Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Soğuk Nevale. .

@nzlkrcn

Pansumanı bitirdikten sonra Erdem amcayla karargahtan çıktık. Eve vardığımızda ben kapının yabına saklanıp Demet teyzenin kapıyı açmasını bekledim.

"Hoş geldin hayatım. Geciktin. Haber de vermedin. "

"Hoşbuldum canım. Son zamanda ufak tefek belalar çıktı da başıma haber edemedim. "

"bela derken"

"Hii aşk olsun albaycığım ben belamıyım? " diyerek çıktım kapı önüne.

"Belasın tabi. Tatlı belamsın sen benim"

"YONCAAAAA!!! SEN NERDEN ÇIKTIIIIN? "Miiss miis. Bütün apartman duydu geldiğimi. Baş parmağımla arkamı işaret ederek. " Merdivendeeeeren"diyiverdim. Keşke demeseydim. Kalçama şaplağı yedim. "Cadı seni gel buraya"diyip sımsıkı sarıldı boynuma. " Neden haber vermedın? Hazırlık yapardım sana. Ayy aşk olsın ya. Olmadı ki böyle. Deren delirecek seni görünce "konuşarak benim kolumdan tutup içeri girdi ayağıyla kapıyı kapattı. Biz içeri üç adım atmıştıkki kapı çaldı. " Hiiii kocamı kapıda unuttum" Koşarak kapıyı açtığında elleri belinde çatık kaşlı bir albaycık vardı. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Hatun bi. Kapıyı yüzüme kapatmadığın kalmıştı. Kızını buldun beni attın gideyim ben karargaha geri madem" Hem trip atıyor, hem ayakkabılarını çıkarıyordu. "Ayy aşk olsun kocacım. Ben bi anda yoncayı görünce şok oldum ondan şey oldu yoksa ben seni hiç kapıda unutur muyum seni. Gel evimin direği" Vallahi cilve konusunda master yapmış bu kadın. Ben onları izlerken arkamdan bişey sırtıma atladı. Atlarken sesi de eksik kalmadı. "YONCA ABLAAAA"

"Dereenn canııım"

Ona döndüğümde oda sımsıkı atlamıştı boynuma. Tamam bunlar ana kız benim gırtlağımı sıkmaya yemin etmişti bellliydi.

İçeri geçtiğimizde biraz sohbet ettikten sonra. "Yoncam sen üstünü değiş rahatla bizde Derenle sofrayo kuralım. Sonra beraber otururuz"

Bu süre zarfında derenle aynı odayo paylaşacaktım. Daha önce abisiyle kaldığı için çift katlı ranzası vardı. Hala bazen arkadaşları gelir kalır diye değiştirmemişlerr. Aa sahi erdem albaycığımın bide oğlu var. Demir abi kendisi çok başarılı bi mühendis. Yaptığı işler sonucunda bir çok ülkeden teklif aldı son iki yıldır da almanyada yaşıyor.

Ben üzerimi ddeğiştirdikten sonra mutfağa geçtim. Masayı kurmak üzerelerken yetiştim el birlik masayı kurup yemeğe başladıl aynı zamanda da sohbet etmeye.

"Nasıl yapacaksın kızım. Ev işini."

"Lojmanı tuttum teyzem. İşte eşyalar var alınacak. Bu bir haftada da eşyaları alırım diye düşünüyorum. Evde temizlenecek. Yarın sabahtan bikaç mobilyacı gezsem. Akşama da evi temizlerim dedim. "

"İyi düşünmüşsün kızım benim Yapabileceğim bişey varmı? Bu hafta kurumda işler biraz yoğun olsa da elimden gelenş yaparım. " Kendisi kimsesiz çocuklar yurdunda müdürde.

"Yok teyzem ben hallederim. Ama buralarda pek yer bilmiyorum. Eğer demet müsaitse bana eşlik edebilir. Tabi isterse "

"İstemem mi hiç ablam özledim seni zaten kızkıza gezeriz"babasına baktı izin ister gibi.

" Tabi gidebilirsiniz. Ama tek başınıza olmaz. Buraları biliyosun kızım. Yanınıza bir asker görevlendiririm. "

" Albayım kimseyi şahsi işlerim için meşgul etmek istemiyorum "

"Bu meşgul etmek değil kızım. Biliyosun merkezden uzak buralar. Burda öyle mobilyacı da yok. Tek gidip gelemezsiniz. Deren tekte gitse ya ben bırakırım yada merkeze kadar bir asker eşlik eder. "

"Peki sen nasıl uygun görürsen"

"ben yüzbaşıya söylerim o eşlik eder size. "

"Bugünki yüzbaşı mı"

"evet bi yanlışı mı oldu? "

"Yok hayır hayır. Fazla soğuk nevale gibi geldi o. Bütün gün çatık kaşlarla gezecek yanımızda. "

"Uğur abi mi? "

"Heh ta kendisi" Bu cümlemle üçüde kahkaha attı.

