
Valeri'dan:
Örümcek gözden kaybolunca bende yapmam gerekene odaklandım. Saatten kontrol ettiğime göre bu katta sadece 3 kişi vardı. İkisi koridorun sonunda olan kapının önünde beklerken biri de içerde görünüyordu. Daha fazla gizlenme şansım kalmamıştı ama artık bunun bir önemi de yoktu. Beni fark ettiğin de kaçacak bir yeri kalmayacaktı zaten.
İçimde büyüyen hırs ile hızlıca koridorun sonuna ilerledim. Adamlardan biri beni fark ettiğin de hızla üzerime doğru gelirken diğeri de içeri girerek kapıyı kapattı. Bu adamlar diğer katta olanlardan daha yapılıydı. Dövüşmeye başladığımız da bunun diğerlerinden daha iyi dövüştüğü gözümden kaçmadı. Diğerlerinden daha uzun süren dövüşün sonuna geldiğim de derin derin nefes alıyordum.
"Valeria çatıya iniş yapan bir helikopter var."
"Kahretsin!"
Kapıyı tüm gücüm ile zorlamaya başladıktan bir süre sonra açılmadığı için sinirle bağırarak bir tekme attım ama faydası yoktu.
"Yeni rota hazır Valeria."
Thomas saatime çatıya çıkmak için yeni bir rota gönderdiğin de hızla yolu takip ederek çatıya doğru koşmaya başladım. Elimden kurtulma ihtimali daha da sinirlenmeme neden olurken ellerimde karıncalanmalar hissediyordum ama bu sefer kendimi durdurmak için bir nedenim de yoktu. Sonuçta babam buralarda değildi.
Çatının kapısına dokunduğum an mavi hafif bir patlama ile kapı yerinden çıkarak çatının diğer köşesine fırladığın da gülümsememe engel olamadım. Yalan yok güç hoşuma gitmişti. Ama çatıya baktığım da uzaklaşmaya başlayan helikopteri gördüğüm de gülümsemem yüzümde soldu. Çalan telefonumu bulmak için ceketimin cebini yokladığım da, telefonumu arabada bıraktığımı hatırlayarak saatimden yabancı olan numaradan gelen aramayı cevapladım.
"Tahminimden daha iyi bir hediye bırakmışım sana, üzüldüm... Ben başını ağrıtacak birşeyin olsun istemiştim."
"Hector, bu sefer kıl payı elimden kurtuldun. Akıllıca davran ve bunu nasıl düzelteceğimizi söyle bana o zaman belki yaşamana izin verebilirim."
"Düzeltmek mi? Böyle bir güçten neden kurtulmak istiyorsun ki sen?"
"Orası seni hiç ilgilendirmez. Sen dediğimi yapacak mısın bana onu söyle!"
"Yaparım yapmasına ama baya acılı bir süreç yaşaman gerek."
Hector'un iğrenç gülüşünü duyduğum da yüzümü buruşturdum. Nalet adam acı çekme ihtimalimden bile zevk alıyordu.
'Aklından bile geçirme, seni kandırıyor kraliçe...'
Yine aynı ses kafamın içinde yankılandığın da ikileme düşsem de bu güçten kurtulmam gerektiğine emindim. Güç uğruna babamın hayatını riske atamazdım.
"Bu kadar üzülüyorsan merak etme seninle işim biterken bende aynı acıları sana çektiririm."
"Yani kabul ediyorsun?"
"Yer ve zamanı bana bildirirsin:"
Hector'un birşey demesine izin vermeden telefonu kapattıktan sonra binadan çıktım. Onu yakalayamamış olmak ne kadar sinirlerimi bozuyor olsa da en azından bu naletten kurtulabileceğimi bilmek beni bir nebze de olsa rahatlatmıştı. Arabanın yanına geldiğim de çalıştırarak eve doğru sürmeye başladım. Malikaneye geçicektim ama hem üniformamı çıkartmam hem de yanıma kıyafet almam lazımdı.
