@nvuusa
|
Ne kadar nefret etsemde insanoğlu işte acizdir. Şimdiden gelecekteki kötü anılara hazırladığın için sana teşekkür borçluyum. Ne kadar bu yazıları okumayacaksanda bu hale getirdiğin için senden hep nefret edeceğimi bil. Daha kötü şeylere hazırladığın için teşekkürler ve ben yine kırmaktan korktuğum için sinirime yenik düşeceğim için kaçmayı seçtim.
Yaralarımın sahibine...
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Evet sonunda şu siktiğim temizli bitti. Bu pislikle daha fazla burada kalamazdım. Ayrıca saat bir hayli de geç oldu. Temizlik malzemelerini aldığımız yere götürdüm. Son bir kez unuttuğum bir yer var mı diye düşündüm. Her yer tamam dı.
"Pekâlâ sonunda bitti." Cevap vermedim çantamdan ilaçlarımı alıp ikişer tane ağzıma attım. Bugün çok fazla içmiştim.
"Hey o kadar içmen doğru değil." "Niye umrunda olsun ki bu Choi Soobin? Sonuçta bu senin hediyen." "Olayları bilmiyorsun Yeonjun."
Hâlâ aynı şeyleri söylüyordu. Bu beni daha da sinirlendiriyordu. Halimi görmüyor mu? Onun yüzünden bu haldeydim ve o hâlâ aynı şeyi söylüyordu.
"Daha fazla seni görmek istemiyorum. Geber Choi Soobin." Çantamı alıp hızlıca oradan çıktım. Nefes alıyordum peki ya bu kalbimdeki ağrı? Niye ağrıyor? Niye sanki duracakmış gibi? Ne oluyor sana Yeon?
•
Genç eve gittiği gibi her yeri yakıp yıktı. Evin her köşesini dağıttı. Tüm öfkesini kustu. Bir nebze de olsa rahatlamıştı. Arkadaşları gelmiş onu yanlız bırakmamışlardı.
"Junju korkutma beni iyi olacaksın değil mi?" "İyiyim ben zaten Kai."
Yalan söylüyordu. Yine yalan söylüyordu. Ama sadece onları ve kendini kandırıyordu. İçindeki durmak bilmeyen fırtına o sonsuz acı ve boşluk.
"Yinede bugün buradayız ve itiraz yok." "Bakın Taehyun, çocuklar bu kadar korkmayın benim için iyiyim ben."
Yaralı genç ne kadar itiraz etse de arkadaşları kararlıydı. Bugün onu yalnız bırakmayacaklardı. Gençin odasına gittiler her biri bir köşede yattı.
"Bakın eğer rahat değilse salona gidelim." "Hayır Junju çok rahat sarılıp uyuruz." "Sana hava hoş tabi Kai yere gel gör bak." "Ama Taehyun sen istedin orda kalmayı." "Salon-" "Hayır Junju hadi uyuyalım."
Genç arkadaşını kırmadı ve uyumaya çalıştılar. Tabi yine uyuyamayacağını bildiği halde gözlerini kapattı ama beyni bunu reddetti. Yine düşüncelere daldı. Sonuda uykuya dalmıştı.
•
Ayak kokusu... Dur ne? Kai'nin ayağı yüzündeydi. Taehyun da Jay'in üstündeydi. Manyak gibi uyumuştuk. Uyumuştuk. Günler sonra rahat bir şekilde uyumuştum.
"Heyy Kai çek şu ayağını!! Heyy uyanın be!!" "Hyung biraz daha..."
*Kahkaha sesi* Bu Jay'in sesiydi. Halimize gülüyordu. Taehyun'u üstünden kaldırdı. Beni de bu ayaktan kurtardı. "Kai uyan Kai!!"
Zorlada olsa uyanmıştı. Aşağı inip kahvaltıyı hazırladık. Bugün benim için kutsal sayılan bir gündü TATİL okul yoktu.
"Ne yapıyoruz bugün?" "Bilmiyorum Taehyun aslında besteler üzerinde çalışacaktım ama hazır hepimiz buradayız bence çalalım." "Junju Gyu yok."
Sikicem şimdi onu da o pislik ile yakın olduğunu öğrendiğim günden beri onunla çalmak yüzünü dahi görmek istemiyordum.
"Hey Yeonjun sakin sırf onunla takılıyor diye takımdan çıkaracağını söyleme bana" "Hayır Jay yapmam bunu."
Yapar mıydım? Yapardım ama ne zamanı ne de yeri değil.
"Bestelere karışmadığı sürece sorun yok ben yaparım ve artık Taehyun'da bana yardım eder. Ne dersin başkan?" "Ow ben mi? Hayır hayır ben beceremem hiç öyle şeyleri." "Sadece dene Hyung."
Evet işte bu Kai konuşursa kabul eder. Taehyun asla Kai'yi kıramazdı. Şuana dek ona hiç hayır demedi. "Pekâlâ ama yapamazsam uyarın."
