Yiğitle neredeyse iki buçuk aydır devam eden bir ilişkimiz vardı. İlk haftalar ha bugün ha yarın biter diye bekliyordum.Yiğit bu defa gerçekten sevgisini hissettiriyordu ama içimdeki o korku yerini bırakmıyordu. Mesela hala ona doğru bir adım atmamıştım. O gün yanağına kondurduğum küçük buseden ilerisi olmamıştı benden yana. Yiğit bazen bu sınırı aşmak istese de tepkimden çekindiği için oda kendini frenliyordu. Aslında herşeyden çok istiyordum onu öpmeyi ama bir yerde bişeyler engel oluyordu. O benden sonra o kızı defalarca öpmüştü belki ama ben ondan sonra kimseye gözümü bile değdirmemiştim. Belki de buydu ben büyük engel. O kız yeniden bi yerlerden çıkarsa benden yine gitmesinden korkuyor kendimi korumaya alıyordum.
Havaların iyice sıcaklığını koruduğu dönemde çalışanların da isteğiyle hafta sonu şirketin düzenlediği bir piknik organizasyonu vardı. Şehirden uzak ormanın içinde harika bir yer vardı. Her sene bu şekilde organizasyonlar olduğu için anlaşmalı oldığumuz bit catring firması vardı. Ogün herkesin dinlenmesi ve eğlenmesi için kimse iş yapmıyor tadını çıkarıyordu. Gelen ekip büyük mangalllarla ocaklarla geliyordu. Masalar kuruluyor herkes keyfine bakıyordu. Ortada büyük bir servis masası oluyor. Herkes istediğini alıyordu.
Evde siyah taytım ve kırmızı crobubumu gitmiştim omzuma ince siyah kapşonlu ceketi atmıştım her ihtimale karşı. Siyah spor ayakkabılatım ve sırt çantamla hazırdım. Saçlarımı tepedene at kuyruğu yapmıştım. Yiğitin "ben geldim" mesajını aldıktan sonra evden çıktım. Ne desemde ayrı gitmeye ikna edememiştim. Aşağı indiğimde onda da siyah bir eşofman be beyaz bir tişört vardı. Arabaya yaslanmış beni bekliyordu. Beni gördüğünde crobubuma huysuz bir bakış attı. Sevmiyordu orası burası açık şeyleri. Bense inadıma giyiyordum. Belkide kıskanılmak hoşuma gidiyordu onun tarafından.
Pikniğin yapılacağı alana geldiğimizde ikimizde arabadan indik. Çantamı sırtıma takıp adım atacağım sıra elimi tutan ele baktım. Bakışlarım yüzüne çıktığında o karşıya bakarak yürümeye başladı. Ben adım atmayınca durdu.
"Napıyosun" dedim ellerimizi göstererek.
"Bu kadar gizli kaldığı bence yeter Aslı." dedi elimi daha sıkı tutarak.
"Yiğit be-" derken sözümü kesti
"Bak güzelim. Yeterince sabrettim. Ama o Murat denen herifin her dakika başı peşinde dolanması artık fazla canımı sıkıyor. Müdahale edemiyorum. Ona hesap soramiyorum."
"Ona bakarsan Şeyda da senin kuyruğunda" dedim diklenerek.
"İyi işte ikiside böylelikle peşimizi bırakır" diyerek yürümeye başladı.
Doğruydu. Murat eskiye nazaran sanki daha çok ısrarcıydı peşimde. Açık açık bişey demese bile tavırları fazlası ile belli ediyordu. Şeyda denen aşifte ise alelen kur yapıyordu. Girişte karşılama da olması gerektiği yerde giydiği mini etekleri ve cesur dekolteleri ile sık sık bizim kattaydı. Ve sanırım Yiğit haklıydı. İkisininde artık pes etme zamanı gelmişti. El ele alandan içeri girip bizimlere yaklaştığımız sıra ilk bir kaç kişinin şaşkın bakışları bize dönmüştü. Ben her ne kadar çekingensem Yiğit bir o kadar dik ve gururluydu. Kızlardan biri Şeydayı dürttüğünde bakışları bizi buldu. Gözlerindeki hayal kırıklığını çok net görmüştüm. Bana bakışlarındaki öfkeyide. Murat ise Yiğite kitlenmiş bir şekilde bakıyordu. Gözlerinde gördüğüm o hırs hiç hoşuma gitmemişti. Gökhan bey ise yüzünde tebessümle bizi izliyordu. Bir kaç kişii hayırlı olsun dileklerini iletirken yakın saydığım kızlar beni çoktan yanlarına çekmiş detayları istiyordu. Ama beniö böyle bir konuda onlara bişey anlatmayacak kadar da ketum olduğumu biliyorlardı. Bugün bizim olayımız günün bombası olmuştu. Zaten bir tanışıklığımız olduğunu çoğu kişi biliyordu. Lakin bu durumu beklemedikleri için şaşkındılar
Yemekler yenip toplandıktan sonra hazırlanan kahve çaylar ve içecekler dağıtılmya başlamıştı. Yiğit bizim için iki lahve alıp geldiğinde masaya bırakıp hemen yanıma oturdu. Bir eli belimi bulduğunda crobu aşağı çekiştirdi. Bu defa göğüsten açılan dekolteyle burnundan bir nefes çekip göğüs kısmını yukarı çekiştirdi.
