Eve girdikten sonra ilk işim oziyi aramak olmuştu. Bugün ki buluşmadan haberi vardı. Ve evet her adımımı haber vermezsem ayaklarımı kırma ihtimali çok yüksekti. Kimse kusura bakmasın ama benim ayaklarım çok kıymetli.
Daha telefon ikinci çalışında açıldı
'Anlat! '
'Sana da merhaba canikom'
'Merhaba merhaba. Anlat!' Arkadan Oğuz bir sakin olur musun? Diyen Leyla'nın sesini sen bi dur karıcım diyerek kesti ve bana döndü. "Dinliyorum"
"Şimdi şöyle ki biz önce sinemaya gittik so-"
"Girişi gelişmeyi siktir et. Sonuca gel. Ona göre durumu detaylı değerlendiririz"
"Oziiiii"
"Söyle kardeşim. Sonucu söyle."
"Sanırım ben ona yenildim"
"Sevgili misiniz? "
"Sanırım evet"
"Affettin mi"
"Bilmiyorum. Tam olarak içimin kırıklığı geçmedi. Ama bu şansı ona vermek istiyorum ozi. Eğer olsaydo nolurdu demek istemiyorum. En kötüsü de olsa alışkınım demi nasıl olsa"
"Eğer dediğin ikincş seçenek olursa bu defa onu öldürmemek için hiç bir bahanem olmaz. Ama her koşulda arkanda olduğumu unutma"
"Ama ağlarım"
"Bırak ağlamayı yarın akşam bizdesin. Değerlendirme yapıcaz"
"Yuh ne yarını. Önce kendim hazmetmeliyim"
"Ben sana limonlu soda yaparım hazmedersin yarın bekliyorum"
"Hafta sonu olsa"
"Aslı bastırma bana evini şu saatte"
"Tamam yarından sonra olsa."
"Tamam amına koyim yarından sonra. Ama başka kaçışın yok unutma"
"Tamam söz yarından sonra"
"İyi geceler kardeşim"
"İyi geceler abiiim" dediğimde iç çektiğini duydum. Aslında ay olarak büyüktüm bile ondan ama ona ne zaman abim desem erirdi. Benim hiç olmayan abim gibiydi.
Sabah uyandığımda telefonumdaki mesaj günümü aydınlatmıştı .
"Günaydın sevgilim" sevgilisiydim değil mi. Hoop dur. Kendini kaptırmak yok. Ağırdan alıcaz bu defa. Yok o eski aptal aşık. Ha aşık olduğumu inkar eden yok zaten ama bu defa ipleri ona vermeye de niyetim yok.
Yine Kahvaltısız bir sabahla evden çıktım. Arabamı şirketin otoparkına arabayı bırakıp indim. Otopark kapısına gelirken kapının girişinde beni bekleyen adamı gördüm. sevgilimi. ay ben bunu süreklü derim. Ama ona değil size. Elinde küçük bir pastane poşeti vardı
"Ne yapıyosun burda? " diye sordum yanına gidince.
"Seni bekledim"
"Neden ki"
"Poğaça aldım. Sabahları kahvaltı etmediğini biliyorum."
"Teşekkür ederim. Ama gerek yoktu"
"Beraber yeriz diye düşündüm"
"Yiğit bu durum biraz aramızda kalsa"
"Ne durumu"
"Şey işte. Aramızdaki" Burnumun ucunun kızardığına emindim.
"Sevgili olduğımuz mu"
"Sussana sen" diye çıkıştım sahte sinirle.
"Neden güzelim? " ayyy güzeliim. erime!erime!
"Yiğit. Şuan inan dedikodu kaldıracak kafada değilim. Herkes bi yerden bişeyler soracak konuşacak. Biraz kendimiz kabullensek bu durumu olmazmı"
"Ben senin asıl aklından geçeni biliyorum Aslı. Ama o güzel kafanın içindekiler olmayacak. Maden böyle istiyosun bir süre aramızda kalır."
"Teşekkür ederim"
"Eee bunlar ne olacak" dedi poğaçaları göstererek.
"Şöyle yapalım" dedim poğaçaların sarılı olduğu kağıdı ortadan böldüm. İki poğaçaı kağıda sarıp çantama koydum kalanı ona uzattım.
"Kesene bereket"
"Afiyet olsun güzelim" dediğinde içeri ilerlemeye başladım. Tam kapıdan girecekken bileğimi tuttu. Etrafa hızlıcs göz gezdirip dudaklarını kısacık yanağıma değdirdi "şimdi günüm aydı" dediğinde çatık kaşlarla ona baktım. bide ipleri eline vermeyecektik. Sussana sen! Hızla kapıdan girip odama çıktım.
Hızlı geçen gün sonunda öğle arasına girmiştik. Yiğitin aptal aptal sırıtarak gezmesini saymazsak eğer şu anlık pek bir sıkıntı yok gibiydi. Anlaşmalı restorana girip masaya oturduğumda yaklaşik iki dakika sonra oda karşımdaydı.
"Şapşal şapşal sırıtma. Belli ediyosun"
"Engel olamıyorum." dedi gülümsemeye devam ederken
"Yiğir her ne olursa olsun mesai saatleri içinde sadece iş arkadaşıyız bunu unutma"
"Tamam çıkınca neyiz"
"Yemeğini ye yiğit!"
Akşam iş çıkışı yiğit ne kadar ısrar etsene hafta sonu gerçekten çok yormıuştu beni. Yarında ozi geçecekti üstümden. Dinlenmek istediğimi söyleyip kabul etmedim. Çıkışta da arabanın yanında aynı sabahki öpücüğünü alıp kendi arabasına geçti. Önlü arkalı şirketten ayrılıp evlerimize geçtik.
Akşam erkenden uyku moduna girdiğim için bu sabah daha dinç uyanmıştım. Hatta daha mutlu. Hayır sabah aldığım günaydın mesajının bununla alakası yok.
Şirketin otoparkına girdiğimde o yine aynı yerindeydi. Bu defa elinde iki poşet verdi. Kapı önünde benim için aldığı poşeyi verip. Küçük busesini kaparak içeri girdi.
Şu sıralar işler gayet rahat giderken baba kalan boşlukta son dosyaları tekrat düzenlemeye giriştim. Bu sırada Leyla'yı görüntülü aramış Lalem ile konuşuyordum. "Halasının prensessiiii"
"Akşam gelcen demi hala"
"Evet bitanem. Akşam seni o kadar çok öpücem ki kaçaçak yer arayacaksın"
"Ben daha çok öpücem seni hala. Hatta sesli sesli öpüp babamı delirticem" Büyük bir kahkaha atarak ona baktım
"Sonra baban ikimizide kapıya atsın"
"Ne güzel sende kalırım bende"
"Bebeğim bana ne zaman istersen gelebilirsin biliyosun değil mi"
"Babam getirmiyo ki"
"Kırarım babanın kafasını sen bana alo de ben alırım seni"
"Seni çok seviyorum haalaam"
"Bende güzelim. Hadi annene ver telefonu" Koşaarak annesine telefonu götürdü. Ekranda leyla göründüğünde gülümsedim. Başına örtü taktıysa hamur açıyordu.
"Ispanaklı mi yoksa" dedim. Gülümsediğinde aynı şekilde karşılık verdim. "Yorma kendini canım. Beraber hazırlarız gelince"
"Sen sorgudan fırsat bulursan tabi" dedi kocasını ima ederek. "Var mı lazım bişey" dedimde "eksik sensin bebeğim" dedi ve telefonları kapattık.
Akşama oziye gideceğimi yiğit'e bildirerek şitketten çıktım. Ozilere vardığımda o daha gelmemişti. O gelene kadar Lale ile oyunlar oynamış babası yokken öpücük yarışması yapmıştık. Bir saat sonra ozi gelince beraber yemeğimizi yedik. Çaylar demlendikten sonra sorgu faslı başlamıştı.
"Evet şimdi dinlemeye hazırım" dedi Ozi.
"Ya normal sinemaya gittik işte. İlk yari dümdüz izledik. İkinci yarı ise onüç sene öncekinin aynısı oldu"
"Aynısı? " derken kulakları kızarmıştı bile. O gün sinemada beni öptüğünü biliyordu.
"Aynısı işte. Belkde o zamanları telfi etmek istedi"
"Nasıl telafi etti"
"O zamanki gibi telefondan 'elimi omzuna atabilir niyim' diye yazıp bana gösterdi. "
"sonra? "
"Sonrası öyle işte" dedim bakışlarımı kaçırarak.
"Herşey onüç sene önceki gibi miydi? " Usulca başımı salladım. O anladı.
"Gene mi öptü pezevenk"
"Oziii" dedim uyarıcı tonla. Bu defa burnum değil her yanım kızarmıştı.
"Aradana şunı gelsin"
"Neden be? "
"Çağır amıns koyim. Kahve içelim kobuşalım"
"Aba altından sopa göstericem desene" dedi Leylâ
"Yoo direk testiyi suya götürmeden önce uyarımı yapıcam"
"Ozim swçmalama başka zaman çağırırız"
"Sen mi arıyosun ben mi" Vazgeçmezdi biliyorum. El mahkum telefonu alıp salondan çıktım.
"Canıım" diyerek açtı telefonu
"Şey.ee müsait misin"
"Senin için her zaman" dedi en naif tonuyla.
"Ozi kahve içmeye seni çağırıyor" dedim çekinerek.
"Şimdi mi? "
"Malesef. Söz geçiremedim"
"Sorun değil güzelim. İşim yok gelirim ben. Konum atar mısın bana"
"Tamam atıyorum hemen"
"Bekliyorum canım görüşürüz"
"Görüşürüz diyip telefonu kapattım ve ons konum attım. Yarım saat sonra gelen mesaja gülümsemeden edemedim.
-güzelim. Oğuz'un kızı vardı değil mi?
-evet. Ne oldu?
-bişeyler almak istiyorum. Ama ne sever bilmiyorum
-gerek yok şuan için hiç bir şeye
-gerek olduğu için değil içimdeb grldiği için istiyorum.
-peki. Lale yapbozları çok sever.
-tamam canım. Peki neyle ilgili alayom yapbozu.
-onuda sen bul
-canım seveceği bişey olsun istiyorum. Küçük hanımı hiç tanımıyorum.
-peki son ipucu. Şu sıralet Akıllı tavşan memo ya takmış durumda.
-anlaşıldı. Gelince görüşürüz canım görüldü atıp bıraktım
Yaklaşık bir saat sonra çalan kapıyı ben açtım. Kapıdan girerken şakağıma öpücük bırakmayı ihmal etmedi. Lan ne oluyor bu adams. Hani nerde o eski çekingen utangaç yiğit. Bu baya baya kabak çiçeği gibi açılmış. İçeri girdiğinde Ozi ve Leyla ile selamlaşıp elindeki hediye paketini Laleye uzattı. Küçük hanım içinden çıkanı görünce havalara uçtu. Yiğit'in kucağına atlamasına bozulan ozi kızını nazikçe! Kendi kucağına aldı.
"Kızım sen birad odanda oynar mısın biz büyükler bişey konuşucaz" dediğinde lale ikiletmeden odasıns geçti. Oğuz ayağa kalktığında bizde kalktık.
"öncelikle aslı müdahale edersen daha kötü yaparım." diyip Yiğit'in suratına bir yumruk geçirdi. Neye uğradığını anlamayan yiğit geri sendeledi.
"OOZİİİİİ"
"OĞUUUZZZZ" Leyla ile ikimizde bağırıp üstlerinr gidince eliyle durdurdu. "Bu yıllar önce yaptıkların içindi. Oh içimde kalmıştı. Ta o zaman çakacaktım bu yumruğu ama o izin vermedi" diyerek beni gösterdi. Yiğit çenesini tutarakeski konumuna geldi "eyvallah. Haklısın" dedi sadece. Biz herşey tamam diye düşünürken bu defa daha sert bir yumruk geçirdi. Ve bu onun dudağını patlattı. "Buda eğer tekrat aynı boku yersen başına gelecek olanların fragmanıydı" diyerek koltuğa uçan yiğidi kaldırdı. Allahım öküzü ayarı yok ki. Herkesi kendi gibi sanıyor hayvan. "Buna da eyvallah" dedi Yiğit. "Eğer tekrar aynı hatayı yapacak olursam çek vur bu defa razıyım Oğuz. Ama ben bidaha Aslıyı kaybetmeyeceğim. Buda hepinizin gözü önünde yeminim olsun... "
SELAAAM CANLARIM 💕
NASILSINIZ BAKALIM
GELDİ YENİ BÖLÜM.
BEĞENDİNİZ Mİ?
OZİNİN ELLERİNE SAĞLIK VALLAHİ BENİM BİLE İÇİM RAHATLADI.
NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ. YİĞİT YEMİMİNİ TUTACAK MI
ASLI İPLERİ ELİNE VERMİCEM DERKEN MİLİM MİLİM KAÇIRIYOR FARKINDA DEĞİL.
EEE NASIL GİDİYOR HİKAYEMİZ?
HİKAYEYİ SEVENLERLE YORUMDA 💕 BU EMOJİ İLE BULUŞALIM.
VE TABİKİ OYLARI UNUTMAYALIM
SEVİLİYORSUNUZ CANLAR. YENİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |