24. Bölüm
Nazlı Kerçin / UKDE. / BÖLÜM 22

BÖLÜM 22

Nazlı Kerçin
nzlkrcn

Sabah gözlerimi araladığımda kasıklarımda hafif bir sızı olsa da bütün vücudum dinlenmiş gibiydi. Dün gece gözlerimin önüne geldiğinde yanaklarımın ısındığını hissetim. Karan harika bir adamdı. Dokunması uyarması gerektiği yerleri fazlası ile iyi biliyordu. Kanatlarım yokken defalarca uçmuştum bulutların üstünde. Peki ya bana ne olmuştu. Karanın elleri arasında içimden öyle bir kadın çıkmıştı ki onu ben bile tanımıyordum. Arzuyla yükseldikçe ortaya çıkan kadın arsızlaşmıştı. Fazla arsız fazla tutkulu fazla talepkar. Ve bu kadın Karanın çok hoşuna gitmişti. O zevkten çığlık attıkça Karan daha da deliriyordu. Devam et diye bağırdıkça Karan daha da hızlanıyordu. Ki çoğu zaman incitmemek için kendini tuttuğunu biliyordum.

Benim ilkim olmasından dolayı Karan durmak istese de o arsız kadın durmak istemiyordu. Yaşadığı bir kaç dakikalık acı kendini soluksuz zevke bıraktığında durmak, doymak istemiyordu. Kalbimin sahibi olan adam artık bedenimin de sahibiydi.

Alnıma değen sıcak dudaklar daldığım düşüncelerden çıkmamı sağladı. Başımı hafifçe yukarı kaldırdığımda Karanın uyku mahmuru gözleri ile karşılaşım.
"Sen uyumuyor muydun?"
"Cık" diyerek biraz daha sokuldum boynuna doğru. Dün akşam nasıl cesursam şuan o kadar utanıyordum.
"Ne zaman uyandın"
"Oldu biraz"
"Neden kaldırmadın beni"
"Kalbinin sesini dinledim". Konuşurken onun beni izlediğinin farkındaydım fakat ben dolabın kulbu ile bakışıyordum. İşaret ve baş parmağı arasına aldığı çenemi yukarı kaldırarak yüzüne bakmamı sağladı.
" Nasıl hissediyorsun kendini" Gözlerimi kaçırdım.
"Utangaç" Hafif kıkırtısını duydum.
"Kocadan utanılmaz" Hafif hafif çenemi okşadı. "Ağrın var mı güzelim"
"Birazcık" Öyle katlanılmayacak bir ağrı değil de hafif bir sızı vardı alt tarafta.
"Kahvaltı edelim. İlaç vereyim sana rahatlarsın"
Onu başımla onaylayarak yataktan kalkmak için hamle yaptım. Fakat belimden sıkıca tutulduğumda hamlem kesilmişti. "Nereye" dedi kendine daha çok çekerken.
"Kahvaltı hazırlamaya"
"Hayır güzelim. Sen ılık bir duşa giriyorsun. Vücudunu dinlendiriyorsun. Bu sabah kahvaltı kocandan" Dün sabah sevgilim derken bugün kocan diye belirtiyordu. Ve evet artık sevgiliden karı kocaya terfi etmiştik.
"Yardım etseydim"
"Bugün emrinize amaadeyim karıcım"
"Sadece bugün mü" Karılık ünvanıyla cilve de bünyeye eklenmişti sanırım.
"Hergün her an emrindeyim" Alnıma sıkı bir öpücük daha kondurduktan sonra yataktan kalktık. "Hadi sen banyoya ben mutfağa". O odadan çıkınca bende kendimi banyoya attım. Gece üzerimi giyinmesi zor gelince karanın fırlattığı tişörtü üzerime geçirmiştim. Onu çıkarıp ayna da kendime baktım. Boynumda gerdanımda hatta vücudumun bir çok yerinde ufak ufak kızarıklıklar mevcuttu. Tekrardan yanaklarımın alev aldığını hissettim. Daha fazla oyalanmadan kendimi duşun altına attım. Ilık su vücuduma yayıldıkça sızımın da azaldığını anlıyordum.

 

Duştan sonra üzerimde bornozla dolabım karşısında giyecek kıyafetlere bakıyordum. Bir an gözüm Karanın tarafına kaydı. Dün gece ki arsız kadın içeriden başını uzattı. Ütülü bir şekilde asılı duran gömleklerinden birini alarak yatağın üstüne attım. Beyaz dantelli iç çamaşırlarımı giydikten sonra gömleği üzerime geçirdim neredeyse dizlerime kadar uzayan gömleğin düğmelerini ilikledim. Islaklığını aldığım saçlarımı tarayıp açık bıraktım. Şuan kurutmakla uğraşamayacak kadar üşeniyordum. Bir iki fıs parfüm sıktıktan sonra merdivenleri inerek mutfağa yöneldim. Karan altında gri eşofman ve siyah sporcu atleti ile tavadaki sucukları tabağa alıyordu. Ne ara bu kadar çok şey hazırlamıştı. Daha seslenmeden başını bana çevirdi. Üzerimde onun gömleği ile beni gördüğünde tava elinde asılı kaldı. Baştan aşağı beni süzerken çıplak bacaklarımda fazlasıyla oyalandı. Bu bakışlarla biraz önceki arsız kadın bay bay diyip ortadan kaybolunca ben ve utancım başbaşa kaldık. Karan süzmeyi bitirdikten sonra elindeki tavayı ocağa bıraktığı gibi büyük adımlarla hemen dibimde. "Aklımı başımdan almakta kararlısın anlaşılan" diyerek boynuma burnunu sürttüğünde huylanarak başımı eğdim. "peki ben kahvaltıyı bırakıp şimdi seni odaya geri çıkartsam nasıl olur"
"Yaa Karaaan" dedim başımı göğsüne saklarken.
"Giyerken cesursun. Karşımda neden utanıyosun"
"Sende bakma öyle"
"Nasıl bakmayayım"
"Yiyecekmiş gibi"
"Zaten niyetim o ama kıyamıyorum. Canını yakmak istemiyorum. Siz biraz dinlenin akşama şu gömleğin hesabını alırız"
"Biz?" Anlamayarak yüzüne baktım.
"Sen veee onlar" diyerek önce göğüslerimi sonra bacak aramı işaret etti gözleriyle.
"Edepsiz". Yanından geçeceğim sıra elini belime sardı.
" Edepsizleştirene ne demeli" Kıvranarak kollarından kurtulup masaya geçtim. Masanın üstü tamamen benim sevdiğim şeylerle doluydu. Patates kızartması, sucuk, ne zaman aldığını ya da aldırdığını bilmediğim simitler, kahvaltılıklar, tahin pekmez karışımı ve hatta soyulmuş havuç. Kahvaltısa gerçekten havucu çok seviyordum ve onun bunu bildiğini bilmiyordum.
"Ellerine sağlık" diyerek masaya oturduğumda oda çayları masaya bıraktı. "Afiyet olsun karıcım."

 

Kahvaltıdan sonra Karan Adayı almak için annesini aramıştı fakat Nurhayat anne Adayı göndermeyip akşam için bizi davet etmişti. Dün geceden sonra kimseyle karşılaşmak istemiyordum. Sanki yüzüme baksalar anlayacaklarmış gibi geliyordu fakat gitmemek ayıp olacağı için kabul etmiştim. Bütün gün evde Karanla başbaşa vakit geçirmiştik. Kahvaltıdan sonra o duş almış ben masayı toplamıştım. Kısa bir süre çalişma odasına bir görüşme için girdiğinde bende akşama götürmek için revani hazırlığına girişmiştim. Tam keki fırından çıkarmış şerbetini dökecekken arkamdan sarılan kollarla kaldım. "Yorma kendini. Yabancı yere gitmiyoruz"
"Eli boş gidilmez ki ayıp olur"
"Olmaz güzelim. Annemler onlar. Misafirliğe gitmiyoruz ki. Gerekirse yoldan bi şeyler alırız"
"Ama ben kendim hazırlamayı seviyorum"
"Peki karım ne derse o. Ben sadece kendini yorma diye demiştim"
"Yorulmam ben merak etme kocacım" Son anda ağzımdan kaçan kelime ile gözlerim kocaman açıldı. İstem dışı kaçan kelime ile benim kadar arkamdaki adamında şaşkın olduğu kasılan bedeninden belliydi.
"Ne dedin sen" dedi beni kendine çevirerek
"Ne dedim"
"Bi daha söyle" dedi yanlış duymadığından emin olmak ister gibi.
"Tatlının şerbetini dökmem lazım" tezgaha geri dönmeyi düşünürken o daha da sıkıştırdı tezgahla arasına "birdaha söyle"
"Olmaz" dedim bakışlarımı kaçırarak.
"Söyle Ukde. Yanlış duymadığımı bilmem gerek. Lütfen tekrar söyle"
"Öyle söyle diyince söyleyemem"
"Söylemezsen Kollarımı arasından kurtulamazsın" Çırpınmam boşaydı. Kaçamayacağımu biliyordum. Utançtan her yerimin kızardığına emin olarak yüzüne baktım. "Kocacı-" Kelimemi tamamlamadan dudaklarıma kapanan dudakların istilası altında kaldım. Tezgahta ki eli belimi sımsıkı sararken o dudaklarımın tadını çıkarıyordu.
"Karıcım" dedi dudaklarımın üstüne doğru. "Sık sık duymak istiyorum bu kelimeyi dudaklarından. Özellikle odamızda ve yatağımızdayken." Ortamın ısısı daha da yükseldiği vakit hafifçe iterek kolları arasından kaçtım. "Tatlı güzel olmazsa senin yüzünden" diyerek konuyu dağıtmaya çalıştım.
"Senin elinin değdiği şeyin kötü olma ihtimali yok karıcım". Allah'ım bayılacağım.

 

Akşam hazırlanırken boynumdaki ve gerdanımdaki izleri kapatmak makyajdan daha uzun sürmüştü. Karan ise yüzünde muzip bir gülüşle hazırlanmamı izliyordu. " Neden kapatmaya uğraşıyosun" dedi koltukta geri yaslanırken.
"Herkese ilan etmemize gerek var mı Karan? "
"Neyi?"
"Sevişt-" diyip sustum. Aynadan ters bakışlarımı ona yönlendirdim. O ise koltuktan kalkıp arkamdan boynuma doğru sokuldu.
"Seviştiğimizi kimseden saklamak zorunda da değiliz. Karımsın. Kocanım. Kimseye hesap vermek zorunda değiliz."
"Özelimizi de ortaya dökmemize gerek yok ama" Boynuma bir öpücük kondurup geri çekildi.
"Sen nasıl rahat edeceksen öyle olsun bebeğim. Ben sadece kendini buna zorunlu hissetme diye diyorum. Ailem seni beni bizi yadırgamaz"

Daha fazla uzatmadan hazırlanıp evden çıktık. Nurhayat annelere geldiğimizde Ada kapıda babasının boynuna atladı. Bir gece de bile özlüyorlardı birbirlerini. Gerçekten çok güzel bir baba kız ilişkileri vardı. Karandan sonra bana sıkıca sarıldığında benim de onu nasıl özlediğimi anladım. Biz gerçekten tam bir aile gibi olmuştuk.

Yemekte Karanın yüzündeki o muzip gülümseme hiç silinmedi. Gülümsemsini çok sevdiğim için bu sorun değildi sorun Nurhayat annenin imalı bakışları ve gülüşleriydi. Stresten terlemeye başlamıştım. Ve sürekli elim boynuma gidiyordu.

Tatlılarımızı yerken babası ve Karan kendi aralarında konuşurken Nurhayat anne elimi tutarak beni salondan çıkarıp kendi odalarına götürdü. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken makyaj masasından kapatıcıyı elime uzattı. Anlamaz gözlerle ona bakarken " Stresten çok terledin sanırım yavrum. Boynundaki kapatıcı akmış" dediği ile gözlerim büyürken yanaklarıma bütün kan hücum etti. Bakışlarım aynayı bulduğunda gerçekten de sol tarafımda belirli bir iki iz vardı.
"Şey been Ayyy" diyerek yüzümü kapattım.
"Gel buraya gel" diyerek beni kolları arasına aldı. Anne sıcaklığı ile sarılırken benim gözlerim dolmuştu.
"Kızım benim. Güzel kızım. Utanma sakın. Vallahi ben çok mutlu oldum. Şükür birbirinizi kabul ettiniz. Benim için yine sorun olmazdı demezdim de. Sonradan görürsün Haluk baban gördü diye utanırsın diye ettim"
"İyi ettin anne. Oda görseydi yüzüne bakamazdım."
"niye bakamayasın kızım. Karı kocasınız siz. Yargılar mıyız biz sizi. Hatta mutlu oluruz." Biraz daha kulağıma doğru yaklaştı sır verir gibi "sanki kendisi çok mu normal biri. Oğlu da babasına çekmiş işte" Ben daha çok utanırken o kahkaha attı.

 

Aşağıda kahvelerimizi içerken "oğlum" dedi. Haluk baba. "Biz size danışmadan bişey yaptık ama siz ne dersiniz bilemedik"
"Siz? " dedi Karan
"Babannem dedem ve ben" diye açıkladı Ada. Merakımız artınca üçü arasında gezdi bakışlarımız.
"oğlum evlendiniz bıyere çıkıp gidemediniz. Üst üste bissürü şey oldu. Dedikki baş başa bir tatile çıkın balayı gibi"
"Aslında benimde aklımda vardı da pek fırsat olmadı" dedi Karan "iyi düşürmüşsünüz"

"Ada?" diye sordum. Onu bırakmak aklımdan bile geçmiyordu.
"Biz ne güne duruyoruz kızım. Biz bakarız torunuma"
"Sen gelmek istemiyomusun güzelim" diye Ada'ya sordum.
"Sonra hep berabee gideriz. Hem ben o kadar uzağa gitmek istemiyorum"
"Uzak? " diye sordum bu defa.
"Venedik'te yer ayırdık size. Haftaya bir haftalık. Biletleri nize kadar herşey hazır"
Venedik mi. Şimdiye kadar şehir dışına bile çıkmamış insandım. Şimdi ülke mi değiştirecektik.
"Aklın kalmasın güzel kızım. Biz Ada ile bir haftalık planımızı yaptık bile"

 

 

Eve geldiğimizde Adayı yıkayıp uyutmuştum. Odaya döndüğümde Karan altında siyah bir eşofman üstü çıplak yatakta uzanıyordu. Beni görünce doğrulup başlığa dayandı.
"Uyudu mu"
"Uyudu. Ben üzerimi değiştireyim" Dolaptan pijama aldığım sıra Karan arkadan gelip elimdekileri geri dolaba koydu. Askıdan aldığı siyah gömleği uzattı. "Bunu giy"
"Neden. Pijama iyiydi"
"Sen bunu giy güzelim. Sabahın hesabını görelim bi" Seslice yutkunduğumda boynuma bir öpücük kondurdu. Elindeki siyah gömleği alıp banyoya girdim. Değil yanaklarım bütün vücudum cayır cayır yanıyordu.

Banyodan çıktığımda Karanın yüzünde fazla memnun bir sırıtış vardı. "Evet şimdi gelelim asıl meseleye" diyerek gömleğin yakalarından tutup kendine çekti. "Nerde kalmıştık. Sen sabah bunun gibi bişeyle aklımı başımdan almıştın değil mi"
"Karaan" diye mırıldandığımda dakika beklemeden dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
"Karım, kadınım." diyerek boynuma yöneldiğinde elleri kısa gömleğin altındna kalçamı bulmuştu. Zaten giydiğim o gömlekte uzun süre üstümde kalmamıştı...

 

 

ben geldiiiimm

beklettim değil mi. Affedin yetişemedim.

Bölüm hakkında yorumlarınızı buraya alayım.

yıldıza basmayı da unutmayın. Oy ve yorumlarınız beni çok mutlu ediyor. 💕

Bölüm : 15.03.2025 22:34 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...