Yeni Üyelik
9.
Bölüm

Motorlar Ve Gözyaşı

@nyazar

9.Bölüm

Motorlar ve Gözyaşı

Son yarım saat içinde yaşadıklarımı kayıt altına alsalar iddialı bir holivut filmi olabilirdi. Silahlar, kovalamacalar, şuan karşımda duran sert mavi bakışlar ve bir de düşündükçe afalladığım bir öpüşme vardı. Evet, kesin Oscar alırdı bu film. Batu’nun burada ne işi vardı, beni nasıl ve neden bulmuştu? En önemlisi biraz önce bizi o halde görmüş müydü? Kesin yanlış anlamıştı;

Ben kafamın içindeki bu çıkmazda düşünüp dururken yavaşça yaklaşan kişi Batu’ydu. Aramızda birkaç adımlık mesafe kaldığında durdu. En az benim kadar şaşkın görünüyordu ama şaşkınlıktan daha baskın bir duygu vardı bakışlarında o da öfke. Arkamda duran Doruk’a gözlerini dikmiş, incelmek ister gibi onu süzüyordu. Doruk’unda pek farklı bir yanı yoktu. O da gözlerini dikmiş Batu’ya bakıyordu. Dünyanın en saçma bakışma sahnelerinden birinin yaşıyorduk; hani şu dizilerde hep olan cinsinden. Bir an önce bu durumu son vermek istedim.

-Batu, senin ne işin var burada, nereden öğrendin burada olduğumu?

-Bende sana tam olarak böyle bir yerde ne işin olduğunu sormaya geldim aslında Aylin! Bildiğim kadarı ile en son çalışıyordun.

-Ben çalışıyorum sana söylediğim gibi sadece bak bu işle ilgili…..

-Aylinnnn!!! Sen ne zamandan beri bilgisayarlar yerine silahları kullanır oldun çalışıyorken. Arkanda duran bu herif kim? şu etrafına bir bak nasıl bir yerdesin.

Daha önce böyle sinirlenip bağırdığını hiç görmemiştim. Tam sakinleştirecek bir şeyler söyleyip durumu açıklayacaktım ki Doruk

-Aylin artık gitmemiz gerek Can bekliyor hadi

Ben bir şey söylemeden cevabı veren Batu oldu.

-Aylin seninle hiçbir yere gelmiyor ve biz şimdi buradan hemen gidiyoruz değil mi Aylin?

-Sen kimsin bilmiyorum ama ben Aylin’in patronuyum ve buda bir rica değil.

-Sen kimsin bilmiyorum ama artık Aylin’in hiçbir şeyi değilsin, istifa etti say. Onun sizinle işi bitti; biz gidiyoruz.

Batu kolunu uzatıp kolumu tutmak istediği sırada Doruk’un sertçe bileğini kavraması onu durdurdu. Afallamıştı böyle bir tepki beklemiyordu ve bende böyle bir tepki beklemiyordum. Gözlerini bir saniye bile Batu’nunkilerden ayırmadan

-Aylin’in bir uzaktan kumandayla kontrol edildiğini hiç sanmıyorum, istifa dâhil tüm kararlarını kendi verebilecek bir kadın ve böyle bir karar vereceğini hiç sanmıyorum. Dedi. Cümlesi bittiğine keskin bakışlarını birbirlerinden ayırmamışlardı. Doruk haklıydı attığım imzayı da düşününce en az 3 ay buradaydım ayrıca henüz istediğimi almamıştım ve almadan da hiçbir yere gitmeye niyetim yoktu. Küçük dükkânımda bilgisayarlarla uğraşırken beni uğurlayıp böyle bir yerde, elimde silahlarla bulan Batu’nun yapmaya çalıştığı kontrol etmek değil korumaktık bunu biliyordum bu yüzden o da haklıydı. Bu iki adam haklı oldukları kadar da farklıydı mavi ve siyah, en az gündüz ve gece kadar.

Derin bir nefes alıp Doruk’a dönüp 2 dakika yalnızca 2 dakikaya arabadayım. Sesimi duyunca bakışlarını Batu’dan çekip beni gözleriyle onayladı. Arkasını dönüp sessizce arabaya doğru giderken yüzünde Batu’ya ithaf ettiği sinir bozucu bir gülümseme vardı. Batu da sinirli haliyle peşine takılacaktı ki onu durdurdum, zorda olsa daha sakin bir köşeye sürükleyerek getirdim. Ve hiç susmayacak sandığım o konuşmasına başladı.

-Aylin sen ne yaptığını sanıyorsun, kızım biz bu hayattan kurtulmak için onca şey yapmadık mı biz? Aylin elindeki şey silah sen bunun farkında mısın, en son ne zaman bir silah kullandın sen? bak eğer geçerli bir açıklamam var falan diyeceksen bu sefer ben….

Boynuna atlayıp, kendimi birden kollarının arasına bırakınca susmuştu, bunu beklemiyordu. Âmâ ben onu deli gibi özlemiştim ve bu sonu olmayan konuşmayı bitirmesini beklemeyecektim. Öfkeli haline ve asık suratına rağmen beni kendine daha çok çekip sımsıkı bir sarılmayla karşılık verdi. Bu tanıştığımızdan beri en uzun ayrı kalışımız olabilirdi. O bana 2 saatten daha uzun süre küs bile kalamazdı ne kadar kıssada şimdide hayır diyemeyeceğini biliyordum, o da özlemişti. Kafamı boynuna gömdüğümde alışık olduğum o kokuyu duydum ve evdeydim. Günler sonra eve dönmüş gibi hissediyordum. İnsan en eğlenceli tatilden bile dönse evinin kapısından ilk adımın attığında huzur dolu bir his kaplarya içini onun gibi Batu benim evimdi. Kollarımı beline dolayıp bir adım uzaklaştım, Gözlerinin içine bakıp konuşmaya başladım.

 

  • Evet, çok saçma bütün bunlar; burası, silahlar, bu iş hepsi çok mantıksız ve sende çok kızgınsın. Haklısında ama söz veriyorum ilk fırsatta sana merak ettiğin her şeyi anlatacağım. Neyi, niye yaptığımı, neden şuan her şeyi bırakıp seninle eve gelemeyeceğimi. Kızmakta haklısın hatta küsmekte telefonlarımı açmamakla az bile yapıyordun. Ben olsam seni böyle bir yerde bulduğum an elindeki silahı kafana dayar sürükleyerek eve getirirdim. Geçerli bir açıklaması yok ama anlamana yetecek bir sebebi var inan bana ama şuan bunu anlatacak hiç vaktim yok 2 dakikam çoktan doldu.
  • Tama her şeyi ama her şeyi bana anlatacaksın ve yalan yok. Ayrıca ilk fırsatta bu işi bırakıp geri döneceksin. Bu seni ilk ve son bu halde görüşüm olacak bir de bu heriften uzak duracaksın Aylin anlaştık mı?
  • Anlaştık! söz.
-Mahalleye dönmüyorum birkaç gün buralardayım sende haber bekliyorum.

 

-ilk fırsatta gelicim ama şimdi gitmem gerek.

Tam arkamı dönüp yürüyecektim ki beni sertçe çekip bir kez daha sımsıkı sarıldı kulağıma fısıldadığı son şey dikkat et oldu çünkü rahatsız edici bir korna sesi ile ayrıldık. Ben arabaya bindiğimde uzaktan beni izliyordu gözlerinde tedirginlik vardı. Doruk arabayı hızla sürdü ve aksiyon dolu be gecenin finalini yapıp dönüş yoluna geçtik.

 

Eve döndüğümüzde saat oldukça geçti. Tüm evi saran karanlığın içinde iki odanın penceresinden yansıyan ışık dikkat çekiyordu. Biri Derya’nın diğeri Nazlı’nın odasıydı. Bu iki kadının arkamdan gelen bu iki adamın sağ salim bu eve girmeden uyumayacaklarını benim bile tahmin etmem zor değildi. Can

-İlk iş günü için benden sana koca bir bravo, valla süperdin ortak.

