebini çok iyi bilsemde, içinde bulunduğumuz şartlarda bundan fazlasını istemek bencillik olurdu... Bölüm Sonu✨
|
0% |