"Uğur abi soğuk sessiz durur ama çok iyidir. Sen ona bakma. Yabancılara karşı yabani o. Bana çok yardımı oldu. Geçen sene ben dersten kalacaktım onun sayesinde geçtim"

"Ne dersi? "

"Fransızca"

"O Fransızcada mı biliyomuş"

"Ohooo onun bildiği dilleri saysam ben"

"yontulmamış kalas gibi duruyor" Tekrar kahkaha attılar. Ne vardı gülecek sanki.

"Anlaşılan bugün tanıştınız siz, pardon tartıştınız"

"Pansuman yaptım. Bundan sonra hergün geleceksiniz dedim ben yaparım dedi. "

"Der o der ama yapmaz"

"Yapmamış zaten. Bende albaya söylerim dedim. Gelmeyi kabul etti"

"kabul mü etti? "

"Evet neden etmesin? "

"o böyle blöflere pek kanmazda"

"Blöf yapmadım ki söylerdim gerçekten"

"ben yüzbaşıyı arıyayım. Sabah sizinle gelsin. Hem karargahtan çıkması ona daha hayırlı. "

"Neden ki? "

"Son görevde yaralandı. Hem sırtı hem karnı yara. Timi. Görevde o gidemedi. Sağa sola sarıyo. Haberleşmeye girmesini yasakladım bu defa yapacak bişey bulamayınca kendini eğitime veriyo. 2 defa dikiş patlattı hala durmuyo. Sizinle çıksın ki karargaga bulaşamasın"

"Sırtındada mı yara var? "

"Evet görmedin mi? "

"Hayır sadece karnını göstersi başka yok dedi. "

"sırtı küçük bıçak yarası ondan umursamamıştır. Sen yarın ona da bak kızım, ben geç olmadab arıyayım. "

Telefonu ikinci çalıştan sonra açıldı.

"Yüzbaşı keskin. Müsait misin? "

"........... "

"Yarından itibaren sana bir görev veriyorum"

"............ "

"Bugün gelen doktor hanım ve deren bu hafta ev için alışverişe çıkacak. Pek bilmez onlar mobilyacı falan. Onlara eşlik etmeni istiyorum"

"............. "

"Görevin olmadığını biliyosun. Haberleşmeye girmen yasak. Bu görevi sana uygun gördüm. İtirazın mı var.? "

"............ "

"Hem böylelikle karargahta biraz senden nefes alır. Barut gibi geziyosun. Yarın sabah biz geldikten sonra çıkarsınız."

".......... "

"İyi geceler yüzbaşı"

Ayyy adama emri vaki oldu ama komutanın emri sonuçta. Yarın bütün gün suratsız suratsıs benimde keyfimi kaçıracak bu adam. Keşke başka birini görevlendireydi.

Biraz daha sohbetin ardından yatmak için ayaklandık. Zaten yol yorgunluğu falan derken kafam yastığa çeyrek kala sızmışım. Sabah erdem amcanın sesiyle yataktan fırladım.

"KOĞUUUŞŞ KAAALKKKK" Yataktan atladığım gibi hazıola geçtim sanki 40 yıllık asker gibi. Bu halime albaycığım gülerken deren hiç bişey olmamış gibi kıvrılıp uyumaya devam etti. Kızın dünya umrunda değil.

"Ben onu kaldıryimmi"

"Bu sese kalkmıyosa eğer sen nasıl kaldırcen acaba"

"İzle ve gör albaycığım. " Sesimi yükselterek konuştum. "Demet teyzeeeeee bu hafta Harry Styles imza günü için türkiyeye gelecekmiş duydun mu?? "

"Ne ne zaman nereye kaçta nerde ? " Yataktan fırladı.

"İstanbul'a mı baba ben istanbula gitçem bilet bulalım kaçında gelcekmiş nerede olcekmiş" Biz kahlahalarla gülerken o taramalı tüfek gibi devam ediyordu

"Ben sana uyandırırım demedim mi"

"Ulan kızım benim sesime kalkmıyo. Elin gevurunun adını duyunca yataktan fırlıyo."

Yaptığımızı anlatan deren dudaklarını büzdü. "Aşk olsın yonca abla ya bu yapılır mı. İnsana hiç"

"E kalkmadın napalım. Bugün işimiz çok hem. "

"İyi kalktım kalktım"

Hep beraber kahvaltı edip karargaha geçtik. Albay'ım yüz başını arayıp çağırdı. Gideceğimizi bildiği için sivil kıyafetle gelmişti. Üstünde lacivert bir tişört ve siyah kot pantolon vardı. Şaka gibi ama bende de lacivert diz kapaklarımda biten kalın askılı bi elbise vardı.

