Yeni Üyelik
7.
Bölüm

Bölüm 6 / Varlığımı Kanıtlayacak Deliller.

@nurdogru26

SİERRA


Kulaklarımın yamacındaki müzik kaçıncı tekrarındaydı bilmiyorum fakat sesleri duymama engel olduğunu anladığımdan beri, kulaklarımdaki kulaklıkla evin içinde son ses müzik dinleyerek geziyorum.


Bu sabah aldığım randevu iptali ile Nilay hanımın asistanını aramak ve aramamak arasında kararsız kalıyordum.


Bütün gün aklımı meşgul eden soru buydu. Arayıp başına ne geldiğini sorsam mı? Ama bu bir nevi kafamdaki sesin kendi hayal ürünüm değil de başka bir varlık olduğunu kabullenmem demek olurdu.


Eminim ufak bir aksaklıktır, sadece kendi kendimi korkutuyorum.


Evet bunu kendime sık sık yapıyorum, özellikle şu sıralar.


Odamın kapısı açıldığında Annemin siluetini görerek kulaklarımda ağrıya sebep olan kulaklığı yavaşça çıkardım ve zihnimi yüksek müzikten uzaklaştırdım.


"Bir şey mi oldu?" sorgulayan bakışlarım yüzünde gezinirken, iptal olan bu randevu en çok onu üzmüştü farkındayım.


"Arkadaşların geldi." geri çekildiğinde kapıdan içeri giren Burcu ve Serap'ı gördüm.


Burcu tamam ama Serap'ın burada ne işi var?


Kafam hiç olmadığı kadar karışırken Annem kapıyı kapatarak üçümüzü odada yalnız bıraktı.


"H-hoş geldiniz?" sorgulayıcı bakışlarım Burcu'nun yüzünde gezinirken bıkkın bir omuz silkme ile konuştu.


"Bu aralar benimle pek bir alakalı, seni görmeye geleceğim dedim ama tüm günü benimle geçirmesi yetmezmiş gibi şimdide buraya gelmek istedi. İnan bana vazgeçirmek istedim ama resmen yalvardı." Serap'tan ne kadar bunaldığını beden dilinden anlıyordum.


"Sadece seni merak ettim. Ne var bunda? hem artık okul bitti düşmanlıklarda öyle. " Bana doğru bir kaç adım atıp dibimde durduğunda , duyduklarıma inanamıyordum.


"Serap gerçek sebep ne onu söylesene." zaten gergin olan sinirlerim ve tüm gece uyumamak için gösterdiğim direnişin getirdiği bir gerginlik vardı üzerimde.


"Sadece düşündüm ki sizinle hiç vakit geçirmedik, belki de birbirimizi severdik ne bileyim.." omuzlarını silktiğinde ellerini saçlarıma doğru uzattı.


"Örneğin senin bu Ateş kırmızısı saçların, boya mı yoksa Orjinal mi hep merak etmişimdir." Yüzünde sıcak bir gülümseme oluştu.


"Gerçekler tabi ki." Burcu itiraz eder gibi konuşmaya dahil olduğunda , saçlarımı Serap'ın ellerinden geri çektim.


"Neyse ne. Sorun çıkmadığı sürece benim için bir problem olmaz." Bakışlarım Burcuya döndüğünde, ona attığım kızgın bakışlarla, aslında anlıyordum ki onunda yapabileceği bir şey yoktu. Serap beyaz bayrak uzatmıştı ve burcu da bir ucunu tutmuştu işte. Şimdi onu evden apar topar kovmak sadece annemi daha çok gererdi.


"Oda'nı çok sevdim..." Adımları boy aynama doğru ilerlerken Burcu bana 'Özür dilerim' der gibi bakıyordu.


"Teşekkür ederim." dedim ve az önce kalktığım yatağa geri çöktüğümde Burcu da yanıma çöktü.


Serap ise odanın içinde usul usul dolanıyor ve çalışma masamın üzerindeki şeyleri sessiz bir merakla inceliyordu.


Sıkkın bir nefes verdim ve telefonuma elime alarak oturduğum yataktan havalandım. "Bir telefon konuşması yapacağım. hemen dönerim..." Burcuya bakarak yaptığım bu açıklama ile hızla banyoma doğru ilerledim ve sabahtan beri aklımı meşgul eden soruya bir cevap alabilmek için Nilay hanımın asistanını aramak istedim.


İçerideki garip durumdan da kurtulmak istememin etkisi büyüktü ama ne olacaksa olacaktı.


Rehberde bulduğum isimle beklemeden Asistanının bana mesaj attığı kişisel numaraya tıkladım. Kulağıma yasladığım telefonun bir süre açılmasını beklediğimde nihayet telefon açılmıştı.


Fısıltılı tutmaya çalıştığım sesimle aklımın karıştıran soruyu sormak üzere araladım dudaklarımı. "Rahatsız ediyorum üzgünüm, fakat sizden bu sabah bir mesaj aldım. Randevumun iptal olduğuna dair."


"Sierra hanım değil mi?" dedi sakin bir sesle.


"Evet, benim."


"Evet randevunuz iptal edildi, aslına bakarsanız önümüzdeki bir ayın randevuları da iptal, Doktor hanım küçük bir kaza geçirdi. Arayarak haber veremedik çünkü Pazar gününden beri hastanede Nilay hanımın yanındayım, mesajla dönüş yapmam gerekti kusura bakmayın." duyduğum şeyler bedenimi buz kestirirken sessiz bir nefesle o çok korktuğum soruyu sormak üzereydim.


"Önemli değil, ben... çok üzüldüm, nasıl olmuş peki ? umarım çok ciddi bir şeyi yoktur. Kendisi Aile dostumuz sayılır.."


"Şuan durumu çok daha iyi fakat şu sıralar motosiklet hobisine merak salmıştı, Aile yemeğinin dönüşünde hakimiyetini kaybetmiş. Neyse ki ciddi bir sorun yok. İlginiz için teşekkür ederim..."


"A-anlıyorum... tekrar çok geçmiş olsun iyi akşamlar..."


"İyi akşamlar..." Kapattığım telefonla içimi saran korkuyla öylece dondum.


Her şey tamam fakat nasıl olurda ayrıntısına kadar bilebilirim, Böyle yakın bir tahmine tesadüf denebilir mi?"


'Denemez...'


Yeniden konuştu, iki gündür sesini bir an bile duymamıştım fakat tam şu an yeniden dirildi kafamın içinde. Delireceğim...


'Anlaşılan pek özlememişsin beni.' Alaycıl yorum ile onu duymazdan gelmeye karar verdim ve kapıyı açarak odamın içine geri döndüm.


"İyi misin? " Burcu şaşkınlıkla yüzüme bakarken ,nedenini anlayamıyordum.


"Evet, iyiyim neden.."


"Rengin bembeyaz olmuş." Serap konuşmaya dahil olduğunda, gözlerim yüzüne döndü.


'Bu kızın sesine bile tahammül edemiyorum.'


"Biraz yorgunum belki o yüzdendir..." söylediğini görmezden gelerek yeniden yatağa doğru ilerledim. Burcu bir şeylerin ters gittiğini anlamış gibi kıstığı gözleri ile beni izledi bir süre.


"Lavaboyu kullanabilir miyim?" Serap'ın sorusu ile bakışlarımı yüzüne çevirmeden başımı salladım.


"Teşekkür ederim." beklemeden banyoya döndüğü bedeni saniyeler içinde gözden kayboldu.


"Ne işi var bunun seninle! delirdin mi? Bu kız bizim kabusumuz Burcu." fısıltılı sesimdeki azarlayıcılık tedirgince kurulan bir kaç kelimeye sebep olduğunda. "Kuzenimin peşinde." dedi


"Neyin peşinde?" kaşlarım çatıldı.


"Ya baba tarafımdan bir kuzenime baloya gelmesini söylemiştim, ne zaman nasıl söyledim hatırlamıyorum ama çocuk çıkıp geldi, Serap çocuğu Mezuniyette kavalyem olarak gördüğünden beri böyle. kafayı Tayfuna takmış, bana hakkında sorular sorup duruyor. Hangi üniversite de okuyor diye darlayıp duruyor. Hayır hatırlamıyorum ki zaten, çocuğa sormadım hangi üniversite diye. Babamla da beş yaşından beri görüşmem biliyorsun. Çocuğa çaresizlik anımda teklif ettim galiba oda kırmadı, ilk kez o gün görmüştüm zaten ama hemen gitti , benimle gecenin sonuna kadar bile kalmadı."


