Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm-Kapalı Kapılar Ardında, Bir Gece..

@nurdogru26


Keyifli okumalar ..
Sizi Allah için Çok Seviyorum..
Haftaya Görüşmek üzere 👋..
....

HİCRAN 

Gecenin ilerleyen saatlerine doğru, topladığım mutfak ile yorgun bir nefes alarak, Isıtıcının düğmesine bastım..

Bir kahve iyi gelebilirdi..
Hem belliki uyku tutmayacaktı, böylelikle , uzun zaman önce alıp, bir türlü okuyamadığım kitaplardan birine başlardım belki..

Kaynayan su ile, Raftan bir bardak çektim kendime, 1,5 çay kaşığı, klasik Jakobs'un üzerine 3 kaşık süt tozu ekleyip, kaynamış suyu kupaya doldurmaya başladım..
Salondaki saat , sessiz evde ötmeye başladığında , dalgınlığımın verdiği irkilme ile, sıçradım..

"Allah seni.." kendi korkaklığıma güldüğümde, saat tam 12 kez tiz çınlamalar bırakıyordu boş evde..

Gece yarısına ulaşmıştık.. oysa daha geçtir diye düşünüyordum..
Karıştırdığım kahveyi parmaklarımın arasına aldığımda, salondaki telefonum çalmaya başlıyordu..

Aceleci adımlarla, elimdeki kahveyi sarsa sarsa içeriye doğru ilerledim..

"Geldiim." Kupayı sehpaya bıraktığımda, Babam'ın aradığını görebiliyordum..

Aceleyle cevapladım." Babacığım.." sesi yürür gibi gelirken, kesik nefeslerle konuştu.

"Ehliyeti evde bırakmışım, benim odamda ceketimin içinde olacaktı, hazırlada gelip alacağım.." dedi

Sakin bir nefes verdim."Tamam babacığım.. " tam kapatacakken yeniden konuştu "istediğin bir şey var mı?" Dedi

"Yok babacığım, teşekkür ederim.." yüzümde yayılan gülümseme ile kapattım telefonu..

Babamın odasına doğru ilerlediğimde Salondan çıkıp, Onun odasına doğru yöneldim..

Gıcırdayan eski kapı, beni babamın küçük odasına sokarken, kapının arkasında ki ceketlere yöneldim..

Bir kaç ceketi yokladığımda, komodinin çekmecesi dahil , bir çok yere bakmıştım..

"Nerede bu? Adam gelecek şimdi.." bıkkın bir nefes verdim.

Ardından çalan kapı ile "Geldi işte.." homurdanarak ana kapıya doğru ilerledim..

Üstten kilitlediğim kapının kilidini açarken, dışardan duyduğum öksürme sesi ile kapı kulpundaki elim durdu..

Babam değildi.. kapının diğer tarafındaki kişi kesinlikle babam değildi..

"Kim O?" Kapının arkasından seslendiğimde, yavaşça parmak uçlarımda kapı deliğine yükseldim..

"Pamir bey.." ağzım hayretle açılırken, konuştu.

"Pamir Boratav." Dedi soğuk bir sesle..

"Ne istiyorsun?" Sesim azarlar gibi çıktığında, bıkkın bir nefes verdi.

"Yüz yüze konuşsak." Hay yarabbi.

"Bugünde burası yol geçen hanı gibi oldu!" Söylenerek askıdaki atkıyı çekip aldım kafama doğru..

Öne düşen saçlarımı geri verdiğimde, önden hiç bir şekilde bir firikik vermediğimden emin oluyordum.

"Lütfen." Dedi despot bir sesle.

Kapıyı açtığımda, anlamsız bir kaç saniye beni ve kafamdaki gri yün atkıyı süzdü..

"Evet?" Dedim tek kaşım havalanırken.

"Herneyse.." kafasını hafifçe sarsarak bana döndü.

"Her neyse?" Dedim kaşlarım çatılırken.

"Bugün için bir özür birde teşekkür borcum var sana." Sesindeki o hissiz ifade, donuk gözleriyle üzerimde gezindi.

"İlginç." Dedim ellerimi önümde birleştirirken.

"Kesinlikle." Bana hak verir gibiydi, sanki o bile şuan neden buradayım diye sorguluyordu.

"Ve?" Dedim devam etsin de bir an önce gitsin diye..

"Ve ." Rahatsız bir yutkunuşun ardından konuşacakken, apartmanın girişinden duyduğum ses , babamın sesiydi..

"Tamam , şimdi eve uğradım sonra arayacağım seni.." bedenimdeki adrenalin ile, gözlerim kocaman açıldı..

"Hayır.." dedim titrek sesimle..

Ama hayır cidden.. hayır.. babama bunu nasıl açıklarım.
"Sen iyi misin?" Sorgulayan gözleri ile asla yapmamam gereken bir şey yapıyordum.

"Sus!" Kolunu kavrayarak onu içeri çektiğimde, ne olduğunu anlamaz bir şekilde , içeri savruldu..

Ardından kapıyı hızla kapatıp, üstteki kilidi çevirdim.

"Allahım.." sesimdeki telaş, bana bakan bir çift kara gözle bölünürken..

"Babam.." dedim suçlu bir fısıltı ile..
"Yani?" Buz gibi bi ifade ile bakıyordu.

"Nerden anlayacaksın ki durmuş burda birde sana açıklama yapıyorum ." Sinirle tısladım.

"Beni içeriye öylece çektin, bundan neyi anlamam gerek?" Tek kaşı havalanırken, öfkeyle üzerine bir adım attım.

"Seni varya!" Tam o an tıklayan kapı ile, dikkatim dağılıyordu.

"Hicran?" Babamın sesi ile , unuttuğum gerçeklik yüzüme tokat gibi çarptığında , Pamir Boratav konuştu. "Ne yapıyorsun sen. Açsana adama kapıyı?" Gerçekten anlamıyor..

"Kes sesini." Elimi hızla ağzına kapattığımda, şaşkınlıkla bakışımı kapıya çevirdim..

Öylece elime batan sakallarına aldırış etmeden düşünmeye çalışıyordum..

Düşün Hicran.. hızlı düşün..
Pamir 'in sıcak nefesi prmaklarıma değdiğinde hızla geri çekildim.

Beni hareketsiz bir şekilde izliyordu.. ilginç olan ağzını kapattığımda, her hangi bir hamle yapmamasıydı.

"Ayakkabılarını çıkar." Dedim gözlerimi kaçırıken.

"Ne.." dedi fısıltı ile.

Anlaşılan durumun ciddiyetini kavrıyordu.

"Çıkar şu Allahın cezası ayakkabılarını!" Dişlermin arasından fısıltı ile konuşurken, kapı bir kez daha çaldı.

"Kızım açsana kapıyı!" Bu kez sesi keskinleşiyordu.

Pamir bey hızla ayakkabılarını çıkardı ve geri çekildi.

"Şimdi?" Kaşları havalanırken sormuştu bu soruyu.

"Gel benimle." Kolunu tutup.. içeri doğru sürüklediğimde, yerdeki ayakkabıları alarak peşimden geliyordu.

Salona girdiğimde, gözlerim koltukların arkasına , perdenin altına ve bir kaç yere değdi..

"Olmaz.." dedim bıkkın bir sesle.

O sırada kapının kilit sesi ile, neye uğradığımı şaşırıyordum.. önce üst kilidi açmıştı..
Anahtarın tok sesi ile hızla Pamir beyi sırtımdan iterek odama soktum, ve kapıyı kapattım..

Arkamı dönüp Salona dönmemle, babamın daire kapısını açıp içeri girmesi bir oluyordu.

Kafamdaki atkıyı, bir çırpıda atı verdim başımdan..
Zira gecenin bir körü, neden atkıyla geziyorsun diye sorması içten bile değildi..

"Duymuyor musun kızım? Ağaç oldum kapıda." Azarlarcasına çıkan sese, titrek sesli bir cevap verdim..

"Ş-şey mutfaktaydım.." sırtım odamın kapısına yaslıyken, tedirginlikle konuşuyordum.

"Buldun mu ehliyeti?" Kendi odasına doğru ilerlerken sordu..

Peşinden gittim..
......

PAMİR 

Karanlık odanın içinde, elimdeki ayakakbılarım ile, beklemeye başladım..

Sokak lambalarının aydınlattığı kadar etrafı gözlemleyebilmiştim..

Anlaşılan burası , kendi odasıydı..
İleriye doğru bir kaç adım atıp, odayı inceleyen gözlerimle öylece salındım.

Elimdeki ayakkabıları yavaşça yere bıraktığımda, konsolunun üzerindeki kitaplara takıldı gözüm..

Yeni alınmış, bir kaç kitap.. Üzerinde ki fiyat etiketleri bile duruyordu.
Hafifçe eğilerek isimlerini seçmeye çalışırken, kapı aniden açıldı..
Ardından ışık yandı..

Bakışlarım arkama döndüğünde, hızla dikeldim.. gördüğüm tablo beni şaşkına çevirirken, sessizce bir nefes çektim içime..kafasında ki atkıyı çıkarmıştı..

Simsiyah saçları, onuzlarından aşağıya dökülürken, eliyle kendini gizleyerek tısladı.

"Dön önüne!" Azarlaması ile hızla arkamı döndüm..

Bu kadar uzun saçlar, o örtünün altına nasıl sığarki..

Arkamda duyduğum adım sesleri ve bir çekmece açılma sesinin ardından bana seslendi.

"Burada ne işiniz vardı Pamir bey." Yine azarlayan sesi ile, yönümü ona döndüm..

"Söyledim. Özür ve teşekkü-" lafı ağzıma tıkıyordu

"Telefon diye bir icat var! Arasanızda , aynı şeyleri bana iletebilirdiniz." Sesindeki gerginlik ile, yüzündeki sorgulama birleşiyordu.

Başındaki siyah başörtüsü, öylesine önünde tutturulmuşken, zihnimde saçları canlanıyordu..

Böylesine güzel bir kadın, neden bütün sihrini örtüler altına gizlerdiki..

"Yüz yüze konuşmak istedim. " diyebildim sadece.

Bana doğru bir kaç adım attığında, aralanan dudakları ile, babasının sesi duyuldu.

"Hicran.." dedi içeriden gelen yaşlı adam sesi

Şimdi aralanan dudakları , gerisin geri kapanıyordu..

Hızla arkasını dönüp,az önce girdiği kapıdan çıktı..

Yeniden odada yalnız kalıyordum..
Anlaşılan bir süre buradayım..

Üzerimdeki şaşkınlığı attığımda , sabırsız bir nefes aldım.. Sadece evime gitmek istiyorum.

Gözlerim şimdi aydınlık odada gezinirken, gayet düzenli olduğunu kestirebiliyordum.

Yerdeki ucu kıvrılan seccade de gezinen gözlerimi, bıkkınlıkla devirdim.

"Saçmalık.." ağzımın içindeki söylentiler ile, başım az önce karanlıkta net göremediğim kitaplara takıldı.

Elime aldığım kitabın kapağı, oldukça müstehcen bir resimle kaplıydı.

Kaşlarımı şaşkınca havalandırdığımda, kapaktaki ismi tekrar ettim kendi kendime..

"Aidiyet 1 - Boyun eğe bilir misin?" İlginç..

Böyle bir kızın, bu tarz kitaplar okuması bir yana, arka bilgilendirme kısmında, kitabın ana temasını görmemle, yavaşça yutkundum.

"BDSM?.." ciddi olamazsın..

Bu tür şeyler mi ilgini çekiyor..
Yani senin gibi, şirin bir kadın.. böyle ağır bir kitabı neden okur ki..

Gözlerim diğerlerine döndüğünde, kitabın 2 seriden oluştuğunu görüyordum..

Aidiyet 2- Bağışalaya bilir misin? )

Yüzümdeki şaşkın gülüşle kitabı hızla yerine bıraktım..

Nedenini bilmediğim bir şekilde, kafamın içinde , zihnim bana küçük oyunlar oynuyordu.

Bu kadının , gece gibi saçlarını.. mermer gibi tenini.. ve badem gözlerini barındıran, bir kaç uçuk kaçık düşünce hızlıca dolandı zihnimde.

Ardından kendimi toparlayarak ayağa kalktım.

"Buraya hiç gelmemem gerekirdi.." rahatsız oluyordum.

Bana aptal oyunlar oynayan zihnimden, şuanda odasında , bulunduğum bu saçma konumdan, ve gördüğüm andan beri, kapağını açıp koklamak istediğim bordo parfüm şişesinden kaçıp uzaklaşmak istedim.
Ama olmadı..

Önce istemsizce bir kaç adım attım , komodinine doğru.. ardından isteksizce uzattım parmaklarımı.

Avucumun içinde kaybolan şişeyi, sardığımda, kapağını yavaşça açıp, bir kaç saniye bekledim..

"Ne yapıyorum ben.." kapağı hızla kapatıp yerine bıraktığımda, kapı yeniden açıldı..

"Sizi buradan çıkarmam gerek.." dedi tedirgin bir nefesle..

Başörtüsünün arkasında, bir kaç tutam salınan dalgalı saçlarına kaydı gözlerim..

Sonra, minik bedeninde, bolca duran su yeşili pijama takımına..
Pek belli olmasada, ince bir bele sahip olduğunu çözebiliyordum..

'Ne diyorum ben! Pamir kendine gel!'

"Gitmedi mi?.." zihnimdeki düşünceleri dağıtırken sorduğum bu soru, beni gerçekliğe çeksin istedim.

"Hayır.. ve seni nasıl çıkartacağımı da bilmiyorum!." Kızgındı.

Haklıydı belki, babası öğrenirse kim bilir neler yapardı ona.. bunu düşünmem gerekiyordu.

"Camdan çıksam?" Ona doğru bir kaç adım attım.

"Tabi olur, mahallede biri görürse, evime girerek çıkartamadağın laf sözü, camımdan atlayarak netleştirirsin!" Kaşlarım çatıldı.

"Beni içeriye sokan sendin. Bu kadar korkuyorsan, dışarda bıraksaydın!" Sabrımı kaybediyordum yavaştan

"Ya bencil herifin tekisin! Bu saatte bir kadının evine böyle gelinir mi?! İnsan düşünmez mi?! Birde karşıma geçmiş! Artist artist konuşuyorsun!!" Derin bir nefes aldım..

"Bana bak!" Üzerine doğru büyük bir adım attım.

"Asıl sen bana bak! " gerilen boynu ile, kısa boyu yüzünden, bana aşağıdan bakıyordu.

Elaya çalan gözleri, öfkeyle çarptı gözlerime ve devam etti konuşmaya.
"Özrünü de! Teşekkürünü de istemiyorum! Keşke hiç gelmeseydin! Hatalısın ve! Buna rağmen üste çıkmaya çalışıyorsun! Dayanılacak gibi değilsin! Cidden!" İşaret parmağı havalandığında, ikaz eder gibi bir kaç kez sallanıyordu önümde.

"Senin yüzünden, babama karşı ilk kez yalan söylemek zorunda kaldım! Ve yine senin yüzünden!" Dedi nefeslenerek..

Öfkesi peş peşe, üzerime yağıyordu.

"Burada ! Kapalı kapılar ardında seninle bir gece geçirmek zorundayım!" Bunu neredeyse ağlamaklı bir sesle söyledi.

"Sakin ol." Dedim telkin edercesine.

