Kara İnci aldığı görev için o kokoş kadını göz hapsine almıştı. O sürtük karı şuan sözde kulüp dedikleri yerde konken oynuyordu. Bir kaç gündür izlemedeydi zaten. Tek yaptığı şıkır şıkır giyinip gövde gösterisi yapmaktı.
Bugün tam kulüp çıkışında daha ne olduğunu anlamadan kendini siyah bir minibüsün içinde bulmuştu Hande. Karşısında siyahlar içinde bulunan bir kadın vardı. Hemen dibinde aynı onun gibi siyah giyinen bir adam. “Siz kimsiniz” Diye bağırdı. “Siz kendinizi ne sanıyorsunuz ? Benim kim olduğumu biliyor musunuz? Başınıza büyük bela alıyorsunuz.”diye ciyak ciyak söylenmeye devam ediyordu.
“kapat şunun ağzını”dedi İnci sinirlice. Fazla ciyak bir sesi vardı ve bu tahammül edilebilcek seviyede değildi. Yanındaki adam tek kelime etmeden ağzına bandı yapıştırdı. Zaten araca ilk bindiği an ellerini arkadan bağlamışlardı.
Minibüs eski bir deponun önünde durdu. Adam handeyi kolundan tuttuğu gibi indirdi aşağı. İnci önce Hande ve kolunu tutan adam arkadan deponun büyük demir kapısından içeri girdi. Deponun ortasındaki sandalyeye oturttular kadını. “eeveeeeeett”dedi inci konuyu uzatmadan. “duydum ki ufak bir kıza ve yanındaki kadına destursuz hareket etmişsin.”
derken etrafında dönüyordu.
“eee karan kadına el sürmediği için bana düştü bu iş”. Hande korkuyla titredi.
“b-ben bişey yapmadım” dedi.
“ben öyle duymadım ama. Duydumki önce küçük Adacığı korkutmuşsun. Yetmemiş foyanı ortaya çıkaran kızı tehditler savurup canını yakmışsın.”diyerek arkasında geçmiş ve saçlarını eline dolamıştı. “böyle mi çekmiştin o kızın saçlarını” diye fısıldadı kulağına.
Bu saçlara kimbilir kaçbinliralık keratin bakımlar boyalar yaptırnıştı. O an yanındaki adamın kendine uzattığı makası alıp o bakımlı saçlarının dibine makası vurmuştu. Hande ne kadar çırpınsa da kaçamamıştı. Ukdenin acıttığı her saç telinin imkanını alır gibi saçlarını saçma sapan ve yamuk yamuk kesmişti Kara İnci. Daha sonra koluna yapıştı. Hususi bugün için uzun tırnaklar yaptırmıştı. Derisine iyi batması için.,
“böyle mi geçirdin tırnaklarını o kızın koluna”derken çoktan derisinden sızan ıslaklığı hissetmişti. Elini arkaya uzatıp büyük makası eline aldı. Ne deniyordu bu modele badem tırnak mı diye mırıldandı kendi kendine. Aldığı makasla bütün tırnaklarını tam dibinden kesti. Eminim binlerce lirayı da buraya bayılmış olmalıydı. Hande artık çırpınmayı bağırmayı bırakmıştı. Kurtuluşu yoktu. Başına geleceklere razı geldi. Ses ederse başının daha çok derde gireceğini anlamıştı. En son çenesini kavradı sıkıca
“şimdi beni iyi dinle. Sana son şans veriyorum. Eğer bidaha Ukdenin de küçük Adanın da bir kilometre etrafında görürsenim seni bunlar bu yaşadıkların o kadar hafif kalacak ki. Yolda bile denk geldiğine pişman edeceğim seni. Şimdi bu kılıkta pek ortalıkta görünmek istemezsin sanırım. Bizim adamlar evine kadar eşlik edecek sana. Artık adım atarken daha dikkatli olursun” diyerek kızın çenesini bıraktı. Sanırım bir kaç gün çenesindeki morluğu gizlemeye çalışacaktı.
O sırada Karan ise Hande’nin babasının yanındaydı. Birlikte yaptıkları çok iş vardı.
