@nurshin
|
Tam arkamı döneceğim sırada ağzımı kapatan bir el hissettim. O an bağırmak istesem de nafileydi.
Çoktan karanlığa gömülmüştüm.
Bileğimde ki acıyla sızlanıp gözlerimi açtım .Bianda şaşkınlıkla korku vücudumu kaplamış ,gözlerimin dolduğunu hissetmiştim. Büyük bir oda da muhtemelen yatak odasıydı, büyük bir yatağın üstünde ellerim bağlı bir şekilde öylece yatıyordum. En son hatırladığım şeyler aklıma gelince ürperdim.Ben kaçırılmıştım ama niye? Kimin benimle ne gibi bir derdi olabilirdi ki. Tanıdığım insan sayısı bir elin parmağını geçmezdi.
Bağlı olan ellerimi iplerden kurtarmak için zorlamıştım.Ellerimi çektikçe bileğimde oluşan açıyla yüzümü buruşturdum. Bir şekilde bu lanet olası iplerden ve bu hiç güven vermeyen huzursuz yerden kurtulmalıydım. Ama nasıl? Bilmediğim bir yerde bilmediğim bir evde öylece ecelimi beklercesine ellerim bağlı kala kalmıştım.
Son çare bağırmak dı. En azından beni kim kaçırmış öğrenirdim bu sayede.Kimin benimle derdi neymiş benden ne istiyormuş ondan duymuş olurdum.
"Kimse yok mu,imdat! Sesimi duyan kimse yok mu?!"
bir, iki kez seslenmemin ardından sonunda ayak seslerini duydum.
Kapı açıldığında gözlerim buz mavisi gözlerini bulmuştu.
"Demek uyandın,yeni hayatına hoş geldin Armoni."
bakışları ciddiydi.
Korkmuştum,korkunç olan bakışları yada kendisi değildi.Korkunç olan artık hiçbirşeyin eskisi gibi olamayacağıydı. "Yeni hayatına hoş geldin." bu cümleydi içimi ürperten.Ve ben çamurdan kurtulduğuma sevinirken bir bataklığa saplanmıştım.
Dudaklarım titriyordu ve ağlamamak icin zorla dudaklarımı birbirine bastırıyordum. Hayır ,hayır şimdi olmazdı.Ben güçlü bir kızdım ne çabuk unutmuştum.Kendimi böyle avutsam da vücudum pek buna inanıyor gibi görünmüyordu.Dondurucu soğuk da kalmışım gibi tirtir titriyordum karşısında. Çok şey söylemek istedim ama kelimeler boğazımda düğümdü sanki tek kelime dahi cıkartamıyordum titrek dudaklarımdan. Nolmuştu bana bianda neydi şimdi bunlar.Daha az önce bunun bir rüya olmaması için Tanrı ya yalvarmıyormuydum?
Hayatta en zor anımdı kendimle çeliştiğim anlar.Şuan o anlardan birini yaşıyordum.
"Sen iyimisin? Üşüyor gibi bir halin var."
sesi tekrardan kulaklarımda yankılandığında içim titredi.
Kendimi birşeyler söyleyebilmek için zorlasam da nafileydi. Başımı yavaşca sallamakla yetinmiştim o an.
Üzerindeki montu aniden cıkardığında dona kalmıştım. Sadece izliyordum.
"Sen annenin bana emanetisin o gelene kadar sana iyi bakmalıyım."
bu sözleri söylerken üzerime montunu örttü.
Annem ?! o annen mi demişti. Nerden tanıyordu ki annemi yada ne gibi bi bağlantısı vardı şuan burada olmamla? Kafam da bin tane cevapsız sorularla sonunda suskun dilim çözülmüştü.
"Annem mi? sen annemi nerden tanıyorsun ki? Ve burada olmamın onunla ne ilgisi var."
Sözlerim bittiğinde bana bakan gözlerini kaçırdı.
" Imm şey ,aslında bu çok uzun bir konu geldiğinde o anlatsa daha iyi olur ."
"O geldiğinde " demek buraya gelecekti.Yıllar sonra benim yüzüme nasıl bakacaktı merak ediyorum. Beni bir yaşımda bırakıp gitmişti.Sadece iki gözüm göremiyor diye ben hayatımı çocukluğumu yetimhane köşelerinde çürütmüştüm. Baba sevgisini zaten hiç tadamamışken birde onun yokluğu içimde büyük bir boşluk oluşturmuştu. Ve ben o gün kimsesiz kaldığımı hissettiğim gün çocukluğumu o boşluk dan aşşağı itmiştim.
Annem denilen kadını hiç görmek istemiyordum hemde hiç ama bir yanım merakına yenik düşüyordu işte. Ona soracak tek bir sorum vardı.
"Neden beni istemedin?" aslında az çok tahmin edebiliyordum cevabını ama ondan duymak istiyordum.Gözlerimin içine bakarak söylesin istiyordum.
Gözlerim tekrardan buz mavisi gözleri bulduğunda yakındım.
"Madem annemin emanetiyim ellerimi ne diye bağladın hm?"
Gülümsedi.
" Haklısın o biraz fazla kaçtı sanki ama.. mafya flimlerine hep merakım vardı.Hazır böyle bir fırsat bulmuşken değerlendireyim dedim."
"Psikopat "
Ağzımdan aniden bu kelime çıkınca gülümsemesi daha da derinleşti.
"Tabiki bir şakaydı.Dışarıda işlerim vardı ve seni tek bırakırsam kaçıp kaybolma olasılığın baya bir yüksek olduğu için bi nevi buna mecbur kaldım hanımefendi ."
Cümleyi bitirince ellerini birleştirip ekledi.
"Umarım merakınızı biraz olsun gidermiş ve o güzel kafanızın yorulmasını engellemiş olmuşumdur."
Gülümsemiştim. Samimiydi buda bana biraz olsun güven veriyordu.
"Sen kimsin .Benimle ,annemle bağın ne ve burası neresi herşeyi bilmek istiyorum."
Yanıma yaklaşıp yatağın uç kısmına oturdu.
"Aslında tam olarak kimim bende bilmiyorum.Çok karışık bir geçmişim var.Adım Alexandre . Annenle annem baş büyücü ordan çok yakın arkadaşlar bende ordan anneni tanıyorum zaten.
derin nefes aldı ve konuştu.
"Ve sende benim kaderimsin."
Kader? Ne saçmalıyordu bu kader büyücü. Bunlar da ne demek oluyordu ?
"Ne saçmalıyorsun sen? Kader, büyücü yeter artık bu zırvalamalar bırak beni gitmek istiyorum ."
Yüzü aniden ciddileşti. Bir buz kırağı gibi sert bakıyordu.
"Zırvaladığımı mı düşünüyorsun. Aptal. Kolyene bak ,bak nasıl da parıldıyor tanıdık geldi mi bu olay. Sana her yaklaşmamda bu kolye parlıyor sebebi ne sence? Kaderimiz biz küçükken bu kolyelere yazılmış." Boynundaki kıyafetin altında kalmış kolyesini ortaya cıkartıp bana yaklaştırmıştı. Şok içinde dona kalmış başka bilmediğim ne var onu öğrenmeye kendimi hazırlarcasına bekliyordum.
Kolyesine odaklandığımda benim kolyemi anınsatıyordu.Onunda kızıl parlak taşları vardı.
"Bu kolyeler çok özel Armoni inanması güç biliyorum ama bu bizi birbirimize bağlayan şey. Biz doğduktan hemen sonra bu kolyeler bize mühürlenmiş. "
Ne diyeceğimi bilemiyordum suskun bir şekilde boynumdaki kolyeye bakıyordum öylece.
Bianda kapı çalınmıştı.
Alexandre gir emri verdiğinde içeri orta boylu yaşlı hizmetçiye benzer biri büyük ihtimal de öyleydi. içeri girdi.
başını eğıp konuştu.
" Efendim Mrs.Valerie geldi."
Alexandre başını onaylarcasına salladı.
"Buyursun."
Gözlerim merakla kapıya çevrilirken kalbimin çırpınışını hissettim.
Onu merak ediyordum yüzünü, bana bakışını... bir anneyle kız bağı oluşacakmıydı aramızda merak ediyordum.
Heyecanlıydım.. fazlasıyla heyecanlı.
Kapıdan girdiğinde ilk gözüme kızıl uzun ve gür saçları takıldı. Tıpkı benimki gibiydiler sanırım huy olarak benzemesekde görünüş olarak ona benzemiştim bu bariz belliydi.
Biranda gözlerimiz buluşmuş içimde tuaf bir duygu akıntısı oluşmuştu.Çok garipti ben neden şuan karmaşık duygular içerisindeyim ki? Hani içimde ufacık bir duygu beslemiyordum ona karşı. Nolmustu bana ne değişmişti.
Gözleri dolmuştu gözlerinden süzülen göz yaşını parmağıyla nazikçe itip bana yaklaştı.
Dudakları titredi sanki çok şey konuşacak ti ama tutuyordu içinde söyleyemiyordu.Şuan aynı duyguyu bende yaşıyordum.Çok şey söylemek istesem de bir kelime dahi edemiyordum. Biz sussakda bakışlarımız zaten anlatıyor gibiydi herşeyi. Kırgınlığı, kızgınlığı, pişmanlığı..
|
0% |