Yeni Üyelik
22.
Bölüm

21. Bölüm

@nurgogne

 

Valeria'dan:

 

Sabah kalktığımda üstümde hala dünün yorgunlugu vardı. Lavaboya girerek önce işlerimi hallettim sonra da üzerime dünden kalan kıyafetlerimi giyerek aşağı mutfağa indim.

 

Pankek'in hamurunu hazırlamaya başlayarak kahve makinesini çalıştırdım. Jarvis'e Babamın ve Peter'ın ne yaptığını sordum.

 

Babamın laboratuvarda çalıştığını, Peter'ın ise hala uyuduğunu söylediğinde ona Peter'ı uyandırmasını söyleyerek aşağıya laboratuvara babamın yanına indim.

 

"Erken uyanmışsınız?"

 

"Zor uyumuştum zaten. Sen de erken uyanmışsın."

 

"Evet biliyorsunuz ki bugün basın toplantısı var. Acıktığım için mutfağa geçtim. Pankek ve kahve hazırlıyorum hadi siz de gelin."

 

"Ben kahvemi içtim aç hissetmiyorum ufaklık sen git Peter'la beraber kahvaltı edin."

 

"Olmaz öyle siz de gelin hep beraber kahvaltı ederiz pankekleri çok yaptım çöpe gitmesin şimdi."

 

"Valeria ısrar etme aç değilim."

 

"Peki Bay Stark"

 

Laboratuvardan çıkarak mutfağa geri döndüm. Pankek hamurunun kendine geldiğini görünce ölçeğe boşaltarak tavada onları pişirmeye başladım.

 

Merdivenlerden gelen ayak sesiyle Peterı'nda uyandığını anladım. Tabakları masaya yerleştirdikten sonra iki tane kupa alarak kahve makinesine yöneldim. Makineye çalıştırıp kahvenin tekrar ısınmasını beklemeye başladım.

 

"Günaydın, erkencisin."

 

"Bugün basın toplantısı var. Uykum kaçınca ben de kahvaltı hazırladım."

 

"Bay Stark nerede?"

 

"Laboratuvarda çağırdım ama gelmek istemedi."

 

"Sence her şey yolunda gidecek mi?"

 

"Bilmiyorum Peter, Bay Stark'ın aklından geçeni anlayamıyorum."

 

"Ajanın dediğini yapmayacak değil mi?"

 

"Yapmayacağından eminim, ama ne yapacağını da bilmiyorum."

 

"Nasıl olsa öğreniriz, takma kafana hadi gel kahvaltı edelim. Pankekler çok güzel kokuyor."

 

"Afiyet olsun, sen başla ben de kahveleri alıp geliyorum."

 

Kahvenin ısınmasını beklerken çalan telefonumu masadan alarak geri makineye döndüm. Ekranda dayımın ismini görünce kahvaltıyı biraz ertelemem gerektiğini anlayarak Peter'ın bardağına kahve koyup onun yanına bıraktım.

 

Bana soran gözlerle baktığını görünce arayanın dayım olduğunu söyleyerek terasa çıktım. Arama tuşuna basarak dayımın telefonu açmasını beklemeye başladım.

 

"Her şey yolunda mı Anka?"

 

"Evet kahvaltı ettikten sonra basın toplantısı için şirkete gideceğiz."

 

"Stark bizim istediklerimizi söyleyecek değil mi?"

 

"Tersi bir şey söylemedi, ben de bunu sizinle birlikte öğreneceğim."

 

"Anka görevin bir şeyleri önceden öğrenmek ve bize haber vermek. Onun için Stark'ın ne planladığını öğrenmen lazım."

 

"Kendini laboratuvara kapattı. Benimle konuşmaktan kaçınıyor, onun için bu konuda yapabileceğim bir şey yok."

 

"Öyle olsun Anka, başka bir şey olursa bana haber ver."

 

Dayım cevap vermemi beklemeden telefonu kapattığında derin bir nefes alarak karşımdaki okyanusa baktım.

 

Bir süre okyanusu izledikten sonra burada çok oyalandığımı hissederek mutfağa geri döndüm. Peter'ın kahvaltı etmediğini görünce bardağıma kahve koyarak karşısına oturdum.

 

"Neden başlamadın?"

 

"Tek başıma kahvaltı etmeyi sevmiyorum."

 

"Tamam ben geldim o zaman başlayabiliriz."

 

Ben gülümsediğim de o da bana gülümseyerek karşılık verdi. Sessiz geçen kahvaltıdan sonra çalan kapı ile topladığımız mutfakta ki kalan işleri Peter'a bırakarak kapıya yöneldim.

 

Karşımda gördüğüm Pepper elindeki iki kıyafet çantasıyla içeri girdi. Bana gülümseyerek salona yöneldiğin de gerginliğini hissetmiştim.

 

"Tony nerede?"

 

"Laboratuvarda."

 

"Tamam, bu kıyafetleri sizin için istedi. Siz gidip giyinin ben de onu çağırayım ki hazırlansın. Yoksa toplantıya geç kalacağız."

 

"Peki Bayan Pepper."

 

Peter ve ben kaldığımız odalara geçerek üstümüzü giyindik. Aşağıya inerken gelen bağırış sesleri ile adımlarımı hızlandırdım.

 

"Üstüme gelme Pepper, ben olması gerekeni yaptım."

 

"Hayatını nasıl bir riskin altına koyduğunu görmezden mi gelmemi istiyorsun Tony?"

 

"Dediğin gibi benim hayatım Pepper. Bu zamana kadar yanlış bir iş yapıyordum ve yanımdaydın. Şimdi iyi bir şeyler yapmaya çalışıyorum ve karşıma mı geçiyorsun?"

 

"Tony konu ne yaptığın değil, sana neler olabileceği. Bunu göremiyor musun?"

 

"Risk hep vardı Pepper. Ben kaçırıldığım da elimde bir zırh yoktu ama ben o zırhı yapmasaydım bugün bırak burda olmayı yaşıyor bile olamayabilirdim."

 

Babam koltuğa çökerek yüzünü sıvazlamaya başladığın da son cümlesi beynimde yankılanıyordu. İkisi de haklıydı, Pepper'ın korkusu da babamın savunması da doğruydu. Babam bulabileceği en iyi yolu bulmuştu ve bunu kendine saklamak değil diğer insanlar için de kullanmak istiyordu.

 

Beni fark eden Pepper hızla yanıma geldi. Olaya beni dahil edeceğini biliyordum ama benzer bir kavga zaten babam ile aramızda geçmişti. Ve şuan düşüncelerinin onu yediğini de görebiliyordum. Onun için herşey üst üste geliyor olmalıydı.

 

"Valeria sende birşey söyle yanlış mı düşünüyorum?"

 

"Hayır düşünceleriniz de haklısınız Bayan Pepper..."

 

Babam bir anda kafasını kaldırıp bana baktığın da gözlerinden geçen hayal kırıklığını görmüştüm.

Arkamda hissettiğim nefes ile Peter'ın da geldiğini anlayarak duruşumu dikleştirdim. Ben daha cümlemi bitirmemiştim.

 

"Sana demiştim Tony. Bak Valeria da benim gibi düşünüyor."

 

"Aslında ben daha cümlemi bitirmedim Bayan Pepper. Evet siz söylediklerinizde haklısınız ama Bay Stark da söylediklerin de haklı."

"Ne?"

 

"Beni duydunuz. Evet yaptığı şey çok tehlikeli, riskler eskiye oranla daha da fazla ama kendini ve diğer insanları koruma oranı da daha fazla. Önceden savunmasızdı, etrafında olan insanların onu korumasını beklemekten başka yapabileceği birşey yoktu ama şimdi işler değişti. Kendini koruyabilir, dahası başkalarını da koruyabilir."

 

"Gene onunla aynı düşünüyorsun. Gerçi neden şaşırıyorsam düşünce yapınızın aynı olduğunu unuttum bir an."

 

"Bunları daha sonra konuşalım, basın toplantısına geç kalmak üzereyiz."

 

Babam başını sallayarak kalkıp evden çıktı. Arabasına binerken benim de binmemi istemişti ama Pepper ile tartışacaklarını bildiğim için motora yöneldim, Peter da bu tartışmayı daha fazla duymak istemiyor olsa gerek peşimden gelerek o da motora bindi.

 

Babam dolayarak arabayı çalıştırdığın da gelecek konuşmadan kaçamadığı için üzülmüş duruyordu. Bizi beklemeden hareket ettiğin de ben gülmek ile yetindim.

