Yiğit^ten.
Herşey o kadar karmakarışıktı ki hayatımda. Ne doğru bir yol çizebildim ne de çizmeye çalıştığım yolda yürüyebildim. Belkide herkes haklıydı bana olan öfkesinde. Siz gibi. Ne demişler şimdiki aklım olsa bunları yapmazdım. Ama bunları yapmasam da şimdiki aklım olmazdı.
Aslı benim için herzaman çok değerliydi. O kadar masumdu o kadar temizdi ki ben onun hayatında böyle büyük bir iz burakacağımı tahmin edememiştim. Hep farkındaydım bana değen gözlerinin. Aslı gelmeden önce de Melihlerle aynı sınıftaydık ama merhabadan ilerisi olmamıştı aramızda mesela. Fakat Aslı geldikten sonra bize daha doğrusu bana olan yaklaşımı dikkatimden kaçmamıştı. Gizli sandığı bakışlarını sürekli hissediyor fark ediyordum.
Gizli numaradan mesaj attığı an anlamıştım o olduğunu ama oyununu bozmamak için devam ettirdim. Açıkça duygularını söylediğinde incinmemesi için uzak tutmaya çalıştım. Ama o öyle inatçıydı ki hiç vazgeçmedi. bu kadar süreceğini ozamanlar bilemezdim ki.
Mesela anladığımı belli etmeye başladığımda ki o elinin ayağının dolanması. Kekelemesi, burnunun ucunun kızarması çok tatlı geliyordı gözüme.
Ağır bir aşk yıkımından çıkmıştım. 'Merve' ilk aşkım. İlk onu bildim tanıdım ben. Şimdi onu burda anma diyeceksiniz ama anmadan da oolanları anlatamam ki. İlk onu sevdim. Kabul çok sevdim. Babamın tayininin buraya gelmesi bizi çıkmaz yollara sürükledi. Yerle gök birleşse olmaz dediğim şey birbirimze ağza alınmayacak şeyler söylediğimizdi. Ben Aslının beni gördüğü kadar kibar naif biri olmadım hiç Merveye. Kıskançtım mesela. Kıskandığım zaman gözüm dönerdi. Aynı şekilde oda öyleydi. Mesafelere rağmen bir süre sorunsuz ilerlemişti. Ama zamanla yetmemeye başladı. Buluşamamak birlikte zaman geçirememek ağır geldi. Zayıf yanlarımızdan vurduk birbirimizi. Kimseye anlatamayacağım yaralarımı açmıştım ona o ise ilk anda o acımdan vurdu. Olmadı dedik bitti. Ama sözde biten kalpte hemen bitmezdi. Bu yüzden hep uzak kaldım aslıya.
Aslı da öyle bir çekim vardı ki karşı koymaya imkan yoktu. Kıkır kıkır gülmesi. Ya da kim ne düşünür demeden ağız dolusu kahkaha atması çok güzeldi mesela. Çekildim ona. Ama bu aşkmıydı ozamanlar sorsanız hayır derdim. Bir kalbe iki kişi girmez derdim. Belki biraz daha beklemeliydim adım atmak için bilmiyorum. Ama arkadaşlarımızında sürekli bir araya getirme çabalarına karşı koyamadım.
İlk sinemeya gittiğimizde öyle ürkekti ki nasıl davranacağımı bilemedim. İznini alarak kolumu omzuna attığım an nasıl titrediğini hala unutmam mesela. Keşke sadece o şekilde kala bilseydim. Yanında kalamadığım kızın ilk öpücüğünü izinsiz almasaydım. Ama engel olamadım işte. Dudaklarına ilk temas ettiğim an nefesini tutması, karşılık dahi verememesi öylesine masumdu ki. Aslında sadece küçük bir buse kondurup çekilecektim. Ama o dudaklarının sıcaklığı çekilmeme engel oldu. Karşılıksız öpüşlerimle aldığım tadını bırakamadım.
O gün elini tutmamak için saydığım saçma salak bahanelere şimdi ağız dolusu sövüyorum mesela. O kıskançlığı siniri katil civciv derlerya aynen öyleydi. Asabi şirine. O kızların üstüne koşarken gördüğüm kişi tabıdığım aslı değildi. Tabi ben çok sonra öğrenmiştim benden önce nasıl biri olduğunu. Belalı. İlk elini tuttuğum an donup kalması. Buz gibi olan ellerinin elimin içinde sıcacık olması. Küçüçüktü avuçları. Öyle kızların istediği gibi ince uzun zarif parmakları yoktu. Aksine kısa küçük topalacık parmaklara sahipti. Yıllar sonra bile bunu hala hatırlıyor olmam belkide bendeki Kıymetinin kanıtıydı.
İşte en büyük hatayı onunlayken merveyle konuşmakla yaptım. Bu süre zarfında ondan istemeden uzaklaştım. İkisine de ihanet ediyor olmanın düşüneci ile beni bırakanı değilde bende olanı ben bıraktım. O gün parkta yüzüne bakamazdım. Uzaktan bile görmüştüm o yıkık halini. Bu kadar kısa sürede böyle sevilir miydi biri.
Bilmiyordum. Yemin ederim bu kadar çok onu yakacağımı bilmiyordum. Ama bende ergendim. Gençtim. Toydum. Düşünemedim. Aslı beni nasıl seviyorduysa bende Merveyi öyle seviyordum. Dedim belki Aslının aşkı ikimize de iyi gelir sandım. Yanıldım. Ben kalbimdekini atamadan hayatıma onu alarak en büyük haksızlığı yaptım. Gündüzleri onunlayken gece Merve'nin resmine baktım. O bana göre çok fazlaydı.
Emre'nin böyle bir kahpelik yapacağını hiç düşünmemiştim. Bilsem ona da anlatmazdım. Ogün söyledikleriyle Aslının gözündeki yıldızların nasıl bir anda söndüğüne şahit oldum. O yeşile çalan elaları yaşlarla dolduğunda nefret ettim Emre'den. En çokta kendimden. Sınıftan çıkışı, onu bulamamamız. Yasaklı terastan gelen şangırtı ile bir an beynim durdu. Kendine bişey yapmış olmasından öyle çok korktum ki buna sebeb olmak bana kafayı yedirtirdi.
Kimseyi yanına yaklaştırmamasına rağmen hala birtek beni istemesi yüreğimde ağır bir fil oturtmuştu. O bileğinden alan kanı umursamazken benim deva olmamı bile istememişti açtığım yaralara. O günkü konuşmaları hala mıh gibi aklımda mesela. Islak kirpikleri ile bana bakışlarını kaç gece kabusum olmuştu. O gün bırakmıştı kursu. 2 hafta sonra ödemeyi yapıp bitirmek için geldiğinde o çökmüş hali, Yüzündeki kolundaki yaralar bir bıcak gibi saplanmıştı sırtıma. Dedim ya aslı her anımda çok değerliydi benim için. Sonradan öğrendim ki daha önce haşat ettiği kızlara dalaşmış. Bilerek dayak yemiş. Benim yüzümden düşman dediklerinin omzunda ağlamış. İşte bu kadar aşağılık bir heriftim ben. Sonrasında ondan haber almak için çok uğraşmıştım. En azından iyi olduğunu bilmek için defalarca Melihe sormuştum. Ama tek aldığım cevap sinirli bakışlardı. Onlar silmişti beni.
Merveyle olan ilişkimiz hiç bir zaman normal olmamıştı. Şu toksik denilen bir ilişkiye sahiptik. Hergün mutlaka kavga ederdik. Ayrılıp ayrılıp aptal gibi barışırdık. Ve bem her defasında Aslıyla kıyaslardım. O olsa böyle mi davranırdı. Böylemi derdi. Şöyle mi yapardı derken ikisi arasında aklım hep gidip gelmişti.
Liseden sonra artık ben uzak kalmamak için tüm tercihlerimi Antalya'ya yapmıştım. Merve ise bana inadına hepsini İl dışı yapmıştı. Ben ona giderken o benden kaçmıştı. Aklınca intikam almıştı. Yine mesafeler yine kavgalar artık zamanla duygularda aynı kalmamıştı. Her kavga her ayrıllık bir parça duygu götürmüştü yüreğimden. Hala merak ederdim Aslıyı ne yaptı diye nasıl diye mesela. Eski numarası hala kayıtlıydı birkaç kez aramayı denedim ama kullanılmıyordu. Her sene doğum günümde isimsiz hediyeler gelirdi. Acaba derdim ama imkanda vermezdim. Üniversitenin ilk senesinde aradaki mesafenin sıkıntısı sürekli kavgalar belki diner diye ergenlerin yaptığı gibi kendi aramızda şu gümüş yüzüklerden takmıştık. bu yüzüğün onun hayatının mührü olduğunu bilmeden. İşte o sene aldığım son hediyeyi almıştım. Bir daha devamı gelmemişti.
Merve ile tamamen kopmamız bile bir saçmalıktan ibaretti. Sırf erkek erkeğe halısahaya izinsiz gittim diye kıyameti koparmıştı. İki gün sonra kızlı erkekli alkollü mekanlarda story atmıştı. Bu son damla olmuştu. Artık içimde hiç kalmayan duygular bu işi bitirmişti. Madem duygun yoktu neden devam ettin diyeceksiniz. Alışkanlıktı bende ki. Sigara gibi alkol gibi beni tüketen alışkanlık. Zarar verdiğini bile bile bırakamadığım alışkanlık.
Ayrılık sonrası acaba üzülür mü diye düşünürken o gününü yaşamaya devam etmiş hatta kısa süre sonra bir başkası ile olmuştu. Öncekilerde hiç araya kimseyi almazdık ama bu defa kesin bittiğinin kanıtıydı bu. İnanın hiç üzülmedim. Hiç içim yanmadı. Sanki omuzlarımda ağırlık olan çuvalı bırakmış gibiydim. Ferahtım.
Aradan geçen aylar sonunda birgün ailemin yanındayken amnemin eski albümleri açması ile o karşıma çıktı. İlk buluşmamızda çekilen resmimiz. Onun o masum yüzü. Hafif gülümsemesi kısacık saçları. Sonra arkadaşlarla olan resimlerimiz. Annem hepsini bastırmıştı. Hatta Aslıyı görmeden tanımadan çok sevmişti. Yüzü ay gibi derdi. Asliyi bırakıp merveyle barışmama çok kızmış bir süre trip bile atmıştı. O resimleri gördüğüm an yüreğimin en derininde bir yer sızlamıştı. Ya da yeşermişti Bılmıyorum. Anlamsız bir heycan oldu içimde. O gün karar verdim araştırmaya. Hayatında biri varsa eğer asla ulaşmayacaktım. Kendi adını aratmama rağmen bulamamıştım. Daha sonra melihi bulup onun takipçilerinden bulmuştum Aslıyı. Nerde okuduğu ettiğini öğrenmiştim. Uzun süre düşünüp yola çıktım. Gittim okuduğu fakülteye. Ama hiç ummadığım bir görüntü karşıladı beni.
Bir adamla yanyana kolkolaydı. Neden kıskanmıştım ki. Ne sanmıştım. Kaç sene geçmiş üstünden. Hep seni mi sevecekti dedim kendimce. Çıkıp gittim geri. Ama gizli gizli takip etmekten geri duramadım. Hayatın tokatıydı belkide bu. zamanında kıymetini bilmessen bilen biri çıkardı elbet.
Yıllar sonra tekrar gittim ona. Mezuniyeti vardı. O cüppesi kepi uzun saçları. Dudaklarındaki masum gülümsemesi. Ve yine o adam vardı yanında. Ailesinin içine kadar aldıysa kıymetliydi demekki. Ona yaşattığım onca mutsuzluktan sonra bu mutluluğunu bozamazdım. Hakkım da yüzümde yoktu karşısına çıkmaya. Uzaktan izledim diploma alışını. Döndüm gerisin geri
Yine yıllar sonra böyle karşıma çıkacağını bilemedim. Aynı şirketin farklı şubesinde mi çalışıyorduk biz. Nasıl hiç denk gelmedik. Beni gördüğü an gözgöze geldiğimiz an o küçük Asliyi gördüm yüzünde. Şok oluşu donup kalışı. Gidemedim yanına. Bahçeye çıktığınds düştüm peşine. Bir dakika sigara mı içiyordu o. Oysa kokusundan bile nefret eder yolda içenlere söylenirdi. Yanına oturduğumda bir yabancı gibi konuştu benimle. Yine o adam geldi. Son gördüğümden bu yana iyice heybetlenmişti adam. Resmen dev gibi bişeydi. Aslı yine onun kolunda çıktı mekandan. Ben melül melül arkasından bakarken. Eski bir arkadaşım olan Bülent oturdu yanıma. Ondan öğrendim sevgilisi değil kardeşi gibi biri olduğunu. Ah aptal kafam onca sene dönüp gideceğine bir kez çıksaydım karşısına bu kadar geç kalmazdım ona.
Ama artık herşey yeniden yazılacaktı. Bu defa ben koşacaktım peşinde. Gerekirse köpek olacaktım kapısında ama pes etmeyecektim. Hayatına kimseyi almaması bir işaretti belkide. İşte şimdi benim yazma zamanımdı. Zamanında kırdığım o kalbi yeniden tamir etme vaktiydi. Ani bir fikirle kendimi izmir şubesine aldırmıştım. Zorla da oşsa yapmıştım. Bu konuda bülentin hakkını ödeyemezdim. Eğer ki ona tekrar ulaşabilirsem. Yemin olsun nikah şahidi mi Bülent yapacaktım. Evet hop dur bakalım ne nikahı der gibisiniz. Ama ben bu defa sevgilicilik oynamayacaktım. Bu defa asliya tüm hayatımı adayacaktım. Her ne olursa olsun. Kendimi affettirecektim. Gerekirse sıfırsan tanışır yazardım herşeyi. Ama Aslıyı bu defa kaybetmeyecektim.
Yemekte şak diye karşısına çıktığımda şok olmuş gözlerinde belki de çok derinlerdeydi. Ama görmüştüm işte. Ben hala orda biyerdeydim. Buz gibi duvarlara çarpsamda tek tek hepsini yıkacaktım. Ben o gözlerdr kendimi gördükten sonra hiç kimse ve hiç bişey beni yolumdan çeviremezdi. Uzun saçlarını savurarak şitketten girdiğinde. Bende ardından ağır adımlarla içeri girdim.
Şimdi Yiğit'in yürüme değil koşma zamanıydı. Kaybettiğim on üç sene vardı.
MERHABA CANLARIM CİĞERLERİM.
BU BÖLÜMÜ DE YİĞİTTEN OKUYALIM İSTEDİM.
NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ BÖLÜM HAKKINDA?
DİĞER BÖLÜMDE ASLI'DAN KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM EDECEĞİZ.
YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.
HAA OYLARI DA UBUTMAYALIM.
SEVİLİYORSUNUZ CANLAR. 😍😍
Okur Yorumları | Yorum Ekle |