Sabah erkenden uyanmıştı Ukde. Bu eve geleli 2 ayı geçmişti. Ada iyice alışmıştı Ukde ablasına. Onun sayesinde iyice iştahı açılmıştı. İlk zamanlarda kürdan gibi olan kız iki ayda kilo bile almıştı. O küçüçük yanakları tombişleşmişti. Bu sabah okulu yoktu. Ona kahvaltıda pankek yapmak için neşeyle mutfağa indi. Telefonundan kısık seste müzik açarak pankek hamurunu hazırlamaya başladı. Biryandan şarkıya eşlik ediyor, bir yandan da kahvaltıyı hazırlıyordu. Dolaptan aldiği domates ve salatalığı doğrayarak tabağa aldı. Peyniri çıkarıp Adanın sevdiği gibi küçük kalıplarla şekillendirdi pekmez ve tahini karıştırıp küçük kaseye koydu. Şekilli tavayı çıkartıp hazır olan hamurdan az az döktü. Alt tarafları pişince ters çevirip diğer taraflarının da pişmesini sağladı. Ada daha çok görsele önem verdiği için yiyeceği şeyleri şekillendirmek için birsürü kalıp almıştı. Pankek tavası bile şekilliydi. Haşladığı yumurtayı dörde bölerek tabağa aldı. Çayı demledi. Ada için dolaptan elma havuç şeftali portakal çıkararak meyve sıkacağında sıkıp içine bal kattı ve bardağa koydu.
Sultan hanım bir haftadır izinliydi. Kızı yeni doğum yaptığı için yanına gitmişti. O yüzden bu bir haftada işler sadece Ukdeye kalmıştı. Kahvaltıyı hazırladıktan sonra. Yavaşça Adanın odasına girdi. Minik kız hala mışıl mışıl uyuyordu. Yavaşça yatağının yanına yaklaştı tombiş yanağına ufacık bir öpücük kondurdu. Ada mırıldanarak diğer tarafına döndüğünde aynı öpücükten oraya da kondurdu. Yastığa daha çok gömülen kızı uyandırmak hep zordu zaten. Minik minik gıdıklamaya başladi. Ada hem kıkırdıyor hemde uyanmamak için gözlerini açmıyordu. Ukde daha çok gıdıklayınca el mahkum küçük kızda uyanmıştı. "Hadi bakalım elini yüzünü yıka mutfakta seni bekliyorum" diyerek poposuna ufacık vurdu.
Ukde mutfağa inmiş son hazırlıkları da tamamlamış Adayı bekliyordu. Ada ayıcıklı pijamaları ve pandufları ile ayaklarını sürüyerek mutfağa geldi. Sultan hanım ve Karan bey olmadığı için ikisi mutfakta kahvaltı ediyordu. İkili neşe ile kahvaltı ederken çalan kapı kahvaltılarını bölmüştü. Ukde kapıyı açmak için mutfaktan çıktı.
Kapıda kırmızı mini elbisesi, siyah yüksek topuklu ayakkabısı, platin sarısı saçları ve kıpkırımızı dudaklara sahip neredeyse manken edasıyla duran kadına baktı.
"Sende kimsin? " dedi kapıdaki sarışın kadın. "Kime bakmıştınız? " dedi ukde sorduğu soruyu es geçerek. "Yenisin belli ki beni tanımadığına göre. Hande ben şekerim Adacık evde değil mi? " diyerek müsade bile istemeden içeri daldı. Ayakkabılarının çıkardığı tık tık sesleri ile "Adaacııım" diyerek salona ilerledi. Ada bu sesi tabımıştı. Hızla mutfaktan çıkarak Ukdenin yanına geldi."
Sen yine neden geldin? " dedi karşısındaki kadına.
"Ama güzelim ben senin için geliyorum senin bu dediğin ayıp değil mi? " diyerek yaklaşmak istedi. Fakat ada Ukdenin arkasına daha çok saklandı. "Sen yeni bakıcı mısın? " dedi Ukdeye dönerek. "Hayır! " diye çıkıştı ada Ukde ablasına fırsat vermeden. "Bakıcım değil. Ablam o benim". Hande şaşırmıştı bu küçük kız ilk defa birini savunuyordu.
" Tamam tatlım"diyerek suyuna gitmeye çalıştı"ablan olsun. Ben seni özledim seni görmeye geldim"dedi biraz daha yaklaşarak.
"Ama ben seni özlemedim ve istemiyorum" dedi Ada. Ukde bu çıkışına şaşırarak adaya döndü
"Canım öyle denir mi hiç. Çok ayıp eve gelen misafire böyle davranılmaz" diyerek adayı sakinleştirmeye çalıştı. "Bişey içer misiniz? " Sorusnu handeye yöneltti.
"Bir kahve alabilirim" dedi Hande.
Ada handeyi asla sevmiyordu. Babasının aklını çelmiş olabilirdi fakat ada onun kötü kalbini biliyordu. Çünkü babasının olmadığı zamanlarda eğer kendisine kötü davranırsa onun canını yakacağını, babasıyla evlenip ondan koparacağını ve hatta evlendikten sonra anneannesinin evine göndereceğini söyleyerek tehdit ediyordu küçük kızı. Fakat dışarıdan bakıldığında Hande sevgilisinin kızını hoş tutmak için elinden geleni yapan, onu mutlu etmek için birsürü oyuncaklar hediyeler alan ve birlikte vakit geçirebilmek için imkan kollayan kadın olarak gözükürken. Ada babasını kıskanın küçük şımarık kız çocuğu gibiydi.
Ukde mutfağa gittikten sonra Hande yüzüne yine o sinsi gülümsemeyle kıza baktı. "O mu kurtaracak seni. Çok seviyorsan anneannene giderken oda seninle gelebilir" diyerek bacak bacak üstüne attı. Ada daha önceleri babasına bunu anlatsa da Karan kıskançlıktan yaptığını düşünerek inanmamıştı kızına. Zaten işine olan yoğunluğu ile çokta fazla ilgilenemiyordu son zamanlarda. Ukde resmen ilaç gibi gelmişti.
Ukde elinde kahve fincanı ile salona girdiğinde hande sahte gülümsemesini yüzüne kondurarak kahveyi getiren kıza baktı. Kız altında taytı tişörtü ile kendisine pek te rakip gibi durmuyordu. Fakat kabul etmeliydi güzel kızdı. Hande kahvesini içerken çantasındab çıkarığı bebeği Adaya uzattı. "Yeni çıkmış bu serisi. Görünce aklıma sen geldin bebeğim. Seviyorsun değil mi bu bebekleri" Ada huysuzca bebeği alıp koltuğun kenarına koydu. Ses çıkaramıyordu. Çünkü karşısındaki kadından korkuyordu. Ukdenin gözünde küçük kızın hali kaçmamıştı. Üstelik bu kadında farklı bir hava vardı. İçine sinmeyen bişey. Hande biraz daha oturduktan sonra kızdan yüz bulamayınca kalkıp gitti. Onun gitmesinin ardından Ada ona aldığı bebeği çöpe atarak odasına çıktı. Ukde bu duruma şaşırmıştı çünkü ada gerçekten o bebekleri çok seviyordu. Fincanı mutfağa bırakıp arkasından oda odaya çıktı
"Güzelim neyin var" dedi kapıdan girerken.
Ada omuzlarını silkmiş "yok bişey" diye geçiştirmişti.
"Bana anlatabilirsin biliyosun değil mi" dedi ukte uzlaşmacı sesiyle
"Sende inanmazsın ki" dedi ada titreyen sesiyle
"Ben sana inanırım güzelim. Sen yalan söylemezsin"
"Ama babam inanmıyor ki! " dedi Ada artık ağlamaya başlamıştı.
"Anlat bana Adacım. Neden ağlıyorsun. Baban bence yanliş anlamıştır ondan sana öyle gelmiştir" Diyerek orta yolu bulmaya çalıştı
"Kötü kadın o" dedi ada gözyaşlarını silerken"çok kötü. Ama babam inanmıyor. Kimse yokken hep beni korkutuyor. Babama söylersem kötü olacağını söylüyor. Kücük cadı diyor bana. Babamla evlenınce beni babamdab ayıracakmış. Anneannemlere gönderecekmiş"diye herşeyi anlatmıştı ada hıçkırıklar arasında. Ukde duydukları ile şok olmuştu. Oysa sezmişti zaten o kadında bir tuhaflık olduğunu. Sıkıca sarıldı küçük kıza.
"Ağlama güzelim. Ben sana inanıyorum. Babanın da inanmasını sağlarız" dedi saçlarını severken
"İnanmazki söyledim ama inanmıyor" dedi küçük kız burnunu çekerken.
"İspat ederiz bitanem" dedi Ukde. Adanın gözleri parlamıştı.
"Nasıl yapacağız" dedi hemen gözyaşlarını silerek.
"Sen orasını bana bırak. Eğer bidaha gelirse ben yanınızda yokken bakalım neler yapıcak. Ben ayarlıcam ama aramızda tamam mı kimseye bişey söylemek yok" dedi Ukde. Ada hızla başını sallayıp kollarını Ukdenin boynuna sarmıştı. "Boyama yapalımmı" dedi anında neşesi yerine gelirken. Akşam Karan geldiğinde Ukde Hande'nin geldiğini anlatmış. Ama planları hakkında ağzından bişey kaçırmamıştı.
Hande'nin gelişinin üstünden nerdeyse on gün geçmişti. Ama kadın tekrar gelmemişti. Normalde geldiğinden hoşnut olmayan Ada resmen gelmesi için dua edecek kıvama gelmişti.
İşte bugün beklenen gün gelmişti. Hande yine üzerinde mini elbisesi ve topuklu ayakkabısı ile salona girmişti. "Adaaaacııııımmmmm" diye şakıyarak kendisini belli etmişti. Ada yukarıdan aşağı indi suratsız bir şekilde. Her zaman olduğu gibi davranmak zorundaydı. Yoksa anlayabilirdi. "Yine neden geldin" dedi Ada suratını asarak.
"Seni özlüyorum ben şekerim. Sen hiç beni özlemiyor musun" diyerek yanına yaklaştı.
"Kahve alır mısınuz" dedi ukte ayağa kalkarken.
"Ah canım çok iyi olur" dedi yüzündeki gülümseme ile. Ukde kalkmadan önce oturduğu koltuğun arkasındaki yastığın altına telefonunu koymuş. Ses kaydını açmıştı. Mutfağa gidip kahveyi hazırlamaya başladı. O sıra aklı salonda olsa da dikkat çekmemek için mecburdu.
Ukde mutfağa gittikten sonra Hande Adaya biraz daha yaklaştı. "Bana bak küçük cadı. Senin burnun fazla büyümüş. Sultan varken böyle davranamazdın. Ona bu kadar güvenme bence." dedi kolunu tutarak. "Sen bekle ama bak ben babanı nasıl alıyorum elinden. Seni de o ablan olacak kızı da nasıl gönderiyorum burdan" diyerek kolunu sıktı biraz
"Kolum acıyor bırak" dedi titreyen sesiyle.
"Sen hele bi sesini çıkar bak ben daha nasıl yakıyorum canını" diyerek kolunu bıraktı.
Bu sıra ukde odaya girmiş kahveyi bırakmıştı. Çaktırmadan telefonunu alıp kaydı durdurdu. Hande kahvesini içip aklınca Ada ile ilgilendikten sonra evden gitmişti. Adayı odasın gönderdikten sonra mutfakta kaydı açarak dinlemeye başladı. Tekrar aynı şeyleri duymasını istemiyordu. Kaydı dinledikten sonra sinirleri iyice zıplamıştı. Hele ada kolumu bırak dediği yerde telefonu düşürmemek için zor tutmuştu kendi. Hızla yukarıda Adanın odasına girdi. Küçük kız yatağına uzanmış uyuyakalmıştı. Yavaşça yanına yaklaşıp kolunu sıvadı. Kadının tuttuğu yer kızarmıştı resmen. Bu kadar mı sıkmıştı kolunu. Onu orda yanlız bıraktığı için pişman olmuştu bile. Hemen kolunun resmini çekti. Akşama bu kızarıklık kalmayabilirdi.
Odadan çıktıktan sonra hızla Karan beyi aradı.
'Alo ukde? 'Dedi karan çünkü kız kendisini hiç aramazdı
'Merhaba karan bey. Rahatsız ediyorum özür dilerim. Fakat eve gelebilme imkanınız var mı? '
'Ada iyi mi? 'Dedi Karan korkuyla.
'Ada iyi uyuyor. Ama bilmeniz gereken bir konu var. Akşamı bekleyemedim. Önemli' diyerek durumunu anlattı.
'Peki geliyorum' diyerek telefonu kapattı. Hızla şirketten çıkarak arabasına atladı. Bu kız bu zamana kadar kendisini asla aramamıştı. Ada istediği zaman kendi telefonundan arıyordu. Evde bile kendisi ile çok fazla muhattap olmuyor işine odaklanıyordu. Kızı ile sohbetleri olmasa yada kendisinin sorduğu sorulara cevap vermese sesini dahi duymazdı. Eğer bir anda böyle aradıysa sorun büyük demekti.
HELLO CANLAR
BÖLÜMÜ BEĞENDİNİZ Mİ
SİZCE KARAN DUYDUKLARINDAN SONRA NE YAPACAK
ADA VE UKDENİN PLANI NASILDI
SİZCE İŞE YARAYACAK MI
UKDE DOĞRU MU YAPTI.
OY VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN 🙏🙏💓
🥰🌺🥰🌸❤
Okur Yorumları | Yorum Ekle |