21. Bölüm
Nazlı Kerçin / UKDE. / BÖLÜM 19

BÖLÜM 19

Nazlı Kerçin
nzlkrcn

Sabah alarmın uyandığımda bu defa Kara'nın üstünde değildim. Aksine ensemde hissettiğim sıcak nefes ve belime sımsıkı sarılmış kollar vardı. Kendime gelmeden bir kaç saniye dün olanları düşündüm. Resmen kocamla sevgiliydim. İstemsizce kıkırdayınca ensemdeki nefes bir anlık kesildi.
"Uyandın mı sen" diyen Karanın sesiyle yönümü yavaşça ona çevirdim.
"Sen uyanık mıydın? " Beni onaylarcasına başını salladığında yüzünü inceledim. Ben ne ara bu adama bu kadar kapılmıştım.
"Kalkmam lazım" dedim kolları arasından çıkmaya çalışarak. "Kahvaltı hazırlamalıyım. Ada uyanır birazdan. Sen işe gideceksin." Yerimden doğrulduğumda dirseğimden tutarak geri yatağa düşürdü. Ben şaşkınca ona bakarken o yüzünde çapkın bir gülümseme ike bakıyordu.
"Günaydin öpücüğü yok mu?" Yanaklarımın saniyesinde kıpkırımızı olduğundan emindim. Dün öpüşmüş olabilirdik ama şuan onu öpmekten çok utanıyordum.
"çevir başini" dedim sesimi bulabildiğim bir zaman diliminde.
"Ne?" Bu defa o şaşkınca bakıyodu.
"Yanağından öpeceğim"
"Kabul edilmedi"
"Peki sen bilirsin" diyerek yataktan çıkmaya çalıştığımda tekrar yatağa çekildim.
"Tamam tamam yataktan olsun" diyerek başını çevirdi. Ben çekinerek tam dudaklarımı yanağına değdirecekken aniden başını çevirmesi ile dudaklarını öpmüş oldum. O telaşla hemen geri çekildim. Kandırmıştı beni!.
"Kandırdın" dedim mızlanarak. Umursamadan omuz silkip yataktan kalktı ve banyoya gitti. Ben gösterirdim ona.

 

 

Kahvaltı sonradı Karanı şirkete geçirmiştik. Bir anlık boşluğumdan yararlanıp tekrar dudaklarıma bir öpücük kondurup aheste aheste evden ayrıldı. Ada ile başbaşa kaldığımızda Sultan abla mutfağı toparlıyordu. Küçük kızım herşeye o kadar kolay adapte olmuştu ki şuan hiçbir şeyi yadırgamıyordu. Aksine babası ile evli olmamdan aşırı mutluydu ve en önemli detay ne zaman kardeşim olacak diye sayıklıyordu. Hemde sürekli. Hergün. Hatta günde üç beş kez. O kardeşe çok hazırdı da ben o kardeşin yapım aşamasına hazır mıydım bilmiyordum. Üstelik kocamla daha yeni sevgili olmuştuk. Ayy böyle de çok komik olmuyor muydu?

 

 

Ada öğle uykusuna yattığında ben Karanın en sevdiğü yemeklerden olan Lahana sarmasını hazırladım. Yayla çorbası soslu makarna sarma salata ve yoğurt gayet yeterliydi bence. Yemekler hazır olduğunda üstümdeki kokudan kurtulmak için kendimi banyoya attım. Ilık su vücuduma değdikçe iyice gevşemiştim. Çiçek kokuklu duş jelimle bütün vücudumu lifleyip durulandım. Kısa bornozumu üstüme geçirip havluyla saçlarımı sardım. Banyodan odaya adım attığım an odanın kapısı açıldı.

 

 

Benim banyodan çıkmamla Karanın odaya girmesi bir oldu. Bu saatte neden evdeydi. Yoksa ben yemek banyo derken saatin farkında mı değildim. hepsini boşverde sen şuan ne halde olduğunun farkına var. İç sesimin sesiyle bakışlarımı üstüme çevirdim. Üstümde kalçalarımın altında bir bornoz ve içinde çıplak ben. Saçlarımda havlu. Karşımda şoklanmış Karan.

"pardon" dedi ama hala bakışlatı gerdanım ve bacaklarım arasında gidip geliyordu. Üstüme doğru iki üç adım attığında kendime gelerek aynı adımları geri geri attım. Attım da fayda etti mi derseniz. Asla.!! Ben geri adımlarken Karan hızla bornozun kemerinden tutarak kendine çekti.
"Nefes kesicisin. Aklımı başımdan aldın" diye mırıldanırken burnunu boynuma doğru yönlendirip derince bir nefes aldı. az kaldı Adakuş yakındır kardeş. anında iç sesimi susturarak bornozumun önünü daha çok kapatmaya çalıştım. Çıplaktım yahu. Peki bu bacak aramdaki sızlama neydi? Ben ürkekçe geri çekilecekken ellerini belime sarıp beni dah çok göğsüne bastırdı. "Korkma. İznin olmadan sana asla o şekikde dokunmam. İncitmem. Ama lütfen izin ver şu kokunu soluyayım." O burnunu boynuma sürttükçe benim içimde kazanlar kaynıyordu. Ateş basıyordu. E madem bu kadar sıcak ben neden titriyordum. Burnunu boynumdan çekip gözlerime baktı.
"Üşütmeden giyin üzerini hadi" diyerek geri çekilip odadan çıktı. Dolaptab giyeceğim kıyafetleri alıp bir çırpıda giyindim. Zaten evde öyle şıkır şıkır dolanmayı sevmediğim için siyah bir tayt ve kalçalarımı örtecek uzunlukta ince uzun kollu bir bluz giymiştim. Saçlarımdaki ıslaklığı havluyla alırken kapı tıklatıldı. "Evet" diyen sesimden sonra aralanan kapıdan Karan içeri girdi.
"Eşyalarını artık bizim odamıza taşımalıyız bence." Yanıma ağır adımlarla yaklaşırken masadan tarağı alıp arkama geçti. Havluyu omuzlarıma serip saçlarımı ikiye ayırdı. Önce sağ tutamı yavaş yavaş incitmeden taradı. Sonra sol tutamını. Tarağı masaya bırakıp çekmecede kurutma makinesini aldı ve aynı yavaşlıkta saçlarımı kuruttu. Bu sürede ikimizde sessizliğimizi koruyorduk. Saçlarımı kurutması bittikten sonra başımın üstüne bir öpücük kondurdu. Bu süre zarfında ayna karşısında o saçlarıma odaklanmıştı ben ise ona. "Cevap vermedın" dedi aynada gözlerimiz kesişince.
"Neye?" Bütün herşey uçmuştu beynimden çünkü.
"Eşyalarını odamıza taşımalıyız bence artık. Her defasında giyinmek için buraya gelmene gerek yok"
"Ben idare ediyordum"
"Edebilirsin. Ama artık aramızdaki şey baştaki gibi bir oyun değil Ukde. Biz gerçek bir ilişkiye başladık. Hem." içine derin bir nefes çekti. "Mahkeme kararıyla eve sosyal hizmetlerin gelme olasılığı var biliyorsun. Bu onlarında dikkatini çeker" Ne yani dolaplarımıza mı bakacaklardı. Ben teredütle kendisine bakarken eğilip boynuma bir öpücük kondurdu. "Eğer istemiyorsan böyle de kalabilir".
" İstememek değil"dedim telaşla açıklamak istercesine. Onun yanında soyunup giyinmek şuan için ayıp geliyordu.
"Tamam güzelim. Sen ne zaman istersen eğer o zaman kıyafetlerini taşıyabilirsin. Dolapta senin yerin hazır".
" Sen neden erken geldin" Konuyu değiştirme hızım ışık hızıyla yarışabilirdi. Ellerini omzuma koyup beni kendisine döndürdü. Gözlerimin içine bakarken bende bakışlarımı ondan çekmiyordum.
"Sevgilimle daha fazla zaman geçirmek istedim" Ellerini belime koyup biraz daha kendisine çekti. Bakışları dudaklarıma düştüğünde yüzü biraz daha yaklaşmıştı. Utançtan yanaklarım kızarsa da geri çekilmedim. Daha doğrusu belimdeki elyüzünden çekilemedim. "Utanmada benden Ukde" dedi. Dudakları dudaklarımın üzerindeyken. Ardından bitleştirdi dudaklarımızı. Parmaklarımın üstünde yükselerek ellerimi omuzlarına koydum. Ve onun öpücüğüne karşılık vermeye başladım. Karan imkan varmış gibi beni daha çok kendine çekerken dudaklarımın üstündeki dudakları hırçınlaşmıştı.

