@nurgogne
|
Valeria’dan:
Malikaneye vardığım da beklemeden laboratuvara indim.
Jet benden önce geldiği için babamı eve getirmiş laboratuvarda olan sedyeye yatırmışlardı zaten.
Jarvis bana haber verdiği için ajanları yönlendirerek babamı gerekli cihazlara bağlatmıştım.
Hızla sedyede yatan babamın yanına yaklaştığım da değerlerinin git gide düşmeye başladığını seyrek olarak ses veren makineden anlayabiliyordum ama doktorlukla ilgili bilgim olmadığı için tam olarak durumunu anlayamıyordum.
“Jarvis Bay Stark’ın durumu nedir?”
“Değerleri düşüşte Bayan Brave. Ark reaktörü vücudun ayrıldığı için şarapnel parçaları kalbe doğru ilerlemeye başlamıştı. Buraya getirildikten sonra istediğiniz gibi göğsünün üzerine bir mıknatıs yerleştirdik ama, mıknatıs ark reaktörü kadar etkili değil. İç organlar yavaş yavaş iflas etmeye başladı.”
“Reaktörün tamamlanmasına ne kadar kaldı?”
“12 dakika 34 saniye var Bayan Brave. Gene de reaktörü takmadan önce vücudu şoklamamız gerekicek.”
“Elektrik akımı vermemiz lazım dimi?”
“Evet Bayan Brave. Akımdan dolayı Bay Stark uyanacaktır.”
“Peki bu akım onu ne kadar uyanık tutar.”
“Yaptığım hesaplamalara göre 10 dakika uyanık kalmasını sağlayacaktır ama vereceğimiz akımın fazla olması lazım.”
“Gereken hazırlığı yaptın mı?”
“Size söylemeden birşey yapmak istemedim Bayan Brave.”
“Tamam hazırlığını yap Jarvis.”
Jarvis sessizliğe büründüğün de bende bilgisayarın başına geçerek reaktörün bilgilerini kontrol etmeye başladım. Herşeyin olması gerektiği gibi olduğunu gördüğüm de arkama yaslanıp gözlerimi kapattım.
Laboratuarın kapısının şifresinin girildiğini duyduğum da yavaşça sandalyemi döndürerek gelene baktım.
“Uyuya kalmışım, iyi misiniz?”
Yüzü ve tişörtünün açıkta bıraktığı yerlerden yara bere içinde kalmış olduğu belli olan Peter sendeleyerek yanıma geldiğin de biraz uzağım da olan sandalyeyi çekerek oturmasını sağladım. Babamın durumundan haberi olmadığı belliydi.
“Biraz zaman, sonra iyi olucaz Peter.”
“Ne zamanı? Bay Stark nerede?”
“Herşey hazır Bayan Brave.”
“Gel ve kendin gör Peter.”
Ben yerimden kalkıp arka tarafta bulunan sedyeye doğru ilerlerken Peter’ın yürümekte zorlandığını farkederek geri dönüp kolunun altına girerek ona destek olmaya başladım.
İkimiz beraber sedyenin yanına geldiğimiz de duraksayan Peter, yaşadığı şoku saklayamazken camlı çevrili alanın dışında olan sandalyeye onu oturttum.
“Ne olursa olsun içeri gelmeye çalışma tamam mı? Herşey yoluna girecek.”
Ağzı açılıp kapandığın da cevap vermesini beklemeyerek cam ile çevrili alandan içeri girerek kapıyı kapattım.
Gelen kilit sesiyle Jarvis’in de Peter’ı dışarda bırakmak istediğine emin olduğum da elektro şok cihazının başına geçerek onu son ayara aldım.
Cihaz güç toplarken ben de gerekli kabloları babamın vücuduna yerleştirmeye başladım.
Göz ucuyla Peter’a baktığımda onun ayaklanarak zorla cama doğru yürüdüğünü gördüm.
“Reaktör için kaç dakikamız var?”
“7 dakika 46 saniye”
“Yeterli.”
Öten makinenin yeterli seviyeye geldiğini anladığım da kolu aşağıya çekerek babama elektrik yükledim.
Işıklar yanıp sönmeye başladığın da, babamın vücudu elektrikten dolayı önce kasıldı. Sonra attığı çığlık ise ömrüm boyunca unutabileceğim birşey değildi.
Peter da çığlığını duymuş olsa gerek camı yumruklamaya başladığın da elimle ona dur işareti yapsam da beni görmezden geldi.
Yumrukları her saniye sertleşirken camda gördüğüm çatlak kaşlarımın çatılmasına neden oldu.
Çünkü bu camlar babamın anlatmasına göre özel yapımdı ve normal bir insanın çıplak elle onu çatlatma imkanı yoktu.
Bu olayı beynime kazıyarak sonra düşünmek için not ettikten sonra cihazı kapattığım da babam hızla yerinden doğruldu.
Nefes nefese etrafına bakarken beni gördüğün de bir kaç saniye gözleri bende kaldı.
“İyisiniz?”
“Bunu asla ama asla bir daha yapmıyoruz.”
“Ölmeye bu kadar yaklaşmazsanız yapmayacağız Bay Stark.”
“Bayan çok bilmiş.”
Nefes nefese söylendiğin de kendini serbest bırakarak sedyeye uzandığın da gelen kilit sesi ile cam kapı hızla açılarak Peter içeri girdi.
“Ne yaptın öyle Valeria.”
“Reaktörü çalıştırmak ve şarapnel parçalarını kalbinden uzaklaştırmak için ona yüksek seviyede elektrik verdim.”
“Bay Stark bağırınca aklımı kaçırıcam sandım.”