"önce revire inelim sonra çıkalım olurmu albayım"

"olur kızım deren burda siz çıkarken alırsınız"

"Emredersiniz komutanım"

Beraber revire doğru yürüdük. Yanyana lacivertler içinde sanki çift gibi olmuştuk. Tövbee ben neler diyorum. Revire girince sedyeye oturdu. "Üstünüzü çıkarır mısınız"

Ben eldivven giyerken o üstünü çıkarmış uzanmıştı. Ee sırtı acımıyo mu? Önce karnına pansumanı yaptım. İkimizden de hiç ses çikmiyordu. Pansuman bitince tam tişörtünü giyecekti ki "arkanı döner misin" Sorumla öylece kaldı. "Sırtındada yaran varmış. Dün yok demiştin. Döner misin? " Şaşırmış vaziyette arkasını döndü. Sarıgıyı kaldırdığımda çok derin olmadığı için dikiş atılmamış. Fakat pansuman yapılmadığu için hafif enfeksiyon kapmış bir yara vardı. "Buraya en son ne zaman pansuman yapıldı"

"Hastane"

"O günnden beri yapılmadı mı"

"Arkamı göremiyorum"

"Duştan sonra nasıl yaptın"

"Duşa girmeden öncesi sızdırmaz bant yapıştırmaya çalıştım. "

"Enfeksiyon kapmış, biraz canın yanabilir"

"Sorun değil"

Yaranın etrafını temizlemek içim batikon sürdüğümde hafif bi sızlanma sesi duydum bundan sebebi yaraya üflemeye başladım. Benim üflememle bütün sırtı kasıldı. Tekrar batikonu sürüp üfleyince kendini öne çekti.

"Yandı mı.? "

"Yanması problem değil. Lütfen üflemeyin."

Kremi sürüp tekrar temiz sargıyla kapattım.

"Eğer duş alırsanız ardından sargıyı değiştirmemiz lazım. Enfeksiyon geçmezse istirahat süreniz uzar. "

"Dikkat ederim? Çıkalımmı? "

Başımı salladıktan sonra eldivenleri çıkarıp çöpe attım oda üstünü giyinince çıkıp dereni alıp yola koyulduk. Merkezde bir kaç mobilyacı gezip fikir aldık. Derene kalsa bütün evi pespembe yapacaktı. Salon için bi tane krem rengi L koltuk 2 tane daha koyu renkli berjer, orta sehpa ve tv ünitesi sipariş verdik. Misafir odası için 2 tane açılır kanepe bi tane küçük dolap. Ve ortaya küçük bir masa aldık. Mutfağa açılıp büyüyen bir masa ve 6 sandalye aldık. Mutfak araç gereçlerini daha sonra alacaktım. Yatak odası ve beyaz eşya ları daha sonra alırız diyerek markete gittik temizlik malzemesi alıp karargaha doğru yola çıktık. Tabi bu süre zarfında bi kaç zaruri durum dışında asla ama asla sesi duyulmadı yüzbaşının. Öyle koruma gibi gezdi yanımızda. sadece adamlarla fiyatta pazarlık yaparken konuştu.

Karargaha gelince bagajdan poşetleri alıp lojmana doğru yürüdük. Bütün poşetleri yüzbaşı alınca biz arkasından salına salına gitmek durumunda kaldık. Lojmana gelince durdu. "Kaçıncı kat? "

"İkincş kat"

"İki mi? "

"Evet, problem mi var"

"hayır. Sadece benim karşı dairemde olduğunuzu bilmiyordum. "

"Karşı mı daire? " Deren devrik çümleme kıkırdarken. Yüzbaşı ne diyo bu der gibi yüzüme baktı. Asansöre binip ikinci kata çıktık. Kapıyı açtığımda kapıdan içeri poşetleri koyup geri çekildi. "Yapabileceğim bişey var mı? "

"teşekkür ederiz size fazlasıyla zahmet verdik."

"estağfurullah" Diyip dairesine girdi.

Bizde ileri girip aldığımız malzemeleri çıkarttık. Nerden başlasak diye düşünürken en büyük eksikliği farkettik. Süpürge. Süpürge yok. Neyle süpürücez evi. Hadi viledayı bezi deterjanı kovayı aldıkta. Süpürge yok!

"Ben uğur abiden isterim" Diyip çıktı direk karşı daireye. Bense kapının ardında onu izliyordum. Kapıyı çaldi kapı açıldığında üstünü değiştirmiş, üzerinde siyah bşr sporcu atleti altında gri bşr eşofman. Adam büst mübarek. İyiki ben gitmemişim kapıya

"Abi biz en önemli şeyi unutmuşuzda." Tek kaşını kaldırıp sorgularcasına baktı.

