
"Gerçekten iyi misin?"
Yiğit hafifçe gülümsedi ama gözlerindeki yorgunluk saklanamayacak kadar belirgindi. "Merak etme, Asena. Biraz dinlenince toparlarım," dedi, ama sesi biraz kısık çıkıyordu.
Elini sıktım, sıcak ve hafifçe soğuk terliydi. "Bana yalan söyleme, komutanım. Yardıma ihtiyacın olursa haber ver," dedim kararlı bir şekilde.
Yiğit başını salladı. "Sen önce abinle ilgilen. O önemli."
Derin bir nefes aldım ve içimdeki minnettarlığı bastırarak gülümsedim. "Borçlandım sana, Yiğit komutan."
Yiğit başını iki yana salladı. "Borç falan yok, Asena. Biz bir aileyiz."
Bu sözleri duyunca içimde bir sıcaklık hissettim. Abim gibi gözü kapalı güvendiğim insanlar hâlâ vardı…
Yiğit'in elini sıktıktan sonra hafifçe gülümsedim ama içimdeki endişe dinmemişti. Odaya sessizlik hâkim olmuştu. O sırada cebimdeki telefon titredi. Bilinmeyen numara…
0532* : "Ne oldu, her şey yolunda mı?"
Mesajı okuyunca farkında olmadan gülümsedim. Beni bu kadar önemsemesi garip bir şekilde içimi rahatlatıyordu.
Siz: "Şimdilik her şey yolunda gibi. Abime kan verildi, ama doktorlardan haber bekliyoruz."
0532* : "Güçlü ol. Abin güçlüdür, toparlanacaktır."
Bu mesajı okurken Yiğit komutan bana baktı. "Neler oluyor?" diye sordu.
Telefonu hemen cebime koydum ve "Bir şey yok komutanım, sadece bir arkadaşım nasıl olduğumu sordu," dedim.
Yiğit gözlerini kısarak bana baktı ama üstelemedi. "Peki, sen nasılsın?"
Derin bir nefes aldım. "İyiyim ama… bilmiyorum, içimde tuhaf bir his var. Sanki her şey yoluna girecek ama bir şey eksik gibi."
Yiğit başını sallayarak düşündü. "Bazen böyle olur. Ama unutma, ne olursa olsun biz buradayız. Abin, Eray, Gökhan, Eren… ve ben."
Bu sözleri duyunca gözlerim doldu ama ağlamamaya direndim. "Teşekkür ederim, komutanım."
Tam o sırada hastanenin anons sistemi devreye girdi. "Alparslan Bozkurt'un yakınları, lütfen ameliyathane önüne geliniz."
Duyar duymaz panikle ayağa kalktım. Yiğit komutan da hemen toparlandı. Gözlerim ona kısa bir an takıldı. Yorgundu ama yine de destek olmak için yanımda olacağını biliyordum.
Beraber hızlı adımlarla ameliyathane kapısına doğru yürüdük. İçim sıkışıyordu. Ya kötü bir haber alırsam? Ya abimi kaybedersem?
Doktorlar kapının önünde bizi bekliyordu. Derin bir nefes alıp kendimi toparlamaya çalıştım.
"Doktor bey, abim nasıl?" diye sordum, sesi titreyerek.
Doktor kısa bir duraksamanın ardından konuştu…
Doktor gözlerini hafifçe kısıp derin bir nefes aldı. O an kalbim sanki göğsümden çıkacak gibi atıyordu.
"Alparslan Bey'in durumu şu an stabil. Çok kan kaybettiği için bir süre yoğun bakımda tutulacak ama tehlikeyi atlattı diyebiliriz."
Sözleri duyduğum anda dizlerimin bağı çözüldü. O kadar büyük bir rahatlama hissettim ki neredeyse yere çökecektim. Gözlerim doldu ama ağlamamak için kendimi zor tuttum.
"Gerçekten mi?" diye sordum, sesim fısıltı kadar hafif çıkmıştı.
Doktor başını salladı. "Evet. Ama yine de dikkatli olmalıyız. Önümüzdeki 24 saat çok önemli. Enfeksiyon riski var, bu yüzden onu görmek için biraz beklemeniz gerekecek."
Başımla hızlıca onayladım. "Tamam, doktor bey. Yeter ki yaşasın," dedim ve derin bir nefes aldım.
Yanımda duran Yiğit komutan omzuma hafifçe dokundu. "Gördün mü? Güçlü biri o. Senin gibi."
O an fark ettim, elimde hâlâ titreyen telefonum vardı. Bir mesaj daha gelmişti.
0532* : "Ne oldu? Hâlâ haber vermedin."
İçimden bir ses onun kim olduğunu sorgulamam gerektiğini söylüyordu ama şu an bunu düşünecek halde değildim. Derin bir nefes alıp cevap yazdım.
Siz: "Abim tehlikeyi atlattı. Şu an yoğun bakımda ama yaşayacak."
0532* : "Çok şükür. Sen iyisin değil mi?"
Beni bu kadar düşünüyor olması tuhaftı. Ama aynı zamanda içimi ısıtıyordu. Gözlerimi ekrandan ayırıp Yiğit komutana döndüm.
"Komutanım, bir süre burada beklesek olur mu?"
O da gülümsedi. "Tabii ki Asena, nereye gideceğimizi sanıyorsun? Sen neredeysen biz de oradayız."
İçimde biraz daha huzurla, sandalyeye oturdum. Telefona döndüm ve bilinmeyen askere son bir mesaj yazdım.
Siz: "Evet, ben iyiyim. Ama sen de kendine dikkat et, tamam mı?"
Birkaç saniye sonra cevap geldi.
0532* : "Sen iyi ol yeter. Kendine dikkat et, Asena."
O an bir şeyler hissettim. İçimde bir şey kıpırdadı. Bu mesajlar… bu kişi…
Kimdi o?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |