13. Bölüm

12.BÖLÜM

Nazlı Kerçin
nzlkrcn

Arabayla tepeden uzaklaştıktan sonra hemen telefonu elime alıp Oziyi aradım.
"Ne iş çeviriyorsun sen?" diyen sinirli sesini duydum. Haklıydı. Daha önce asla böyle bir isteğim olmamıştı. Olmasıda mümkün değildi.
"Sakin ol. Dinle bir beni"
" Ne sakini Aslı nerdesin sen? "
"Araba kullanmıyorum. Panik yaptırma bana"
"Nerden geliyosun"dedi sesi daha sakindi.
" Öncelikle sakın o adamı arama"
"Lan bi siktir git. Senin sesinin tınısından anlarım ben ne demek istediğini. Sen şimdi ne oluyor onu anlat"
"Yiğit" dedim derin nefes alarak. "Tepedeydik ne var ne yok döküldü ortaya. Yok beni kimseye bırakmazmış. Yok artık burdaymış. Bunca zaman kimseyi almamışım bundan sonra izin vermezmiş."
"Üstüne çikolata sosu istermiymiş"kahkaha attım.
" İşte benimde tepem attı. Ya ben birini bulursam falan dedim. Buna müsaade etmem dedi"
"Eeee sonra? "
"Bende izle ozaman dedim. Seni aradım. Tabiki o adamla yemek yiyecek değilim. Ama birini bulmamız lazım yemeğe çıkmama yardım edecek"
"He sen çıkacan o yemeğe"
"Evet, çıkıcam. Çünkü arkasını bırakmayacağına eminim. Hatta seni arayacak büyük ihtimalle"
"Şuan arkadan telefonu sikiyor zaten. Seninle konuşana kadar 4 kere aradı." Yüzümde memnun bir gülümseme oluştu. Bu kadar aceleci olmasını beklemiyordum.
"Sertaç'ın yarın antremanı var mı?"
"Onunla mı çıkacaksın yemeye? "
"Hem yabancı değil. Hem yanında rahat edebileceğim biri"
"Hemde fazlasıyla iyi bir fiziğe sahip" Sertaç Leyla'nın abisiydi. Kendisi büyük bir spor salonu'nda antrenörlük yapıyordu. Ve evet hani şu kızların ölüp bittikleri bir fiziğe sahipti.
"Öyle bişey demedim"
"Ben senin çiğerini biliyorum. Neden yapıyosun bunu? "
"Ne kadar ciddi öğrenelim bakalım. Hani vazgeçmiş ya izin vermezmiş ya. Görelim bakalım."
"Ya gerçekten ciddiyse vazgeçmezse?"
"Onu o zaman düşünürüz. Sen ararsa aç iki mırın kırın et. Yarın Akasya restoranda akşam 8de yemekte olacağımı söyle"
"Her boku da düşün zaten. Tamam ben Sertaçla da konuşurum"
"Canımsın. Seni seviyorum. İyi akşamlar kardeşim.
" İy akşamlar kardeşim. Seni seviyorum "

 

 

Arabayı sitenin otoparkına koyduktan sonra eve doğru yürümeye başladım. Bugün benim için ağırdı. Çok ağırdı. Geçmişle tekrar yüzleşmek canımı çok yakmıştı. Peki o ciddi miydi? Ben ona nasıl güvenebilirdim. Ozi bile bu kadar düşmanken ona biyerde ikna etmiş olmalıydı. Zira bu kadar ılımlı olması normal değildi. Kafamda milyon tane düşünceyle eve girdim. Çantamı ve telefonu yatağa atıp direk banyoya girdim. Uzun süren duş sonrası bornozuma sarılıp banyodan çıktım. Önce havluyla saçlarımın nemini alıp taradım. Üstümü değiştirdikten sonra saçlarımı kurutmaya gerek duymadan ördüm. Elimde telefonla mutfağa gidip yiyecek bişeyler hazırladım. İçim böyle sıkkınken iştahım olmasa da ardından gelecek oşan baş ağrısı ve mide bulantısıyla uğraşmamak için pratik bir sandviç ve meyve suyuyla idare ettim. Ardından kahvemi alıp balkona çıktım. Daha ilk sigaramı içerken çalan telefona baktım. Arayan Sertaçtı.
"Naber fotokobi" Sertaç ve iğrenç esprileri
"Ne zaman büyüyeceksin acaba" diye sordum.
"Daha ne kadar büyüyeyim Aslı. 1.97 boy 120 kiloyum. Az daha büyürsem shrek olurum" diyince kahkaha attım. Evet fazla iriydi. Geniş sırtı ve omuzları vardı. Boyunu hesaba katmıyorum bile. Adam gerçekten dev gibiydi.
"Sende haklısın. Kapılara sığıryormuydun sen?"diye sorunca o kahkaha attı.
" Boşver sen kapıyı camı. Oğuz bişeylerden bahsetti. Yemeğe götürecek mişsin beni."
"Evet. Şu garibi bi doyurayım dedim"
"Ben öyle iki lokmayla doymam paran yetecek mi"
"Kredi çekeriz ayıpsın"
"Neyse şaka bi yana biraz çıtlattı mevzuyu. Sen rezervasyonu yaptın mı."
"Yaptırdım saat 8e."
"7 gibi alırım o zaman seni olur mu"
"Sana ters düşecekse ben gelirim"
"Saçmalama madem kalkıştık bi işe tam yapalım"
"Peki ozaman yarın akşam 7de bekliyorum seni"
"Tamam güzellik. Yarın gör'üşürüz ozaman"
"Görüşürüz. Teşekkür ederim Sertaç. "
"Ne demek intikam dedin mi beniö için sular durur"
"Serseri.hadi iyi akşamlar sana"
"İyi akşamlar Aslı."

 

Sertaçla konuştuktan sonra biraz daha oturdum balkonda. Yarın iş çıkışı çok vaktim olmayacaktı. O yüzden şimdiden kıyafetlerimi hazırlamayı tercih ettim. Madem oynuyorduk tam oynamalıydık. Dolaptan uzun kollu kırmızı mini elbisemi çıkardım. Normalde bu tarz şeyler pek giymezdim. Kolları uzun olsada etek boyu ve hatrı sayılır sırt dekoltesi elbiseyi öne çıkaran detaylardı. Altına siyah topuklu çizmelerimi çıkardım. Küçük siyah el çantası ile kombinden emindim. Görelim Yiğit bey dediğiniz kadar iddialımısınız.

 

Sabah erkenden kalkıp hazırlandım. Siyah midi boy kalem eteğim. Üstüne pudra tonunda yakası fularlı gömlek ve siyah topuklu ayakkabılarımı giydim.Saçlarımı tam tepeden sıkı bir at kuyruğu yaptım. Doğal bir makyajla tamamen hazırdım. Çantaları ve ajandamı alıp evden ayrıldım. Arabama binip şitkete doğru yola koyuldum.

 

 

Arabayı şirket otoparkına bırakıp indim. Tam otopark kapısına giderken kapının orda sırtını duvara yaslamış elleri cebinde bekleyen bir adet Yiğit bey vardı. Umursamadan ilerledim. Yanından geçerken "günaydın Yiğit bey" demeyi ihmal etmedim. Tam kapıdan girecekken kolumu tuttu. Diğer elinide cebinden çıkartıp karşıma geçti.
"Gerçkten bu akşam gidecek misin o yemeğe?" Yazık. Hala inanamıyor.
"Evet size gideceğimi söyledim" Derken kolumdaki elinin üstüne elimi koyarak bırakmasını sağladım" Eğer şüpheniz varsa size fotoraf atabileceğimide söyledim"
"Hiç gerek yok. Çünkü bizzat orda olacağım!"
"Yemeğimin huzurunu bozmayın yeter. Eğer çok merak ediyorsanız tabi gelebilirsiniz" diyerek yanından geçip gittim. Gör bakalım sevdiğin kişiyi -ki sevdiğinde şüpheli- başkasıyla görmek nasıl oluyormuş. Bu akşam seni sınamazsam bana Aslı demesinler.

 

Şirkette işlerin koşuştırmacasından zamanı pek kavrayamasamda. Dikkatimi asıl çeken şey başkaydı. Önceden kaçak göçek bakışlar atan adam bugün inatla gözlerini üstümden ayırmıyordu. Ayan beyan bana bakıyordu ve bu sadece benim dikkatimi çekmiyordu. Çıkış saatim geldiğinde hızla şirketten ayrılıp eve geldim. Kısa bir duşun ardından elbisemi üzerime geçirip saç ve makyaj için pufa oturdum. Saçlarımı hafif dalgalandırarak açık bıraktım. Önlerden tuttuğum iki tutamı örerek arkadan saçlarımın altından topladım. Hafif gölgeli bir göz makyajı ve kırmızı rujumla makyajımı tamamladım. Son kez aynada kendime bakıp üç dört fıs parfüm sıkıp çizmelerimi ayağıma geçirdim. Salona doğru ilerlediğimde çalan telefonla Sertaç ın geldiğini anladım. Kapıyı çekip çıkarak aşağı indim. Sertaç her zamanki spor tarzından ziyade şık bir takım elbise giymişti. Ne o koca kalıplı vücudunu sımsıkı sarmıştı üzerindeki takım. Küçük bir el hareketiyle kapıyı benim için açtı. Yolda neler yapacağımızı konuşarak restorana geldik.