Kapının tkklanması ile hızla onu iterken arkamı dönmüştüm. Tıklanan kapı ardından usulca açıldı. Aralık kapının önünde saçı başı dağılmış yüzünde uyku mahmurluğu ile tek gözünü ovalayan Adacık pıtı pıtı adımlarla içeri girdi. "Babacım sen ne zaman geldin?" diyerek babasının kucağında yerini aldı. Bakışları bana döndüğünde o güzel gülümsemesini bahşetti. Bende yanlarına gidip yanağına kokulu bir öpücük bıraktım.

 

Üçümüz aşağı indik. Yemek için daha erkendi. Karanla ikimize birer kahve yapıp Adaya bir bardak meyve suyu koydum. Karan eve erken gelmiş olsa da bilgisayardan işlerini hallediyordu. Ada ise orta sehpanın üstünde legolarıyla oynuyordu. Öyle boş boş oturmaktan sıkılınca Ada'nın yanına oturup onunla legolardan kule yapmaya başladık.

 

Yemek vaktinin geldiğini Sultan teyzenin "sofra hazır" demesiyle anladım. Hepimiz yerimizi aldığımızda önceliğim Ada'nın karnını doyurmak olmuştu. Karan sevdiği lahana sarmalarını çatalı bırakmış parmakları arasında yerken yüzümde memnun bir gülümseme ile onu izliyordum. İzlendiğini farkettiği an bakışlarını bana çevirip göz kırptı. Yine utanmıştım. Ben ne zaman bu utanmayı bırakıcaktım.

 

Yemeğimizi yemiş sofrayı toplarken kapı çaldı. Ben son tabakları makineye yerleştirirken Sultan teyze kapıyı açmıştı. Seslerden anladığım kadarıyla Haluk baba ve Nurhayat anne gelmişti. Ellerimi yıkayıp kenardaki havluyla kuruladığım sıra Sultan teyze elinde tatlı kutusı ile mutfağa girdi. "Nurhayat hanımlar gelmiş kızım sen geç içeri" dediğinde başımla onu onaylayarak içeri girdim.

 

"Hoşgeliniz" diyerek kayınvalidem ve kayınpederimin ellerini öptüm. Süpriz yapıp çıkıp gelmişlerdi. Ve gerçekten ikisinide çok seviyordum. Annemden sonra gerçekten bir anne sıcaklığını hissettirmişti Nurhayat anne. Haluk baba ise öz babamın yapmadığı babalığı yapmıştı. Sultan ablanın hazırladığı tabaklar ve çayları içerken Ada'nın anlattığı şeyleri dinliyorduk hepimiz. Böyle bıcır bıcır konuştukça ısıra ısıra sevesim geliyordu.

 

İlerleyen saatlerde Nurhayat anneler gidince bende Ada'yı uyutup odaya geçmiştim. Karan üstünde siyah nir atletle yatağa uzanmış telefonda bişeylere bakıyordu. Kapının sesini duyunca elindeki telefonu kilitleyip komodinin üstüne bıraktı. Dolaptan pijamalarımı alıp bantoya geçtim. Pudra pembesi kısa kollu pijamamı üstüme geçirip dişlerimi fırçaladım. Açık saçlarımı tepeden toplayıp banyodan çıktıpımda Karan ellerini başının altına koymuş gözleri kapalıydı. Sanırım uyumuştu. İyide olmuştu. Dünden sonra bu yatağa girmek biraz daha zordu. Ses çıkarmadan usulca yatağın etrafında dolaşıp pikenin ucunu kaldırdım. Yavaş hareketlerle yatağa girip başımı yastığa koyduğum an yanımdaki adam bir anda gözlerini açmış ve atik bir hareketle üzerime doğru uzanmıştı. Tek dirseğinin üstünse destek alarak bana doğru eğildiğinde diğer eli saçlarımı seviyordu. "Nerde kalmıştık sevgilim"

Ben gözlerimi kırpıştırarak ona bakarken o gayet gözlerini gözlerime dikmiş bakıyordu. Neden böyle ani hareketler yapıyordu. Bende insandım yahu. Bakışları yanaklarıma kaydığında onların kızardığını anladım. Yüzünde çapkın bir gülümsemeyle iki yanağıma da sıkı bir öpücük kondurdu. "Tam olarak burda kalmıştık" diyerek dudaklarıma yapıştı. Ben olayı idrak edene kadar bir kaç saniye gemişti. Alt dudağımda hisstiğim dişlerle karşılık vermemi istediğini anladım. Dudaklarımı onun için araladığımda iki dudağımın arasına sızdı. Sakinlikle başlayan öpüşmemiz giderek alevlendiğinde benimde içimde bişeylerin alev almaya başladığını anşamıştım. Büyük eli pijamamın içine girerek karnımı okşamaya başladı. Birden ağzının içine doğru inleyince karnımn yanında ki eli sıkılaştı. Dudaklarını dudaklarımdan ayırdı ama uzaklaşmadan gözlerimin içine baktı.

"Çok güzelsin Ukde. Çok güzelsin doyamıyorum sana" diyerek tekrar dudaklarmızı birleştirdi. Öpücükleri gitgide daha sert bir hal alıyordu ve ona yetişemiyordum. Pijamamın içindeki eli karnımdan sürtünerek yukarı doğru kaymaya başladığında elini tuttum. Elini tutmamla kendine gelen Karan alnını alnıma yasladı. "Aklımı alıyosun be kızım. İrade falan bırakmıyosun adamda" Önce dudağıma sonra anlıma küçük bir öpücük bırakıp kendini yanıma attı. Belimden tutup kendine çektiğinde başım göğsünde yerini buldu. Başımın altında atan kalbi Benimkiyle yarışabilecek kadar hızlıydı.
"İyi geceler güzelim"
"İyi geceler canım" Bir anlık nefesinin kesildiğini hissttim. Sonra burnunu saçlarıma bastırarak derin bir nefes aldı. "Canım kurban olsun sana" diyerek saçlarımı öptü. Ben ise bu öpücüğün ardından kendimi uykuya bıraktım.

 

Uzun bir aradan sonra yine merhaba.

Nasılsınız. Özlediniz mi Ukde ve Karanı.

Yavaş yavaş tekrar geliyorum buraya.

Nasıldı yeni bölüm.

Ukde şu utanmalarını bir bıraksa herşey daha da akıcı olacakta. Bizim kız çok utangaç. 🤗

Ah Karan iraden Ukde ile daha çok zorlanacak 🤭

Eveet maden uzun aradan sonra geldik alırım oylarınızı ve yorumlarınızı.

Hadi yorumlarda sohbet edelim. 🥰

Bölüm : 20.02.2025 00:25 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...