@nvuusa
|
Giden kişi düşünmez arkasındakileri, bilmez ki yıkılıyorlar hergün, her gece lanet okuyor gece onlara her gece kahroldukları için. En acı vericisi ise hâlâ bir umudun olması. Ne acı öyle değil mi?
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Hastaneden çıkmış eve bile gelmiştik. Kai gitmemekte ısrarcıydı. Ne beklersiniz ki? İyi ki de gitmemişti bu ellerle hiçbir şey yapamazdım. Bebek gibi bakıyorlardı. Cidden bebek gibi. Ellerime patik bile geçirmişlerdi. Televizyonda çocuk filmi açmışlardı ve elleri ile besliyordu. Cidden çok komik bir ortamdı. Gülmemek elde değildi.
"Aç ağzını Junju." Ağzımdan bırak treni uçak girerdi artık nasıl açmamı bekliyor hiç çözemedim. Öyle ki Taehyun gülmekten evi yıkacaktı.
"Gülme Taehyun ya! Junju bir şey söyle!" "Kai ne yapayım ya Hyung zaten açmış açacağı kadar." "Hayır sus daha fazla açıcak."
Tekrar laf dalaşına gireceklerdi. Bugün bu bilmem kaçıncı kez oluyordu saymayı çoktan bırakmıştım bile.
Laf dalaşları bittikten sonra ki nerdeyse yarım saattir laf dalaşı yapıyorlardı. Ortalığı toplamaya gittiler bu sefer de. Yine çok da alçak olmayan ama onlara göre alçak olan seste konuşuyorlardı.
"Hayır tabiki de söyleyecez." "Hayır Kai başkan benim ve söylemesi gereken benim bu durumda bilmesine gerek yok." "Ama okula gittiği zaman öğrense daha da kötü olur."
Tamam benden bir şey saklamaya çalışıyorlardı. Tahmin bile edecek kafada değildim. Konuşmayı kestiler yani en azından öyle sanıyorum. Kai benim gibi değildi asla benden bir şey saklamazdı. Konu ne olursa olsun dürüsttü.
"Çocuklar sizi duydum ve gelip hemen anlatıyorsunuz."
Kai'nin 'sıçtık şimdi Hyung' demesini duymam benden bir şey sakladığını gayet açıklıyordu. Taehyun önde ve Kai arkasında saklanır şekilde yanıma geldiler.
"Aslında Junju daha son-" "Hayır Kai şimdi öğrenmek istiyorum." İkisi de birbirine baktı. Kai Taehyun'a onay verir gibi bir işaret yaptı ve Taehyun konuşmaya başladı.
"Sakin ol tamam mı önce sinir olmak yok. Soobin bizim okula nakil aldırmış."
Onu görmek istemediğimi biliyordu. Ondan nefret ettiğimi biliyordu. Niye burnumun dibine giriyordu? Niye hayatıma girmeye çalışıyordu? Niye tüm adımlarımı biliyordu ki? Bunu niye yapıyorsun Choi Soobin?
"Tamam ya çok şey yapmayın sizde bana ne yani o da diğer sınıftaki kişiler gibi biri sonuçta."
Evet buna ben bile inanmıyordum. Diğerleri gibi değildi asla olmayacaktı da. O benim her şeyim, sevdiğim adam,kalbimin sadece onun için attığı, bedenimin sadece onu arzuladığı, aşkından öldüğüm, herkesten çok sevdiğim adamdı. Bir zamanlar deli aşık olduğum adam. Şimdi sadece hayalkırıklığı duyduğum adam.
"Sen düşünme bunları Junju iyileşmeye bak." "Sen merak etme asıl beni taş gibiyim." "Yeonjun bana pek güvenmiyor olabilirsin ama lütfen birşey olursa en azından Kai'ye anlat." "Merak etme sen o iş bende."
•
Günler böyleydi işte. Gencin elleri çoktan iyileşmişti. Adam karşısına hiç çıkmamıştı. Rüyaları hariç. Adam hiçbir zaman rüyalarından çıkmamıştı. Genç ne kadar istemesede rüyalarına gitmişti adam. Ya da genç kendini mi kandırıyordu herkesi kandırdığı gibi? Adamı içten içe istiyor muydu? Bunun için mi rüyalarına giriyordu? Saçmalama genç yapma bunu kendine. Yaralarını deşme.
Ama genç çok iyi biliyordu okula gideceği gün adamı yeniden göreceğini farkındaydı o günün içten içe hazırlamıştı kendini. Bir gün karşısına çıkacağını, olacakları her şeye hazırlamıştı kendini.
Genç kalemi aldı ve bestelere ekleme yapmaya başladı. Aklına ne geldiyse yazdı.
"Ah, lie, lie, lie, lie down Go rest your eyes Just fall asleep, sweet dreams You can't get off the ride
A wolf in sheep clothes, his disguise In the na-na-na-night You'll be hiding inside
Oh, whatcha doing? You got some time today? Oh, what a nuisance Come, come, come out to play
High, so high, the crimson sky It's way too sweet to turn down I scream and shout, but no one's 'round There's no way to escape it
I met the devil by the window Traded my life..."
Yarın için kendini hazırlamaya şimdiden başlayacaktı genç. Bu kadar acınası görünmek istemiyordu adama karşı. Bunu yapabilirdi. Sadece biraz daha iyi oynamalıydı. Adam kanacaktı. Adamın acı çekmesini istiyordu. Nasıl bunca zamandır acı çeken sadece o ise şimdi onun acı çekmesini istiyordu. Bunu düşünürken gencin telefonundan mesaj geldi.
Bücür Junju, nasılsın?
İyiyim bücür, sen?
Bücür Sen iyiysen bende iyiyim. Yarın geliyorsun değil mi?
Evet, geliyorum hemde bomba gibi yeni Yeonjun gibi
Bücür Bu Junju'yu sevdim.
Bende bücür.
••
Yeni gün yeni Yeonjun. Yani öyle umuyordum. Umarım öyle olurdu. Bugün uzun bir aradan sonra kahvaltı yaparak evden çıktım. Bestelerimi kontrol edip evden çıktım. Çok yakın zamanda okul çapında bir konserimiz vardı. Yıl sonu yaklaşıyordu ve küçük bir organizasyon yaptık. Okul grubu olduğumuz için sahne alacaktık. Kim bilir belki bir gün dünya çapındaki yarışmalara bile katılır hatta birinci bile olabilirdik.
Bunları düşünürken okula gelmiştim bile. Sınıfa girdiğim an tüm sınıf elinde pankartlar ile karşımda duruyordu. 'Hoşgeldin Yeonjun.' 'Seni özledik.' 'Tekrardan hoşgeldin aramıza.'
Bunu biri anlatsa inanmazdım. Tüm sınıf elinde pankartlar ile bana hoşgeldin diyordu. "Ne demem gerek? Gerildim biraz." En arkalardan bir ses geldi. Bir kız sesi. Bu Yeji'ydi. "Sadece hoşbuldum demen yeter!!" "Tamama tamam hoşbuldum sınıf."
•
3 yada 4 derse gitmiştik sadece. İzin ile müzik odasında olacaktık. Bir kaç pratik yapmaya indik. Jay gitar akorlarını yapıyordu. Kai ve Gyu pratik yapıyordu. Ben ve Taehyun da sözlere bakıyorduk. Tabi ki olmazsa olmaz 'Ben gelmeyelim.' 'Ama ders.' ve burada bizimleydi.
"Tamam besteler bitti sırası hazır." "Tek ders burdayız dimi geri kalmayalım sonra?" "Evet Taehyun evet bunu 5. Kez söylüyoruz."
İtiraf edeyim artık Beomgyu'dan pek haz etmiyordum. Biliyorum bu doğru değil ama elimde olan bir şey değildi. Bu düşüncemi bölen Jay olmuştu. "Tamam hadi başlayalım."
Birçok kez tekrar yapmıştık. Ara verip besteleri son kez gözden geçirdik. Çalınacak olan bestelere son kez karar verdik ve son dokunuşları yaptık. Güzel iş çıkarmıştık. Eğer bir sorun olmazsa -en çok bundan korkuyordum- birkaç gün sonra sahne alacaktık.
"Hadi yemeğe inelim." "Siz gidin hemen arkanızda olucam Beomgyu ile bir şey konuşmak istiyorum."
İtiraz etmeden odayı boşalttılar. Gyu ile tek kalmıştık. Sessiz bir şekilde beni dinliyordu. "Senin ile alıp veremediğim bir şey yok Gyu ama Soobin bana benim ile ilgili her şeyi bildiğini söyledi. Kai yada Taehyun bunu yapmaz. Jay çok az şey biliyor ama sen hem onunla yakınsın hemde az çok bir şeyler biliyorsun. Eğer tahminlerim doğru ise ve o sen isen ki bence sensin bir daha kimseye benim hakkımda adımı bile söyleme."
Fazla serttim -yani öyle umuyordum- ama bunu söylemem gerekiyordu. Sözümü bölmedi sessiz bir şekilde dinlemişti. "Bende ona böyle dedim Yeonjun beni ilgilendirmiyor aranızdakiler dedim ama ikna etti işte." "Bana gelebilirdin." "Soobin benim yakın arkadaşım Yeonjun bunu biliyorsun sana gelmezdim."
Choi Soobin yakamı hiçbir zaman bırakmamıştı. Zevkle mi dinlemişti onu? Yoksa halime üzülmüş müydü? Belki aptallığıma gülmüştü. Artık onu hep görecektim. Ama bundan sonra o da herkes gibiydi. Bir yabancı gibi. Herkes gibi bir yabancı.
|
0% |