"Uyuyunca çıkarım.." suçlu çıkan sesim, böyle bir kadının evine gecenin bir vakti gelmiş olmamdan kaynaklanıyordu.

"Biz gece yatarken! Kapıları kilitleriz! Yani ben o daire kapısını açtığım anda, babam yanımızda biter! Bil bakalım dahi çocuk? Babam seni burada görürse ne olur?!" Sesindeki korku ile, bir suçlu arıyordu.

"Tamam.." geri çekildim..

Bir kaç saniye düşünmem gerekiyordu..
Dışarı çıkamıyorum çünkü babası evde, muhtemelen Yobaz herifin teki.
Bu saatte kapısına gelen bir adama tahammül edemeyecek bir bunak, kızının odasında ki adamı görürse neler olur..

Cevabı bulmak çokta zor değil..
Bakışlarım Hicrana döndüğünde , bıkkınlıkla oturdu yatağın ucuna.

Çaresizce yüzünü avuçlarının arasına aldığında, kendime bir kez daha kızıyordum.

"Şöyle yapalım.." dedim fısıltıyla..

"Ben şurada otururum, sabaha kadar." Gözleri bana dönerken, perdelediği ellerini aşağıya indirdi.

İşaret ettiğim tekli koltuğa bakmıyordu bile..

"Sende uyu, sabah ilk iş, çıkar giderim.." gözlerinde ki çaresizlikle bana bakıyordu.

"Uyuyamam! Öyle yada böyle buradasın zaten.. " bıkkınlıkla kalktı yataktan..

"Ama uyuyamam.. odamda bir erkek varken, uyuyamam. Anlıyor musun? Ama sen ne anlayacaksın ki?!" Derin bir nefes daha aldım.

Sessiz kalacaktım, konuşmaya hakkım yoktu, bu işi kendi başıma kendim açtım .. toparlamakta bana kalıyordu.

"Peki.." arkamı dönerek , camın önünde yanındaki sehpayla beraber duran , küçük çiçek desenli berjere bıraktım kendimi.

Yönümü ona döndüğümde, hızla kalktı yataktan, ve kapıya doğru ilerledi..

Açtığı odanın kapısı ile, yumuşak sesi odada yayıldı..

"Babacığım, ben uyuyorum.. bir şey ister misin?" Az önce , sesini saran gerginliği ustaca gizlemişti.
"Yok yavrum, Allah rahatlık versin.." yumuşak tonda bir karşılık alırken, kapıyı yavaşça kapattı, ve kilitledi sessizce.
Bakışları bana döndüğünde, tedirginlikle bir bana birde birde Yatağa bakıyordu.

"İyi geceler." Dedi sitemkar bir sesle.

Ardından kapının girişindeki ışığı , hızla kapatarak , sokağın aydınlattığı odada küçük adımlarla yatağa ilerledi.

Yorganının altına girdiğinde, sırtını yatak başına dayayarak, oturdu.

Elleri diktiği dizlerinde, yorganın üzerinden kenetlenirken, gerginlikle beni izliyordu..

Ara sıra geçen araç ışıkları ile, yüzünü daha net seçiyordum, ama çoğu zaman karanlıktı odanın onun tarafı..

Bıkkın bir nefes alarak, koltukta yerleştim..
İçinde bulunduğum durum hem komikti .. hem sinir bozucu.

Burada bu kızın odasında, bir kaçak gibi saklanıyordum..
Şuan evimde , rahat yatağımda olmak varken üstelik..

Gece uzun olacaktı orası belli.. ama nasıl bitecek , asıl muamma buydu.

Gözlerini bir düşmana kilitlemiş gibi üzerime sabitlediğini hissediyordum..
Bakışlarım yerdeki kadife seccadede kilitlendi..
Üzerindeki, altın yaldızlı işlemeler, odanın bu tarafında, netçe belli ediyordu kendini..

Ne kadar geçti, kaç dakika oldu? Bilmiyorum.
Bildiğim bir şey var ki, seccadede tam 186 tane üzüm tanesi büyüklüğünde işlemeler vardı, her biri el emeği ile işlenmiş, ince ayrıntılar..

İşte dakikalardır bu saçma şeyi inceleyip duruyordum..
Ve oda dakikalardır, beni inceliyordu.

Bakışlarım seccadeden, odanın içine dönerken, hafifiçe esnediğini duyabiliyordum.

"Direnme." Dedim fısıltı ile.

"Ne.." aynı fısıltı ile cevap verdi..

"Bari birimiz uyusun." Sözlerimin ardından bakışlarımı yüzüne çevirdim.

"Olmaz diyorum anlamıyor musun?.." sesi azarlamıyordu, daha çok yılgın çıkmıştı..

"Peki o halde.." yavaşça kalktım oturduğum koltuktan..

Konsola doğru ilerlediğimde, az önceki kitaplardan birini aldım elime..

"Okuyabilir miyim?" Gözlerim sinsice Hicranın üzerinde dolandığında, hızla kalktı yataktan ve çekti kitabı elimden.

"Bırak! İnsanların eşyalarına izinsiz dokunmayıda kes." Elimden bir hırsla çektiği kitabı diğer kitapların üzerine koyarak, hepsini kucağında topladı ve gardroba doğru ilerledi..

Sürgülü kapakları açtığında, içeriye dikkatle yerleştirdi.

Kapattığı kapaklar ile, yüzüme bakmadan hızla geçti yanımdan..

Sessizce gülümsediğimde, konuştum..
"Sende daha çok , dua kitapları falan olur sanıyordum.." arkamı dönerek, az önce kalktığım koltuğa geri bıraktım kendimi.

"Arkadaşımın hediyesiydi.. o kitaplar.." kendi kendine bir açıklama yapmak istiyordu, ama yalan söylediği belliydi..

Hiçbir hediye , üzerinde fiyat etiketiyle verilmezdi ..
"Öyle diyorsan.." dedim alaylı bir fısıltıyla.

"İyi geceler." Dedi konuyu kapatmak istercesine.
....
Telefonum elimde, saatlerdir e postalarımı inceliyordum.

O kadar çok birikmişlerdi ki, onları asla okumazdım..
Sanırım bunun için, müslüman bir kızın odasına kilitlenmem gerekiyordu..

Düşüncelerim beni güldürdüğünde, gözlerim odanın diğer tarafındaki Hicrana kayıyordu..

Uykuya direnmeye çalışsada, saat gecenin 4'ünü gösterdiğinde, oturur pozisyonda , başı yana düşerek sızıp kalmıştı..

İnsana kendini rahatsız hissettiriyor..
Uyusa bile , sanki ona bakmamam gerekiyormuş gibi hissediyorum..

Başındaki başörtüsü, yavaşça kayıyordu tepesinden..

İçimden bir ses, izle işte..
Herkesten sır gibi sakladığı, şuan senin görüş alanında.. bak ona diyordu.

Başka bir ses ise, çevir kafanı Pamir diye fısıldıyordu..

İkinci sese kulak asarak , başımı ve sırtımı ona terse döndüm..
Gözlerim sürgülü gardropta gezindiğinde, kendime inanamıyordum.

Bir kadına bakmamak için direniyor muydum?
Saçmalık.. Gerçi şuan olan ne mantıklı ki?
Bu kızı bu sabaha kadar tanımıyordum.. şimdi odasında, uyumasına rağmen, onu göz hapsimden koruyorum.

Komik..
Hemde Trajikomik.

Odanın içinde çalan telefon ile, irkildiğimde, bakışlarım hızla Hicrana döndü..

Sıçrayarak dikeldiğinde, kafasındaki başörtüyü hızla düzeltti..

"N-ne oluyor.." diyebildi uyku sersemi bir fısıltı ile.

"Biri arıyor.." dedim aynı şaşkınlıkla

Yatağın içindeki telefonu eline aldığında, alnı kırışıyordu.

"Açsan mı artık?" Odanın içi, sabırsızca çalan telefon ile inlerken, bakışlarını bana çevirdi.

"Tanımıyorum.." dedi sersem bir ifade ile.

Uyandığında, ne kadar sevimli olduğunu görmek, beni güldürmüştü.

"Cevaplasan, anlayacaksın, hem babanı odana getirmek istemeyiz." Uyarıcı çıkan sesimle telefonu açtı..

"Efendim.." dedi sessiz bir fısıltıyla.

Ardından bir kaç saniye durdu ve gözleri bana döndü.

"Kim dediniz.." şaşkınlıkla beni süzüyordu.

"Niko bey.." bıkkın bir nefes verdi burnundan..

"Ne." Gerilen çene kasımla, kendimi toparlayarak kalktım ayağa.

Hicrana doğru ilerlediğimde, bıkkınlıkla göz devirerek konuştu.

"Saat gecenin körü. Siz iyi misiniz? " azarlarcasına çıkan sesi, beni dahada gererken, yeniden konuştu.

"Size söyledim. Gayet iyiyim. Bir şeyim yok! Bir daha beni aramayın lütfen." Telefonu sertçe kapatarak yatağın üzerine bıraktı.

"Ne istiyor?!" Kaşlarım çatılırken, bakışları yüzüme dönüyordu.

"Asansör olayı.. hayır ben anlamıyorum. Akşam üzeri geldi zaten. Gayet iyi olduğumu söyledim. Bu saatte aramak ne." Sesindeki memnuniyetsiz tavır, beni mahcup etmişti.

Hicran ilgi manyağı bir kadın değildi, aksine sorunsuz hayatına devam etmek isteyen, sakin bir hayata sahip, sıradan bir kızdı.

Bizse biraz fazla üzerine gitmiş gibiydik.

"Niko adına özür dilerim. O pek düşünemez böyle ince ayrıntıları. Ben onunla konuşurum, bir daha rahatsız etmez." Gözleri hala benimkilere çarparken, yavaşça yutkundu.

"Uyuya kalmışım.. neden uyandırmadınız." Konuyu ansızın kapatıyordu.

"Fark etmemişim." Dedim geri çekilirken.

"Sizde mi uyudunuz?" Bakışlarını kaçırdığında, sessizce mırıldandım.

"Hı hı." Arkamı dönüp, koltuğa geri ilerlerken, sessizce fısıldadı.

"Ben birazdan namaza kalkacağım.. dilerseniz uzanın biraz." Şaşkınlıkla yüzümü ona döndüm.

"Ne.." 