 

Restoranın önüne geldiğimizde ilk Sertaç indi. Önden dolaşıp kapımı açarak elini uzattı. Avcunun içine elimi bırakarak arabadan indim. Anahtarı valeye uzatıp restorana doğru ilerlemeye başladık.

 

 

Restorandan içeri girip masamıza oturduğumuzda 3 masa yanımızda onun oturduğunu farkettim. Çatık kaşları ile Sertaçı izliyordu. Adam zaten girdiği her ortamda dikkati üzerine çekebilecek kapasitedeydi. Ama dünya ahiret kardeşimdi.Masaya oturduktan sonra Sertaç usulca yaklaşarak "burda mı" diye sordu. Hafiften başımı sallayarak kaşlarımla işaret ettim. "Gri takım elbiseli" diye fısıldadım onun gibi. Sertaç garsona seslenir gibi yaparken onu gözlemledi. "Çok pis bakıyor" dedikten sonra ikimizde güldük.
"Ne o korktun mu?" dediğimde geriye doğru yaslanıp kendisini işaret etti. "Sence" dediğinde daha da genişledi gülümsemem. "Kendimi pezevenk gibi hissediyodum. İleride aranızda bişey olursa adam bana kıl olmaya devam edecek" dediğinde yüzüm bir tık düştü.
"İşte ondan emin değilim"
"Neyden emin değilsin?"
"Aramızda bişey olabileceğinden. Bugün burda olmasına bile ihtimal vermedim. Lafta öyle söylüyor diye düşündüm."
"Ama burda. Oğuzla da konuştum biraz. Baya ciddi gibi dedi."
"Bende ona şaşıyorum. Bulsa bir kaşık suda boğacaktı adamı. Şimdi bana onu savunacak nerdeyse"
"Oğuzu bilirsin. Biraz iç güdü birazda meslek alışkanlığı insanları çok çabuk inceler"
"O doğru daha o zamanlar bu çocukta içime sinmeyen şeyler var demişti haklı çıktı"
Garson geldiğinde sohbetimizi kesmiştik. Siparişleri verip kaldığımız yerden devam ettik.
"Ama şimdi olumsuz değil düşünceleri. Ama ben korkuyorum"
"Tekrar aynı şeyleri yaşamaktan mı?"
"Evet. Artık travma gibi oldu sanırım bende. Bir kez daha aynı şey olursa toparlanamam Sertaç"
"Zaten hemen affedemezsin. Güvenmeden yapamazsın. Ama yokmuş gibi davranırsan da bir yol katedemezsin Aslı."
"Ne yapıcam peki. Ne olacak? " Garson yemekleri getirdiğinde yine sessiz kalmıştık. Masaya yemekler konulup çekildiklerinde devam etti.
"Çevrende olmasına izin ver. Evet belli bir sınırın olsun. İş arkadaşı gibi düşün. Ya da eskiden bir arkadaşınla karşılaşmış gibi. İzle tavrını hareketlerini. Ona göre bir karar verirsin. Hem aksi bir durum olursa da aranızda bişey olmadığı için önceki gibi etkilenmezsin"
"Bilmiyorum. Gerçekten bir adım atamaya korkuyorum" Yemeğimizi yerken sertaç göz ucuyla ona doğru baktı. "Burda sakince izlemesi bile nezaketini gösterir. Normal biri olsa mesela ben. Şimdiye huzursuzluk çıkartırdım. Adam kibar belli. Belkide o yüzden Oğuzu yanında gördüğünde gelmedi. Seni incitmemek için"
"Oda aynısını söylüyor. Neyse beni çok konuştuk. Sen ne yaptın Sümeyye ile"
Gergince arkasına yaslandı. "Olduğumuz yerde sayıyoruz. Hiç bir adım attığı yok" Sümeyye aynı salonda. Sertaçın altında çalışan bir antrenördü. Ve aslında ikiside birbirinden hoşlanıyordu.
"Bide ondan mı adım bekliyorsun"
"Yavşıyor gibi görünmek istemiyorum"
"Lan mal. Adım atmazsan kız ne bilcek. Zaten sen kıdem olarak onun üstüsün. Hocası sayılırsın. Ee bide salonda hisse sahibi olduğunu hesaba katarsak bide patronu sayılırsın. Kızın çekinmesi normal değil mi"
"Öyle mi diyosun"
'Gerçekten bu açıdan düşünmediğini söyleme. "
"Ne bilim kızım benim mevkide parada gözüm yokki. Aklıma bile gelmedi. Üs alt mühabbeti."
"Harbi salaksın ya. Dedim sana şu kadar kas yapma diye. Bak beynin aktı gitti en sonunda"
"Hadi len ordan. Şuan bu kaslarım burda birilerini fena kudurtuyor. E sende beni bu yüzden istedin" diyip göz kırpınca kahkahama engel olamadım. Başımı çaktırmadan yan tarafa çevirdiğimde elinde bardağı kıracak deredece sıkan adamı gördüm. Biz biraz daha havadan sudan sohbet ettikten sonra kalkmaya karar verdik. Hesap geldiğnde elimi çantaya attığım vakit erkekliği tuttu bizimkinin
"Höst höst çek elini çantandan"
"Saçmalama ben davet ettim"
"Gerizekalı. Biz iki arkadaş yemeğe çıktık. Üstelik şuan date konumundayız. Ben sana burda hesap ödetirsem o ne düşünür" diyip gözleriyle yan tarafı işaret etti.
"Tamam ozaman ıbana atarım ben senin"
"İlla kır kafamı diyosun. Tamam eğer bugün işe yararsa başka zaman sen yemek ısmarlarsın. Anlaştık mı. Hem zaten şu Sümeyye konusunda akla ihtiyacım var. Fikir verirseb ödeşiriz" dediğinde mecbur kabul ettim. "Çıkarken elini belime at" dediğimde bir bakışı vardı ki. Gülmemek için dudaklarımı dişledim "illa kavga çıksın istiyosun demi. Vursun mu adam beni. Kan davası mi çıksın" dediğinde bu defa gülmeme engel olamadım.
"Bişey olmaz. Ben korurum seni" dediğimde hesabı ödeyip ayaklandık. O dediğimi yapıp elini belime attığında arkadan sürüklenen sandalye sesini duyduk.

 

 

Dışarı çıkmıi valenin arabayo getirmesini bekliyorduk. "İyi akşamlar" Arkamızdan gelen sese doğru ikimizde dönünce Sertaç belimden elini çekti. "İyi akşamlar Yiğit bey". Başıyla selam verdiğinde elini Sertaça uzattı. " Yiğit"diye kendini tanıtınca Sertaçta onun gibi elini tutup kendini tanıttı "Sertaç"
"Teşekkürler Sertaç bey. Bundan sonrasında Aslıya ben eşlik ederim" dediğinde Sertaç bana döndü. "Gerek yok Yiğit bey. Sertaç beni bırakıcak" dediğimde hayal kırıklığı ile bana baktı. Ona hala bey diye hitap ederken Sertaça ismiyle hitap etmem onu kırmıştı. İkimizinde aracı aynı anda geldiğinde ben yandan bir bakış atarak Sertaçın arabasına doğru ilerledim. Arabaya binip baktığımda kendisi arabanın başında gözleri sisli bizi izliyordu. Yola çıktığımızda aramızda sessizlik vardı. "Arkamızda takip ediyor" dediğinde dikiz aynasından baktım. Gerçekten arkamızdaydı "huzursuz eder mi seni. İstersen oğuzlara bırakayım"
"Gerek yok. Öyle bişey yapmayacağından eminim" dedim. Sitenin önüne geldiğmizde ikimizde araçtan indik. Birbirimize sarılarak vedalaştık. O arabasına binip ilerlerken ben apartmanın kapısına geldim. Tam kapıyı açacakken arkadan onun sesini duydum. "Aslı'm.. Konuşabilir miyiz?"

BÖLÜM SONU.

YENİ BÖLÜMÜ BEĞENDİNİZ Mİ?

SİZCE BU YEMEKTEN SONRA NELER OLACAK?

ASLI VE YİĞİT ARASINDA BİŞEY OLUR MU?

YİĞİT EVE KADAR TAKİP ETTİ. NE KONUŞACAK..

ASLI ONA BİR ŞANS VERECEK Mİ?

YADA SİZCE ŞANS VERMELİ Mİ?

LÜTFEN YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN.

YENİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE.

 

Bölüm : 27.12.2024 01:12 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...