@nvuusa
|
Hyunjin Zoe özel bölümdür. Hikaye akışı ile bir alakası yoktur. Hassas kişiler okumadan geçebilir. Biraz tepki/çeviriye benzer diye yazmak istemedim ama yazmakta istiyordum. Hyunjin'in ağzından anlatacağım daha çok. Ship dışı ilişki, sonda kapalı sumut (tepki çeşitine kaymasın diye yazmadım ama belki yazarım sonra) Teşekkürler.
•
Çok nadir olan boş günümüzden bir gündü. Sıradan ve sıkıcı. Evde tek başımıza çalışıyor, yiyor ve sıçıyorduk.
"Şimdi gidecektik bir AVMye dibine kadar gezecektik."
Beni onaylarcasına kafasını sallayıp kitabını okumaya devam etti. Bende kum torbasını yumruklamaya döndüm.
"Hadi gel vs atalım."
Kitabını indirip yanıma geldi. Bir yandan boks eldivenlerini eline geçirdi.
"Beni sadece bilgisayar oyunlarında yenersin küçük hanım." Yumruğu karnıma geçirip sinirli sinirli
"Küçük sensin lan."
"Peki peki tamam hadi başla."
Sanırım 2. Tura geçmiştik ve hepsinde ağır yenilmiştir. En son üstüne çıkıp ayaklarını boynuma sarıp beni yere yapıştırmıştı.
"Tamam tamam sen kazandın!" Rövanş teklif edince hemen ayağa kalkıp uzaklaştım. Her yerim fena helde ağrıyordu.
"Yok yok kalsın." "Kahve içer miyiz?"
Kafamı hevesle sallayıp onayladım. O da gülerek eldivenleri çıkarıp mutfağa gitti.
"Bak bak gör bunu AVMye tercih ettin az önce!"
"Yok yok bu herşeye bedel merak etme!"
Kahve gelene kadar sucuk gibi olana kadar kum torbasıns devam ettim. En son sanırım el izim çıkacaktı.
"Yeter ulan bokun çıktı."
Elinde havlu ile gelip havluyu yüzüme fırlatıp mutfağa geri gitti.
"Sana hastayım."
"Evet biliyorum bende kendime hastayım." Kendi kendine gülüp kahveler ile geldi.
"Şaka şaka sende terli terli çok ateşlisin."
Elinde kahve ile geri göndü. Kitabını okumaya devam etti.
"Kitaba mola mı versen ya."
"Yok ağla."
"Sen ağ-"
"Sus be anlamıyorum."
İkimizde hafif sırıtıp kendi işlerimizi yapmaya başladık. Kahveyi bitirip duşa girdim.
•
(Zoe'den)
Diğerleri toplantıya gitmişti. Bizde evde kalmaya karar vermiştik. Hyunjin boks torbasını düşürmeye çalışıyordu. Bende kitabımı okumaya çalışıyorumdum ama iki saattir bir sayfayı bitirememiştim. Çünkü o çok iyi görünüyordu. Özellikle terli iken parlayan teni ve saçları çok harika görünüyordu. En son eldivenleri alıp birlikte antrenman yaptık 2-0 aldım. Sonra kafamı dağıtmak için kahve yapmaya gittim. Arkamdan iltifat etti ama biraz gıcıklıktan zarar gelmezdi. Daha sonra ise duşa geri döndü. O kadar ateşli biri ki bazen aklıma gelmemesi gereken şeyler aklımı ele geçiriyordu.
•
Diğerleri hâlâ dönmemişti. Kısa bir toplantıladı vardı ama son anda çıkan sağanak ile dışarı çıkmanın güvenli olmadığı sinyalini vermişlerdi. Bu seferde sıcaktan terlemeye başlamıştım.
"Çok sıcak."
"Soyun."
"Ne."
Tek kaşını kaldırıp o ölümcül bakışını atıp yastığı tam 12den yüzüme attı. Bende diğer yastığı ona fırlatıp ödeştik. En son kitabı elinden alıp havaya kaldırdım.
"Ver lan kitabımı."
"Yok gel al."
"He sonra takılıp üstüne falan düşücem öpüşücez sonra falan."
"Çok film izlemizsin. Beni bu kadar öpmek istediğini bilmiyordum."
"Hadi ordan konuşma."
Kitabını alıp bu seferde son ses rastgele film açtım.
"Şeytan diyor ki sık kafasına."
"Ama bana deli gibi aşık olduğun için yapmayacaksın."
Bu sefer de gözlerini devirip kitabı kafama fırlattı. "Hadi ordan be işim gücüm yok sana tutulacağım."
Kitabı koltuğun arkasına atıp film ile ilgililenmeye başlayınca bu sefer de yastığı suratıma fırlattı.
"Cevap versene ya salak."
"Evet aşkım dinliyorum beni ne kadar çok sevdiğini."
"Yok ol Hyun yok ol! Şükret sen birazdan gelecekler."
"Neden gelmezseler ne yapıcaksın."
İmalı imalı konuşunca telefonu eline alıp sanırım Chan'ı aradı. "Lan arama valla keser beni."
Eli ile susmamı idaret edene kadar çoçuk gibi yalvarmaya başlamıştım.
"Kaptan ne oldu toplantı çok uzun sürdü." Chan birşeyler söylemeye başladı ama duymuyordum ben.
"Yok bana bişi söylemedi beyefendi." Konuşmayı bitirdiğinde güzelce sırıtmıştım.
"Yok ol Hyun!"
"Yo film izleyecem gel sende izle bende mısır patlatayım."
"Ben pembe romantizm izlemem."
Değiştir diye bağırıp mutfağa doğru gittim. Mısırları da patlatıp geldim.
"Bunu mi izleyeceğiz?"
"Beğenmediysen defol!"
"Tamam ya." "Sus lan başlıyor."
Önüme dönüp hafif hafif gülmeye başlayınca ağzına mısırı tıkıştırdı. Bu kıza hastaydım. Bazen onu deli gibi istiyordum. İnlemelerini yalvarışlarını ve içine defalarca kez girip çıkmayı.
Komedi tarzı polisiye izliyorduk. Espiri dolu bir polisiye filmiydi. Çoğu repliklere deli gibi gülüyorduk.
"Hayır ya neden öldü ki."
Adamın sevdiği kadını vurmuşlardı. Kadın sonradan ölmüştü. Daha sonra ise adam katilini dövüp öldürmüştü.
"Moskova'da olanlarda."
"Biliyorum Han anlattı bana."
"Salak Han ya herşeyi bozdu."
Trip atarcasına arkamı dönüp ellerimi karnımda birleştirdim.
"Yok yok böyle de oldu tatlı varlık."
"Varlık ne ya seviyor musun sövüyor musun belli değil."
"Drama Queenlik yapma ortalığı toplayalım."
Tabaklar ile mutfağa geçtik. Ben köpürüyor o da duruluyordu. Köpüğü alıp burnuna sürdüm.
"Palyaço oldun." Bardağa su oldurup bir bardak suyu yüzüme boca etti.
"Sende aquaman oldun."
"Evet çok seksiyim ve bana azıyorsun."
"Ne demezsin o kadar çok ıslandım ki." Tabakları yıkamayı bitirip salona döndük.
"Sevgilin oldu mu hiç?"
"O kadar çok oldu ki en iyi kim sevişiyor karar veremedim bile."
"Yaa ciddi bişi soruyorum ama."
"İyi be hemen trip atma sende. Bir tane falan oldu sonra sizle tanıştım kaldı öyle çokta güzel sevişiyordu."
Gözlerimi istemsizce devirdim sanırım. Birazda kıskanmıştım sanırım.
"Ben seni ondan daha iyi beceririm bir kere."
"Ayneen öyledir. Senin oldu mu hiç."
"Bir tane geri kalanlar zevkine birlikte olduk lise son galiba ama favorim sensin merak etme."
"Yastık atacağım yastık yok gidiyorum ben ulan."
Bende arkasından gittim. Tezgah ile arama sıkıştırdım. Hızlıca boynunu öpüp çekildim. Şaşkınlık ile bir 'oh' sesi çıkarıp arkasına döndü. Yüzüne biraz daha yaklaştım.
"Hoşuna gitti itiraz etme."
"Hadi ordan be."
"Hm hmm o yüzden titriyorsun. Islandığını fark etmedim mi sanıyorsun. Bana deli oluyorsun kabul et."
Dilini çıkarıp işaret parmağı ile kafama dokunaraktan "Hadi ordan be çık şu kafandan Hwang."
Elinde çay ile salona geri döndü. Kitabı da koltuğun arkasından alıp geri yerine gitti. Bugün o kitabı okumasına izin vermeyecektim.
Yanına oturup kaldırıp kucağıma aldım. "Ne yapıyorsun lan!""
Birazcık kal." Oflayıp oflayıp kabul etti. Biraz kitaba göz attım. Çokta sıkıcı bir kitaptı.
"Islandığını söylemiştim.""
Islanmadım seni ahma-"
Boynuna yönelip ıslak bölgeye dokununca istediğim sesi duymuştum.
"Şu sesi yıllardır istiyordum. İlk gördüğüm andan itibaren. Seni ondan daha iyi becerebildiğimi kanıtlamama izin ver. Lütfen yıldızları görene kadar seni becermeme izin ver."
Evete benzer birşey söyleyince dünyanın en mutlu insanı olmuştum. "Bacaklarını arala güzelim."
|
0% |