Yeni Üyelik
7.
Bölüm

6. Bölüm

@nurgogne

Valeria'dan:

Bayan Potts'un yardımıyla hazırlanıp revirden çıktım. Ne kadar gerek olmadığını söylesem de bana yardım etmekte ısrar etmesi üzerine en sonunda pes ederek teklifini kabul ettim.

Odadan çıktığımız da babam gitmişti ama Happy köşede bizi bekliyordu.

"Patron seni evine bırakmamı söyledi Valeria."

"Gerek yok motorum kapıda ve ben iyiyim Happy."

"Olsun gene de Happy bıraksın seni anca ayaklandın motor tehlikeli olabilir."

"Bu ilk defa yaşadığım birşey değil Bayan Potts. Yine de hem sizin hem de Bay Stark'ın ilgisi için teşekkür ederim, ama kendim halledebilirim."

"Tony gibi inatcısın ama madem öyle diyorsun peki, seni zorlamayacağım. Hadi sen eşyalarını al ve evine gidip dinlen."

"Tamam buna hayır demeyeceğim. İyi günler Bayan Potts, iyi günler happy."

H-P: "İyi günler."

 

İkisiyle vedalaşıp odama ilerledim. Ne kadar babamın nerede olduğunu merak etsem de bunu sormanın dikkat çekeceğini düşündüğüm için sormamıştım.

Odamın olduğu kata çıktığım da sakin adımlarla odama ulaştım. Özel eşyalarımı sırt çantama koyduktan sonra zaten odada çok da fazla eşyam olmadığını fark ettim.

Tam odadan çıkmış asansöre yönelmişken üst kattan gelen babamın yüksek sesini duydum.

Merak duygusu zihnimi ele geçirirken kime neden bağırdığını çok merak ediyordum. Merdivenlere yönelip hızlıca sesin geldiği yere ilerledim.

 

Yazar'dan:

Tony odadan çıktıktan sonra Happy'e Valeria evine bırakmasını söyleyip yukarı çıktı. Kızın korkmuş hali zihnini işgal etmişken gülüşü de kulaklarında çınlıyordu.

Bu kıza karşı neden hassas davrandığını tam olarak anlamasa da kendi yaşadığı zorlu 3 aydan sonra birinin bu halini görmenin onu etkilediğine karar vermiş ve onun şirketinde onun ortağının böyle bir davranışta bulunmasından dolayı suçluluk duyduğunu düşünüyordu.

Obadiah'ın odasına girdiğinde onun sekreteri ile yakınlaştığını gördü. Hafif bir öksürük sesiyle dikkatleri üstüne çektiğinde kadın hızla üstünü toparlayarak odadan çıktı.

"Hadi ama Tony! Bugün eğlencemi hep bozuyorsun."

"Eylence mi? Valeria'ya yaptığın eylence miydi?"

"Eh sen pat diye odadan çıkmasan eminim o da dayanamayıp kollarıma atlayacaktı."

"Doğru konuş lan!"

Tony duydukları ile sinirine hakim olamayıp bir anda bağırıp Obadiah'ın boynuna sıkmaya başladı.

Obadiah başta çırpınsa da şoku atlatıp Tony'nin yaralı omzuna eliyle bastırdı. Bu hareket Tony'in hakimiyetini kaybetmesine neden olurken ağzından acı dolu bir inleme çıktı.

Tony'in kolu güçsüz düştüğü için tutuşu gevşedi ve Obadiah fırsatı kullanarak Tony'in ellerinden kurtuldu.

Nefesini düzene koyunca gülmeye başladı Obadiah. Bu Tony'in öfkesini arttırırken gözlerini Obadiah'a dikti.

"Ne o Tony, küçük kız senin de aklını çeldi dimi? Onun için bana bu kadar kızıyorsun çünkü sende benim ile aynı şeyi istiyorsun. Ama benim senden önce onu elde etme ihtimalim seni delirtiyor dimi?"

"Benim sandığın gibi bir niyetim yok. Tek isteğim var o da Valeria'nın yakasından düşmen."

"Tabi canım ben de inandım. Ben peşini bırakayım da sen kolayca elde et dimi?"

"Obadiah benden bahsediyoruz bir kadını elde etmek için birini aradan çekilmeye ikna etmem, onu direk elde ederim. Onun için beni dinle ve bir daha asla onu rahatsız etmeye kalkma."

"Kalkarsam ne olur Tony?"

"Karşında bu zamana kadar görmediğin bir Tony görürsün Obadiah."

Tony arkasını dönüp odadan çıkmak üzereyken Obadiah'ın sözleri ile olduğu yerde durdu.

"Ben o kızı yatağıma aldıktan sonra nasıl bir Tony göreceğim ile ilgilenmem Stark."

Bu Tony için bardağı taşıran son damla olmuştu. Kolunun acısı aklından çıkarken ard ardına inen yumrukları sinirini azaltmaya yetmiyordu.

Obadiah anın şokunu atlattığın da Tony'e karşılık vermekten geri durmadı. İkisinin kavgası şiddetlenirken Obadiah dengesini kaybetti ve yere düştü.

Düşüşü fırsata çeviren Tony beklemeden Obadiah'ın üstüne çıktı ve tüm gücüyle onu yumruklamaya devam etti.

"Sana uzak dur diyorsam uzak durucaksın lan!"

Tony resmen kükrercesine bağırdığın da yumrukları imkanı varmışcasına hızlandı. Kolunda ki yara acısını arttırmış ve kanamaya başlamıştı ama bu Tony'in umrunda olan bir şey değildi.

O sıra da ise Valeria odaya ulaşmış, sesleri daha net duyarak direk odaya girmişti. Gördüğü manzaranın şokuyla istemsizce konuştu Valeria.

"Bay Stark?"

Tony, Valeria'nın sesini duymayı beklemediği için afallarken onun duraksamasını kullanan Obadiah Tony'i yere sererek onu yumruklamaya başladı.

Odanın etrafına çalışanlar sesleri duydukları için doluşmaya başladığın da herkez durmuş Tony ve Obadiah'ın kavgasını izliyordu. Bazıları videoya çekerken bazıları ise neden kavga ettiklerini anlamaya çalışıyordu.

Valeria kendini toparlayarak Obadiah ve Tony'in olduğu yere yürüdü hızlıca. Obadiah'ın boynunu kilite alırken gözleri babasının üzerindeydi. Yüzünde ki yaraları ve kanayan omzunu gördüğün de Valeria'yı da öfke basmıştı. Tıslarcasına konuştu:

"Bay Stark'ın üstünden kalk!"

Obadiah onun bu haline gülmekle yetinip Tony'in omzunu sıkmaya başladı. Tony başta dişlerini sıkmakla yetinse de Obadiah'ın tutuşu sıkılaştığın da acıyla inledi ve gözlerini kapadı.

Bu Valeria'yı daha da öfkelendirdiğinde o da tutuşunu sertleştirdi.

"Bu son uyarı Obadiah ya Bay Stark'ı bırakırsın yada seni burda nefessiz bırakırım."

"Senin tarafından nefessiz kalmak hiç de kötü gözükmüyor tatlım ama burası yerine yatağımı tercih ederim."

"Seni şerefsiz!"

Tony tıslarcasına konuşup sağlam kolundan destek alarak Obadiah'a yumruk attığın da Valeria bunu beklemediği için sendeledi.

O sırada odaya giren Happy ve arkasında olan güvenlik ordusu hızla Obadiah'a yönelip onu Tony'in üzerinden aldılar.

"Bu burada bitmedi Tony. Bunun hesabını vereceksin. Ve sen Valeria eninde sonunda benim yatağıma gireceksin."

"Hala konuşuyor musun lan sen?"

