@nvuusa
|
Korktuğumuz şeyler başımıza gelir. Karma bu mıdır acaba? Toparlarız ve o acılar tekrar gün yüzüne çıkar. Bu hep olur. Korktuğumuz şeyler elbet bir gün başımıza gelir.
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Genç kendini kaybetmişti. Kimseyi görmüyor, duymuyordu. Yanındaki adam ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. Genç kaldırımın üstündeki boş içki kutusunu alıp duvarda parçaladı. Cam kuruklarını eline aldı. Onu avucunun içine aldı. Sıkmaya başladı. O an sadece nefretini dindirmek istiyordu.
"Hey saçmalama Yeonjun biliyorum sinirlisin ama yapma dur."
Genç onu durdurmaya çalışan adamı dinlemedi. Duyamadı. Daha fazla sıkmaya başladı. Dinmiyordu. Bu öfke dinmiyordu. Duvarı deli gibi yumruklamaya başladı. Elleri kan içindeydi. Bembeyaz deri artık görünmüyordu. Adam dayanamadı. Ellerindeki camları elinden aldı. Duvarı yumruklamasını engelledi. Onu kendine doğru çevirdi. Artık genç karşısındaki bedene bakıyordu.
"Yeter Yeonjun!" Adam artık sinirlenmişti. "Yapma bunu kendine! Bunu bana yapma! Bunu bize yapma!"
Biz mi? Ortalıkta bir biz var mıydı? Adam neyden bahsediyordu? Sonuçta her şeyi bitiren o değil miydi?
"Canımı yakmayı kes bunu yapmaya hakkın yok! Bilmediğimi mi sanıyorsun? 1 yıldır ne yaptığını bilmediğimi mi sanıyorsun? Seanslarını, sinir hastası olduğunu, ilaçların olmadan kendine gelemediğini, uyku sorununu ve daha aklıma gelmeyen o kadar şey."
"Nasıl? Nasıl biliyorsun bunları Choi Soobin? Bıraktın beni bir çöp gibi bıraktın. Bu hâle geldiğimi bildiğin halde. Niye bilmeme gereği duymadım?"
"Sevdim seni Yeonjun kendimden, ailemden, arkadaşlarımdan her-"
"Yeter Soobin yeter yine yalan söylüyorsun." Yine ona vurmaya başladı genç. Tekrar ağlamaya başladı bu kadar aptaldı işte yaralı genç. Adamın üzerine kan bulaşmıştı bile.
Adam daha fazla bu saçmalığa dayanamadı. Gençi tutup kendine yaklaştırdı. Ona sarıldı. Sakinleşmesini bekledi. Bu kadar şey çok fazlaydı. Durması gerekiyordu. Konuştukça genç daha fazla sinirlenecekti. Bunun farkındaydı. Bunu istemiyordu ama bir daha konuşma şansı olmadığını da çok iyi biliyordu. Gence sıkıca sarıldı. Sakinleşmesini bekledi. Elleri hâlâ kanıyordu. Adamın kalbi ise daha çok ağrıyordu. Gencin bu hâli onu çok tüketiyordu.
Genç ağlamayı bıraktı. Küçük hıçkırıklar başladı. "Hastaneye gidelim Yeon çok fazla kan var."
Genç cevap vermedi. Gitmek istiyordu ama yapamıyordu. Sakinleşmişti artık öfkesi durmuştu. Kalbi hâlâ ağrıyordu. Kalbindeki ağırlık hiçbir zaman geçmemişti. Hiçbir zaman geçmeyecekti de.
"Yeonjun?"
Genç çoktan gözlerini kapatmıştı bile. Güvende olduğunu biliyordu. Ne kadar aptalca görünse de güvendeydi. Kafasını omzuna koyduğu adam onu kucağına alıp kaldırıma oturdu. Gencin dinlenmesine izin verdi. Genç uykuya teslim olmuştu. Bir zamanlar deli gibi aşık olduğu adamın kollarında tekrardan kokusunu çekerek uyuyakaldı. Uyandığı zaman kendine küfredecek daha fazla sinirlenecekti ama şimdi sadece şu ana baktı. Zamanı gelince düşünecekti tepkisini. Şimdi sadece dinlenmek istiyordu.
Adam omzunda uyuyan gence baktı. Masum bir şekilde uyuyan o meleğe baktı. Bir zamanlar bebeği olan o gence, bir zamanlar kırmaktan korktuğu, birinin onu kırmasından korktuğu, bir zamanlar onun meleği olduğu gence baktı.
Kalbinin onun için atmadığını bilmek adama acı veriyordu. Onu bırakmayı hiç istememişti ama zorunda kalmıştı. Genç haklıydı her şeyin sorunlusuydu o. Onu bu hâle getirmeye hakkı yoktu. Her şeyin farkındaydı. O sadece ölmeyi hak ediyordu. Suçsuz meleğin sevgisini değil sadece ölmeyi hak ediyordu.
Adam son kez öptü meleğini. Son kez kokusunu içine çekti. Son kez dudaklarını öptü meleğinin. Son kez dokundu dokunmaya kıyamadığı yüzüne ve son kez kokladı güzel yumuşak saçlarını. Bir daha ona dokunamayacağını biliyordu. Bir daha onun bu masum hâlini görmeyeceğini biliyordu. İçindeki o öfkeyi, nefreti, hayal kırıklığını biliyordu.
•
Genç gözlerini bir hastane odasında açmıştı. Odada tekti. Ta ki odaya saatler önce kollarında uyuduğu adam girene kadar.
"Uyanmışsın."
Genç ellerine baktı. Sargılıydı. Sonra bunlara sebep olan adama baktı.
"Karşıma çıkmasaydın bunlar yaşanmazdı."
Adam sustu. Ağzını bile kıpırdatmadı. Sanki gencin söylediklerini kabul ediyordu ama ağzı bunu dile getirmiyordu.
"Haklısın ama bir kere beni dinle." Genç tam konuşacaktı ki kapı çaldı. Gelen Kai, Taehyun ve Beomgyu'du. Kai hızlıca arkadaşına gidip sıkıca sarıldı. Çok korkmuştu onun için. Ellerini avuçladı. Bir sargılara bir de genç çocuğa bakıyordu.
"Ne oldu Junju?" Genç çocuk yanlarında duran adama baktı. "Seni adi pislik hepsi senin yüzünden!" Genç karşısındaki adama yürüdü. Onu tutan iki çift el bu ellerin sahibi Taehyun'dan başkası değildi.
"Sakin ol Kai lütfen yeri değil." Genç adamdan biraz uzaklaşıp arkadaşının yanına ilerledi. "İyi misin Junju?" Gözlerinde öfke yoktu. Sadece korku vardı. Yaralı genç bunu çok iyi görüyordu.
"Sadece kriz geçirdim Kai endişelenme." Genç hemen yanlarında duran arkadaşına döndü. "Taehyun, Kai biraz hava alsın iyi olur."
Genç çocuk ne kadar itiraz etse de çoktan çıkmıştı. "Gyu sende arkadaşını al ve git burdan." Adam kaşlarını çattı. Gitmemekte kararlıydı. Gidecek miydi? Gitmesi gerekiyor muydu?
"Size gidin dedim bugünlük bu kadar yeter." Uzun saçlı genç adama gitmesi gerektiğini söylüyordu. Adam arkadaşınıda alıp gittiler. Yaralı genç odada tek başına kaldı. Yorgundu. Hemde çok. Yine uykuya teslim oldu.
•
Kısa uykum bölünmüştü. Odadaki konuşma seslerine uyanmıştı. Kai ve Taehyun aslında kısık sandıkları sesleri ile konuşuyorlardı.
"Ha gayret biraz daha bağırın." "Junju uyandın." Sıkıca gelip boynuma sarıldı. Bende ona sarılacaktım ama ellerim çok fazla açıyordu ve Kai çok fazla sıkıyordu.
"Hey Kai çok sıkma boğacaksın." "Sus Taehyun ya." "Haklı ama Bücür boğuluyorum." Bunu dememle birlikte hemen beni bıraktı. Akıllı bücür böyle böyle adam olacak. "Özür dilerim Junju." Kai böyle şapşal biriydi işte. "Şapşal çocuk ya."
"Doktor uyandığı zaman çıkabileceğini söyledi. Birkaç ilaç yazdı. Bunları düzenli olara süreceksin ve diğer ilaçların dozunu arttırdı."
Mükemmel bir bu eksikti. İlaçlar zaten bir etki göstermiyor bir de dozunu arttırmışlardı. "Bir şey daha ilaçları çok fazla tüketmeyeceksin." "Ve Junju itiraz yok çok fazla içtiğini görürsem kendim gelip seni doktora şikayet edicem." "Tamam Bücür ne dersen o."
Mükemmel zaten söylediğim yalanlar çokça baskı yapıyordu şimdide bu çıktı başıma. Tabi ki dayanamayacak ve dozunu kaçıracaktım. İyice uyuşturuyordu ilaçlar beni. Kai'ye yalan söylemek istemiyordum ama mecbur kalıyordum.
İnsanlar gerçeği bilmediği için mutlulardır. Benim onu üzmeye hakkım yok. Benim yüzümden kötü olmasını hiç istemiyordum. Kimsenin kötü olmasını istemiyordum. Benim için endişelenmelerini hiç istemiyordum. Choi Soobin'e bile yalan söylemiştim ben. Hâlâ bile buna devam ediyordum. Nefret ettiğim biri bile olsa korkmasını istemiyordum. İşte ben buldum. Sen busun Baek Yeonjun. Sen bir yalancısın. Devam edecektim yalan söylemeye devam edecektim. Ne kadar sonunda kötünün ben olacağını bilsemde ne kadar günün sonunda benden uzaklaşacaklarını bilsem de herşeyin biteceğni bilsemde buna devam edecektim. Böyle olmasını istiyorlarsa böyle olacaktı.
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Soobin Yeonjun dan 1 yaş büyük adam dememin sebebi daha kolay ayırt edilsin. Uzun saçlı genç zaten Gyu, Gencin arkadaşı Kai, yaralı genç ya da tek başına ise genç Yeonjun, Taehyun da ya Taehyun yada düz genç.
Okuyan biri varsa bir şey yazsın bari ya geriliyorum böyle. Boş beleş yazmayayım
|
0% |