" Süpürgemiz yok. Seninkini biraz ödünç alsak sorun olur mu "

"Yok bekle getireyim"içeri gidip süpürgeyle döndü. Deren süpürgeyi alıp bizim zili çalınca kapıyı kapatmasını bekledim ama kapatmadı. Pervaza yaslanıp bekledi. El mahkum açtım kapıyı. Mahçup bi şekilde yüzüne bakıp teşekkür ettim. Başıyla selam verip içeri girdi bizde girip kapıyı kapattık ve temizliğe başladık. Aradan 2 3 saat geçmişti ki deren isyan etti. "KAAAHVEEEEEEEE, abla biz neden kahve almadık. Ben çok pis kahvesadım. "

"O ne be kahvesamak? "

"Susadım gibi düşün ben günlük kafeinimi hala almadım"

"aklıma gelmedi canım kusura bakma. Evde de bişey yokki ne bardak ne ısıtıcı ne kahve"

"Çıkıp alsak mı, sonrada babam bacaklarımızı kırsa" Ne güzel hem sorup hem cevapladı.

"Az daha dayan şu mutfağı ayarlayalım bitiririz olmadı"

"Abla yemek siparişi mı versek? Ben acıktım"

"Bilmem olurmu? Yada çıkışta mı bişey yesek"

"Oda olur hadi madem önce şu mutfağı hallederim çıkarız." Biz mutfakla savaşırken kapı çaldi. Benim kapıyı kim neden çaldı?

Kapıyı açında önünde yüzbaşını beklememiştim. Elini ensesine atıp bi süre bekledi.

"Derenin kahve çığlıklarını duydum da." Hızla başımı çevirip derene kaşkarımı çatarak baktım.

"Iıı şey ben sesimi ayarlayamadım sanırım" Masum olduğunu sanarak gülümsedi.

"Uzun zamandır uğraşıyorsunuz. Açıkmış olmalısınız. Yemek siparişi vermiştim. Burada pek yiyecek yer imkan yok gibi. Eğer yanliş anlamazsanız. Bana gelebilirsiniz. "

"Teşekkür ederiz ama biz zahmet vermese... "

"ay uğur abiii sen bitanesin varyaa. Bizde sipariş versek diyoduk dimi abla"

"Di ablam di" Dişlerimin arasından konuştum. O ise yerine sindi. Artık bunun geri dönüşü de yoktu.

"Size rahatsızlık vermiceksek eğer"

"Estağfurullah buyrun lütfen. "

O önden biz arkadan karşı daireye geçtik. Kapıyı açıp bize yolu gösterdi. Evin şekli aynıydı. Salonda 2 tane üçlü lacivert koltuk ve2 tane gri berjer vardı. Ortada uzun bir sehpa. Duvara monteli bir televizyon altında ünite. Gayet sade ve şık.

"Hoşgeldiniz. Ne yersiniz bilemediğim için standart dürüm söyledim ama istersenis başka bişey. "

"Yok teşşekürler saolun. "

"Ya demiyim demiyim diyom ama" deme gülüm demem sen bişey. "Kendimi bakanlar kurulunda gibi hissediyom. Sizli bizli. Ee tanıştnızda sonuçta. Ne gerek var bu ladar resmiyete" senin o düşünen aklında eşekler tepinsin deren.

"Yani aslında halkı gibisin canım fazla resmi oluyor böyle"

"Haklıyım tabi" Haklıcam seni deren bekleyedur sen.

"Sizin.yani senin içinde problem yoksa Yonca. Benim için sorun değil. "

"Yok sorun değil Uğur"

"Ayyy bak ne güzel oldu "

Biz yemeğimizi yerken deren hiç susmasan konuştu. Herşeyi konuştu. Çenesi ağrımadı mı? . Yemekten sornw teşekkür edip kalkacakken yüzbaşı bize bir tepsii uzattı. İçinde 2 kupa şeker ve kahve dolu termosla beraber. Allahıım!! Deren senin kahvesayan yerlerini neşterle kesmek istiyorum.!! Tepsiyü alıp teşekkür edip dairemize geçtik. Deren önden elinde tepsiyle salına salına girdi içeri. Arkamdan baktığımdw yine kapıya yaslanmış bekliyordu başımla selam verip içeri girdim. Aynı şekilde oda selam verip kapıları kapattık.

 

 

 

 

BÖLÜM SONUUU.

ŞUAN YERLEŞME DERDİYLE UĞRAŞIYOR YONCA.

HE BİDE DERENLE. 😀

ÖNÜMÜZDE Kİ. BÖLÜM SİZİ BİRAZ ŞAŞIRTACAK AKSİYONLU SAHNELER OLACAKTIR.

KİTAP. HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

YORUM VE OYLARINIZI UNUTMAYIN LÜTFEN.

TEŞEKKÜR EDERİM🌸

Loading...
0%