“eeee Burhan bey. Durum anlattığım gibi. Şimdi sana iki seçenek sunuyorum. Ya kızının pılını pırtını toplatıp bu ülkeden def edersin.. Yada bundan seni bu piyasadan silerim” Burhan bey karşısındaki adamın elinin uzunluğunu biliyordu. Eğer bu adamla ters düşerse adı bile kalmazdı. Usulca başını salladı. Cebinden telefonunu çıkarıp bir kaç işlem yaptıktan sonra ekrandaki görüntüyü Karan beye gösterdi. Üç gün sonraya İtalyaya alınmış bir bilet vardı tek yönlü. Burhan bey Handeyi italyadaki şirkete gönderecekti. Adı namı şirketi kariyeri bulunduğu mevki kızından bile önemliydi. Karan memnun olmuş ifade ile başını salladı. “akıllı bir adam olduğunu biliyordum”dedi ve ayağa kalkıp ordan ayrıldı.
Ada ve ukde evde her zamanki gibi oyunlar oynamış resimler yapmış günü dolu dolu geçirmişti. Bu sıralarda Sultan artık dönmüştü. Ukdeye pek iş düşmüyordu. Sultan’ın kesinlikle en şaşırdığı şey ise Karan Bey’in onlarla mutfakta yemek yemesiydi. Kaç yıllık çalışandı ama asla aynı sofrada oturmamışlardı daha önce. Şimdi küçük Ada tezgahın üstüne oturmuş elinde yeni pişmiş olan kremayı kabuklanmaması için karıştırıyordu. Ukde ise fırından çıkardığı kekin ilk sıcaklığının çıkmasını beklerken meyveleri doğruyordu. Kekin ilk sıcaklığı çıktıktan sonra ortadan ikiye böldü. Arasına Adanın karıştırdığı kremayı döktü. Ada ile birlikle kremanın üstüne meyveleri serpiştirdiler. Diğer keki de üstüne koyup tekrar krema ve meyverler ve çikolata parçaları ile süslediler. Adacığın istediği meyveli pasta şimdi hazırdı. Onu dinlenmesi için dolaba koyup arkasını döndüğü an Ukde yüzüne gelen unla neye uğradığını şaşırdı.. Ada tezgahın üstündeki un kabına elini daldırmış ve bir avuç unu Ukdenin suratına fırlatmıştı. Kahkaha atarak “hayalete benzedin”dedi. Ukde eliyle yüzündeki unu temizleyip gözlerini açtı. “seni fındık kurdu seni”diyerek tezgaha yaklaştı. Elini un kabına daldırdığı sıra Adanın kahkaları durdu. “Hayır hayır ukde abla yoo”demesine kalmadan Ukde eline aldığı unu Adaya doğru üfledi. Şimdi küçük kızda beyazlar içindeydi. “ Buu bir savaş çağrısıdır” diterek elini tekrar una sokup Ukdenin üzerine fırlattı. İkiside kahkaha atarak birbirine un atmaya devam ederken Ukde eline tekrar un almıştı ki ada tezgahtan zıplayıp masanın etrafında koşmaya başladı. “Gel çabuk buraya. Ben seni casper yapmazmıyım”diye peşinde koşuyordu Ukde de. Ada tam kapıdan çıkmak üzereydi. Ukde ise elindeki unu ona doğru üflemişti. Ama un Adaya gelmemişti. O an o saniye mutfak kapısından içerdeki kahkahaları duyan Karan merak edip mutfağa gelmişti. Ve kapıdan girmesi üle üstü başı un olmuştu. Ada ve Ukde aynı anda “hiiiiiiiihhhh”derken karan kapattığı gözlerini açmıştı. Karşısında saçından ayağına kadar una bulanmış iki kızı görünce şaşkınlığı büyüdü. Daha sonra başını kendi üstüne eğdi. Takım elbisesi bembeyaz un olmuştı. Hatta alnına düşen saçında bile un vardı. Ukde bi anda adama yaklalıp elbisesindeki unları temizlemek için ellerini Karanın üstüne sürmüştü. Fakat hesaba katmadığı başka şey ise ellerinin daha beter olduğuydu. Temizlemeye çalışıtken daha beter hale getirmişti. “özür dilerim efendim. Çok özür dilerim. Bikerek olmadı. Gerçekten özür dilerim” diyerek