Yeni Üyelik
7.
Bölüm

Hayatımın En Güzel Günü

@nurdogru26

BAYBARS DOĞAN KAYA

Odanın kapısı çaldığında, oturduğum deri sandalyede geriye doğru yaslandım.

"Gel." seslenişim ile, açılan kapı, içeriye Fırat'ı ve Mehmet denen şu Adamı sokuyordu..

"Biz geldik Abi." Fırat İçeri girdiğinde, Mehmet'e de gözüyle işaret ederek, girmesini söylüyordu.

"Buraya mı.." içeri giren Adam, ilerideki, koltukları göstererek, Fırat'tan izin alır gibiydi.

Ne kadar gergin olduğunu görebiliyordum, muhtemelen neden buradayım diye düşünüyordu.

"Ckkk." dudaklarımın arasından çıkan cık lama ile, işaret parmağımla önümdeki koltuğu gösterdim.

Bana baktığında, kararsız kalırken, Fırat'ın uyarıcı öksürmesi ile masaya doğru bir kaç korkak adım attı.

"Her şeyi sana sıra sıra mı söyleyeceğim Lan ben!" öfkeli sesim odada yankılandığında, Fırat öfkemi daha da büyütmemek adına, hızla karşıma gelip, Adamı omuzundan tutup koltuğa oturtmuştu.

"B-ben bir şey yapmadım.." kekeleyerek konuşması, sadece sinirlerimi daha da bozuyordu.

"Bir şey yapmamışmış.." yavaşça kalktım oturduğum sandalyeden.. Masanın etrafını yavaşça dönerken, bakışlarım Fırat ile buluşuyordu.

"Anlat." dedim dişlerimin arasından bir hırıltı ile.

"Abi, Kadını sürekli dövüyormuş, bir sefer olsun kadın kendini korumak için bıçak çekince, karakolda almış soluğu.." Fırat'ın elindeki çantaya dönen dikkati ile ben çoktan Mehmet'in arkasına gelmiştim bile.

Ellerim büyük bir öfke ile omuzlarına baskı uygularken, oturduğu deri koltuk, Üzerinde uyguladığım güç ile gıcırdıyordu..

"Bu dosyada.. tam 38 şikayet kaydı var.. karısını dövdüğüne dair, komşuları tarafından, oturdukları adrese gönderilen ekipler, bütün bilgiler burada Baybars." uzanıp Fırat'ın elindeki dosyayı aldığımda, omuzlarındaki ellerimi geri çektim..

Şeffaf dosyanın her bir sayfasında, bir şikayet vardı, her biri için oluşturulmuş , farklı günler , haftalar ve aylar için bir sürü şikayet.

Dosyayı hızla kaldırıp Mehmet'in kafasına geçirdiğimde, korkuyla sıçradı.

"Adam mısın Lan sen!!" Bir adım atıp, tam önünde durduğumda, geniş boğazını saran elimle, nefesini kesiyordum.

Koltuğa yapışan kafası ve, uygulanan baskı ile, giderek kızarmaya dönen yüzüne karşı bağırmaya başladım.

"Konuşsana Lan adam mısın sen!! bak lan bana! gözlerimin içine bak!! gücün kadınlara mı yetiyor lan senin!! kaldırsana elini!! bak tek kolumla tutuyorum seni!! vursana lan bana da!! vursana şerefsiz!!" ağzından dışarıya sıçrayan tükürükler ile can havliyle koluma sarıldı..

"Hangi elindi Lan!!" boğazını saran parmaklarım geri çekildiğinde, belimdeki silahı hızla çekip, mermiyi namluya sürdüm..

Önce sol elini masaya dayadım.

Nefessizlikten öksürmeye başladığında, titrek ve ağlamaklı sesle yalvarmaya başlamıştı..

"Abi ne olur yapma.. yemin ederim bir daha yanına bile yaklaşmam.. abi bir daha semtine uğramam.. " ağlıyordu..

bir çocuk gibi, korku içinde ağlıyordu..

"Hangi elindiii!!" sesim odada büyük bir dalga gibi yayıldığında, korku dolu gözlerle bana bakıyordu

"Ulan hangi elindi söyle!!" bir kez daha patlayan öfke..

