@nvuusa
|
Yeni bir güne uyanmıştık. Hırslı, oyun dolu ve kanlı bir güne. Yeni çıkarılacak dersler hainlik ve kan.
"Köstebeğimize haber verdiniz mi?" Tek bir şey bile belli etmemeliyiz herşey kusursuz olmak zorundaydı. Tıkır tıkır işleyecek bir plan.
"Evet herşey hazır. Yönlendirilecek yeri bildirdik." Yüklü bir miktar karşılığında yalan dolu bir ihbar sağladık. Bu sayede rahatlık ile el konulan malları alabilecektik. "Günün şerefine." Bir kaç kadeh viski içip modumuzu yakaladık.
"Lucas'a haber verdiniz mi?" Pek de işe yarar olmayan ama yine işlerime engel olan iki grubun alışverişine polis baskın düzenleyecekti. Tabiki ordakilerin bizim olduğumuzu düşüneceklerdi. Bizde karakola gidip malları alacaktık.
Arabaya binip yola koyulduk. Zaman kısıtlıydı. Yakalanma riski yüksekti ama yakalanmayacaktık. Herkes kiminle uğraştığının farkındaydı. Kaybetmeyecektik. Christopher Bang asla kaybetmezdi. Herşeyin bedelini er yada geç ödeyeceklerdi. İlk başta tabiki Lee Minho vardı. Senin sonun olacaktım Lee. Zamanımı iyi değerlendireceğim.
Köstebeğimiz kapıda bizi bekliyordu. Tutuklanan bir sivilin geleceği anda biz hemen arkadan girecektik. Tanınmak imkânsızdı. Çoğu görevli şu anda çatışmanın içinde olmalıydı.
Vakit kaybetmeden dağılıp birkaçımız alt kata indik. Diğerleri ise başka bir sürpriz için hazırlık yapacaktı. "İşte tüm mallar burda." Yangın merdiveni hâlâ eskisi gibiydi. Pek kullanılmıyordu. Malları alıp oradan çıkacaktık. Biri karşımıza çıkarsa onunda işine bakacaktık. Diğer adamlarımda gelince merdivenlere doğru yöneldik.
"Hey siz burayı kullanamazsınız." Bir memur bizi fark etmişti. "Öylemiymiş ne yaparsın yoksa bizi mi vuracaksın?" Cümlesini bitirmeden anlında güzel bir delik açmıştık bile.
Arkadaki araca binip çoktan oradan uzaklaşmıştık bile. Görev tamamdı. Sırada diğer görev vardı. Adamı hallet ve malları sat. "Jeongin'e haber verin yarın adamın işi bitiyor."
•
(Minho'dan)
Çok önemli bir ihbar almıştık. Hemen tüm ekipler ile birlikte olay yerine doğru yola çıktık. “Sizce de Chan kendini bu şekilde belli edecek kadar aptal mı?” Felix haklıydı bu işte bir iş vardı ama çözememiştim. Chan her şeyi en iyi şekilde yapardı. Bunu inkâr edemezdim.
“Görüp bakacağız.” Bir depoya gelmiştik. Büyük alana kurulu eski bir depo. Sanırım eskiden pamuk fabrikasıymış. “Seungmin A ekibi sende. Felix B ekibi ile benimle gel. Kalanlar dışardan destek verin dağılın.”
Ekibim ile önden giriş yaptık. İki grup vardı. Konuşuyorlardı ama ne Chan ne de diğer ekipten bir haber vardı. “Tahmin ettiğin gibi Felix bu Chan'ın bir oyunu.” Arka ekip ile birlikte fabrikaya giriş yaptık. Kısa bir çatışma oldu ama herkes sağlamdı.
“Herkes iyi mi?” Herkes iyi durumdaydı adamları kelepçeleyip araca bindirdik. Verilecek para ve mallara da el koyduk. Adamları merkeze götürüp sorgu odasına alacaktık. Büyük ihtimalle Chan'dan haberleri yoktu. Chan kendi işini görmek için onları bize ifşalamıştı.
“Merkez konuşuyor Chan ve adamları merkeze sızmış bir ölü var ve malların hepsi ortadan kaybolmuş acil dönüş bekliyoruz.” “Hemen dönüyoruz." Evet bir taşta iki kuş vurmuştu bile. Bizi parmağında oynatmıştı. “Adam çok iyi oynuyor.” “Kesinlikle öyle Seung ama maçı biz kazanacağız.”
Hemen adamları kapatıp odaya geçmiştik. Adamlar biraz bekleyecekti. Kameralara tekrar baktık. Aramıza bir köstebek sızdırmışlardı bu şekilde işleri kolaylaşmıştı. Zaten Chan burayı çok iyi biliyordu. Herşeyi, heryeri, herkesi. Ne yapması gerektiğini çok iyi biliyordu. Bu sayede çok kolay olmuştu herşey onun için.
“En azından elimizde adamlar var bu adamlar en az bir kere Chan ile iş birliği yapmıştır.” Evet öyleydi o yüzden vakit kaybetmek yoktu. Hızlıca adamlardan biraz laf almamız gerekiyordu.
“Seung sabıkalarına baktın mı?” “Evet adamlar baya kabarık bir sabıkası var. Fuhuş, taciz ve birçok kirli işe bulaşmışlar.” Bilgi vermeseler bile en ağır ceza ile yatacaklardı.
“Evet beyler kaçış yok ya bize yardım edersiniz yada hapsi boylardınız.” 2 saatlik bir sorgu sonu elimizdeki Chan ile ilgili hiçbir şey olmamasıydı. “Lanet olsun hiçbir şey yok elimizde hiçbir şey.” Çok iyidi o lanet pis herif ve bu sinir bozucuydu.
“Gel biraz hava alalım birkaç dakikaya işimiz bitecek bir bara gidelim kafamız dağılır.” Bu iyi bir fikir olacaktı. Ceketimi alıp odadan çıktık. Giderken imzalamam gereken dosyaları da yol üstü imzaladım.
Çokta uzakta olmayan bir yerdeki bara geçtik. Pekte ağır olmayan bir içki aldık. Ortalarda bir masaya geçip oturduk. İşte tam o an telefonum çaldı. O pislik merkeze patlayıcı yerleşmişti. Herşey havaya uçmuştu. Saniyeler içinde. Chan mükemmel bir oyuncuydu. Kendi oyununu harika oynuyordu.
Hemen merkeze geri döndük. Sadece birkaç dakika ile kurtulmuştuk. Eğer oradan çıkmasaydık bizde birer küle dönecektik. Ölüm bu kadar çabuk geliyordu işte. Her zaman yanımızda oluyordu.
“Ambulans ve itfaiye çağırın hemen.” Etrafta büyük bir kaos vardı. Herkes birbirini arıyordu. Ambulans ve itfaiye gelmişti bile hemen. Çok sayıda yaralı ve ex vardı. Sen nasılsın bir canisin Christopher Bang.
|
0% |