Babamın beni evime yollamayacağını biliyordum. En azından toparlandığıma emin olana kadar ona itiraz etmeyecektim. Ama içinin rahatladığını gördüğüm an evime geçecektim.
Bu zamana kadar nasıl kendim ayakta kaldıysam bundan sonra da kendim ayakta durucaktım. Kızı olduğumu öğrenmiş olması hayatım da o kadar büyük değişiklikler yapmam için bir neden değildi.
Eve varınca hızlı bir duş alıp üstümü değiştirerek, spor çantamın içine bir kaç parça kıyafet koyarak motoruma bindim ve malikaneye doğru sürmeye başladım.
Malikaneye vardığım da evde gereksiz bir sessizlik olduğu için Jarvis'e babamın nerede olduğunu sorduğum da dışarda olduğunu söyledi. Üstelemeyerek geçici odama geçerek eşyalarımı bir kenara yerleştirdim.
"Baya toparlanmışsın"
"Ve sen bunu göremeyecek kadar meşguldün pijamalı."
Kapıda birinin varlığını hissetmiştim ama tepki vermeden onun konuşmasını beklemiştim. Konuştuğun da olmayışına kızdığım Peter olduğunu farkettiğim de ister istemez olan kırgınlığım da peydah olmuştu.
Fruy ile yaşanan olaydan sonra onu görmemiştim ve bu kadar hengamenin içinde onu görmek bana iyi gelicek olmayışı kırılmama neden olmuştu.
"Halletmem gereken şeyler vardı Valeria. İşim biter bitmez yanına geldim."
"Tamam çok uzun zamandır birbirimizi tanımıyor olabiliriz ama varlığına ihtiyacım olduğunu bildiğini biliyorum Parker."
"Haklısın burda ki karışıklığın arasında ben olsam senin için herşey daha kolay olurdu ama bende seni mutlu etmenin peşindeydim."
"Ne gibi bir mutluluk?"
Sorumun ardından arkamı dönerek odaya geldiğinden beri ilk defa baktım Peter'a, baktığım an gözlerim şokla büyümüş hızla ona doğru yürümüştüm.
"Bu halin de ne?"
Peter'ın gözü kızarmıştı ve büyük ihtimalle moraracaktı da ayrıca yüzünde bir kaç tane de çizik vardı, biriyle kavga ettiği çok barizdi.
"Endişelenme ufak birşey, önemli değil."
"Beni mutlu etmekten kastın bu muydu? Bak ne kadar da mutluyum."
Stresten titremeye başlayan ellerimi ona gösterdiğim de kafasını eğdi.
"Niyetim bu değildi, Hector'u bulmaya çalışıyordum ama onu aradığımdan haberi olmuş olsa gerek ki serserilerini üzerime saldı."
"Peki yerini bulabildin mi?"
"Buldum, Bay Stark oraya gitti"
"Ne? Ne zaman gitti?"
"İki saat oluyor neredeyse."
"Tek mi gitti?"
"Sence?"
"Ona değil bana söylemeliydin. Ben onu konudan uzak tutmaya çalıştıkça bir şekilde gene olaylara dahil oluyor."
"Sana söylesem sen ne yapabilirdin ki?"
"Dayıma söylerdim Peter, biliyorsun ki o bir ajan."
"Ajan olmasına ajan ama benim halledemediğimi o hiç halledemez."
"Jarvis, sağlık durumu?"
"Hiç bir sağlık sorununa ya da yaraya raslamadım Bayan Stark."
"Bana öyle hitap etme Jarvis! Cevap belli ama kaçtı dimi?"
"Evet kıl payı kaçtı elimden. Hazırlıklıymış."
"Ben sizi yalnız bırakayım."
Peter odadan çıktığın da babam yakınıma gelerek sandalyeyi karşıma çekti ve oturdu.
