Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@nvuusa

(Minho'dan)

 

Olay yerindeydik. Yine temizdi ne ceset ne de bir tane bile adam vardı. Parmak izi her zaman ki gibi yoktu. Teksizimi açıp "Merkeze dönüyoruz çocuklar." Emrini verdim.

 

Yine elimiz boş dönmüştük. Adi herif bizden öndeydi. İçlerindeki sivil polis umarım bir şeyler bulmuştu. Ona çok güveniyordum. Daha önce bir sürü gizli görevde bulundu ve hepsi başarılıydı.

 

Merkeze gidip odama geçtim. Küçük bir toplantı yapacaktık. Saatin gelmesini bekliyordum. Daha fazla dayanamadım ve toplantı odasına geçtim.

 

Birkaç dakika erken başlatacaktım. Herkesi odaya topladım. "Bugünkü alışverişi maalesef kaçırdık. Saati değiştirmişler. Ortada bir iz bile yok. Sanırım bir şeyler planlıyorlar hemde büyük bir şeyler şu an bir tahminim yok ama yakında öğreneceğiz gibi."

 

"Umarım bunu başarırsınız Bay Lee bu büyük bir görev ve büyük bir ses getirir." Bu üst düzey yöneticimizdi.

"Biliyorum Bay Kim ekibim ile çok uğraşıyoruz bundan hiç şüpheniz olmasın."

 

Toplantıyı bitirmiş kendi ekibimi toplamıştım. Felix ve Seungmin ortaklarımdı. Chan'dan sonra onlara güvenmiştim.

 

"Şimdi ne yapıyoruz Minho?" "Bilmiyorum Seung arkada iz bırakmıyorlar tek umudumuz içerdeki adamımız."

 

Kapım çalınmıştı. Gel komutunu verince içeriye bir kız girdi. Bu kızı tanıyor muydum bilmiyorum. Çok fazla çalışan vardı hepsini tanımak zorluktu.

 

"Bay Lee bu kutu size geldi."

"Teşekkürler bayan." Kutuyu elinden aldım. İsmi yazmıyordu. Kutuyu masaya indirdim.

 

"Tanrı aşkına bu ne?" Bir baş parmağı, tüp kan, bir tutam saç, bir kaset, bir tüp içinde sanırım toz parçaları ve kan ile yazılmış bir B harfi. Kadına dönecekti ki ortalıktan kaybolmuştu.

 

Teksizimi alıp anos yaptım. "Merkezdeki tüm birimler içimizdeler. Bir kadın hemen bulun onu." "Seung arabaların çıkışını kapat Felix benimle gel."

 

Dibime kadar girmişti hain herif. O kutudakiler kime aitti? Şimdi niye kendini gösteriyordu?

 

Tüm merkezi karış karış aradık ama kadın çoktan gitmişti bile. "Lanet olsun nasıl 2 saniyede toz oldu." Felix kameraların hepsini kontrol ediyordu. Elini kolunu sallayarak çıkmıştı buradan.

 

"Seung şunu laboratuvara götür kime ait olduğunu bulalım. Felix diğer üst başkanları topla." Kısa sürede herkes odada toplanmıştı. Kasedi taktığımız gibi bir şok daha yaşamıştım.

 

Adamımızı bulmuşlardı insanüstü bir işkence yapıyorlardı. Kaydın sonunda ise anlının ortasından vurmuştu. Sanırım sonra onu yakmışlardı. Tüpün içindeki tozlar onun külleri olmalıydı. Biraz daha devam etse midem kaldırmayacaktı. Üst başkan "Bunlar deli." Dediğini duymuştum.

 

Evet Christopher Bang bir deliydi. Onu yakalayıp deli hastanesine kapatacaktım. Bunu büyük bir zevk ile yapacaktım. Hiçbir suç cezasız kalmaz.

 

"Bana gönderdiği paketin içinde toz parçaları vardı. Sanırım yakmışlar." Hayat buydu işte. Bir an bile tüm hayatımıza bedeldi. En ufak hareketimiz sonumuzu getirebiliyordu.

 

"Bir an önce bul şu adamı Lee Minho."

Bulacaktım. Sonra zevk ile adalete teslim edecektim. Kazanan ben olacaktım. Buna ant içmiştim. Beni sırtımdan bıçakladığı gün.

 

 

(Chan'dan)

 

Zoe işini bitirip gelmişti. "İş bitti kaptan yüzünü görmen gerekiyordu." Çoktan alarm vermişlerdi bile. Burunlarının dibine kadar girmiştik. Bundan sonra çok dikkatli olacaklardı. Lakin biz her zaman bir adım önde olacaktık. Durmak yoktu. Eğer durursak skoru eşitlerlerdi ve ben beraberlikten nefret ederdim.

 

"Harika bugünlük ona bu yeter de artar." Son bardağımı da kafama dikip odama çıktım. Uyku vakti gelmişti. Kafamı yastığa koydum ve uykuya daldım.

 

 

(Minho'dan)

 

Eve gitmiştim. Bu olaylardan sonra eve gitmek zordu ama yapacak bir şey yoktu. Bu beni daha da sinirleniyordu. Oturup bir sonraki hamlelerini bekleyecektim. Yada bir açıklarını bulacaktım.

 

İçtiğim bilmem kaçıncı kahveden sonra uyumak baya zordu ama yarın rahat durmazlarsa hiç uyku yoktu bunu bilerek kafamı yastığa koydum.

 

Bunca yapıtığı kötü şeylerden sonra suçlular nasıl rahat bir şekilde uyuyabiliyordu hayret ediyordum gerçekten.

 

Sabah erkenden kalktım. Zaten pek de uykum yoktu. Yatakta dönüp durdum. Bari işe yarayayım. Soluğu merkezde aldım. Az çok birileri vardı. Anlaşılan uyumayan sadece ben değildim.

 

 

(Chan'dan)

 

Bugün harika bir gündü. Büyük bir katliam yapacaktım. Herşey yine mükemmeldi. Adamlarımı aşağıya topladım. Son toplantıyı yapacaktım.

 

Üstüme uygun bir şeyler giydim. Aşağıya indim. Herkes tam zamanında oradaydı.

 

"Günaydın herkese hazır mıyız?"

"Her zaman ki gibi." Beni yanıltmayacaklardı. Bundan emindim.

 

"Han sen her zaman ki gibi tepedesin bizi koruyacaksın. Zoe sen bu sefer bizimlesin. Yeni bebekleri kullanacağız." Herşey plana göre işleyecekti. Aksine izin vermeyecektim.

 

"Hadi çıkalım." Sabaha bomba gibi başlayacaksınız ki diğer kalan zamanınız güzel geçsin.

 

Bu operasyon bize çok para getirecekti. Kurallar basitti öldür ve kazan. Bize isim verilir ve biz de indirirdik. Bu kadar basitti.

 

"Şahin sen şu tepeye çıkıyorsun. Hiçbir yerden görünmüyorsun. Üç çıkış var ön ve arka diğer çıkış biraz riskli 2. Kattaki balkon."

 

Tamam onu duymuştuk plan basitti. Ben ve Hyunjin önden Zoe ve Changbin arkadan sıkıştıracaktık. Şuanda bir alışverişin ortasındalardı. Adamları indir ve o mal her neyse onu al.

 

"Dikkatli olun." Araçtan çıkıp Peter'ın yerine geçmesini bekledik. Sinyal verince girişlerde durduk.

 

"Peter şimdi." Ses bombasını içeriye yollamıştı. İlk başta arkaki adamlarım herkesi arkasından vurmaya başladılar o anda bizde ön tarafın temizledik ve içeri geçtik.

 

"Lewis şuraya geç." Kapana kısılmışlardı. Bu iş de bitmişti. "Christopher Bang ile uğraşmanın bedeli bu işte Park."

 

Adamlar kısa sürede etkisiz hale geldi. "Halatları getirin ve sadece Changbin kalsın siz parayı ve malı alın arabada bekleyin."

 

Yere kocaman bir B harfi çizdim. Hepsi de kanlardan. Onlara bir sürprizim daha vardı. Fotoğraf çekmeyi de ihmal etmedim. Bunları çok farklı bir şey için kullanacaktım.

 

Issız bir yerde değildik. İnsanlar silah seslerini duymuş ve polisi aramış olmalıydı. Hızlıca buradan çıkmıştık. Yine ben kazanmıştım. Yine Christopher Bang kazanmıştı.

 

"Zoe bu fotoğrafları Lee'ye e-posta ile at. Hyunjin Jeongin'e ulaş ve görevin tamamlandığını söyle bu akşam eve gelsin."

 

 

Eve geçtik üstümü değiştirip misafirimiz için bir masa hazırlattım. Jeongin ile güzel işler yapmıştık. İyi bir bağlantıydı. Her yerde kolu vardı. Kısacası onun ile aynı tarafta olsanız iyi olurdu.

 

"İşi halletmişsin Chan." "Her zaman ki gibi gecikmeden." "Paranı hesabına yatırdım kontrol edebilirsin."

 

Hyunjn gidip kontrol etti. Tam mevla hesabımdaydı. "Yine işe biraz adrenalin katmışsın diye duydum." Şarabımdan küçük bir yudum alıp yanıtladım. "Chan tarzı yapıyorum işleri."

 

Haber A kanalı şimdiden çalkalanıyordu. Gönderdiğim fotoğraflar sansürlü bir şekilde gösteriliyordu. Çok yazık bu muhteşem eseri sansürlemek. Yazık olmuştu.

 

Uğraş şimdi benimle Lee Minho. Bu gördüklerin sadece tatlı bir başlangıçtı. Oyun daha yeni başlıyordu.

Loading...
0%