“Korkma pijamalı Valeria beni öldürücek son insan bile değil.”
“Beni hafife mi aldınız yoksa bu bir iltifat mıydı?”
“İltifattı ufaklık cevap veremesem de seni duyuyordum.”
“İş aramaktan hoşlanmıyorum onun için patronumun ölmesine engel olmalıydım. Olay sadece bundan ibaret, abartmaya gerek yok Bay Stark.”
“Reaktör hazır Bayan Brave.”
“Pekala, Peter kabloları reaktörün boşluğundan söker misin? Ben de yeni reaktörü getireyim.”
Cevap vermelerine izin vermeden reaktörün yapım alanına gittiğim de kalbim deli gibi çarpıyordu.
Çünkü yeni farkettiğim gerçeğin içinde babamı ne kadar önce adı ile seslenip uyandırmaya çalıştırmış olsam da en son ki “baba” diye haykırışım gözlerimin önüne gelmişti.
Elimde reaktör ile durmuş ileriye bakarken o an tekrar tekrar gözümün önünde canlandı.
‘Babam duyduğunu söylerken bu da duyduğu şeyler arasında mıydı?’
diye düşünmeden edemiyordum.
“Bayan Brave vakit kaybediyoruz.”
Jarvis’in uyarması ile kendime gelerek hızla sedyenin olduğu cam odaya doğru ilerlemeye başladım.
“Sesini duydum Peter, bana baba diye sesleniyordu. Belki bu bir işarettir bulurum kızımı.”
“Önce bir kendinize tamamen gelin sonra kızınızı bulucaz. Ben bir kaç ipucu yakaladım belki Valeria da bir şeyler bulmuştur.”
Odaya girdiğim de Peter bana dönerek gülümsedi
“Bay Stark’ın kızı hakkında araştırma yapıyordun Valeria. Herhangi birşey bulabildin mi?”
“Hayır bulamadım sen ne buldun?”
“Reaktörü takalım Bay Stark toparlandığın da gösteririm.”
Babamın bağıranın ben olduğumu anlamamasına mı sevinsem yoksa Peter’ın bulduğu şeylerden mi korksam bilemezken elimde olan reaktöre odaklanmaya karar vererek babamın yattığı sedyeye yaklaşarak dikkatlice yeni reaktörü yerleştirdim.
Babam önce acı ile gözlerini kapattığın da ben nefesimi tutmuş ona bakıyordum.
Bir kaç dakika sonra babam gülümseyerek gözlerini açıp sedyede doğrulduğun da ben de tuttuğum nefesi bırakmış ona gülümsemiştim.
“Teşekkürler ufaklık.”
“Teşekkür etmenize gerek yok dediğim gibi patron aramayı sevmiyorum Bay Stark.”
"Mütevazi ufaklık!"
Babam gözlerini devirip söylendiğin de gülümsemem büyüdü. Değerlerini tekrar Jarvis'ten dinledikten sonra onu odasına gitmesine ikna ederek önce ona yardım ettim. Sonra bende ilk yardım çantasını alıp salonda oturan Peter'ın yanına indim.
Dalgın bir şekilde duvarı izleyen Peter'ı gördüğüm de boğazımı temizleyerek dikkatini çekmeye çalıştım.
Bana dönen boş bakışları beni görünce değişirken ilgisini çekmenin verdiği nedensiz bit mutluluk doldurdu içimi.
"Sana pansuman yapmalıyız pijamalı."
"Şu lakaptan ne zaman kurtulurum tahminen?"
"Bir düşüneyim... Buldum, hiçbir zaman."
Ben güldüğüm de o da gülmüştü. Önümüzde birden beliren hologram ile ikimiz de sıçradığımız da sesimiz kesilmişti.
"Beni uyumam için yukarı yolluyorsun ama pijamalı ile gülüşüyorsun Valeria!"
Babamın sahte sitemi beni tekrar gülümsetirken bu kadar zor bir günün ardından bu kadar gülümseyeceğim aklımın ucundan bile geçmezdi.
"Tamam biz ses yapmıyoruz, daha doğrusu gülmüyoruz. Siz de hemen uyuyorsunuz Bay Stark."
"Bu akşamlık sözünü dinliyorum ama bunu alışkanlık haline getirme ufaklık."
"İyi geceler Bay Stark."
Peter ile ikimizin aynı anda söylediği cümle bizi tekrar güldürürken babamın bir kaç saniye süren ciddiyeti de bozulmuş ve hologramda son gördüğümüz şey onun gülümsemesi olmuştu.
İlk yardım çantasını açarak önümde olan küçük sehpaya koyduğum da tentürdiyot ve pamuğu alarak Peter'ın yüzünde olan sıyrıkları temizleyeme başladım.
İşim bittiğin de gerekli yerlere ufak yara bantları yapıştırarak geri çekildim. Pansumana başladığım andan beri bana yoğun bir şekilde bakan Peter'ın bakışlarının farkında olmak işime odaklanmamı ne kadar zorlanmış olmama neden olsada bitirebilmek derin bir nefes almama neden olmuştu.
"Tşörtünü çıkartmalısın Peter."
"Gerek yok çok da önemli birşey yok."
"Bırak da ona ben karar vereyim olur mu?"
Peter birşey demeden tişörtünü çıkarttığın da bakışlarım vücuduna kaydı. Bu yutkunmama neden olurken Peter'ın yüzünde oluşan muzur gülüşün farkında değildim. Bakışlarımı vücudundan çekmek istesem de başaramayınca bende manzarayı izlemeye karar verdim, ama beni engelleyen Peter'ın eğlenen sesi olmuştu.
"Çok beğendin galiba?"
|
0% |