İşte bu zafer bayrakları. O hainin benimle birlikte olmaması için babam gelse babama bile yazdırırdım sözleri. Evet tamam biraz saçmaladım ama yinede ondan iyi.
•
Genç ve arkadaşları iyi zaman geçirmişlerdi. O kötü günden sonra bu ona iyi gelmişti. Tekrardan duyulan kahkahalar, güzel anılar, dönüp baktığında iyiki diyebileceği günler.
Arkadaşları çoktan gitmişti. Yine yağmur yağıyordu. Yağmurun sesi kulağa çok hoş geliyordu. Onun için ağlıyordu gökyüzü sanki. Tam o anda gök gürledi. Hepsi onun içindi. Genç yine düşüncelere daldı. Zihninin içinde kayboldu.
Dışarı çıktı onun için yağan yağmurun altında ıslanmaya başladı. Gözünü kapatıp yukarı baktı. Tamamen ıslanmıştı. Üşüyordu hemde çok ama hiçbir şeye aldırmadı yürümeye başladı. Görmeyi beklemediği bir şey gördü. Bir kişi. Choi Soobin.
Bugün 29 Ekim'di. Her şeyin başladığı gün dü. Onu ilk kez öptüğü. Aşkını sonsuza dek kalbine bir yerlere gömdüğü gün. İkiside ıslanıyordu. O gün gibi. Genç çocuk karşındaki adama baktı. O da genç çocuğa bakıyordu. Genç arkasını dönüp uzaklaştı. Taki onu durduran cümleyi duyana kadar.
"Bu günü hatırlıyor musun Yeon?"
Ona dönüp dönmemekte kararsızdım. Hemen şimdi yoluma devam edebilirdim sonuçta ama ya cevap verirsem ne olurdu? Cevap vermezsem ne olurdu? Ne değişirdi? Ne değişmezdi? Sakin Yeonjun sakin başa çıkabilirsin. Ve ona cevap vermeye karar verdim. Korkak algısı yaratmak istemedim.
"Evet, çok iyi hatırlıyorum. Aptal sözlerin ile beni kandırmıştın."
Bana bir adım attı. Islak saçları, ıslak yüzü, kokusu... Hayır Yeonjun kendine gel. O bir pislik.
"Dinle beni Yeonjun lütfen bir kez olsun dinle." "Niye? Yine yalan söyleyeceksin. Yine aynı şeyleri yapmayacağın ne malum?"
Yine aynı şeyler olacaktı. Bunu adım kadar iyi biliyordum. Bunu hissediyordum. O bir pislikti. O bir yalancıydı.
"Hayır Yeonjun ben sana hiçbir zaman yalan söylemedim. Özellikle de sevgim konusunda."
Konuşmak istemiyordum. Görmek istemiyordum. Duymak istiyordum. Onu oracıkta boğmak istiyordum. Yine sinir tüm bedenimi ele geçiriyordu. Yine oluyordu ve ilaçlarım yanımda bile değildi. Zorlukla nefes alıyordum.
"Beni o gün bıraktığın gün tüm sevgin benim için bitti Soobin o gün benim için tüm gerçeklerin yalan oldu. Defol git burdan Choi Soobin."
Gitmek istedim. Uzaklaşmak istedim. Hemen şimdi gitmek istedim. Ona tüm nefretimi tekrar boşaltmak istedim. Yapamadım konuşursam eğer ağlardım. Salaktım çok büyük bir salak. Asıl aptal bendim.
"Hayır Yeonjun hemen şimdi herşeyi konuşacaz ve kaçıp gitmene izin vermeyecem."
Kaçıp giden ben değildim. Asıl kaçan oydu.
"Kaçan ben miyim ha? Kaçan ben miyim?" Biraz durdum nefes almaya ihtiyaçım vardı "O gece çok ağlamıştım, sen uyurken. Kimseden bu kadar nefret etmemiştim."
Daha fazla dayanamadım sinirime yenik düştüm. Bir yandan ona vurup bir yandan nefes nefese konuşuyordum.
"Beni bir hiç gibi bırakan kimdi? Bir anda beni bırakan kimdi? Bu hâle geleceğimi bile bile kaçıp giden kim di seni pislik!?"
Daha fazla gücüm kalmamıştı. Ona dokunmayı bırak bakmak bile beni delirtiyor ve midemi bulandırıyordu.
Kriz geçiriyordum. Ne ilaçlarım ne de Kai vardı yanımda.
"iyi misin Yeonjun? Bana bak." "Defol git burdan Soobin hep yaptığın gibi defol git sen olmasan bu hâlde olmazdım. Bana açtığın şu yaralara bak. Senin yüzünden bu haldeyim ben." "Yürü hastaneye gidiyoruz." "Seninle hiçbir yere gelemem ben pislik." |
0% |