"İyi misin?"
"Evet, ama Hector mevzusuna daha fazla dahil olmanı istemiyorum."
"Neden?"
"Başımıza açtığı dert yeterince canımı sıkıyor zaten yeni bir olaya daha neden olsun istemiyorum. Önceliğimiz Hector değil bu güçten kurtulmam olmalı."
"O konu için yapabileceğim birşey kalmadı Valeria, gücün için çözümü bize Strange bulucak. O zamana kadar boş boş oturmamı bekleme."
"Bak seninle tartışmak istemiyorum tamam mı? Sadece şimdi değil önce bu beladan kurtulalım, yeterince endişelerim var zaten bir de başına birşey gelicek diye endişelenmeyeyim."
"Yani benim için endişeleniyorsun?"
"Konumuz bu değil."
"Ama beni en çok ilgilendiren kısım bu."
Babam ellerini hafifçe kaldırıp dudak büzdüğünde hafifçe gülümsedim. Koca adamdı, kahramandı ama bir çocuktan da farksızdı. Sevildiğini ve düşünüldüğünü hissetmek onu küçük bir çocuğa çeviriyordu.
"Madem duymak istiyorsun, evet senin için endişeleniyorum. Gücüm en çok zararı sana verebilir bu beni çok korkutuyor zaten bir de Hector ile uğraşırken başına birşey gelme ihtimalinin içinde boğulmak istemiyorum."
"Tatlım beni düşünmen inan çok tatlı ve benim için çok kıymetli ama korkma baban Hector'un icabına bakabilir."
"Yine de tedbirli davranmak istiyorum, lütfen durumuma anlayış göster ve bu konuyu şimdilik rafa kaldır."
"Normalinde inatlaşır ve istediğimi yaparım biliyorsun ama sen kendini böyle daha iyi ve rahat hissedeceksen tamam."
"Söz ver"
"Söz veriyorum tatlım sen güçlerinden kurtulana kadar uslu durucam. Ama olur da Hector sana ulaşmaya çalışır yada zarar vermeye kalkarsa o zaman sözümü tutmamı bekleme benden."
"Merak etme o bana daha fazla zarar veremez. Verebileceği en büyük zararı verdi zaten."
"Bu kadar içini karartma Valeria, bir şekilde bu durumu çözeceğiz."
"Umarım, dediğin gibi olur."
"Sen halledebildin mi işini?"
"Evet, sonra da evden birkaç kıyafet alıp geri geldim."
"Ne gerek vardı ben zaten dolabını dolduracaktım."
"Dolap doldurmana gerek yok. İçin rahat etsin diye burdayım. Tamamen toparlandığımı görüp rahatladığın da bende evime dönücem."
Babam sandalyenin ucuna kayarak bana iyice yaklaştı. Önce saçımı düzeltip okşadı sonra da elleri ile elimi tuttu.
"Tatlım burası da senin evin."
"Sen öyle diyorsun ama ben öyle hissetmiyorum onun için hissettiğim yerde olsam daha iyi olur."
"Seni sık boğaz etmek istemiyorum ama buranın kapısı sana her zaman açık olucak biliyorsun dimi? Sadece burası da değil benim olan ve benim olduğum her yerin kapısı sana açık olucak."
"Biliyorum, teşekkürler. Ama dediğim gibi evime döneceğim."
"Bunu netleştirmek için zamanımız var. Sen dinlen, benden istediğin birşey var mı?"
"Peter'ı buraya yollar mısın? Onunla birşey konuşuyorduk yarım kaldı."
"Pekala tatlım iyi geceler."
Babam eğilip saçlarıma arasına bir kaç öpücük bıraktı ve bana gülümseyerek odadan çıktı.
Babamın odadan çıkması ile derin bir nefes alarak arkama yaslandım ve gözlerimi kapattım.Peter yanıma gelene kadar biraz dinlenmekten zarar gelmezdi.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |