Yeni Üyelik
37.
Bölüm

Bölüm 36/ Sierra'nın Insan Hayatı

@nurdogru26

 

Yavaş yavaş finale gidiyoruz canlarım bitanelerm💕
İlginiz alakanız için çok teşekkür ederim ☺️

 

Sierra'nın çığlıkları yatak odasının içinde yankılanırken , avuçlarının arasında sıktığı iri parmaklara geçirdi tırnaklarını.
İdea gergin bir tebessümle Kraliçesinin Krallığına doğuracağı prensesin doğuşuna şahitlik ediyordu.
Bu kez daha sakin ve Sierra'nın ölüm tehlikesi olmadan anın tadını çıkarabiliyordu fakat sevdiği kadının kan ter içindeki ıkınmaları genç kral içinde acı verici olmaya başlıyordu.

"Sevgilim..." yavaşça Sierra'nın yanına uzandığında, dudaklarını Sevdiği kadının ıslak alnına bastırdı.

"Çok az kaldı, dayanman gerek..." Kral'ın tedirgin fısıltısı ile Sierra tüm gücüyle büyük bir yakarış bıraktı odanın içine.

"Aaaaaağğğ!" son bir nefesle ıkındığında, yatağın ortasında oturan ebe sertçe bastırdı karnına.
Bu iki hamle güçlü bir karmaya ulaştığında, Sierra'nın yorgun bedeni yatağa geri düştü.

Odanın içi tiz bir çığlık sesiyle dolarken, İdea'nın gözleri heyecanla ebe'nin kollarındaki bebeğe döndü.

Ciyak ciyak ağlayan sağlıklı bir kız çocuğu aceleyle üzerindeki kanlardan temizlendi ve kıymetli kumaşlarla sarılarak yorgun düşen annesinin kucağına bırakıldı.

Ebenin dudaklarından dökülen sihirli kelimeler, Sierranın kanamasını keserken, acısına uyuşturucu bir etki yaratarak daha iyi hissetmesine sebep oluyordu.

Güler yüzlü ebe ifrit izin isteyerek yanındaki yardımcıları ile odadan hızla çıktı.

Sierra kollarının arasında tuttuğu huysuz bebeğin kundağın içindeki huzursuz kıpırtılarını yorgun bir gülüşle izledi.

"Güzel kızım..." kızarmış yanakları, terli alnı ve kuruyan dudakları ile güzeller güzeli kızına bakarak bir kaç damla mutluluk göz yaşı döktü.

"Hoş geldin Anneciğim..." küçük burnuna bıraktığı titrek bir öpücükle , Prensesin heyecanla annesinin yüzünü emmeye çalışmasına neden oluyordu.

"Karnın mı acıktı..." Sierra güleç bir sesle yüzünden geri çektiği bebeğine baktı.

"Perilerden birine haber verelim dilersen..." İdea'nın kaygılı sesiyle ellerini kızına uzatmasını Sierra itiraz eder bir hamleyle geri püskürttü.

"Ben emzireceğim..." yanaklarında sıcak bir gülümseme yer ederken üzerindeki geceliğin askısını yavaşça aşağıya indirdi.

"Sierra."
İdea uyarıcı bir tonlamayla Sierranın kollarındaki prensesi çekip aldığında, Kraliçe şaşkınlıkla baka kalıyordu.

"Ay ne yapıyorsun ya, bıraksana emzireceğim..." alayla gülerken ellerini bebeğine doğru uzattı.

"Olmaz Sierra, onun periler tarafından beslenmesi gerekiyor..." İdea gerginlikle odanın içine doğru adımlarken Prensesin ağlayışları odayı doldurdu.

"İdea ne oluyor?"

Sierra'nın şaşkın öfkesi İdea tarafından duymazdan gelinirken, Kralın sesi odada yayıldı.

"Bir peri buraya gelsin!" Bağırışı odada yayıldığında hemen bir kaç adım arkasında bir peri kızı belirdi.

"Emredin Kralım..." saygıyla eğilen peri, emir bekler bir ifade ile durdu.

"Prensesin karnını doyurun ve kıyafetlerini değiştirip annesinin yanına geri getirin."

Kollarındaki prensesi periye teslim etti ve Sierra az önce doğan bebeğini tutan perinin kollarındaki prensesle ortalardan kayboluşunu izledi.

