Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm- Basit Bir Oyun.

@nurdogru26


Sizi çok seviyorum ❤🫶
Keyifli okumalarr..
-Bölüm sonu için bir kaç soru bıraktım :)))

(Kitabın Güncel İnstagram sayfasını takibe alın lütfenn ❤ İnstagram: gonulkusuofficial


———————

Hicran Taşkıran

Şirketin kapısında duran Araba ile, şoför hızla inip kapımı açmıştı..

"Buyurun efendim.." geri çekildiğinde, derin bir nefes ile dışarıya bir adım attım.

İndiğim aracın kapısı hızla kapanırken, bakışlarım Çoktan İnen Niko beyin üzerinde durdu.

"Hazır mısın?"

Sesindeki neşe ile, bana içeriyi işaret ediyordu.

Daha dün, bir daha asla gelmemek üzere terk ettiğim bu şirkete, şimdi geri dönüyordum.

Üstelik bu gece odamda kalan adamın, düşmanı gibi gördüğü kardeşi ile.

Alayla kıvrılan dudaklarım , histerik bir nefesle buluştu.

"Hazır olmayacak ne var."

Emin adımlarla Ana binaya doğru ilerledim..

"Yani belki, göreceğin tepkiden çekinirsin.. ne bileyim.."

Niko bey elleri pantolon ceplerinde, benimle yürürken, muzip bir sesle konuşmuştu.

"Bir tepki göreceğimi sanmıyorum.." en azından Pamir Bey'den.

Onun Asistanı olmadığım sürece, gereksiz öfkesini de tatmam diye düşünüyorum.. yada öyle olmasını istiyorum.

"Ne kadar şanslıyım bir bilsen."

Şirketin dönen kapılarından içer girdiğimizde, Güvenlik bu kez durdurmuyordu beni.

"Neden şanslısınız?"

Bakışlarım Niko Bey'e döndüğünde, bana ufak bir kahkaha ile cevap verdi.

"Seninleyim.. buradayım."

Tek kaşım havalandığında, cevap bekler bir ifadeyle yürümeyi bıraktım.

"Anlamadım?"

Sesimde ki tizlik ile, hafifçe öksürdüm.

"Bakma bana öyle, öcü değilim.. Sadece duygularımı ifade ediyorum.."

Mahcup bir bakış ile konuştuğunda, sessiz bir nefesle yönümü Asansörlere çevirdim, ve devam ettim.

"Yanlış anlama beni sakın.."

Israrla açıklama yapmaya çalışırken, uzanıp Asansör düğmesine bastı.

"Yanlış anlaşılacak bir şey yok."

Uzatmamak adına, konuyu kapatıyordum.
Diğer şirketlerde de karşılaştığım bir olaydı bu, Patronum yapmamıştı ama, şirket çalışanlarından, sırf eğlence için benimle ilgilenen bir çok adam olmuştu.

Maalesef benim ülkemde, kadınsan..
İş dünyasında böyle şeyler görmezden gelirdin.

Zaten onlarda bir süre sonra vazgeçerler..
Hep aynı senaryo, sil baştan.. değişen pek bir şey yok.

Açılan asansör ile , içeriye bir adım attım.

"Korkarsın sanmıştım.."

Peşimden girdiğinde, uzanıp 12. Kat düğmesine dokundu.

"Yalnız başıma, Anksiyetem tutuyor, birileri varken çok daha sakinim."

Yaptığım küçük açıklama, ondan onaylayıcı bir mırıltı aldı.

"Demek Anksiyete, kız kardeşimde de var.."

Üzüldüm..
Çünkü bu hastalık, öyle pek benimsenecek türden bir şey değil.

Ağır geçen zamanlarda, insan kendini sanki yüksek bir binanın çatısında asılı kalmış gibi hissediyor, işin kötü yanı.. çoğu zaman hava yağmurlu ve ellerin kayıyor .

Açılan Asansör ile son katta durduk..
Bakışlarım ileri döndüğünde, Pamir Bey'in odasında gezindi gözlerim..

Gelmiş miydi acaba..
Geldiyse geldi canım, bana ne!

"Gidelim.."

Niko bey önümden ilerlediğinde, onu takip ettim..