"Bi yeri örteyim diyorum. Diğer yer açılıyor" diye homurdandı. "Giymesen şunlari olmuyor mu". Ufak bir kahkaha attım
" Yakışmamışmı?
"Sorun orda zaten. Fazla yakışıyor" derken masanın üstündeki hırkayı belime bağlamaya çalışıyordu.
"Napıyosun Allah aşkına" dediğimde yüzüme baktı.
"En azından bir yeri örtmeye çalışıyorum" derken gayet ciddiydi.
"Saçmlama ben rahatım böyle"
"Ben değilim." Hırkanın kollarını iki düğüm atarak bağlamıştı bile.
Bizim bu konuyu tartışmamız masaya oturan Gökhan abi ile kesilmişti. "Hayırlı olsun" Dedi ikimize bakarak. Yiğit masanın altından elimi tutarak "teşekkür ederiz" dediğinde ben gülümsemekle yetindim. Utaniyordum çünkü. "Sonunda yüzünde gerçek bir gülümseme görebildik Aslı" dedi bana bakarak. Benim bakışlarım bir anlık Yiğiti buldu. Yaşattığı tüm acılara rağmen yine de gülseten kişi oydu. "Sayesinde abi" dedim bakışlarımı ondan çekerek.
"Yiğit" dedi yüzü ciddi bir ifade alırken. "Aslı benim çalışanımdan öte kardeşim gibidir. Aileden sayılır. Eğer onu üzersen üzerim" diye konuştuğunda. "Bir daha onun üzmem. Üzülmesine izin vermem" derken Yiğitte en az onun kadar ciddiydi. "Ben size başka bir konuda danışacaktım aslında" dedi soru sorar gibi. Gökhan abi başını salladığında yiğit devam etti "şuan bir arkadaşla aynı evde kalıyorum. Ama son zamanlarda bazı anlaşmazlıklarımız oldu. Evden ayrılmayı düşünüyorum. Bulduğum evler şirkete uzak. Yakın olanlarsa sanırım biraz bütçemi zorlayacak. Bildiğiniz ev aparmandan daire bişey var mı hiç" Bundan bana bahsetmişti biraz. Ev arkadaşı fazlasıyla özel alan ihlali yapan biriydi. Son zamanlarda sık sık kız arladaşını eve getirmeye başlamıştı. Bu durumlarda doğal olarak yiğit evden çıkıp. Otelde falan kalıyordu. Buda onu zorluyordu.
"Yani sen ne dersin bilmiyorum ama bizim sitede Bülent'in ayrıldığı daire sanırım hala boştu. Ama 1+1 sana uyar mı bilmem. Hem eşyalı. Giderken herşeyini bırakmıştı bülent."
"Eğer sizde uygun görürseniz bir bakmak isterim. 1+1 benim için daha uygun. Tek kalacağım zaten"
" Yarın gel ozaman siteye bakalım"dediğinde yiğit bana döndü
"Sen de gelir misin? " Ben neden bakacaktım. "Ben anlamam pek eksik gedik varsa sen söylersin" diye cümlesini tamamlayınca "olur" dedim.
Yiğit geldiğinde Gökhan abi site yöneticisitle görüşmüş ev için onay almıştı. Şuan üçümüz evi geziyorduk. Bülent beyde bekar olduğu için çok fazla eşya yoktu. Girişte bir üçlü iki tekli koltuk vardı. Bir tv ünitesi ve tv vardı. Ortada küçük bir masa. Amerikan mutfak tarzında küçük bir murfağı vardı. Buzdolabı ve bulaşık makinesi vardı. Yeterli kadar tencere tabak kaşık çatal ve bilumum alet vardı. Hiç bişey götürmemişti. Kişisel eşyaları hariç. Diğer oda yatak odasıydı. Çift kişilik bir yatak iki kapaklı bir gardırop ve bir şifonyer vardı. Yatak odasının karşısında banyo vardı. Banyoda bir çamaşır makinesi üstünde havlu dolabı vardı. Ufak bir duşakabin ve lavabo. Banyo bu kadardı. Tek kalacak biri için bence yeterliydi. Öncelikli olarak nevresim takımı ve mutfak için alışveriş vardı önemli olan. Büyük ihtimalle kaldığı yerden kişisel ihtiyaçlarını getirirdi. O yerleştikten sonra daha iyi öğrenebilirdik ne eksik ne lazım. Evden çıktıktan sonra yönetici ile sözleşmeyi imzalamıştı. Bugün hemen yerleşme derdindeydi. Çünkü bir an önce o evden çıkmak istiyordu.