"Abi ne eli.. ne hangisi.. gözünün yağını yiyeyim.. ben sıradan bir adamım.. bana boşanalım deyince, erkeklik gururum abi-" silahın tersini alnının ortasına indirdiğimde, yarılan kaşı ile, feryadı basmaya başladı

"Ne erkekliği lan!! ne gururu pezevenk!! ne konuşuyorsun Lan sen!!" sözlerimin ardından, önce sağ elini dayadım masaya.

Namluyu tam ortasına getirdiğimde.

Bir el silah sesi yankılandı odada..

"Aaaaaaaaaaaaaaa.." feryadı giderek artarken, kafasına tuttuğu sol elini hızla alıp koydum masaya.

"Ben bir emin olamadım yaa!! buydu galiba !! hee! Mehmet!! buydu buu!'" bir el daha yankılanan ses ile, öylece saldı kendini koltukta..

Kendinden geçerken, Fırat bakışlarını üzerime çeviriyordu.

"Ne yapacağız." dedi sakin bir sesle.

"Bunu buradan alsınlar! o kadını bu adamdan kurtar Fırat! şimdilik sadece bu yeterli." ellerimdeki kanları iğrenircesine üzerimdeki cekete sürerken yeniden konuştu.

"Nevra." dedi

Bakışlarım yüzüne döndüğünde, ne diyeceğini merakla bekledim.

"Sağlam kız. sana da öylesi yak-" lafını yarıda kestim.

"Yok öyle bir şey!" ansızın beliren öfkem ile, yılgın bir nefes verdi.

"Sen gecenin köründe arayınca, bende sandım ki.." sustu.

"Bir borcum vardı ona, ödedim, başka bir şey yok." odanın kapısına doğru ilerlerken, arkamdan seslendi.

"Olsa da kimse seni suçlamazdı Baybars.. kendine fazla yüklenme kardeşim.." duymazdan gelerek çıktım odadan..

...........

NEVRA SEREZ

Mutfaktan gelen tıkırtılar ile, gerinerek açtım gözlerimi..
Yalnız uyanmaya alışmış biri olarak, köpeğim Bulut öldüğünden beri, evde sabahları ses olmamasına alışkındım..

Yavaşça üzerimdeki yorganı sıyırdığımda, gözlerim komodinin üzerindeki saate döndü..

'15:48'

"Baya uyumuşum.." sözlerim yerini esnemeye bırakırken, yataktan kalktım..

Salona doğru bir kaç adım attığımda, Adile ablanın mırıldandığı bir şarkı olduğunu duyuyordum..

Mutfağın kapısına yavaşça yaslandığımda, ses çıkarmadan onu izlemeye başladım..

Yüzümde yayılan tebessüm ile ne kadar neşeli ve huzurlu olduğunu görüyordum..

"Kıskanırım seni ben.. kıskanırım kendimden .. bu nasıl aşk Allah'ım.." ağzının içinde mırıldandığı şarkıya eşlik ettim..

"Öleceğim derdiimdeen.." kıkırdayarak şarkısına eşlik ettiğimde, korkuyla sıçradı..

"Ayy Nevraa, korkuttun beni kuzum.." gülmeye başladığında, bende gülüyordum.

"Özür dilerim, valla öyle güzel söylüyordun ki, eşlik edesim geldi.." yanına doğru gittiğimde, sıkıca sarıldım..

Adile abla, hiç sahip olamadığım Annem gibiydi..
Burada olması, öyle iyi hissettirmişti ki..

"Deli kız.." güleç bir sesle beni omuzlarımdan tutup geri itti..

"Neler yapıyorsun bakalım .." meraklı gözlerle, ocağın üzerinde kaynayan tencereye bakmaya çalışıyordum

"Güzel bir çorba yapayım dedim, yanına da bir kuru fasulye , yemez miyiz ?" Kıkırdayarak sorduğu soruya, aynı neşeyle cevap verdim

"Olur valla Abla, uzun zamandır evde pek bir şey pişmiyor .." gülerek tezgaha doğru yaslandım

"Balkonda hep hazır yemek paketleri var zaten, sen böyle hasta olursun ama Nevra, bir sıcak çorba geçmiyor boğazından.." söylenmeye başladığın da , yaşadığım bu durum hoşuma gitmişti..

Kendimi, annesi tarafından azarlanan, küçük bir kız gibi hissediyordum..

İçeriden çalan telefon ile, dikkatim dağılırken, mutfaktan çıkıp, Salona doğru ilerledim..

Sehpanın üzerinde ki telefonun ekranına baktığımda, tanımadığım bir numaranın aradığını görüyordum..

"Efendim?" Kulağıma dayanan telefon ile, bir süre karşı taraftan gelecek olan sesi dinledim

"Nevra Hanım, ben Avukat Fırat Koçak, rahatsız etmiyorum umarım."

Yaşadığım şaşkınlıkla öylece bekledim..

"Buyurun Fırat bey?" Hala ne istiyor ki..

"Adile hanımla ilgili aramıştım."

"Ne oldu, yine mi şikayetçi oldu pislik.." bıkkın çıkan sesim, beni rahatlatmak ister gibi konuşan Avukatın sesiyle bölündü

"Hayır, merak etmeyin, Mehmet bey, bir daha Adile hanımı rahatsız etmeyecek.." bir süre ikimizin arasında ki sessizlik öylece asılı kaldı havada

"O zaman sorun ne?" Konuşan bendim..

"Boşanma şartları ile ilgili, konuşmak istiyorum ." Ne..

"O adam boşanmıyor.. böyle bir ihtimali bile konuş-" sözüm yarıda kesildiğinde, yeniden konuştu.

"Mehmet bey boşanmak istiyor Nevra hanım, dilerseniz, müsait bir zamanda , Adile hanımı da alarak bana gelin, yüz yüze konuşmak çok daha kolay olur."

"Mehmet pisliği, boşanmak istiyor öylemi? Bunu size omu söyledi.. cidden mi?" Şaşkınlığımı saklayamıyordum..

"Evet Efendim." Sesinde ki sakin ve emin tonlama, bana güven veriyordu vermesine de..

Konu O pislik olduğunda, böyle bir şeye inanmak güçleşiyor işte..

"Vay canına.. yani, şaşkınım.. teşekkür ederim.. Fırat bey, bu yaptığınız benim için önemli bir şey, size borcumu nasıl öderim bilmiyorum.. o zaman şöyle yapalım, biz yarın için bir görüşme ayarlasak, yalnız, dükkana gelebilirseniz.. çünkü bugün açmadık, yarında kapalı tutarsam, olmaz.. siz gelip bir kahvemizi içseniz.." sesimde ki mahcubiyet neredeyse ete kemiğe bürünüyordu..

"Öncelikle, teşekkür edilecek bir şey yok, ben işimi yapıyorum, ve Baybars Bey'in size olan borcunu ödüyorum, yarın için , geleceğim saati mesajla bildirmem uygun mudur?" Tek düze halinde çıkan, sakin ses tonu..

"Olur tabi.. Baybars Bey'e teşekkürlerimi iletin lütfen.. nasıl bir iyilik yaptığının farkında bile değildir belki, ama iyi ki o kekleri küstahça reddetti.." bastıramadığım gülüşümle, bir süre sessizlik oluştu

"Peki.." dedi Avukat Fırat , Şaşkın bir sesle

"Peki o zaman, yarın görüşmek üzere." Telefonu kapattığımda, içimde hissettiğim coşku ile neredeyse çığlık atacaktım..

Hızla mutfağa doğru ilerlediğimde, Adile Ablanın soğan doğradığını gördüm.

"İnanamayacaksın.." çığlık dolu bir kahkaha attığımda, bana yaşaran gözlerle bakıyordu

"Ne oldu ?" Kısık açtığı gözleri ile, beni daha da güldürdü

Ona doğru bir kaç adım atıp, yanaklarını ellerime aldım.

"Sana söz veriyorum.." parmaklarımla yanaklarında ki yaşları sildim ve devam ettim konuşmaya..

"Bundan sonra, sadece soğan doğrarken ağlayacaksın.." burnuna kondurduğum bir öpücükle, şaşkın şaşkın gülüyordu

"Delirdin mi kız, ne oluyor, dizilerde ki gibi konuşuyorsun aynı .." yeniden kıkırdadı

"Delirmedim Abla, delirmedim, hayatımın en güzel günü olabilir.." bana afallamış bir şekilde bakarken, yüzünden indirdiğim ellerimle başladım anlatmaya..

"Hani dün bir sürü kek yapmıştık ya," kaşları heyecanla havalandı

"Evet , çilekli kekler.." dedi soğanları doğramaya dönerken

"Heh işte, o kekler hayatını değiştirecek bir adamı çıkardı yolumuza.."

Adile abla gülerek beni dinlerken, tezgaha yaslanıp başladım en baştan anlatmaya..


Loading...
0%