Kendi odasına doğru ilerledi ve kapıyı açarak içeri girdi..
İçeri girip kapıyı kapattığımda, gözlerim siyah renklerin hakim olduğu odada gezindi.

"Şimdilik , burada benimle olacaksın.."

Gözleri ilerideki 2. Masayı gösterdiğin de, yavaşça o tarafa ilerledim..

"Sana en kısa zamanda bir oda ayarlayacağım.." çantamı masaya bıraktığımda, gözlerim üzerine döndü.

"Peki.."

Sözlerim, tatminkar bir gülümsemeyle karşılık aldığında, yavaşça kendi masasına ilerledi, ve oturdu koltuğuna.

Önümde kapalı şekilde duran Laptopu açtığımda, sandalyeyi yavaşça öne doğru sürdüm.
Açılmasını beklediğim ekrana bakarken, Niko Bey'in sesi kulaklarımda dolandı.

"Öğleden sonra, Dünkü ortaklarla, değerlendirme görüşmesi yapılacak.." dirseklerini masaya dayadı, ve devam etti.

"Bizde orada olacağız, yani öyle yada böyle bu şirkete bir yerden dahil olmam gerek.." gözlerim yüzüne döndüğünde, onaylarcasına salladım kafamı..

"Zaten hakimsin konuya, az çok öyle değil mi ?" kaşları havalandığında benden bir cevap bekliyordu.

"Evet, hakimim ama.. " sandalyeyi yavaşça ona doğru çevirdim .. " O kadar ayrıntı bildiğim söylenemez, bir kaç saatlik bir araştırma ile duruyorum, vakit kısıtlıydı, bildiğim bir şey var ki, Almanlar kursuz bir çalışma istiyor, özellikle o John denilen adam, hatasız bir sunum isteyecektir, fiyat konusunda ne anlaştılar bilm-"

"100 milyon.." dedi geriye yaslanırken..

'Demek söylediklerimi ciddiye amaya karar vermiş..'

"Anlıyorum.." diyebildim sadece..

"Bak amacım kendi kardeşimi baltalamak elbette değil, ama öyle yada böyle, Amcama karşı zor duruma düşsün istiyorum."

"Nasıl yani.." şaşkınlıkla çatılan kaşlarım , ondan alaylı bir gülümseme almama neden oldu

"Yani, Pamir'i biraz dara sokacak yardıma hayır demem.. söylemek istediğim bu." şakamı yapıyorsun..

"Bu şirket ikinizin de şirketi, onu zora sokmak şu şartlarda sizi de zora sokmaz mı ?" sorduğum soru ile, gözlerimi yüzüne diktim.

Bir cevap bekliyor gibiydim.. ama onun verecek bir cevaptan çok, alaya alınan bir kaç kelime dolandı dilinde.

"Bazen kazanmak için, önce kaybetmen gerekir Hicran.." derin bir nefes alarak ekrana çevirdim yüzümü.

İki Kardeş arasında ki bu saçma sapan tartışmaya bulaşmayacaktım, kimsenin iyilik meleği değilim, sadece kendini düşünmem gerekirdi.. bana öğretilenin aksine, ilk kez bencillik yapmam gerektiğini biliyordum.

Odanın kapısı çaldığında, ben çoktan dikkatimi önümdeki bilgisayara vermiştim, kendi düzenlemem üzerinde çalışırken, Günlük programlama listesini sisteme geçirmekle uğraşıyordum.

"Gel.." Niko Bey'in sesi ile kapı açıldığında, içeriye üzerinde mini elbisesiyle, 1,80 boylarında, manken diyebileceğim kadar iyi bir vücuda sahip bir kadın giriyordu.

"Selam tatlıım.." elindeki küçük pembe çantayı sallayarak içeri girip, Niko Bey'in masasına doğru ilerlediğinde, gözlerimi yeniden bilgisayara çevirdim.

"Siena , güzeliim." Niko Bey'in neşeli sesi dikkatimi yeniden onlara çevirmeme neden oluyordu.

Genç kızın büyük bir rahatlıkla, Niko Bey'in karşısındaki koltuğa kendini neşeyle bırakışını izledim..

"Niko, nasıl özlemişim seni, nasıl nasıl.." bozuk Türkçesi ile, şirin sayılabilecek bir aksana sahipti.

"Asıl ben özledim seni, nereden esti böyle ansızın.." Niko bey önündeki Henüz açılan mavi kaplı dosyayı yan tarafa doğru ittiğinde, dikkatini bu kadına veriyordu.

Gözleri heyecanla konuşan kadının üzerinde gezinirken, bakışları kusursuz bacaklarda sabitlendi, ben oturduğum yerden rahatsız olurken, gözlerimi Siena denilen kızın üzerine çevirdiğimde, umurunda bile olmadığını görüyordum..

Cidden mi.. 

Bıkkınlıkla gözlerimi devirip dikkatimi yeniden ekrana çevirdim..

"Pamir biliyor mu?" duyduğum isimle, bakışlarım yeniden Genç kıza döndü, vereceği cevabı bekliyordum, sanki beni ne alakadar ediyorsa..

"Önce ona uğradım, ama gelmemiş daha.." dedi ufak bir kahkaha ile..

"PAMİR ? Geç kalmış öylemi ? hayatta inanmam.." dedi Niko Boratav.

"Yeap, asistanına sorduğumda, öğleden sonraki toplantıya kadar gelmeyeceğini söyledi, yani buralardayım o gelene kadar.." yılgınlıkla sırtını deri koltukta geri verdiğinde, gözleri bana dönüyordu, geleli nerdeyse 10 dakika olmuştu ama, o ancak varlığımı fark ediyordu.

Gözleri yüzüme döndüğünde, Gülümseyerek başımı hafifçe salladım.

"Merhaba." dedi bana bakarken, gözleri hayretle Niko' ya döndü.

"Uzun hikaye, anlatırım bir ara, akşama bize uğrarsın her halde, Annem senin geldiğini duyunca çıldır-"

"Ben Pamir'e geçerim, özledim.. " Niko Bey'in yüzü düşerken, Siena devam etti.

"Neredeyse 2 yıl olacak, hayatında biri mi var onu da bilmiyorum ama.." sustu

"Olsa bile sana hayır diyemediğini ikimizde biliyoruz, Pamir hep şanslı pisliğin tekiydi." dedi Niko Boratav, ama bunu tükürürcesine bir öfkeyle söyledi.

"Hahahah çok şakacısın Niko.." gözlerim Siena'ya döndüğünde, gerçekten anlamadı mı yoksa, aptala mı yatıyor diye baktım..

'Gerçekten anlamıyor.. Niko Bey'in ondan hoşlandığını ciddi ciddi anlamıyor.'
bıkkınlıkla gözlerimi önümdeki ekrana çevirdim..

...............

PAMİR BORATAV

Araba şirketin kapısında durduğunda, hızla inip, anahtarı valeye doğru fırlatıp, açılan kapılardan içeriye girdim.

Güvenliği geçtiğimde, Serdar bana doğru büyük adımlarla yaklaşıp, Asansöre kadar eşlik ediyordu.

"Efendim, öğleden sonra geleceğinizi söylemiştiniz?" Nefes nefese sesi ile, asansörün düğmesine bastım.

Üzerimde ki ceketi düzeltirken , yavaşça gerinerek bakışlarımı yüzüne çevirdim.

"İşim erken bitti, Asistan işini hallettin mi?"

Sorduğum soru ile açılan asansör kapısından içeriye doğru bir adım attım.

Peşimden binerek, 12. Kat düğmesine dokundu ve konuştu.

"Evet , bir süreliğine Çiçek hanımla yeniden anlaştık, Bu süreçte bir kaç ajansla görüşmelerimiz olacak, en kısa zamanda en iyisini bulacağıma emin olabilirsin." Sesindeki tereddütle , gözlerim Aynadan yüzüne döndü.

"Sorun ne?" Dedim çatılan kaşlarım ile.

"Ufak tefek pürüzler, halledebiliriz.." titreyen şu lanet ses!

"Sorun ne?" Dedim bakışlarım teker teker katları çıkan asansör paneline dönerken.