Üzerindeki geceliği toparladı ve yavaşça dikeldi yatakta.
"Neydi bu şimdi? Niye sanki ona zarar verecekmişim gibi davranıyorsun?! "

Bağırtısı odada yayıldığında, kasıklarındaki sancıyla henüz doğum yapmış olmanın sızısını hissediyordu.

"Saçmalama sevgilim, o yüzden değil..." İdea yavaşça Kraliçesine yaklaştı ve yatakta usulca oturdu yanına.

"O zaman ne? Neden kendi bebeklerimi doyuramıyorum ben..." sessiz fısıltısındaki gizli öfkeyle bir cevap bekledi.

"Çünkü buna izin veremem..."

Neredeyse ağlamaklı çıkan sesiyle elleri aşık olduğu kadının saçlarına yükseldi.

"İyi de neden ya..." Sierra'nın titreyen sesiyle İdea yavaşça uzanıp alnını öptü karısını.

"Çünkü sevgilim, eğer onları beslersen insan hayatında ki ömrünün kısalacağı gerçeğinden sakınıyorum seni..."

"N-ne..." Sierra geri çekildiğinde şaşkın bir ifade ile süzdü İdea'yı.

"Bir insanın bir ifriti sütüyle beslemesi fani ömrüne maal olur. Seni kaybedemem Sierra, yaşayabileceğim her bir güne muhtacım, seninle geçireceğim her dakikayı istiyorum..." bu kez sesi titreyen İdea'ydı. Sevdiği kadını kendi çocuğundan korurken, içinde hissettiği aşkın korkulu fısıltılarıydı bunlar.

🧚‍♀️🧚🧚‍♂️

Sierra

Öğrendiğim gerçekle birlikte, artık nedenini biliyordum.
Neden kendi çocuklarımı emziremediğim gerçeğini.
İdeanın beni korumak istediğini biliyorum ve bu konuyla ilgili benimle pek konuşmuyor.

Korkarım kendi annesi ile alakalı bir durum olabilir.
Aksi halde neden konuşmaktan kaçınsın ki.

Benimle geçirebileceği her dakikayı istiyor oluşu içimde garip bir hüzün yayıyor, öğrendiğim andan beri bunu düşünüyorum.

Onlar benden çok daha fazla yaşayacaklar, çocuklarım.
Ve sevgili eşim , bense bir kaç on yıl içinde öylece ölüp gideceğim. Bir hiç olacağım ve unutulacağım.
Öyleki bugün İdea'nın yaşına varan çocuklarımı göremeyeceğim. Abraksas nasıl büyüdü göremeyeceğim, ve küçük prensesimin nasıl bir kadına dönüştüğünü bilemeyeceğim.

Ben gideceğim...
Onların aksine kısa bir süre yaşayıp sonra öylece çıkacağım hayatlarından.

Belki daha önümde koca bir hayat vardır fakat bunu bilmek, bir gün her birini arkamda bırakacağımı bilmek canımı yakıyor.

Ne garip, oysa ki babam öldükten sonra, ölüm o kadar da korkunç bir şey değildi benim için, bilakis bir an önce biricik babama kavuşmayı dilerdim, oysa şimdi , bir gün öleceğim için neredeyse yas tutmak üzereyim.

Ailemi bırakmak istemiyorum, İdea'yı bırakmak istemiyorum. Çocuklarımı bırakamam...

Sızlayan genzimle birlikte görüşüm bulanıklaşırken, odanın kapısı yavaşça açıldı.
Yatağın içinde öylece kıvrılmış varoluş sancıları çekerek günü akşama erdirmiştim.

Abraksas bakıcısı ile vakit geçirirken küçük kızım dedesinin görüşüne çıkarılmaya götürülmüştü.

Bense İdea'yı bir kaç saat darladıktan sonra, kraliyet işleri ile ilgilenme bahanesine sığınarak kaçmıştı.

Kaç saat geçti bilmiyorum fakat Moreslay'de 7. Günün güneşi batmıştı.

Geçen bir haftada ne çok şey yaşadım.
Yeniden anne oldum, İdea ve ben aramızdaki resmiyetten kurtulduk ve saray içinde bir kaç değişiklik yaptım.

Odamı sarayın batısına taşıttım ve İdea'nın Prens odasından nihayet kurtuldum.

O yatakta kim bilir kaç kadınla beraber olmuştur.
Bunu düşünmekten uyuyamadığımı anladığım an sarayın başka bir bölümüne yerleştim.

Üstelik bu kez odam oldukça ferah ve aydınlık.
İdeanın koyu renkli zevkinden oldukça da uzak.