Tony Happy'in ellerinden kurtulup Obadiah'a yönelmeye çalıştığı an Happy görevlilere bir işaret verdi ve Obadiah kahkaha atarak odadan çıkarıldı.

Pepper ise yerde duran ve bir yere odaklanarak donmuş bir şekilde oturan Valeria'ya sesleniyordu ama Valeria düşüncelerinin içinde kaybolmuştu. O an ona çağıran Pepper'ı duymuyordu.

 

Valeria'dan:

Başta nedenini anlamamış olduğum kavgayı ayırmaya çalışırken babamın hali beni fazlasıyla öfkelendirmişti. Obadiah babamın güçsüz yanını kullanacak kadar adi bir adamdı.

Bu da demek oluyordu ki haklıydım Obadiah babamın olmadığı her gün üzüldüm numaraları yapıyordu. Çünkü yanılsaydım ve tavrı yalandan olmasaydı ne olursa olsun babama yarasından saldırmazdı.

Şimdi ise oturduğum yerde kafamdan geçen binbir türlü şey ben düşünemeden seneryo değiştiriyordu.

Biri çenemden tutunca istemsizce irkildim önce çenemde ki ele sonra da sahibine baktım.

Babam gözlerinde endişeyle bana bakıyordu. Birşeyler söylediğini hareket eden dudaklarından anlayabiliyordum ama ne söylediğini duyamıyordum. Sanki kulaklarım işlevini yitirmişti yada ben bir çeşit transın içindeydim. Resmen beynim onu kullanamayayım diye kendini kapatmıştı.

Ben bunları anlamaya çalışırken babam beni kucağını aldı ve odadan çıkardı. Nereye gittiğimizi bilmesem de onun kollarında olmak bana iyi gelmişti.

O an beynimde şimşekler çaktı ve babamın kanayan kolu gözümün önüne geldi. Vücudum işlevini geri kazanırken hızlıca söylendim.

"Bırak beni."

"Efendim?"

"Bırak beni!"

Babam başta ne söylediğimi anlamadığı için ikinciye sesim yüksek çıkmıştı. Çünkü biliyordum ki ne kadar belli etmemeye çalışsada canı çok yanıyordu.

Beni yere koyduğun da ki yüz ifadesi kolay kolay unutabileceğim cinste birşey değildi. O an asansörde olduğumuzu anca fark etmiştim bende.

"Sana birşey yapmayacaktım Valeria. Beni yanlış anladın."

Babamı dinlemeyerek hızla üzerimde ki ceketi çıkarttığım da onun karşısın da siyah cropum ile duruyordum.

"Hayır böyle birşey de yapmayacaktık Valeria."

Babam yaptığımı yanlış anladığın da ona göz devirdim ve ceketin kol kısımları aşağıya gelecek şekilde omzuna doladım. Ne yaptığımı anladığın da çaktırmadığını düşündüğü bir nefes vermekle yetindi.

Bu haline gülmek istesem de ses etmedim ve yarasına bastırmaya başladım. Bir yandan da söylenmeyi ihmal etmedim.

"Kolunuzun haline bakmadan beni kucağınıza almak da ne? Bayan Potts gerçekten haklı bir çocuktan farksızsınız. Kolunuz zaten kötü olmamış gibi şimdi daha da kötü oldu!"

"Potts'un artık söyleneceği birşey yok Valeria, çünkü sizin değiminizle bu koca bebek olan bana sen bakacaksın."

"Tabi canım siz böyle düşüncesizce davranın Valeria yada Pepper gelsin size baksın. Siz de haklısınız Bay Stark."

"Valeria!"

"Hiç öyle söylenmeyin hem nereye gidiyoruz biz asansör hala durmadı. Revire gitmeliyiz."

"Revirlik birşey yok dediğim gibi bana sen bakacaksın küçük hanım."

"Bakarım bakmasına ama Bayan Potts kadar nazik olucağımın sözünü veremem Bay Stark."

"Kimse benim yakışıklılığım karşısında acımasız davranamaz Valeria. Bunu sen de görüceksin."

15 dakika sonra:

"Valeria biraz yavaş olur musun? İnsanım ben ve sen canımı yakıyorsun."

"Yakışıklılığım karşısında kimse acımasız olamaz Valeria bunu sende görüceksin. Vesayre,vesayre, vesayre..."

"Pepper bari sen birşey söyle."

"Ben artık seninle ilgili şeylere karışmıyorum Tony, üzgünüm."

"Cidden üzgün müsünüz Bayan Potts?"

Bıyık altından gülen ve bunu saklamaya çalışan Bayan Potts'un gözlerine baktığım da daha fazla dayanamamış olsa gerek ki gülmeye başladı. Gülüşünü bastırarak zor bela konuştu.

"Tamam, üzgün değilim. Sen bunu hak ettin Tony. Ayrıca hiç söylenme Valeria'yı kendin seçtin."

"Bu kadar acımasız olacağını düşünmemiştim."

Babam dudaklarını büzerek bana baktığında hafifçe gülümsedim ve daha yavaş hareket etmeye başladım.

Babamın yoğun ısrarları üzerine revire gitmemiştik, Bayan Potts'un getirdiği ilk yardım çantası ile babama pansuman yapıyordum.

İlk yardım çantasında anestezi için bir şey olmadığından dolayı babamın kolunu dikerken canı yanıyordu.

Daha fazla canını yakmamak adına yaraya ve iğneye odaklandım. Ne kadar bizimle şakalaşmaya çalışsa da canının ne kadar acıdığı sıktığı diğer elinden belliydi. Kimse görmesin diye elini yan tarafında tutuyordu ama ben yarayı dikmek için çaprazında oturduğum için bunun farkındaydım.

Acısını göz ardı etmek için olsa gerek fazlaca konuşuyordu babam. Bu huyumu da ondan aldığımı anladım, ben de öyleydim. Fiziksel yada ruhsal her hangi bir acım olduğun da olağandan çok konuşur ve dikkatimi başka yerde tutmaya çalışırdım.

"Benim artık gitmem gerek bana yıktığın şirket işleri ve karıştırdığın ortalığı toparlamalıyım Tony."

"Abartma Peps. Ne kadar zor olabilir ki?"

"Eğer benim işimle kıyaslıyorsanız haklısınız Bay Stark. Bayan Potts'un işi benden zor olamaz. Sıkıldığınız an iş değiştirebiliriz Bayan Potts."

"Tatlım ben tatile çıkmış kadar oldum. Uzun süre hemde çok uzun süre işimi değiştirmeyi planlamıyorum."

"Sizde baya dertliymişsiniz Bayan Potts. Biraz daha böyle davranırsanız beni hava alanında sahte göz yaşları ile karşıladığınızı düşünmeye başlayacağım."

Pepper babamın sözleriyle kızarırken ben hafifçe güldüm. Zaten tavırları beni şüphelendirmişti ama bariz anlamıştım ki Pepper babamdan baya baya hoşlanıyordu.

Pepper çok tatlı ve iyi bir kadındı ama babamın onu üzeceği de bariz bir gerçekti. Ayrıca ikinci bir Valeria vakası taşıması ağır bir yük olurdu benim için.

Bildiğim ve araştırdığım kadarıyla tek çocuğu bendim. Gene de bu düşünce bir an elimin titremesine neden oldu. İğnenin babamın omzunda olmayışı ise onun şansıydı.

Biten dikişe düğüm atarak ipi kestim ve yaranın üstünü tekrar temizleyip sardım. Düzgün sardığıma emin olunca da sargı bezini sabitleyerek arkama yaslandım.

"Doğruyu söylemek gerekirse bir an bitmeyecek sandım."

"Size revire gitmemiz gerektiğini söylemiştim."

"Gene de baya iyi iş çıkardın bence. Hem sen böyle pansuman yapmayı nereden öğrendin?"

"Pansuman yapmayı bilmeyen insan kalmamıştı Bay Stark. Bunu okullarda öğretiyorlar zaten."

"Okullarda normal yaralara ufak pansumanlar öğretiliyor diye biliyorum Valeria. Yarayı dikerken tereddüt etmedin bile."

"Herkezin bir hobisi olmalı, bende böyle şeylere merak salmıştım bir ara. Çabuk kavrayan ve kolay unutmayan bir insanım onun için zorlanmadım."

"Daha önce gir yara diktin mi?"

"Evet"

"Kimin?"

"Ben size Afganistan'la ilgili şeyler sormuyorum Bay Stark. Bunlar özele giriyor."

"Sorduklarını cevaplarsam sende cevaplar mısın?"

"Gerçekten cevaplayacak mısınız?"

"Sen cevapladığın sürece, evet."

"Pekala, ...., Sizi kim kaçırttı?"

"Bilmiyorum, daha araştırmaya fırsatım olmadı. İlk kimin yarasını diktin?"

"Dayımın. Sizden ne istiyorlardı?"

"Jericho füzesini yapmamı istediler. Ne olmuştu dayına?"

"Silahlı yaralama. İşkence gördünüz mü?"

"Sence? Bunu soru olarak saymıyorum başka birşey sor."

"Haklısınız bu saçma oldu. Ordan çıkmayı nasıl başardınız?"

"Tabiki zekam sayesinde. Silahlı yaralama dedin dayın polis mi?"

"Onun gibi birşey denebilir. Özel bir görevi var. Sizden sonra orada bir patlama olmuş siz mi yaptınız?"

"Çıkarken kendi silahlarımı patlattım. Kaç yaşındaydın?"

"14, dayım kendi üzerinde uygulamalı öğretmişti yarayı nasıl dikeceğimi. Tabi o zaman çok genç olduğum için annemden fazlasıyla yardım almıştım. O kadar askerin içinden tek başınıza nasıl kurtuldunuz hala anlamış değilim. Hem madem kurtulabiliyordunuz bunu neden daha önce yapmadınız?"

"Daha önce yapamadım çünkü gerekli şartlar hazır değildi. Şansım yaver gitti diyelim. Annen şimdi nerde?"

Sorduğu soru beni afallatırken gözlerimin dolmaya başladığını hissettim. Annemin yani yıllar önce onu sevdiğini söyleyip hamile olduğunu öğrenince kovduğu kadının öldüğünü bile bilmiyordu.

"Yanlış birşey söyledim sanırım."

"Annem bir sene önce öldü. Trafik kazasında."

"Kusura bakma ben bilmiyordum. Bilsem inan sormazdım."

"Önemli değil. Eskisinden daha kolay bunu söylemek. Ne kadar canımı acıtsa da yavaş yavaş alışıyorum galiba."

"Alışmak zorundasın zaten Valeria. Ölen biri ile sende ölemezsin. Hayat devam ediyor ve yaşaman gerek."

"Haklısınız Bay Stark."

Etrafta sessizlik hakim olurken annemin ölümünü bir trafik kazası ile basitleştirmek bir daha zor geldi bana.

Annem trafik kazasında değil çıktığı bir görevde ölmüştü. Dayımın direktiflerini yok saymış ve kendi başına buyruk davranmıştı. Bunun sonucunda hata yapmış ve bu sefer hatasının bedelini canı ile ödemişti.

Gözlerimi karanlığa gömülmek üzere olan şehre çevirdim. Düşünceler beynimi ele geçirdiğin de annemin gülümseyen yüzü gözlerimin önünde belirdi. Yüzümde hafif bir tebessüm oluştuğun da bana aynı şekilde bakan babamdan bir haberdim.

"Hadi bakalım ufaklık bu kadar oturmak ikimize de yeter. Kalk bakalım yapmamız gereken şeyler var."

 

 

 

Loading...
0%