-sağ ol ortakJ

-Bir de sürpriz ziyaretçin vardı az kalsın unutuyordum. Sevgilin olduğunu söylememiştin.

-Aslında Batu benim …. Araya giren Doruk’tu.

-Can sohbetin bittiyse benimle ofise gel, şu adam sana neler anlatmış bir konuşalım.

-Tamam, abi geliyorum, hadi Aylin.

-Aylin’in gelmesine gerek yok. Bu gecelik onun için mesai bitti diyelim. Bir insan en fazla bu kadar gıcık ve uyuz olabilirdi dahası zorlasan mümkün değildi. Bu gecelik yaşadıklarım bana yetmişti, bir tartışmalık bile yerim kalmamıştı. Bu yüzden Can tam bir şey söyleyecekti ki araya girdim.

-Nasıl emredersen patron. İyi geceler. Evde üst alt ilişkisi olsa bile resmiyet yoktu kimse Doruk’a “patron” ya da “Doruk Bey” şeklinde seslenmiyordu. Benimde böyle hitap etmemden pek hoşlanmış görünmüyordu. Zaten bunu tahmin edip kasten yapmıştım. Öfkeli bir şekilde kafasını sallayıp ofise doğru yülürken Can da bana iyi geceler dileyip peşinden gitti. Bende odama çıktım.

Sabah ofise indiğimde Nazlı da bilgisayar başında bütün dikkati ile ekranına bakıyordu.

-Günaydın, sabah sabah önemli bir işin mi var?

-Günaydın, Nasıldı dışarıdaki ilk iş anlat bakalım?

-Önemli bir şey olmadı yapmamız gerekeni yapıp geldik işte.

-Öylemi Can sen görmeye gelen bir yakışıklıdan bahsetmişti ama

Batu’dan bahsediyordu anlaşılan bu ekipteki dedikodu hızı da bizim mahalledeki ile yarışırdı.

-Beni merak etmiş yeni bir işte çalışmaya başladığımı biliyordu, dedim ya önemli bir şey değil.

-Bak sen, Can uzun uzun sarılmalarınızı anlattığında bana pek öyle gelmemişti.

-Çok merak ettiysen seni bir gün Batu’yla tanıştırırım.

-Tanıştır tabi seni buralara kadar getiren beyefendi kimmiş anlayalım.

Yok, arkadaş insanın psikolog bir arkadaşı olmamalı, beyninin okunmasını istemiyorsa tabi.

-Hiç bana öyle bakma Aylin! Hepimizi buraya getiren şey benzer değil mi? Ama Doruk çok hoşlanmamış seninkinden?

-Sevgili patronunuzun her zamanki keskin emirleri ,boş ver ya yeterince beni konuştuk sen anlatsana; ne yaptınız şu arkadaşı buldunuz mu?

-Toplantıda konuşuruz bulmakla kalmadık neler neler öğrendik. Ama şimdi daha önemli bir gündemimiz var.

-Neymiş o gündem.

-Akşam bağış gecesi var. Ve ben daha ne giyeceğime tam karar vermedim.

-Bağış gecesi mi?

- Evet, Bizim müşterilerden çoğu orda oluyor, yeni müşterilerde çıkıyor o yüzden bizde ekipçe her sene gidiyoruz. Sosyal yardım gecesi gibi düşün ünlü marka sahipleri bağışlarda bulunuyor hem davet veriliyor hem de gece sonunda toplanan bağışlar kimsesiz çocuklara bağışlanıyor. Bu sene bir farkla o da sende geliyorsun.

- Niye, zorunlumu ki?

-Yapma Aylin tüm ekip gidiyoruz artık sende ekipten olduğunu göre geliyorsun, hem Sultan Hanımda ayrılmana izin vermez hatta gel sana da bir elbise seçelim.

- Yok ya istemem ben sana kolay gelsin

-herkes inanılmaz görünüyor söyleyeyim, ihtiyacın olacak.

-Ben istemiyorum kalsın, sen daha fazla oyalanma toplantıya gecikeceksin.

Toplantıya girdiğimizde anladım ki dün gece gerçekten iyi iş çıkarmışız Can, Kenan denen pisliği elindeki dosyayla tehdit edip bir güzel konuşturmuş hatta ses kaydı bile almış. Tabi Doruk Bey lütfedip beni dün gece ofise almadığı için bütün bunları diğerleri ile birlikte öğreniyordum. Adnan denen bu adamın hiç de göründüğü biri gibi olmadığını öğrenmiştik. Melis’in tüm ailesinin ölümüne sebep olan aşağılık bir katildi resmen. Melis’i kendisi ile evlenmeye zorlamış tüm sosyal ilişkilerini kesmiş hatta o evde bile zorla tutmuştu. Ve Melis’te ilk fırsatta o evden kaçmıştı. Şimdi gizlilik sözleşmesi ve polisten hiç destek istememesini daha iyi anlıyordum. Derya’nın dün gece gittikleri resim okulundaki Melis’in arkadaşı ile olan konuşmadan öğrendiklerini anlatması ile tüm hikâye açığa çıkmış oldu. Dinlediklerimiz insanının kanını donduran şeylerdi.

Kim bilir o evde kıza daha ne işkenceler yapmıştı o manyak hem fiziksel hem psikolojik.

Bu Derya’nın son cümlesiydi. Ve onun konuşması bittikten sonra sanki dakikalardır nefessiz kalmışım da boğulmak üzereymişim gibi derin bir nefes aldım. Odadakilerin dikkatini çekmiş olacağım ki üzerimde birkaç bakış hissettim. Bu bakışlar; biz bu hikayeler çok alışığız sen de alışırsın bakışlarıydı. Âmâ bilmedikleri bir şey vardı, o da benim soluksuz kalışım yabancılıktan değil gereğinde çok tanıdık oluşundandı.

Toplantının sonunda Sultan Hanım

-Bu mesele artık Doruk ve bende, bundan sonrasını biz hallederiz. Siz diğer müşteriler le ilgilenin.

Bu cümleyi duymaya beklemiyordum, o yüzden düşünmeden araya girdim.

-Nasıl yani o kızı bulup o psikopata mı vereceksin, her şeyi bile bile hem de. Polise gitmeniz gerekmiyor mu?

Sultan hanımın emirleri üstünde tepki verilmesi kimsenin alışık olduğu bir şey değildi sanırım bu çıkışım herkesi şaşırtmıştı Derya

Duymadın galiba biraz önce sana karışmaman gerektiği söylendi, nesini anlamadın

-Ama ben… Bu kez konuşmamı durduran Doruk’tu.

-Senden fikir istemedik, sen sana verdiğimiz işleri yap yeter. Gerisine de burnunu sokmasan iyi edersin.

-Haklısınız Doruk Bey! Ben daha acemiyim sonuçta. Siz her zaman her şeyi tek başınıza halledersiniz, fikir ya da yardım böyle şeylere asla ihtiyaç duymasınız, unutmuşum dedim ya acemiyim ona verin.

Bu cümleye kurarken otoparkta ona yardım ettiğim geceyi hatırlatmak istemiştim. o yüzden yardım kısmını oldukça imalı söylemiştim ve sanırım başarmıştım da

-aynen öyle, bu çaylaklıkla yanlış zamanda yanlış yerde olmaya ve senden istenmeyen konularda fikir vermeye devam edersen bu kadar ucuz kurtulamayacaksın.

Bu adam beni öfkeden delirtiyordu ama alta kalmaya hiç niyetim yoktu.

-Kurtulmak ona kurtarmak mı desek acaba?

Bakışları bir silah gibiydi, üstüme ateş açmak ister gibi gözlerini gözlerime diktiğinde resmin üşümüştüm o kadar soğuk ve sert bakıyordu ki araya Sultan hanım girdi

-Tamam, bu kadar yeter. Tartışmaya son verin herkes işinin başına.

Bu cümleyi duyana kadar toplantıda olduğumuzu unutmuştum, öfkeliydim ve tartışmaya kendimi o kadar kaptırmıştım ki etrafımdakilerin afallamış ve meraklı bakışlarını fark etmemiştim.

Sultan Hanımın talimatı üzerine odadan çıktık, akşama kadar bilgisayarda birkaç basit iş halletmekle zaman geçirdim. Sabah gözlerimi açtığım da ise herkesi bağış gecesi heyecanı sarmıştı ve evet geceye bende gidiyordum. Aslında Sultan Hanım öyle istediği için gitmek zorundaydım diyebiliriz. Kızlar saatler öncesinden sac, makyaj hazırlanmışlardı. Tüm ekip otoparkta hazırlamış Sultan hanımı bekliyorduk. Nazlı belini saran, ince askılı kısa kırmızı bir elbise giymiş, hafif dalgalı sarı sacları abartılı olmayan ama iddialı makyajı ile film yıldızları gibiydi. Derya’nın da onu aratmayan bir hali vardı. Lacivert sırt dekolteli elbisesi beline inen kızıl sacları ile geceye çoktan uyum sağlamıştı. Ben böyle geceleri hiç sevmezdim. Bu gece de gereğinden fazla gergin hissediyordum. Bu yüzden de en az dikkat çekecek şekilde giyinmeyi istedim. Bunu da baştan aşağı siyah giyinerek yaptığımı umuyorum, siyah dar mini elbisem ve siyah uzun botlarım ve serin geceyi düşünerek üstümü giydiğim siyah kısa deri ceketim ile bu gece görünmez bir gölge olmayı umuyordum. Siyah bir göz kalemi ve rimel dışında makyaj yapmamıştım.

Sultan hanım geldiğinde Can ıslık çalmaya başlamıştı.

-Bu gecenin en güzel kadını şu an belli oldu kızlar, hiç boşuna uğraşmayın J

-Can şebeklik yapmayı bırakırsan geç kalacağız diyen Sultan Hanımdı. Tam arabalara yerleşiyorduk ki Derya’nın telefonu çaldı, arayanın bir müşteri olduğunu anlamıştık.

-Tabi hemen size dijital olarak yolluyorum Bülent Bey. Bu cümleyle telefonu kapatıp yanımıza geldi.

Eski müşterilerden Bülent Bey gecen seneki güvenlik için harcadığı maliyetlerini dosyaladığımız raporların istiyor. Bütçelerde hesaplar ile ilgili bir acık varmış sanırım hem de bilgisayardan yollamamı istedi acilmiş.

Nazlı.

-Arşivde değil mi o kayıtlar, nasıl bulacaksın ki birde bilgisayara geçirmen çok zaman alır ertele istersen.

-Olmaz çok ısrar etti durum acilmiş. Tam bu sırda bana dönüp

-Aylin sen çok daha hızlı halledersin malum bilgisayar işleri, arşivden dosyayı alıp adama yollayabilir misin? daha sonra bizim arkamızdan gelirsin.

- tamam, ben hallederim, madem acil ertelemeyelim. Zaten beni kimse tanımıyor geceye geç gelmem sorun olmaz değil mi. Hatta hiç gelmesem problem değil. Zaten gitmek istemiyordum ilk defa Deryanın ağzından işime yarayan bir şey çıkmıştı.

-Sultan hanım

-işini bitirip derhal yanımıza geliyorsun Aylin. Nazlı sana konum atar bir taksiye binip gel. Arşive de garajdan bir araba alıp gidebilirsin.

-olur, öyle yaparım.

Bu cümleden sonra herkes arabalar binip yola çıktı. Bende askıdan rastgele bir araba anahtarı alıp otoparka geldim. Anahtarın düğmesine bastığımda siyah bir arabanın ışığı yandı. Arabaya binip kemerimi taktım arşive giriş için gerekli şifrelerin yazdığı kâğıdı alıp yola çıktım. İlerledikçe bana tanıdık gelen yol arşivin önüne geldiğimde tam olarak kendini anımsattı. Bu işe evet dediğim gece Doruk’la burada buluşmuştuk ve o lanet olası imzayı da bu arşivde atmıştım. En az o geceki kadar karanlık ve ıssız duruyordu yine. Üstelik çok da soğuktu. Üstümdeki inecek elbiseden öyle hissediyor olabilirdim tabi. Araban inip o gece Doruktan gördüğüm gibi kenardaki taşı kaydırdım, parmak izi okuyucu ve bir şifre alanı vardı. Derya’nın verdiği kâğıtta yazan rakamları tuşladım. Kapıdaki metal kepenk aşağı inmeyince şaşırdım. Yanlış mı tuşladım acaba diye düşünüp bir kez daha denedim. O sırada bir motosiklet sesi duyup arkamı döndüm ve karşımda bir değil tam 5 motosiklet vardı. Motorlardan inen adamlar simsiyah giyinmişlerdi, kasklar ve karanlık olduğu için yüzeri dâhil hiçbir şey belli olmuyordu. Ben ne olduğunu bile anlamadan üzerime doğru yürümeye başlamışlardı. 2 tanesi sırtını motorlara yaslamış film izler gibi seyrediyorlardı. Biri ise olanları kameraya çekmeye hazırlanıyordu. Neler oluyordu anlamıştım, korkuyordum. Kendimi korumalıydım ama hiç mantılı düşünemiyordum. Şifre yanlıştı içeri giremezdim, ne yapmam gerekiyordu, panik olmuştum. O an sert bir yumruk yedim, dengemi kaybetmemek için yerden destek aldığımda ayağa kalkamadan boğazımda bir el hissettim. Adamlardan biri boğazımı sıkıp beni arkaya doğru ittiğinde metal kepenklere sırtımı çaptım. Boş sokakta sert bir ses yankılandı tak.

Ve benim çığlığım imdaatttt yardım edinnn!!!!

Kolay pes eden biri olmamıştım ve yine olmayacaktım. Küçük bir kız çocuğu vardı içimde. Yıllar önce kendi hayatını kurtaran. Yine yapabilirdim bu düşünceyle aklıma gelen ilk şeyi yapıp boğazımı sıkan adamın kasıklarını tüm gücümle sert bir tekme attım. Hafif bir inlemeyle eğildiği sırada elinden kurtuldum. Hızla koşup araba gitmem gerekiyordu, yapabileceğim tek şey buydu. 5 adamla tek başıma dövmem mümkün değildi hatta biriyle bile dövüşmem mümkün görünmüyordu. Koşmaya başladığım sırada ikisi peşimden geldi, cebimden arabanın anahtarlarını çıkardım; bana yetişemeden arabaya binmek üzereydim ki biri kolumdan tutu, atlatmak için direndim tüm gücümle yumruk sallayıp vurmaya başladım. Onun salladığı yumruklardan eğilerek kurtulmuştum. Arabaya binmeyi başardım ama o sırada 4 motosiklet arabanın önünü ve arkasını kapatmıştı. Ezip geçmeyi düşündüm hem de üstündeki adamlara rağmen burnum, dudağım her yerim kan içinde kalmıştı. Kontağı çalıştırmak istediğim sırada önce silah sonra cam kırığı sesleri duydum, arabaya ateş acıyorlardı, kafamı ellerimle saklayıp eğilmiştim. Çığlıklarım kırılan camların sesine karışıyordu, yolun sonuydu, karanlık bir sokakta metal bir silah sesiyle tek başıma başlayan hikâyem, yine karanlık bir sokakta tek başıma bitiyordu. Gözlerimi sımsıkı yumdum Yanaklarımdan aşağı boşalan gözyaşları arasında Batu’yu düşündüm. Yüzünü, sesini, bana bu işe girme deyişini, onu annesine kavuşturmadan her şeyin bitmesini. Ve bir el ateş daha, tüm camlar kırılmıştı. Kapının açıldığını hissedebiliyordum. İçeri birinin girmesine kendimi hazırlamışken bir araba sesi duydum Önce motorlardan birinin olabileceğini düşündüm ama sonar silah sesleri kesildi, yavaşça gözlerimi araladım. Şok olmuştum. Doruğun kırmızı arabası tam karşımda duruyordu. Nereden biliyordu, nasıl gelmişti bilmiyordum ama kıpırdayamadım. Uyuşmuş gibi o koltuğa çakılmıştım, olanları izledim. Adamlar ona silahla ateş etmiyorlardı, tekmeli yumruklu birkaç hareketten sonra motorlara atlayıp gittiler. Anlamıyordum5 kişi isteseler çok kolay ona da zarar verebilirlerdi ama arkalarına bakmadan uzaklaştılar. Ben bu gece zaten olanları hiç anlamıyordum. Dakikalar sonar boş sokakta sadece kırmızı araba, Doruk ve paramparça arabanın içinde oturan ben kalmıştım. Yavaşça benim olduğum araba yaklaştı elini kırık cam parçaları arasından sokup dışarıdan kapının kolunu açtı. Dizlerinin üzerine çöküp bana doğru döndü.

-Aylin iyi misin? Vuruldun mu, canın acıyor mu?

Titriyordum, gözlerimden durmadan yaşlar akıyordu ama konuşamıyordum ayağa kalkamıyordum.

-Aylin bana bak, tama bitti bak geçti, Aylin bir şey söyle.

Ben tepki vermeyince belimden tutup yüzümü direksiyondan kendine doğru cevirdi. Burnum kanıyordu. Cebinden bir peçete çıkarıp burnuma bastırdı.

-Aylin gittiler bak buradayım geçti artık, güvendesin. Titreyen dizilerimin üzerine elini koydu. Üstümdeki cam kırıklarını yavaşça süpürerek eliyle temizledi. Kafamı yerden kaldırıp gözlerinin içine ilk defa o an baktım. Bu kâbus dolu karanlık geceden, onun simsiyah gözlerindeki geceye saklanıp teslim oldum. Kendimi kollarının arasına bıraktığımda bütün gece tutmaya çalıştığım gözyaşlarımda sel gibi serbestliğin ilan etmiş akıyorlardı. Hıçkırıklarımın arsında dudaklarımdan dökülen tek kelime

-Çok korkuyorum, çok korktum Doruk

Yavaşça geri çekilip ayağa kalktı. Bana doğru eğildi, sanki beni daha fazla ürkütmemek için bilerek yavaş davranıyordu. Elini dizlerimin altından geçirip, beni kucağına aldı, hiçbir şeyi kontrol edebilecek bir halde değildim, kendimi tamamen bırakmıştım. Kollarımı boynuna doladığımda beni arabadan çıkarmıştı. Titrediğimi farkedince kulağıma fısıldadı.

-Aylin geçti güzelim.

Onun arabasının yanına geldiğimizde beni yere bıraktı sırtımı arabaya yaslamıştım karşıma oturdu.

-her gece rastlaşmamıza, kurşun sesleri ve yaralanmalar eşlik edecek galiba iyice alışkanlık oldu bizde. Bunu gülümseyerek söylemişti. Sanırım onu ilk defa gülümserken görüyordum.

Zorda olsa gülümseyerek karşılık verdim.

-Artık ban borçlu değilsin, ödeştik.

-Ama sen hala alacaklısın Aylin.

Bu cümleden hiçbir anlammış boş boş bakıyordum ki ekledi.

-Çünkü bu gece olanların sebebi benim.

9. bölüm sonu.

 

Loading...
0%