"Bu ruh hastası da çocuğun mu peşinde?" alayla kıvrıldı dudaklarım.


"Evet, yemin ederim çok bunaldım... hangi şehirde okuyor söyle ben üniversitelerde bulurum diyor. Sadece adı var elimizde çocuğun sen düşün bide..." alayla kıkırdadı.


"O kadar yakışıklı mıydı? Serap seçici bir kızdır." merakımın getirisi olan soru ondan parlayan gözleri ile bir cevap aldı.


"Hem de nasıl, yani... kuzenim olmasa bende peşine düşerim ama bana yasak topraklar. Zaten annem duysa babamın tarafı ile iletişime girdiğimi canıma okur..." yeniden kıkırdadı.


"Sende beğendin yani, ha ha ha."


"Bir gözleri var... böyle girdap gibi, hani şu hipnoz gözlükleri var ya sürekli döner ve kendini bakmaktan alıkoyamazsın, tıpkı onlar gibi, yeşil ama bin bir renge bulalı gibi. Şakaklarına doğru çekilen iri bir göz yapısı kemikli bir surat.. .sen düşün..." neredeyse ağzının suları akacak.


'Vay be...' iç sesim neredeyse duyduklarına şaşkınlıkla verilmiş tepkiyi zihnime bıraktığında sabır dolu bir nefes çektim.


'Bu kadar baş döndürücü mü yani, dışardan görünen bu mu?' yeniden konuştuğunda sanki benimle değil kendi ile konuşuyordu. Bu kez ben onun zihninde gibiydim.


'Hahahaha' düşüncesel bir kahkaha attığımda sesi ansızın kısıldı.


Anlamış olacak ki öylece sessizliğe gömülüyordu.


"İyi misin?" Burcu yüzümde yayılan sinsi gülüşü görmüş olacak ki bana şaşkınlıkla bakıyordu.


"İyiyim iyi, şu kuzenini merak ettim. yok mu bir resmi falan?"


"Yok, ne numara ne sosyal medya hiç bir yerde yok..." dudakları büküldüğünde banyonun kapısı açıldı ve Serap içeriden çıkıp yanımıza doğru geldi.


"Benim acil çıkmam lazım, Eda mesaj attı şimdi, üniversitelilerin takıldığı bir barda Tayfunu görmüş olabilirim diyor, belki hala şehirdedir gitmeden en azından numarasını alabilirim." yüzündeki salak gülümseme ile onu acıyarak izledim.


"Şey bende geleyim o halde... teşekkür etmeye fırsatım olmadı..." bakışlarım Burcuya döndü.


"Ciddi misin?" alayla kıkırdadığımda bu çocuğun ikisinin üzerinde bıraktığı etki beni hayrete düşürüyordu.


"Ya şimdi ayıp olur ama demi.." bulduğu bahane ile yeniden güldüm.


"İyi sen bilirsin..." alayla devirdim gözlerimi.


Oyalanmadan kapıya dönen bedenleri aceleyle çıkarttı onları odanın içinden.


"Neydi bu şimdi?" kapıyı arkalarından kapattıklarında az önce ne oldu diye düşünmeden edemiyordum.


Anlaşılan balo yalnızca benim için kabus gibi geçmişti. geri kalan herkes oldukça memnun ayrılmış..


🖤🖤🖤


İDEA


Adımlarım odamın içinde bir o uca bir bu uca giderken Yehuda'nın sesi kulaklarımın dibinde dolandı.


"Efendi idea istediğiniz kitapları getirdim." kollarında tuttuğu büyük kitapları büyük bir dikkatle önümde tutarken sıkkın bir nefesle ilerideki masaya koymasını işaret ettim.


"Hepsi burada mı?" sorgulayışım ondan baş sallamalı bir onay aldı.


"Evet , kendinizdeki değişikliklerin nedenleri ve gelininizle aranızdaki bağın doğurduğu sonuçlar her biri burada yazıyor. Tüm sorularınızın cevapları bu sayfaların arasında."


"Çok daha önce okumam gerekirdi değil mi?"


"Saygısızlık etmek istemem fakat evet Prensim, belki o zaman fani bir kadının adağını kabul etmezdiniz."


"Tamam uzatma! çık."


Saniyeler içinde ortadan kaybolduğunda adımlarım az önce masaya bırakılan kitaplara döndü.


Çektiğim sandalye ile yavaşça en üstteki kitabı çektim önüme. Öyle kalındı ki, daha kapağını açmadan hevesim kaçtı resmen!


"Odaklan İdea. Bu kızdan nasıl kurtulacağını bulman gerek, ve onu kendi zihnimden nasıl uzak tutacağını."


Açtığım kapakla ilk sayfayı dikkatle çevirdim. Bakışlarım satırlarda gezinmeye başladığında kendimi hayatımı mahveden olayın çözümüne adıyordum.


...


Aradan geçen saatlerin ardından başımın öğrendiğim tüm bilgilerin yoğunluğu ile uğuldadığını hissediyorum.


Her şeyi böyle birbirine karıştırdığıma inanamıyorum! Lanet bir isteğe cevap verdiğim için hayatım tepetaklak olmuştu, şimdi yorgunluktan gözlerimi açamamam lazımdı, arkamda ki yatakta bir sürü güzel kadın olabilirdi! Bense tek bir kadına mühürlenmemiş olacaktım. Neyse ki bir varis beni bu muhtaçlıktan kurtaracak, öğrendiğim en kadim bilgi buydu. Bir çocuk tüm büyüyü bozacak, sonrasında yeniden özgür kalabileceğimi bilmek şu an bana iyi hissettiren tek şeydi.


"Seni böyle kitaplarla haşır neşir görmek ne tuhaf." Duyduğum kinayeli fısıltı babamın hemen arkamda beliren suretinden yayıldı.


Hızla ayağa kalkıp önünde saygıyla eğildim.


"Kalk." Verdiği emirle yavaşça dikeldim.


"Bu araştırmanın sebebi nedir?" Bakışları masanın üzerinde açık duran kitaplara döndü.


"Bir yol bulmaya çalışıyorum baba, bu kız işimi hiç kolaylaştırmıyor. Daha iletişim bile kuramıyorum, beni asla dinlemiyor..."


Çaresiz sesim ve bütün saatlerin getirdiği yorgunlukla omuzlarım öylece çöktü.


"Bunları emirlerime karşı koymadan önce düşünecektin. " duyduğum üstün sesle sabır dolu bir nefes çektim.


"Eğer beni görseydi, eminim inanırdı. Böylece her şey daha da kolaylaşır..."


"Seni gören kızların ne hissettiğini bizzat kulaklarınla duydun. Seni sadece bu yüzden yeniden gönderdim dünyaya."


"Bunun da sebebini anlamıyorum, neden istediğim gibi gidip gelemiyorum? En azından zihninde varlığımı kanıtlayacak deliller sunmaya başlamıştım."


"Delil sunmak? Sen sadece o zavallı kadının kaza yapmasına sebep olarak gerçekliğine kanıt yarattın. Bana sorarsan O da işe yaramadı zaten. Seni sürgün etmem gerekirdi İdea, fakat zaten bir çocuğumu zindanlarda çürümeye mahkum bıraktım. Geride sadece sen kaldın, ve başımıza açtığın bu son iş seni tutsak etmeme mani oluyor."


Doktorun başına gelen olayı bilmesi beni çokta şaşırtmamıştı, ben sadece elimden geleni yapmaya çalışıyorum. O kız delirdiğine neredeyse emin, bana inanmaktansa buna inanmak çok daha kolay geliyor.


"Bir daha böyle bir şey yapmayacaksın. Her hangi bir insanın zarar görmesi durumunda, korkarım sonun Shaitan gibi olacak." Söylediği sözlerin ardından kapkara bir duman bulutunun içinde kayboldu.


"Lanet olsun!" Öfkeyle az önce okuduğum kitapları karşımdaki duvara savurdum.


Abim Shaitan'ın tahmin bile edemeyeceğim şartlarda eziyet gördüğünü biliyordum. Sıranın bana gelmesinden mi daha çok korkuyorum yoksa bir varis elde edemeyince infaz edilmekten mi bilmiyorum.


Loading...
0%