"Çiçek hanım, bir süre bebeğiyle gelip gidecek işe.." dedi

Asıl sorunun bu olmadığını biliyordum, evet çocuk sevmem, ama Serdar bu ufak sorun yüzünden böyle, kıvran kıvran olmaz karşımda.

"Ve?" Dedim devam etmesini ister bir sesle.

"Ve.." dedi ardından yutkundu..

Öyle ki, adem elmasını yalayıp geçen tükürüğün sesi asansörde duyuluyordu.

12. Katta duran asansörün, açılan kapıları ile, ileriye doğru bir adım atıp odama çevirdim yönümü.

Arkamdan gelen adım sesleri ile beni takip ediyordu.

"Konuşacak mısın artık?" Sabırsız çıkan sesimle, Odamın kapısını açıp içeri girdim.

Açık olan kapı, Serdarın da içer girmesi ile kapandığında, ceketimin önündeki tek iliği açarak koltuğa doğru ilerledim.

"Efendim Niko bey.." dedi sıkkın bir nefesle
"Yine ne yaptı?" Dedim yılgın bir sesle

"Yeni bir asistan istemiz Amcanızdan.."

Histerik bir gülüş ile, devirdim gözlerimi.

"Sanki şirket işlerinden anlıyormuş gibi, birde Asistan kı istemiş." Alaylı sesi ile, yüzümü Serdara döndüğümde, onun pek eğlenmediğini görüyordum.

"Bir sorun var değil mi?" Dedim yüzümdeki gülüş silinirken.

"Evet Pamir bey.." dedi gözler yere indiğinde.

"Beni sinirlendirecek bir şey.. " yavaşça oturduğum koltukta dikelerek, dirseklerimi dizlerime yasladım.

"Biraz.." dedi tereddütle.


"Biraz.." çene kasım gerilirken, derin bir enfes çektim içime ve devam ettim..

"Geceyi uykusuz bir şekilde, birazda stresle geçirdim, hiç uyumadan Annemin mezarına gidip, birde aptal akrabaları ile karşılaştım, yani bu gün bir aksilik daha istemiyorum. Ama muhtemelen Niko seve seve çıkaracak bana o aksiliği.." dişlerimin birbirine uyguladığı baskı ile, gıcırtılı bir sesle konuştuğumda, Serdar sorunu tek nefeste söylemeye karar veriyordu.

"Hicran hanım, Niko beyin yeni asistanı olarak bugün işe başladı.."

Bir suçu itiraf eder gibi, tek nefeste yaptığı bu açıklama, bende ilk etapta anlaşılamazken, kafa karışıklığı ile alnım kırıştı.

"Kim?" Dedim gözlerimi kısarak Serdara diktiğimde.

"Hicran hanım.. şuanda şirkette, Niko beyin yeni asistanı.."

Alnımdaki kırışıklık yavaşça açılırken, dişlerimdeki bastı ansızın hayretle açılan iki dudağa dönüşüyordu.

"Hicran? " dedim afallamış bir selse

"Hicran efendim.." dedi Serdar fısıltıyla

"Şu dün benim Asistanım olan Hicran.." kaşlarım hayretle havalandığında, Serdar başını onaylarcasına salladı.

"Evet , Dün ki Asistanınız Hicran.." dedi ağırca yutkunurken.

"Niko'nun Asistanı?" Dedim alayla gülerken

"Evet efendim.."

"Şuanda şirkette.. onun odasında?" Dedim yavaşça ayağa kalkarken.

"Amcanızdan onay al-" lafını yarıda keserek hızla odanın kapısına doğru ilerledim..

Adımlarım birbiri ardına atılırken, yumruk yaptığım ellerim sızlıyordu.

O şerefsizin niyetini açıkça biliyordum! Peki bu salak kız böyle bir şeyi nasıl kabul ederdi!!

Koridor boyunca, kararan gözlerim, ve attığım sarsıcı adımlar beni sonunda Bu şerefsizin odasının kapısına getirdiğinde, Hızla kapıyı açıp içeri girdim.

Büyük bir gürültüyle geriye çarpan kapı, odada tek başına oturan Niko'nun Şaşkın bakışları ile karşılık buldu.

Gözlerim sekreter masasına döndüğünde, Hicranın masada olmadığını görüyordum.

"Ne oluyor!" Niko hızla ayağa kalktı

"Asıl sen anlatacaksın!" Açtığım kapıyı hızla çarparak içer girip, ona doğru ilerledim.

"Odama böyle dalamazsın!" Dedi dişlerini sıkarak.

"Hicranı asistan olarak işe alamazsın!" ellerimi sertçe indirdim masaya!

"Aldım bile!" Aynı öfkeyle geçirdi ellerini masaya

"O kız senin oyuncağın ettiğin diğer kadınlar gibi değil! Beni anlıyor musun?! Bu senin şımarık tavlama oyunlarından biride değil! " ona doğru eğildiğimde dişlerimin arasından hırlıyordum.


"Bırak da ona ben karar vereyim!" Aynı fısıltıyla konuştu

"O kızın gerçek bir hayatı var! Bunu göremeyecek kadar salak mısın lan sen! Karnından piçiyle bıraktığın ortalık mallarına benzemez! Bütün hayatı biter!!" Öfkem ansızın patlıyordu üzerine

"Tıpkı annen gi-" sözünü tamamlamadan yakasından tutup onu masanın diğer tarafına aldım.

"Sana annemin adını ağzına aşmayacaksın dedim!!" Suratına inen yumrukla yere savrulduğunda , odanın kapısı açıldı.

"Pamir bey.. ne yapıyorsunuz.." Hicran çığlık atarak Yerdeki Nikoya doğru koştu.

"Sen bana hayatımdan defol git derken! Gelip burnumun dibinde işe mi giriyorsun!" Öfkem bu kez Hicranın üzerine patlıyordu.


"Size ne ya!! Size ne!" Yerdeki Nikoyu kaldırırken, bana doğru bağırdığında, uzanıp kolunu tuttum.

"Yürü Hicran! Bu şerefsizin asistanı falan olamazsın!" Bileğini öfkeyle kurtardı ellerimden.


"Dokunmayın.. derdiniz ne sizin! Bu Kadar mı nefret dolusunuz?! Sırf kıyafetim yüzünden değil mi?! Benim bir şeyleri tesettürümle başarmam, sizin şeytanlarınızı rahatsız ediyor! Ama yeter!" Öfkeden kızaran yüzüyle avaz avaz bağırdı..

"Ulan sen dalga mı geçiyorsun! Seni düşü-"

"Ben dalga falan geçmiyorum! Siz benim için koca bir şaka gibisiniz! Sıkıldım artık bu hadsiz hallerinizden! Önümü kesip durmayın!"

'Sen ciddi misin..'

Şaşkınlıkla sadece olan bitene bir anlam vermeye çalışıyordum, bu kız gerçekten bu kadar salak mı? Niko'nun niyeti gayet açık oysaki, anlamamak neden..

Sonra düşündüm..
Düşündükçe anladım.. Hicran salak bir kız değildi, ama Niko da onun görmezden gelemeyeceği bir adamdı, zengindi, bu şirkette belli bir güce sahipti, üstelik aradaki derin sınıf farkına rağmen, Niko Hicrana oldukça iyi davranıyordu.

Hicran gibi kenar mahallede, sakin bir hayat yaşayan bir kadın için, Niko kurtuluş biletiydi belkide..

"Ben seni anladım.." dedim yüzümde yayılan alaylı bir gülüşle.

"Ben seni çok iyi anladım Hicran, ama umarım bu yolun sonu seni hüsrana uğratmaz.." uğratsa bile sikimde değil!

"Ne diyorsun sen be.. ne anlaması! Sen beni anlamaya yaklaşamazsın bile!" Gözlerinden fışkıran nefretle, düşünmeden konuşuyordu.

"Bak ne diyeceğim." Nikoya döndü bakışlarım.


"Seninle odamda bir konuşalım, 5 dakika." Yüzümdeki bıkkın gülüşle ondan bir cevap almadan çıktım odadan.

Arkamdan gelecekti, biliyorum .
Çünkü Niko'nun benim onayımdan başka şansı yoktu.

Az önce geçtiğim koridor boyunca, gerisin geri odama dönüyordum.

Ama attığım her adım zihnimde başka kapıları aralıyordu.

Hicran'ı annemle kıyaslamak gibi bir aptallığa kapılmıştım, oysa Annem Babama aşık olduğu için inançsız bir adamla beraber olmuştu, Hicran ise hırslarının kurbanı olabilecek kadar basitti.

Ona duyduğum o küçük saygı kırıntısını bile hak etmiyordu, aksine ona yapacağım her şeyi fazlasıyla hak ediyordu, gözümün içine baka baka, düşmanımın tarafına geçmişti.

Oysa dün gece, ona gerçekten üzülmüştüm, hayatına dahil olup , onu gerginliğe ittiğimizi bile düşünmüştüm.

"Ama ne aptallık.." kendi halime acınası bir gülüş savurup , odamdan içeri girdim.

"Pamiir.." Siena odamda öylece ayakta dikilmiş, gülen gözleriyle bana bakıyordu.

"Siena.." şaşkınlıkla kaşlarım çatıldı.

"Süpriiz" ellerini iki yana açarak hızla bana doğru koşup, boynuma sarıldı.

Şaşkınlığımı atamamıştım üzerimden, ne alaka şimdi..

"Sen Amerika da değil miydin?" Geri çekildiğimde göz göze geliyorduk, bakışları dudaklarıma kayarken konuştu.

"Seni özledim.." sesindeki cilve, hafifi aksanıyla karışırken, geriye bir kaç adım atıp masama doğru ilerledim.

Siena üniversitede ki kız arkadaşımdı, Tanıştıktan kısa bir süre sonra, Türkiyede benim için kalmıştı, hayatının büyük bir bölümünü benim içim değiştirip, istediğim şartlara ayak uydurmak için elinden geleni yapmıştı, ama olmamıştı..

Onun büyüdüğü o rahat toplum, benim gibi oldukça açık görüşlü bir adam için bile fazlaydı.

Ben özellik isterdim, bir kadın benimse, benim olmalıydı.. Açık ilişkide benim gibi bir Adamın kaldırabileceği bir olay değildi, Siena özel bir kadındı, ama bir geleceğimizin olmayacağını anladığım da , medenice yolları ayırmıştık.

Ben ayırmıştım.. o ara sıra çalacağı bir kapı olarak açık bırakmıştı beni, söyledim ya.. açık ilişkiye yatkındı, benim aksime o bağlılık denen saçmalıkla ilgilenmiyordu, oysa ben, koşulsuz Sadakat isterdim.. mutlak sadakat.

"Sevinmedin mi?" Dedi kendini karşımda ki tekli koltuğa bırakırken.

"Özel bir karşılama mı beklemiştin?" Bakışlarım oturduğum koltuktan, ona döndü.

"Hayır ama , belki sıcak bir sarılma.." sesindeki titreme, içeri giren Niko ile .. benim tarafımdan görmezden geliniyordu.

"Derdin ne!" İçer girip kapıyı sertçe çarptı.

"Siena müsadenle." Gözlerim Nikonun üzerinde sabitlendi.

Ağzıyla yüzü yer değiştirmesin diye kendimi oldukça sıkıyordum, ama daha etkili bir yöntemim vardı, ondan kurtulacak ve Hicran'a hayatının dersini verecek bir yöntem.

"Peki.." Siena mutsuz bir ifade ile kalkıp, odadan çıktığında, Niko ile baş başa kalıyorduk.

"Bana saygı duyacaksın!!" Bana doğru gelip ellerini masaya geçirdi.

"Öyle mi?" Dedim alayla.


"Öyle! Hem bana hem Asistanıma!"

"Hahahahha" içten bir kahkaha attığımda, yavaşça dirseklerimi masaya dayadım.

"Bitti mi?" Gözlerim şimdi onun gözlerinde , öfkeyle sabitlendi.

"Ben bu şirkette en az senin kadar hakka sahibim Pamir!" Dedi hırıltıyla.

"Sana bir teklifim var." Dedim geri çekilip, yavaşça ayağa kalktım.

"Ne teklifi lan! Yapacağın hiç bir teklifle ilgilenmiyorum, bu şirketten ölüm çıkar!"

İnatçı hali aynı annesi gibiydi..
Gereksiz bir inat..

"Sakin ol dinle!" Sabırsızlıkla hırladım.

Durdu, bakışları yüzüme döndüğünde, teklifimin ciddiyetini anlıyordu..

Sustu ve dinlemeye kararlı bir ifade ile dikeldi karşımda..

"Güzel.." dedim kendimi masaya yaslarken..

"Senin derdin bu şirkette , benim yerimi almak.." bakışlarım Nikoya döndüğünde, yavaşça koltuklardan birine oturdu.

"Yine ne anlatacaksın Pamir.." alayla geriye yaslandı.

"Benim isteğimse.." yavaşça yaslandığım masadan ayrılıp, karşısında ki koltuğa oturdum.

"Benim şirketten gitmem." Dedi öfkeli bir fısıltıyla.

"Aynen öyle.." dedim gülerek.

"Gitmem." Diye ekledi.

"Bende yerimi sana bırakacak değilim Niko. Ama adil bir yarış sunacağım."

Söylediğim sözle öne doğru eğildi, büyük bir dikkatle , dirseklerini bacaklarına dayadı.

"Dinliyorum." 

"Bir oyun, basit.. zahmetsiz bir oyun oynayacağız.." gülerken kısılan gözlerim ile , bakışlarımı bir an olsun çevirmedim yüzünden..

"Oyun?" Dedi kaşları çatılırken.

"Oyun.." dedim sırıtarak.

"Dalga mı geçiyorsun benimle?"

"Hayır.. kolay bir oyun, seninde severek oynayacağına eminim, üstelik kazanırsan.." bakışlarım koltuğuma döndü ve devam ettim..

"Şirketteki yerimi severek sana vereceğim.. "

"Sen.." dedi alayla..

"Ben.. " dedim emin bir sesle.

"Ne karşılığında?" Dedi hayretle.

"Hicran.." dedim.

Bakışları büyürken, gözünün bebeği beyazıyla savaş halindeydi.

"Ne?"

"Amacın o kızı yatağa atmak? Değil mi?" Dedim

"Belki.." dedi alayla.

"Önce kim başarırsa, diğeri ona vaat ettiği şeyi verecek.." dedim

"Nas-" sustu ve anlamaya başladığını yeni fark ediyordum ..

"Yani Hicran ile beraber olabilirsem.. şirketteki haklarını bana devredeceksin.." dedi heyecanla.

"Ben başarırsam, şirketten defolup gideceksin! Gelmemek üzere." Dedim dişlerimi sıkarak.

"Kadınlar konusunda, iyiyimdir Pamir." Küstahça ayağa kalkıp, lacivert ceketini düzeltti..

"Göreceğiz.." yavaşça ayağa kalkıp, elimi ona doğru uzattım.

"Anlaştık.." uzanıp elimi sıkıca kavradı..

"Anlaştık.." elini sıkıca ezdim avuçlarımda.

Çalınan kapı ile bakışlarımız o tarafa döndü..

"Gel.." elimi ger çekip yüzümü kapıya çevirdim.

İçeri giren Hicran, öfkeyle bana bakıp, gözlerini Nikoya çevirdi.

"Niko bey, toplantı için son hazırlıkları kontrol etmeniz gerekecek.." dedi

Gözleri bile üzerime dönmüyordu, öyle büyük bir öfke vardı içinde bana karşı..
Ama halledeceğim.. ben neyi halletmedim ki.

Niko gülümseyerek Hicranla beraber çıktı odadan..

Derin bir nefes aldım, yaptığım anlaşma içimde bir şeyleri rahatsız etsede, onu görmezden gelebilirdim, sonuçta Hicranda bize oyun oynuyordu..

........

Pamir'in yaptığı bu anlaşma, sizce Hicran tarafından öğrenilse ne olur?

Niko kendine fazla güveniyor, ama sizce Pamir karşısında şansı var mı?

Pamirin Annesi ile ilgili aklınızda beliren birşeyler varsa, merakla bekliyorum, yorumlarda görmek isterim..

Hicran, şirkete dönmekle .. hata mı etti?

Siena ve Pamir olayı ile ilgili, Pamirin tam olarak hayal ettiği kadının Hicran olması gerçeği peki .. :,)


Loading...
0%