 



 

Basın toplantısı için geldiğimiz de bizi bir odaya aldıkların da gazetecilerin toparlanmaya başladığı gelen seslerinden belli oluyordu.

 

Çantamdan çıkarttığım kapatıcı ile babamın gözünün altında oluşan morluğu kapatmaya başladığım da odaya Ajan Coulson girdi.

 

Kısaca olayı ve kurdukları hikayeyi özetleyerek babama küçük bir kağıt verdi ve orda yazanları söylemesi gerektiğini tembihleyerek odadan çıktı.

 

Babamın kürsüye çıkma zamanı geldiğin de Pepper ve Peter toplantı alanına geçmişti. Babamın çıkacağı kapıya geldiğimiz de son kez üstünü kontrol etmek için onu durdurdum.

 

Gömleğinin yakalarını ve ceketini düzeltirken bir yandan da gözünde olan morluğun düzgünce kapanıp kapanmadığını kontrol ediyordum.

 

"Doğru bildiğinizi yapın Bay Stark. Kendi bildiğinizi okuyacağınızı biliyorum. Tereddüt etmeyin, eminim yanılmayacaksınız."

 

Babam bana şefkat ile baktığın da yüzümde bir gülümseme oluştu, onun da gülümsemesi büyüdüğün de başını hafifçe eğerek saçlarımı okşadı.

 

"İyi ki varsın ufaklık. Beni hep anlıyorsun eğer sen olmasan bu kadar sorunun içinde ne yapardım bilemiyorum."

 

"Bunları düşünmeyin. Çıkın ve Tony Starklık yapın."

 

Gülümsemesi kıkırtıya döndüğün de onu güldürebildiğim için mutlu olmuştum. Ona gülmek yakışıyordu ve ben bu gülüşü duymayı seviyordum.

 

Babam bana göz kırparak kapıdan çıktı ve kürsüye geçti. Ben de beklemeden Peter'ın yanına geçtiğim de serçe parmağımı hafifçe tutarak bana baktı ve gülümsedi.

 

Bende onun elini tuttuğum da bakışları babama dönmüştü ama gülümsemesi hala yüzündeydi.

 

"Çok uzatmayacağım ortalıkta konuşulan Demir Adam'ı ve benim korumam olduğu iddalarını biliyorum."

 

"Bay Stark siz korumalardan nefret eden bir insansınız yoksa Demir Adam'ın korumanız olduğuna inanmamızı mı bekliyorsunuz?"

 

Bağış gecesi babama fotoğrafları veren kadın birden ortaya atlayıp babamın sözünü kestiğin de onu sıkıştırmaya çalıştığını bakışlarından anlamıştım. Ama bilmediği babamın sıkıştırılmaya ihtiyacı olmadığıydı.

 

"Hayır inanmanızı beklemiyorum, ben olsam ben de inanmam."

 

"Peki o zaman kim veya ne bu Demir Adam?"

 

"Demir Adam benim!"

 

Başka bir gazetecinin sorduğu soru ile bir kaç saniye duraksayan babam beklediğim hamleyi yaptıktan sonra bana baktı. Ben ona gülümsediğim de o da bana gülümseyerek bakıyordu.

 

Pepper söylenmeye başladığın da gazeteciler babamı soru yağmuruna tutmaya çalışmışlardı ama babam hızlı davranarak girdiği kapıdan çıkarak toplantı alanından ayrılmıştı.

 

Peter'ın parmağı benden ayrılmazken onu çekiştirerek bize döneceğini bildiğim sorulardan kurtulmak için hızla bende çıktım toplantı alanından.

 

Telefonuma iki defa gelen mesaj sesi ile boşta olan elim ile çıkartarak mesajların kimin attığına baktım.

 

Bir mesaj babamdan bir mesaj ise dayımdandı.

 

Bay Stark: "Malikaneye geçiyorum. Bugün izinlisin, Peter'a söyle o da evine geçip dinlensin."

 

"Peki Bay Stark"

 

Dayı: "Romanoff en kısa sürede içinize sızacak. Ona açık bir kapı bırak Anka."

 

"Peki Ajan Fruy."

 

Motoruma ulaştığım da Peter'a diğer kaskı vererek her bunaldığım da gittiğim yere doğru sürmeye başladım. Madem bugün bir işim yoktu, Peter ile adam akıllı konuşmalıydım.

Loading...
0%