@nurdogru26
|
Ben geldiim, Hoş geldim :D Kurgularımda beni yalnız bırakmayan herkese, çok teşekkür ederim.. Keyifle Okuyunuz.. ...........................
Asansör yerine bu kez merdivenleri kullanmayı seçmiştim, Ama 12. Katta indiğimiz gerçeği beni 6. katta sardığında, bir kaç saniye bekledim.. Nasıl bir küstahlık bu böyle, Bir insan nasıl böyle aşağılarcasına konuşur .. "Ne bekliyordum ki.." gözlerim katlar arasındaki 2.Kat yazısına değdiğinde beklemeden inmeye devam ettim.. "Böyle bir şirketin, Patronu da Ancak böyle Sığ olabilirdi.. İnsanların Kalplerinde ki bu gereksiz kötülüğü Anlamıyorum.." yorucu olmadı.. Son kata geldiğimde, Çıkışa doğru çevirdim yönümü.. Sol tarafa dönmemle, önümdeki duvarın bitişi beni İri bir gövdeye çarparak durmak zorunda bırakıyordu "Ayy.. çok .. pa-" bakışlarım bu uzun boylu Adamın yüzüne döndüğünde, şaşkınlıkla birbirimize bakıyorduk.. Pamir Bey, öylece karşımda durmuş bana bakıyordu, gözlerinde hiç bir duygu yoktu, ve Robotik bir sesle konuştu. "Düşündüm de, bu gün için işime yarayabilirsin." sesindeki lütufkar tavır, zaten gerilen sinirlerimi bozduğunda, kendimi geri çektim. "Şaka mısın sen ?! Hayır yani, gerçekten soruyorum.." yüksek çıkan sesim, küstah bir burun kıvırma alırken, konuştu. "Bana teşekkür etmen gerek. Sense kafa tutuyorsun. Sizi Anlamak çok zor ? Nerede sizin minnet duygunuz ? ! " Sözleri beni güldürmeye başladığında, tamamen sinir gerginliği ile, sahte bir gülüştü bu.. " Minnet ? " şimdi parçalayacağım seni! minneti göreceksin.. Hadsiz Adam! "Evet, Bir gün karşılığında, iyide bir ödeme alacaksın üstelik." yukardan bakışları ve aşağılarcasına konuşması ile, derin bir nefes çektim.. "Seninle konuşarak, kendi Vaktimi harcamayacağım. Nefes dediğinde Sayılı bir şey, ve ben " elimi göğsüne bastırıp, onu geri ittirdim.." O çok değerli Nefesimi, Senin gibi, sığ bir Adamda harcamayacağım! " Hızla geçip gittim Yanından.. "Hicran Hanım.." Serhat denen adamın sesi arkamdan yankılandığında, durmadım.. "H-hicran.." konuşan Necla'ydı.. Bana şaşkınlıkla bakarken, gözleri Geride bıraktığım Pamir'e dönmüştü.. "Sen bana şu fotoğrafçının adresini versene. Kendim giderim ben.." hiç bir şey olmamış gibi, bakışlarımı yüzüne diktim.. "Sen.. neden yukarı çıktın ki.. Pamir beye arkadaşım olduğunu söylemedin değil mi.." sesi titriyordu.. Gözleri arkama döndüğünde, korkuyla bir adım geri çekildi, bu yaptığına bir anlam veremediğimde, hızla başımı omzumun üzerinden geriye çevirdim. Pamir Bey , ve Adamı, bize doğru geliyordu.. "Adını vermedim ben senin.." dedim Necla'ya dönerek. "Hem versem ne olacak.. bu adamdan mı korkuyorsun ?" sinirlenmeye başlıyordum.. "Bu işe ihtiyacım var.. Kardeşlerime para gönderiyorum.. biliyorsun.." fısıltılı sesi, yanımıza ulaşan Pamir beyler ile, sessizliğe bürünmüştü. "Hicran Hanım.. Pamir bey, bir yanlış anlaşılma olduğu düşünüyor.. dilerseniz, odasında konuşun.." konuşan Serhat'tı , Gözlerim Pamir'e döndüğünde, pek öyle düşünmediği aşikardı. "Ben açıktaki pozisyonunuzla ilgilenmiyorum Serhat bey, çok teşekkür ederim." sırtımı Onlara Dönelerken, Bakılışlarım Necla'ya Döndü. "sizden İstedim adresi Bir Kâğıda Yazar Mısınız?" Dedim hiç tanışmıyoruz gibi. "T-tabi.." titreyen elleri ile, notluktan bir kağıt çekti, ve Yazmaya başladı.. Arkamda duyduğum fısıltı , kulaklarıma ulaşıyordu... "Efendim, toplantı birazdan başlayacak.. Lütfen." Serhat, Pamir'i bir şeylere ikna etmeye çalışıyor gibiydi.. "Başka birini bul." dedi hırıltılı bir sesle. "Efendim.. bunları konuştuk, başka kimse yok.. hele şuan imkansız.. lütfen.." dedi Serhat çaresizlikle. Yüzümde yayılan gülümseme ile, Necla tarafından bana uzatılan kağıdı aldım.. "Teşekkürler.." dedim güleç bir sesle.. 'Kal bakalım çaresiz Pamir bey. Böylelikle insanlara bu şekilde davranmaman gerektiğini de öğrenirsin.' Elindeki kağıdı alarak, Çıkışa doğru ilerlerken, güvenlik koşarak yanımdan geçip, Pamirlere doğru ilerledi. "Efendim, Misafirleriniz, Otoparka giriş yapmış." dedi nefes nefese.. Bense, Dönen kapılardan hızla çıkıp, kendimi Şirketin dışına attım.. "Ne tuhaf bir gündü böyle.." dedim bir nefes aldığımda, kağıttaki Adrese baktım.. Ardından, Beylik düzü arabasını beklemem gerekecekti.. Sebebi ise, kolumu sıkıca tutan Sert eller oluyordu, bakışlarımı şaşkınlıkla arkaya çevirdiğimde, Pamir Bey ile, Göz göze geliyorduk.. "Bekle." dedi dişlerini sıkarak, beni geri çektiğinde, bir vebadan kaçar gibi, bir adım geri çekildi. Bıkkın bir nefes verdim, Artık gerçekten komik geliyordu bu halleri. "Çocuk musun sen ya?" dedim Alayla gülerken. "Ne.." şaşkınlıkla beni süzerken, Sert surat ifadesinden hiç ödün vermiyordu. "Ne bu, geri kaçmalar falan.. Adam mı yiyorum ben." dedim gülerek. Artık Asistanı olmamanın verdiği Rahatlık ile, umursamadan konuşuyordum işte. "Bak.. " dedi ve sustu.. Bir kaç saniye ne diyeceğini toparlamaya çalışıyordu zihninde.. "Toplantıya katılman gerek." lafı hiç dolandırmadı. İlginç, onun gibi bir adamdan akıl oyunları beklerdim. "Az önce, bana söylediklerinizden sonra mı?" yeniden güldüğümde, Sinirlendiğini, titreyen şakaklarından anlıyordum. "Bir kaç saat sürecek." söylediğimi duymamış gibi yapıyorsun.. "Yüklü bir ödeme vereceğim." diye bitirdi konuşmasını. "Hayır." kısa ve net verdiğim cevap, suratında, şaşkınlığa neden olurken, Kap kara gözleri benim kahvelerimde gidip geliyordu.. Söylediğim şeye inanamıyor gibiydi.. ama inanmasını bekleyecek durumda da değildim.. Öylece durmuş beni izliyordu, Gözleri üzerimde şimşekler çaksa da, Benim Rengarenk bahçelerimi, hiç bir yağmur talan edemezdi.. Bana doğru gelen otobüse çevirdiğim bakışım ile, Beylik düzü yazdığını görebiliyordum.. Önümde duran Otobüs, aramızdaki görüşü kapatırken, sonunda göz hapsinden çıktığım için mutluydum. İnen kalabalığın ardından, Ön kapıdan bindim otobüse, gözlerim İstemsizce, Şirketin kapısına döndüğünde, çoktan gittiğini görebiliyordum.. Nedensiz bir şekilde, üzülmüştüm.. Çok mu ileri gittim. İçimdeki suçluluk duygusu ile, Dolan otobüste, Cam kenarına doğru ilerledim.. Şimdi babama ne diyeceğim ben, keşke haber vermeseydim.. şirket falan dedim.. ya fotoğrafçıda olmazsa.. Of.. "Pardon.." arkamdan duyduğum ses ile, bakışlarımı zar zor, arkaya çevirdiğimde, Pamir beyin, sıkışık insanların arasından bana doğru geldiğini görüyordum. Sıkışıklık ile, etrafımdaki İnsanları ittirerek, yönümü ona döndüm, Sırtım Camla buluştuğunda, gizleyemediğim şaşkınlık ile, ona bakıyordum. Son insanı da geçip, tam dibimde durduğunda, bunca kalabalık içinde, görüntüsü, konuşması, ricavari halleri ile, eğreti duruyordu.. Gülmeye başladım.. öyle ki, bastıramıyordum bu isteği.. "s-Siz ne yapıyorsunuz ahahaha" Derin ve bıkkın bir nefes aldı.. "Bilmiyorum.. " dedi tedirgin bir sesle, gözleri etrafta gezindiğinde, gerginlikle bana çevirdi yüzünü.. "Bak.." nefesi öylesine yakından geliyordu ki, Aramızda, kollarını arkamdaki Cama dayayarak verdiği küçük mesafe haricinde hiç bir boşluk yoktu.. "Pamir bey, cidden yani, peşimden mi geleceksiniz? toplantınız?" dedim şaşkın bir gülüşle. "Oyalayacaklar.. Hicran. " sustu. "Ben istemediğimi söyledim ama, bir Asistanında peşinden bu kadar koşulmaz ki ama yaa.." güldüğümde.. sinirle inip kalkan burun kanaları ile, bana bakıyordu.. "Ne istiyorsun ?!" dedi dişlerini sıkarak. "Hiç bir şey." dedim genişçe sırıtırken.. "Bak.." ani bir frenle duran araba, Bizi birbirimize yapıştırdığında, kokusu ciğerlerime kadar dolarken, burun buruna geliyorduk.. Alıp verdiği derin soluklar ile, fısıltıyla konuştu.. "Sana ihtiyacım var.." nefesi yüzümde dolandığında, yavaşça yutkundum.. fısıltılı sesi, beni ürpertirken, Arkamdaki Camdan destek alarak geri çekildi.. Bakışlarım gözlerine döndüğünde, az önceki gülüşüm siliniyordu, kendimi rahatsız hissetmiştim.. farklı bir çok şey aynı anda.. Gözleri mesela, Kapkaraydı, oysa Siyah olması imkansız.. "Özür dileyin." dedim. Keskin bir sesle, ardından gözlerimi yüzünden kaçırdım. "Ne.." dedi şaşkınlıkla "Özür dileyin . Bir daha kimseye bu önyargıyla yaklaşmayacağınıza söz verin." bakışlarım hala yerdeydi. Çünkü nedensiz bir şekilde, başörtümün altından kızaran kulaklarım ile, kendime kızıyordum.. "Saçmalama.." dedi inanamaz bir sesle "O zaman kendinize başka birini bulun." Şimdi onu ittire kaktıra, Yüzümü yeniden cama dönüyordum.. Gözlerim çoktan hareket eden otobüsün camından, dışarıya döndüğünde, Arkamda bir fısıltı duydum.. "Özür dilerim.." nefesi, nasıl olurda baş örtümü geçip, tenime ulaşır.. Hızla geri dönüp, kendimi bu durumdan kurtarmak istedim ama, hemen dibimdeydi ve arkaya dönmek beni sadece onun göğsüne çarptırıyordu. "Özür dilerim.. " dedi bir kez daha fısıltı ile, gözleri dudaklarıma kayarken, otobüs yeniden durduğunda, Bu kez kendini sıkı tutmuştu.. "İnelim.." dedim ve , kalabalığın içinden kendimi ileri iterek, açılan kapılardan aşağıya indim.. Peşimden geldiğinde, kırışan üstünü düzelterek, bana doğru bir kaç adım attı. "Sadece bir gün." dedim gözlerim yerdeyken "Sadece bir gün." dedi gözleri otobüsün ardından gelen, Siyah Audi'ye döndüğünde, bende o tarafa baktım. Önümüzde duran Arabanın Uzanıp kapısını açtı. "Hadi.." Açtığı arka kapı ile, bana yolu gösteriyordu.. "Demek ikna olacağımdan bu kadar emindiniz." kaşlarım çatılırken, bıkkın bir nefes verdi. "Hayır, ama şirkete dönmem için birinin beni takip etmesi gerekecekti." keskin sesi ile, Kendimi açtığı kapıdan içeriye bıraktım, kapımı Sert'çe kapattığında, kendisi diğer yönden binerek, kapısını çekti. "Acele et." şoföre söylediği kelime, Aracın hızla kalkmasına neden olurken, Bakışlarım ona dönüyordu. Ceketinden çıkarttığı telefon ile, birine mesaj attığını görebiliyordum. Umursamazcasına yönümü cama doğru çevirdim.. |
0% |