"Yatak odam gayet şıktı. Bana haksızlık etme." İdea'nın alaylı sesi odada dolandığında içeri girenin o olduğunu artık biliyordum.

"Artık zihnime girmemen konusunda ne konuşmuştuk hatırlıyor musun?" Kinayeli fısıltımla, adımları yanıma doğru döndü.

"Acil bir durum söz konusu değilse, zihnini rahat bırakacaktım biliyorum, ama içeri girdiğimi duyduğun halde öylece yatmaya devam edince bende bir şey oldu sandım, bana göre acil bir durumdu."

Gülerek yanımda durdu ve yatağa yavaşça uzandı.

"Odaya her gelişinde saygıyla ayağa kalkmam gerektiğini bilmiyordum...."

Bakışlarım güzel yüzüne döndüğünde sinsice sırıttı.

"Ayağa kalkman gerekmez fakat beni yok saymazsan daha iyi hissederim." Kolunu belime doğru doladı ve bedenimi usulca kendini vücuduna yapıştırdı.

"Seni yok saymıyorum , sadece." Başımı yavaşça göğsüne yasladım ve bir süre öylece uzandım.

"Sadece ne?" Fısıltılı sesiyle sıkkın bir nefes verdim.

"Sadece bazı şeyleri düşünüyorum... enerjimi emen ve beni olup biten herşeye ilgisiz kılan şeyler."

Sesim neredeyse ağlamak üzere çıkarken, İdea gergince kıpırdandı.

Parmakları çenemi kavradı ve yüzümü kendininkine çevirdi.

"Anlat bana, bırak yardım edeyim sevgilim... aklını bulandıran ne?"

"Ölüm."

Hiç düşünmeden verdiğim bu cevap, Kralımın alnını kırıştırırken ağırca yutkunmasına sebep oldu.

"Ölüm..." dedi gizemli bir fısıltıyla.

"Evet ölüm, bir gün öleceğim biliyorsun... ve gideceğim. Sonsuza dek. " titreyen nefesim ve sızlayan genzim gözlerimden yaşların akmasına sebep oldu.

"Sierra hayır."

Hızla yatakta dikildi ve beni yavaşça kucağına aldı.

"Bunları düşünmen için çok erken, önünde uzun bir hayat var inan bana ve her gün yanında olacağım, seninle olacağım sevgilim söz veriyorum..." neredeyse evhamlı bir hali var gibi.

"Ama bir gün bitecek, bana göre uzun olan o hayat senin ömründe bir kaç yıl, ve çocuklarım, onlar içinde durum bu ama bir gün yanlarında artık ben olmayacağım, o zaman ne olacak söyle bana..." yanaklarımı yakarak çeneme doğru akan sıcak yaşlarla İdea'ya bakıyordum.

Sanki ondan bir çare bekliyor gibiydim, bir şeyler yapsın istiyordum, benim için bir şeyler...
Sanki sihri her şeye yeter gibi geliyor, tüm engelleri ve sorunları o çözemezse başka kim çözerki.

"Sevgilim bunları düşünmemen gerek, böyle bakarsan hiç bir şeyden zevk alamazsın. Eğer olaylara bu şekilde yaklaşırsan yaşayamazsın Sierra."

Beni telkin eder gibiydi.
Elinden başka hiç bir şey gelmediği için olacak beni telkin ediyordu.

"Bir çaresi olmalı, onları- onları büyürken görmek istiyorum, ve ilk aşık oldukları zamanda, ne bileyim mezuniyetlerini görebilmek- mezuniyet diyorum, saçmalık! Burada öyle bir şey yok ki. Bilmiyorum İdea ama çocuklarımın özel anlarda yanlarında olamayacaksam, ne anlamı var. Söyle bana anlamı ne? Varlığımın anlamı ne?"

Sinir kırılması yaşarken İdea'nın kolları bedeniml sıkıca sardı ve beni kendine çekti.

Ellerinin arasında hıçkırıklara boğulurken güven veren parmakları saçlarıma yükseldi.

"Sen Sierra, öyle harika bir varlıksın ki, her anın mucize gibi, çocuklarınla geçirdiğin her an tahmin bile edemeyeceğin kadar özel, bana verdiğin her dakika hayal bile edemeyeceğim kadar güzel, Sevgilim."

Fısıltılı sesi saçlarımın üzerinden kulağıma bastırdığı sıcak dudaklarından yayılırken ağlayışım giderek dinginleşiyor ve kendimi onun huzurlu kollarına salıyordum.

 

Loading...
0%