temizlemeye çalışırken karab Bileklerinden tuttu. “Bırak daha beter ediyosun”diye söylenince kafasını kaldırığ kıza baktı. Ukde bileklerinden tutulunca korkmuştu. Babası ne zaman bileklerini tutsa sonunda mutlaka canını yakardı. Bundan mütevellit gözlerini sımsıkı kapatmış omuzlarını kaldırıp başını omuzlarının arasına saklamaya çalışmıştı. Karan kızın bu ifadesini görünce elini ateşe değmiş gibi çekti. Ukde hala özür dilemeye devam ediyordu. Başını yerden dahi kaldıramadı. Karan gözlerini kıza dikmiş az önceki tavrını çözmeye çalışıtken “amaaanıııınnnn”diyen sesle ikiside başını kapıya çevirdi. Sultan önce mutfağın haline sonra içerdeki kişilerin haline baktı. Özellikle iki kız tamameb una bulanmışken Karan beyde burdan nasibini almıştı. Karan hızla kızdan uzaklaştı. “yukarı çabuk ikinizde. Önce şu üzerinizdeki undan kurtulun. Daha sonra salonda sizi bekliyor olucam bunu konuşmak için”dedi.Ukde önce adayı yıkamak için banyoya soktuğu sıra Sultan gelmişti. “ben adayı temizlerim kızım sen bi kendini arıt”diyerek kızı odasına yolladı.
“aaah ada aaah. Sonunda ukdeyi de yoldan çıkardın.” Diye söyleniyordu Karan salonda. Herkes duşunu almış üstünü değiştirmiş salona inmişti. Ukde adanın sultan ise ukdenim saçlarini örmüştü. İkisine örgüsünü sağ omzundan aşağı almıştı. Başları önce önce güzelce fırçalarını yediler. Ardından güzel bir yemek yiyip üstüne hazırladıkları pastalayi yediker. Ukde adayı uyuttuktan sonra. Mutfakta kalan son İşleri toparlamıştı. Pek uykusu olmadığı için açık terasa çikmış elinde kitabı üstünde battaniyesi masanın üstünde ise kahvesi ile keyif yapıyordu.
Karan odaya çıktıktan yaklaşık iki saat sonra telefonu çaldı. Arayan kapı önündeki koruma Hasandı.
'noldu hasan gece gece'diye sordu. Bu saatlerde aranmayı sevmezdi.
‘ Efendim rahatsız ettim fakat Ukde açık terasta şuan uyuyor. Müsadeniz olursa içeri alalım demiştim. Hava serin' karan elini yüzüne sürdü. Dışarda uyumakta neydi
‘Tamam hasan işine bak sen ben hallederim' diyerek aşağı indi. Gerçekten elinde kitapla genç kız uyuyordu. Yavaşça omzunu dürttü “ukde.uyan”dedi ama aldığı tepki mırıldanmanın ardına battaniyeye daha çok sarılan kız oldu. Bir kaç defa daha seslendi ama artık nasıl uykuya daldıysa genç kız duymadı. Karan başını iki yana sallayıp kızın elindeki kitabı sehpanın üzerine koydu. Battaniyeyi açıp kızı kucağına aldı. Daha kucağına aldığı an ukde başını boyun boşluğuna yerleştirip bişeyler mırıldandı. Bu sıra dudakları boynuna değince karan olduğu yerde kasıldı. “tövbe Allah’ım tövbe”diyerek merdivenleri çıktı. Ayağıyla kapıyı açıp genç kızın odasına girdi. Kucağındaki kızı yavaşça yatağa bıraktı. Daha o an başının altındaki yastığa sımsıkı sarılan kız başını sıkıca sarıldığı yastığa gömdü. Bu sırada büzülen dudaklarına baktı karan. Hemen kendini topladı. Başını iki yana salladı. Kızın üstünü örtüp odadan ayrıldı.
BİR BÖLÜM DAHA BİTTİ.
UYGULAMADA SIKINTILAR OLDUĞU İÇİN GİREMİYOM. GİRSEM BÖLÜMÜ ATAMIYORUM
YENİ BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ.
SİZCE BUNDAN SONRA NELER OLACAK
EN BEĞENDİĞİNİZ SAHNE NERESİYDİ
YORUM YAPMAYI OY VERMEYİ UNUTMAYIN LÜTFEN 😍🌺😍🌸.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |