@nzlkrcn
|
"Sana KÖPEK gibi aşığım ebrar!" Ayaklarım adım atmayı unuttu. Olduğum yerde kaldım. Ne demişti o? Aşığım mı dedi. Ben duyduklarımı idrak edemeden ensemde nefesini hissettim. "Ebrar" Fısıltı şeklinde çıktı sesi. Omuzlarımdan tutup kendine çevirdi. Gözleri gözlerimiie kitlenmişti. "Ne dedin sen? " dedim aynı onun gibi fısıltıyla. "Aşığım sana! " dedi tekrar. "Ne? " Bir adım daha yaklaştı. Kollarını bana sardı. Burnunu saçlarımin içinr gömdü. "Sarıl bana lütfen". Ellerim benden habersiz beline gitti. Benim ona sarılmamla kolları daha sıkı sardı beni. " Artık konuşmanın vakti gelmedi mi? " Benim neden sesim çıkmıyor? Sadece başımı salladım. Yavaşça çıktım kollarının arasından. Salona geçip koltuğa oturduk. Bir an olsun ayrılmadı bakışlarımız. "Ben çok düşündüm ebrar. Bu hislerin adını koymayı çol düşündüm. Daha önce hiç tatmadığım bu hisse bi ad vermek için çok düşündüm. İçimde öyle bi yerdesin ki sanki seni söküp alsalar ben bidaha nefes alamam gibi. Ben daha önce hiç aşık olmadım. Sevdim evet ama bu sevgiden de yüce bişey. Öyle büyükki bazen ağırlığını tek başıma kaldıramıyorum. Sen elimi tutunca herşeyi yapabilecekmişim gibi geliyor. Dönme dolapta elimi tut demiştim hatırlıyo musun?. Sen elimi tutunda benim kalbim maratona çıkıyor. İçimde bi yerde bişeyler kıpır kıpır oluyor. Seni bir başkasının yanında görünce kalbimi mengeneyle sıkıyorlar gibi geliyor. Seni göremeyince boğazım düğüm düğüm oluyor yutkunamıyorum. Ben sana aşığım ebrar. Deliler gibi aşığım. Öyle çok seviyorum ki seni. Şu kalbim seninle dolup taşıyor. Bana bi şans ver ebrar. İzin ver bunca yıldır göremediğim seni aşkını doyasıya yaşayayım. " Sessizdim o konuştu ben dinledim konuşmak istedim kelimeleri bulamadım. Sesim bıyere kaçmış gibiydi dudaklarımı arasamda kelimeler çıkmadı ağzımdan. Ellerimi tuttu "İzin ver ebrar tutayım ellerinden." Saçımın bir parçasını eline aldı. Bununa götürdü. "İzin ver kokunu doldurayım ciğerlerime. İzin ver sarayım seni sımsıkı. İzin ver sanane diyen herkese bir cevabım olsun verecek. " Elini yanağıma götürdü. "İzin ver dokunabileyim sana." Yavaşça yüzüme doğru yaklaştı. Gözlerini dudaklarıma indirdi. Tam dudaklarımız temas edecekken başımı sağa çevirdim. Yanağıma minicik bir öpücük kondurdu. "İzin ver kötü hatıraları sileyim hafızandan. En güzellerini yerleştireyim yerine" Ben neden konuşamıyorum ya. Beynim dilime hükmetmeyi mi unuttu acaba. "Bişey demeyecek misin? " Gözlerinr baktım uzunca dilim konuşmuyorsa beden dilimi kullanırım bende. Sımsıkı sardım kollarımı boynuna. Burnumu boyun girintisine koyup kokusunu içime çektim. Ayni saniye sardı belimi elleri. "Bu evet demek mi oluyor" Başımı salladım. İşte şuan dünyanin en mutlu insanı benim. Yılllardır hayalini kurduğum. Hasretle beklediğim adamın kolları arasındayım. Benden habersiz aktı gözyaşlarım onun boynuna. Hissettiği an kaldırdı beni yavaşça. Ellerini yanaklarıma koyup gözyaşlarımı sildi. Yaşlarımın ıslattığı yerleri öptü. "Ağlama güzelim. Akıtma incilerini artık. Affet beni bu kadar geç kaldığım için" "Geldin ya sonunda. Belediğime değdi. " Oh be çıktı sonunda sesim. "Geldim bırtanem artık kovsanda gidemem senden." Sırtımı göğsüne yasladı arkadan belimi sardı elleri. Hiç konuşmadık. Sadece aldığımız nefes seslerin doldurdu odayı. Ne kadar durdul öyle bilmiyorum. En sonunda sessizliği bölen bişey oldu. Gurultu. Kahretsin! Benim midem miydi o.? Arkamdan bi kıkırtı geldi. "Birileri sanırım açıktı" Ya şu an daha beter nasıl bozulabilir diye düşünmedim değil. "Sanırım" dedim çıkmayan sesimle. Ellerini belimden çekti. "Akşamda bişey yemedin zaten. Gel bakalım doyuralım seni" Ayağa kalktı ve elini bana uzattı. Önce eline sonra gözlerine baktım. Hiç bişey demeden elini tutmamı bekledi. Elim yavaşça parmaklarına dokundu. Benim dokunmamla elimi elinin içine aldı. Mutfağa ilerlerledi. Beni sandalyeye oturttu. "Tost yermisin? " "Olur beraber yapalım" "Sen otur. Daha sonra beraber yemekte yapıcaz. Ama bugün ben hizmet edicem sana. " Dolaptan malzemeleri çıkarttı. Bir tostu bile yaparken bu ladar ciddi olması şartmıydı. Her haline ayrı aşığım ama mutfaktaki hali çok başka. Ben aşık aşik onu izlerken o tostlatları hazırlamış masaya gelmişti bile. "Ne oldu? Neden öyle bakıyosun? " "Neden bu kadar yakışıklısın? " "Ne?" dedi gülerek. Kahretsin kahretsin. Aklına gelen diline düşmek zorunda mı? Hemen elimi ağzıma kapattım. Aynı anda gözlerimide yumdum sımsıkı. Dudağımın üstündeki elimi öptü. O an açıldı gözlerim. Göz göze geldik. Saç diplerimi öpüp dolaba yönelip içeçek aldı. Bardaklara doldurup masaya geçti. "Sen neden bu kadar güzelsin? " İçeçek boğazımda kaldı. Hafif sırtıma vurdu. "İyi misin? " "Hıhı mm iyiyim". Sesizce tost larımızı yedik. Masayı topladıktan sonra bana döndü. " Uyuyalım mı artık? " "Beraber mi? " şaşkınlıkla sordum bu soruyu. "Bunu ben çok isterim ama senin rahat edemeyeceğini biliyorum. İleride elbet beraber de uyuruz." Nefes aldım derince. "Yabancı evde tek uyumaya korktuğunu biliyorum. Üst katta iki tane tek kişilik yatak var. Aynı odada ama ayro yatarız olur mu? " İşte bu kadar da düşünceliydi o. Tekrar elimi tuttu ve yukarı çıktık. Bana odayı ve banyoyı gösterdi. Sen üzerini değiştir. Ben birazdan gelirim. Üzerimi değiştirdim banyoda işlerini halledip. Odaya döndüm. Makyajımı çıkartırken kapı çaldı. "Müsait misin? " "Gel müsaitim. " İçeri girip valizinden kıyafet aldı. Banyoya gitti. Üzerini değiştirip yanıma geldi. Yanağımı okşadı. Alnımdan öptü. "İyi geceler güzelim" "İyi geceler" Yataklarımıza yattık ve kendimizi uykuya bıraktık
Sabah saçlarımın okşaması ile kendime geldim. Gözlerimi açmakla uğraşırken şakağıma bir öpücük kondurdu. "Kahvaltı hazır" dedi kulağıma. Gözlerimi açıp ona baktım. "Günaydin" dedim boğuk çıkan sesimle. "Günaydın bitanem. Hadi kalk bakalım çaylar soğumasın. Kahvaltıdan sonra seni biyere götürücem. " "Nereye" Dedim heycanla "Sürpriz" Dedi ve odadan çikti. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Aşağı indiğimde mutfaktan çok güzel kokular geliyordu. Kapıya geldiğimde Alperi çayları koyarlen gördüm. Çol güzel kahvaltı hazırlamıştı. Güzel sohbet eşliğinde kahvaltımızı ettik.. O masayı toparlarken ben kahve yaptım. Kahvemizi terasta içtik yine. Bardakları da yıkayıp. Üstümüzü değiştirip çıktık. Elimi tuttu ağaçların arasından yürüdük. "Nereye gidiyoruz" "Gidince görürsün" Biraz daha yürüdükten sonra küçük bir göl kenarına geldik. Manzara okadar güzeldi ki. İnsanı büyülüyordu resmen. O sırtını ağaca yasladı ben onun göğsüne yaslandım. Manzaranın tadını çıkarttık. Ara ara saçlarıma küçük öpücükler kondurdu. Orda ne kadar oturduk bilmiyorum. Onun yanında saati zamanı unutuyorum. "akşama dışarda yiyelim mi? " Sorusuyla ne zaman kapattığımı bilmediğim gözlerimi açtım. "Evde yiyelim. Seninle geçirmek istediğim zamanı dişarda harcamak istemiyorum. " Tekrar saçlarıma öpücük kondurdu. Oturduğumuz yerden kalktık. El ele eve doğru yürüdük. Eve girince önce duş almak istedik. İlk ben girdim duşa. Üstümü giyinip çıktım. Ardımdan o girdi ben aşağıda ne yemel yapabiliriz diye düşünürken yukarıdan telefonum çaldı. Alper nasılsa banyoda diye direk odaya girdim. Ben odanın kapıyı açınca oda aynı anda banyo kapısını açtı. Saçları ıslak üstü çıplak. Altında ise sadece havlu vardı. Saçlarından damlayan sular önce omzuna ordan göğsünden aşağı süzülüyordı. Sertçe yutkundum. İnsafsız böyle çıkılır mı! Ne zaman sonra onu izlediğim dank etti kafama. Hemen arkamı döndüm. "Ben telefonum çalınca onu almak içim şey ettiydim. Seni banyoda sanmıştım" arkamdan güldüğünü duydum. "Arkanı dönmek için biraz geç kalmadın mı?" dalga geçiyor resmen benle. Sinirle ona doğru döndüm. Dönmesemiydim. Ne ara bu kadar dibime geldi bu. Gözlerim telefonumu aradı. Bulduğumda aldığım gibi odadan çıkmak üzereylen elini karnıma koyup engel oldu. Ellerimi kollarına koydım. Önüme geçti. Ben o haricinde her yere bakıyordum. Çenemi tutup kendisine bakmamı sağladı. "Benden utanma. Utanılacak bişey yok ortada" "Çıplaksın! " "Çıplak değilim altımda havlu var! " "üstün çıplak" "daha önce beni çok kez üstsüz gördün," "Ozaman da nefesim kesiliyordu ki! " hay çenemin yayını... "Demek nefesini kesiyorum" gülerek söyledi. "Gülme! " "Neden? "gülüşünden öpmek istiyorum. Demedim tabiki. " Gülme işte"yaklaştı. Off neden sıcak burası! "Sana nefes olmamı ister misin? " "He? " Daha çok yaklaştı. Gelme be gelme imdat! Diye bağırıcam şimdi. Dudakları çok güzel. Bi tadına baksam. Sus ebrar! Saçmalama ebrar! Daha da yaklaşmışken tekrar başımı çevirdim. Güldüğünü hissettim. Bu defa tam yanağıma değilde yanağım ve dudağım arasındaki yeri öptü. "Biraz daha yaklaştım istediğim yere" Dedi. Kollarını yavaşça çözdü. Bense hızla çıktım odadan. Telefona baktığımda abimin aradığnı gördüm. Geri aradım -abicim -güzelim nasılsın. -iyiyim abicim sen nasılsın. -bende iyiyim. Nasıl gidiyor tatil. -güzel abi şey yani iyi. -mutlu musun bırtanem -mutluyum abi. "Kiminle konuşuyosun güzelim" arkamdan gelen sesle irkildim. "Abimle" "Selam söyle ben mutfaktayım" -alperin selamı var abi. -sende selam söyle canım. İyi misiniz alperle. -iyiyiz abi. -nerde o? -mutfağa gitti. Yemek hazırlıcektik. -tamam güzelim dikkat et kendine -sendr dikkat et abicim seni seviyorum. -bende seni seviyorum güzelim. Telefonu kapatınca arkamdan ses geldi. "Ben ne zaman duyarım o dudaklarından o kelimeyi. " "Hangi gelimeyi" "Abine söylediğin seviyorum kelimesini" "Bilmem bigün duyarsın belki" yanından geçip mutfağa ilerledim. "Ne demek belki" "Ben senden bişeyleri duymak için kaç sene bekledim. Sende beklersin duymak için" "Beklerim senin dudaklarından o kelime dökülsün ben bir ömür beklerim. " Birlikte yemek yapmaya giriştik O kremalı tabuklu spagetti yaptı ben salata hazırladım. Birlikte yemeğimizi yedik. Film izlemeye karar verdik. O filmi seçerken ben birkaç abur cubur hazırladım. Salondaki koltukları birleştirmiş kocaman yatak yapmıştı. Üstümüze battaniye atıp tepsiyi dizlerimize koyduk. Filmi izlemeye başladık. Ben başımı onun omzuna yaslamıştım. O isr saçımla oynuyordu. Ne ara uyudum Bılmıyorum. Sadece başımın yumuşak biyerle temas edip üstümün örtüldüğünü hissettim. Ama gözlerimi açamadım.
Sabah uyandığımda başım yastıkta değildi. Onun göğsündeydi. Onun ise eli belimdeydi. Biz ne ara bu hale gelmiştik. Yavaşça kalktım kollarının arasından bugün ben kahvaltı hazırlamak istedim ona. Salonla mutfak çok yakın olduğu için elimden geldiğince sessis olmaya çalıştım. Kahvaltıyı hazırlayıp uyandırmak için yanına gittim. Allahım ne kadar da güzel uyuyor. Bi insan uyurken bile yakışıklı olur mu. Bi süre onu izledim saçları sevdim. Hazır uyuyorken yanağına kücücük bir öpücük kondurdum. Tam geri çekilecekken kolu belimi sardı. O anın korkusuyla "hiiiiih" diye bir nida çıktı dudaklarımdan. "Sen uyumuyomuydun" "Senin uyandırmanı bekledim. " "Kandırdın beni" "Eğer böyle uyandıracaksan hergün uyuyor numarası yapabilirim" "Pislik" dedim omzuna vurdum. Belimdeki eliyle biraz daha kendine çekti beni. Gözlerime baktı uzun uzun sonra anlıma bir öpücük kondurdu yataktan kalktı. O banyoys giderken bende çayları koydum. Bugün son günümüzdü. Kahvaltımızı ettikten sonra çikacaktık. Yarın okul iş vardı sonuçta. Güzelce kahvaltımızı ettik. Evi toparladık. Eşyaları bagaja koyup yola çıktık. Eve gelene kadar elimi bırakmadı. Evin önüne gelince benimle beraber indi. Bagajdan çantamı aldı. Ben kapıyı açıp salona doğru geçtim. Oda çantamı getiriyordu. Salonun girişinde kaldık ikimizde.. Gördüklerimizle gözlerimis yuvalarından çıktı.
"OHAA" dedim ben alper anında gözlerimi kapattı. "YUUUH" dedi oda ve salondan bi ses duyuldu. "Hasiktir!! "
HELLOOO CANLARIM. BİR BÖLÜM DAHA BİTTİ. SONUNDA KAVUŞTULAR. BÖLÜMÜ BEĞENDİNİZ Mİ? ALPER VE EBRARIN İLİŞKİSİ İÇİN NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ? SALONDA NE GÖRDÜLER SİZCE?
OY VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYALIM LÜTFEN. HEPİNİZE TEŞEKKÜRLER 🥰🌸 |
0% |