"Yarın yoğun bir programınız var, dün ki toplantı listenizi görmüştüm.. uykusuz kalmamanız için.. ben zaten bu saatten sonra uyumam.." dedi

"Kendi yatağını.. bana veriyorsun?" Dedim alayla sırıtırken.

"Uzanmanız için.." dedi şaşkınlıkla

"Günah falan olmasın? Ya cehenneme gidersen?" Sesimdeki bastıramadığım alay ile gözlerini devirdi.

"O işler sandığınız gibi olmuyor. İstemiyorsanız, keyfiniz bilir. İnsanlık yapıyoruz." Yataktan kalktığında, derin bir nefes aldım.

"Bir 10 dakika uzansam, fena olmaz.." her yerim tutulmuştu, aptal koltukla oturmaktan.

"Gelin." Kalktı yataktan ve yorganı yavaşça düzeltti.

Ona doğru ilerlediğimde, az önce özenle düzelttiği yorganı yavaşça geri kıvırdım..

Ardından üzerimdeki ceketi çıkararak, yatak başına astım.

Kendimi yumuşak yatağa bırakırken, sessiz bir gerinme ile uzandım..

O ise arkasını dönüp, odanın kapısına doğru ilerledi, ve kilidi çevirerek anahtarı çekip aldı ..
Ardından çıktığı odanın kapısını dışarıdan kilitledi..

Kafamı yastığa bıraktığımda, gözlerimi sıkıca yumdum..

Derin bir nefes çektim içime, ama hiç hesapta olmayan bir şeyler oluyordu..
Yastıktaki koku, sabah otobüsteki kokuydu.. az önce koklamamak için , şişesine el bombası gibi davrandığım parfümdü bu..
Hicranın kokusuydu.. önce genzime doldu, sonra içime.. durmadım.. ikinci bir nefes daha çektim.. bu kez yüzümü beyaz yastığa gömerek, daha derinden..

Bu kez daha net alıyordum kokusunu, nedenini bilmediğim bir şekilde, inanılmaz bir kokuydu.. insanın ruhunu sarmalayan bir koku..

Gözlerimi yavaşça araladığımda, yüzümü yastıktan geri çektim..
Gözlerim odanın içine döndüğünde, içten içe kızıyordum kendime..

Yaptığım bana göre bir şey değildi, böyle bir kadına hissedebileceğim en son şey, şuan içimdeki şehvet arzusuydu..
Ama engel olamıyordum.. öncesinde gördüğüm saçları.. o şirin pijamalarının altında, sakladığı güzel bedeni.. ardından o kitaplar..

"Ne diyorum ben!" Hızla kalktım yataktan.
Kendimi o kokudan uzaklaştırdığımda, bilincimde yerine geliyordu üstelik..

"Siktir olup gitme zamanı Pamir!" Hızla ceketimi aldım yatak başından, ve geçirdim üzerime..

Odanın camını açtığımda, gözlerimle aşağıyı kesmeye çalışıyordum..

Bir kat bile sayılmaz, kolayca atlanabilir..
Üstelik sokaktada kimse yok.. hemen karşı kaldırımda park ettiğim aracıma binip uzaklaşırım..

"Kimse görmez.." dedim düşüncelerimin arasında boğulmuşken..

Cama turunarak kendimi mermere çıkardığım da, Arkamdan bir el beni içeri çekiyordu.

Yere boylu boyunca serildiğimde, beni çekenin, Hicran olduğunu anlamam uzun sürmedi.

"Ne oluyor lan.." anın şaşkınlığı ile konuştuğumda , öfkeyle tısladı.

"Hayatımı mahvedeceksin! Derdin ne!!" Hızla ayağa kalktığımda, karşı karşıya geliyorduk.

"Dışarıda kimse yok." Dedim bıkkın bir sesle

"2 saat daha dayan! Yalvarırım sonra defol git ve bir daha çıkma karşıma!" Bakışlarım yere inerken, sessiz kalıyordum.

"Anladık Hicran. Siktir olup gideceğim. Bin kere söylemene gerek yok. Merakımdan durmuyorum yanında." Bıkkın sesimle, kendimi berjere geri bıraktım.

Hızla camı kapattığında, bakışları bana dönüyordu.

"Babam bir kaç saate gidecek.. anlıyor musun? Biraz daha sık dişini." Sakin bir sesle konuşuyordu, kırmak istemezcesine.

"Anladım." Sesimdeki fısıltı ile, beni zar zor duyuyordu.

......
HİCRAN

Gözlerimi araladığımda, güneşin çoktan doğduğunu, odanın içini saran aydınlıktan anlıyordum..

Oturduğum koltukta uyuya kalmıştım..
Namazıda kaçırdığımı anlamam geç olmamıştı..

Gözlerim yatağa döndüğünde, Pamir bey'in orada olmadığını görmek, içime dehşet bir korku düşürürken, hızla kalktım berjerden..

En son uzanacağını söylemişti, ve bende koltuğa geçip, ezanı beklemek istemiştim..

Görünen oki, dalmışım..
İyi ama bu adam nereye gitti..
Ya babam gördüyse.. ya yakalandıysa..
Kafamın içindeki korkunç senaryolar ile, hızla kapıya doğru ilerledim..

Açtığım kapı arasından başımı dışarıya uzattığımda, evde çıt sesi dahi yoktu..

Babam uyanmış mıydı? Saat kaçtı..
İçeriye doğru attığım ilk adımla, Babam daire kapısından içeri giriyordu.

Şaşkınlıkla çatılan kaşlarım ile, dona kaldım..
Ruhumun çırpınışı, yakalanıp yakalanmadığımı bilmememin bir getirisi idi..

"B-baba.." kekeleyerek konuştuğumda, elindeki ekmek poşeti ile bana bakıyordu..

"Hayırlı sabahlar kızım, uyandın mı?" Ceketini çıkarıp askıya astığında, elindeki poşeti bana uzattı..

"Al bakalım, taze ekmek aldım fırından.." gözlerini kısarak beni süzdüğünde, yavaşça yutkundum.

"N-ne.." dedim titrek bir nefesle

"Başını neden örttün.." sorgularcasına çıkan sesi ile, uyku sersemliğim açılıyordu..

"Ş-şey.." hızla tülbentimi çektim başımdan..

"Namazdan sonra öylece uyuya kaşmışım.." gülerek yanımdan geçip salona yöneldi..

Gözlerim evin içinde dolanırken, Pamir beyin evde olmadığını anlıyordum..

Gitmişti.. anlaşılan gizlice ortadan kaybolma konusunda başarılıydı..

Derin bir nefes aldım..
Gözlerim salondaki duvar saatine ulaşana kadar, emin adımlarla babamın peşinden girdim içeriye .

"10;45" saati tekrar ettiğimde, babam konuştu

"Ben çay koydum, ufak tefek bir şeyler hazırlarsan bana yeter, dün gece çıkmadım taksiye, bari gündüz gideyim, adamlarada mahcup olduk.." sesindeki memnuniyetsiz tını ile, başımı hızla sallayarak , elimdeki ekmek poşeti ile mutfağa yöneldim..

Kendimi içeri atar atmaz, gergin bir nefes çektim içime..

"Allahım.. çok şükür.. her hangi bir aksilik olmadan.. bitti gitti.." yüzümdeki gülümseme ile, dolaba yöneldiğimde, Daire kapısının zili ısrarla çalmaya başlıyordu..

"Hayır.." ne hayır..

Kendi kendime girdiğim gerginlik triplerine artık bir dur demem gerekiyor.. Kim gelmiş olabilir ki? Bir sakin ol Hicran..

"Ben baktım.." dedi babam ben daha içeri yönelmeden..

Ondan duyduğum bilgilendirme ile , mutfağa döndüm yönümü..

Buz dolabını açtığımda, kahvaltılıkları birer birer çıkarıyordum ki, içeriden bir ses duydum..

"Buyrun böyle.." dedi babam sakin bir sesle.

"Rahatsız etmeyeyim.." Dedi diğer ses.

Nasıl ya.. dalgamı geçiyorsun..

Hızla salona doğru ilerlediğimde, kapının diğer tarafında durmuş, babamın Pamir Boratav'ı içeri alışına şahitlik ediyordum..
Arkadan gördüğüm kadarıyla oydu..

"Ne yapıyor bu adam.. Allah'ım delireceğim.." kalbimin atışı kulaklarımı zorlarken, sert bir nefes çektim içime..

"Hicran mutfakta.." dedi babam baskın bir sesle..

Ardından bana doğru attığı adımları duymamla, hızla mutfağa yöneldim..

Kapı arkasından onları dinlediğimi görsün istemezdim..

Kahvaltılıkları, lavabonun üzerinden aldığım bakır tepsiye yavaş yavaş yerleştirirken, babam içeri girdi.

"Patronun." Dedi sert bir fısıltı ile.

"Ne?" Bakışlarım ona döndüğünde, şaşkınca bakıyordum yüzüne.
"Gelen kişi patronun olduğunu söylüyor, Acil bir toplantı falan bir şeyler dedi anlamadım."

Sesinden rahatsız olduğunu anlamıştım..
Babam böyle şeyleri sevmezdi, bunu hiç dile getirmedi, çünkü hiçbir erkek benim için bu kapıyı çalmamıştı.. ama ben bilirdim işte, babam sevmez böyle şeyleri..

Kendinden yeterince taviz vererek büyüttü zaten beni, amcalarımın çocuklarına göre, gayette özgür tuttu hayatımı, ama bunu sevmez işte.. böyle şeylere tavrı hoş olmaz..

"Ben.." gözlerimi yere eğdiğimde, derin bir nefes aldı içine..

"Ben evdeyim, ama böyle kapıdan almalar hoş olmaz kızım.. sen uygun bir dille anlatırsın Adama, burası küçük mahalle.. kimse anlamaz toplantıyı , aciliyeti." Elimdeki tepsiyi yavaşça çekti kendine doğru.

"Hadi git hazırlan.. fazla bekletme.." sesi her ne kadar yumuşak oldada, yüzü asılmıştı.

"T-tamam.." hızla mutfaktan çıkıp odama girdim..

Bu adam kafayımı yedi! Ne toplantısı! Ne patronu! Ben daha saatler önce defol git demedim mi bu herife!!

Şeytan diyor, çık dışarı bağır çağır!
Babama karşı ne duruma düştüm, bu yapılır mı ya..

Dolabı açarak , kendime sütlü kahve rengi bir kazak ve salaş bir kot pantolon çektim..

Üzerime aldığım uzun kaban ile, aceleyle bağladığım şalımı kontrol edip çıktım odamdan.

Salona döndüğümde, karşımda gördüğüm adam ile ikinci bir şok yaşıyordum..

"Niko bey.." ne alaka..

"Hazırsan.." dedi genişçe sırıtırken..

"Siz.. ben sanmıştım ki.." kafa karışıklığı ile ona bakıyordum..

"Pamir sanmışsındır, ama hayır, bildiğim kadarı ile, kardeşim seni Asistanlıktan kovdu.. benimde yeni konumumda, senin gibi bilgili birine ihtiyacım var.. o yüzden buradayım, üstelik ben insanların inançları konusunda da takıntılı değilimdir.." gülümserken arkamdan duyduğum ses ile, babamın salona döndüğünü anlıyordum.

"Dikkatli ol kızım." Elini sırtıma sürerken, gülümsedim..

"T-tamam.." ardından, Daire kapısına doğru ilerledim.. Niko bey peşimden gelirken, ne yapacağımı bilmez bir halde açtım kapıyı ve ayakkabılarımı elime alarak hızla giyindim.

"Önden lütfen.." bana yolu gösterirken, gerginlikle bir kaç basamağı inip, kendimi sokağa attım.

Önce Kapıda bizi bekleyen Arabaya, ardından Şoförün saygıyla açtığı kapıya baktım..

Bakışlarım, Eve döndüğünde, Babamın beni camdan izlediğini görüyordum..

Hızla açık olan kapıdan içeri girdim, ve Niko Boratav da peşimden geldi.

Hareket eden araba, hızla bu eski muhitten uzaklaşırken, artık dayanamayarak patladım.

"Bir daha!!" Dedim işaret parmağım havalanırken, dişlerimi birbirine geçirdim.

"Evime gelirseniz! Bana böyle saçma sapan emri vakiler yaparsanız! Sizi buna pişman ederim!!" Sesim araçta patladığında , şoför gerginlikle bizi süzüyordu.

"Anlıyorum, ama sende beni anla, sana ihtiyacım var." Ne..

"Ne saçmalıyorsunuz siz ya?! Dünyada başka Asistan mı yok! Kala kala ben mi kaldım?!" Öfkem dinginleşir diye bekliyordu, ama aksine giderek yükselen bir volkan gibiydim.

"Bak.. ben bu şirkette yeniyim, bu işlerde de öyleyim.. bana senin gibi, ön görülü biri lazım, vereceğim yanlış kararları görüp beni durduracak, kıvrak zekası ile milyon dolarlık iş bağlatacak.. anlıyor musun?" Burnumdan aldığım büyük nefes , genzimi yakarak içeri girerken, yeniden tısladım.

"İstemiyorum! Senin şirketin bana göre bir yer değil! Ben o insanların içinde yapamam!! Bir değil iki değil!! Hepsi akıl tutulması yaşıyor o varlıkların!! Ne senin neden Pamir bey'in asistanı falan olama-" sözlerimi kesen yalvaran bakışları oldu..

"Ne istersen veririm.. benim o lanet yerde ayakta kalmam gerek! Anlıyor musun?! Herkes kuyumu kazıyor! Kendi öz kardeşim bile.. bunları anlatabildiğim tek insansın, inançlı bir kadınsın.. " elini kalbine götürerek fısıltıyla devam etti konuşmaya..

"Buna bütün kalbimle saygı duyuyorum.. ve yemin ederim, sana tek kelime eden karşısında beni bulur.. ama lütfen.." ellerini önünde birleştirerek, hristiyan inancına benzeyen bir şekle sokarak devam etti.

"Zor zamanında senden yardım isteyen birine arkanı dönme.." gözleri doluyordu..

Durumu gerçekten bu kadar vahim olabilir miydi ?
Pamir bey gibi bir adama karşı savaşıyorsa, inanırdım..

O adam duygusuz bencilin teki ..
Niko ise yaşının verdiği uçarıları haricinde, saygılı biri gibi..

"Lütfen.." dedi yeniden, düşüncelerimi bölerek..

"Tamam.. ama!" Parmağımı ona doğru kaldırıp, ikaz eder bir baskıyla konuştum .

"Bir daha evime gelmek! Beni rahatsız etmek! Böyle zor durumlara sokmak yok! Yaptığın anda her şey biter! Anlaşma falan kalmaz."

Sustuğumda, elini büyük bir gülümseme eşliğinde bana uzattı ve.."Anlaştık.." dedi

"Anlaştık." Uzattığı eli havada bırakarak yüzümü camdan dışarıya çevirdim..

"Çok teşekkür ederim Hicran.." dedi minnet dolu bir sesle.

Hiç bir cevap vermedim..
Belkide hata ediyordum, ama bir yandan da bu işe ihtiyacım olduğumu biliyordum..
Ailemin yükünü hafifletmemin başka bir yolu yoktu..

Hem Niko Boratav, Abisine göre, daha çözülebilir bir adamdı..
Yani işim kolaydı.. ben her zaman yapmam gerekeni yapıp , paramı alacaktım..
Üstelik fikirlerime saygı duyan birinin Asistanı olacaktım..


Loading...
0%