Yiğit eve eşyalarını toplamaya gittiğinde bende yemek hazırlamak için mutfağa girdim. Sonuçta mutfağı boştu. Ve hala daha elektrik doğalgaz ve suyu kapalıydı. Yarın sabah hepsini açtıracaktı. Bu geceyi nasıl geçirecekti bilmiyordum. Fırına soslu tavuk ve patatesi attıktan sonra pilav için pirinci isladım. Salata malzemelerini doğrarken kaynayan çorbanın altını kapattım. Salatanın sosunu döktükten sonra fırında ki yemeği çıkardım. Isladığım pirinci süzdükten sonra kavurduğum şehriyenin üstüne pirinçleri döktüm. Suyunu da ekledikten sonra kapağını kapattım.
Üzerimi değiştirdikten sonra masayı hazırlamaya başladım. O sıra çalan kapıyı açmak için mutfaktan ayrıldım. Yiğit elinde tatlı poşeti ve sırt çantası ile gelmişti. Evime ilk gelişiydi. Fazlası ile heycanlıydım. Kapının önünden çekildiğimde ayakkabılarını çıkarıp içeri geçti. "Hoşgeldin" Dediğimde "hoşbuldum" diyerek elindeki poşeti bana uzattı. "Neden zahmet ettin" dediğimde salona geçmiştik. "Ben bi ellerimi yıkasam" dedi. Banyoyu gösterdiğimde o içeri girerken ben çorbaları çekmiştim. Yiğitte içeri geldiğinde beraber yemeğimizi yemiştik. Sofradan kalkarken onunda yardımıyla masaya beraber toplayıp temizlemiştik.
Kahveyi makineye koyarken yiğit'in getirdiği tatlıları tabakalara yerleştirmiştim. Tirileçe almıştı. Hemde meyveli. Nerden biliyordu ki en sevdiğim tatlıyı. Fincanları ve tabakları tepsiye yerleştirip salona ilerledim. Tv ünitesindeki resimlere bakan Yiğit beni görünce orta sehpayı koltupa doğru yakinlaştırdı. "En sevdiğim tatlıyı nerden biliyosun" diye sorunca elini ensesine atarak saçlarını kaşıdı. "Aslında oğuza sordum" dedi mahçupça "dalga geçti benimle. Haklı da daha önce sana hiç sormamıştım."
"Olsun öğrenmiş oldun" dedim gülümseyerek. Kahvelerimizi içerken onda bir huzursuzluk vardı. Bişey sormak istiyor ama soramıyordu.
"Sor" dedim yüzüne bakarak. Çekindiği belliydi.
"Ya ayıp olacak ama" dedi
"Saçmalama söyle lütfen"
"Biliyosun benim evde herşey kapalı şuan. Ayrılmadan önce o evde halledicektim ama yine arkadaşı vardı. Şey müsade edersen duş alsam sorun olur mu" İşte bunu beklemiyordum.
"T-tabi.ben sana temiz havlu ayarlıyayım"
"Gerek yok. Şey aslında ben yanımda herşeyi getirdim." derken çenesini kaşıyordu.
"Tamam. Banyoyu göstermeme gerek var mı"
"Halledebilirm bence" dedi gülümseyerek. O çantasını alarak banyoya ilerlediğinde ben fincanları yıkamak için mutfağa girdim. Banyodan gelen su sesiyle aklım çok başka yerlere kaymaya başladı. 'ıslak saçları. Omzundan göğsüne doğru süzülen sular. Görmesemde tahmin ettiğim karın kasları. Ve kıyafetinden de belli olan sıkı kalçası' başımı iki yana sallayarak bu düşüncelerden kurtuldum. Allahım neler diyorum ben!!
Mutfakta ne kadar oyalandım bilmiyorum ama yiğitin şampuan kokusu mutfağı kaplamıştı. Kokuya doğru döndüğümde fazla yakınımda olmasını hesaba katmamıştım. Saçları hala nemliydi. Her zaman taranmış düz olan saçları dağınıktı ve bu ona çok yakışmıştı. Gri bir eşofman ve siyah tişört giymişti. Neden ev bu kadar sıcaktı. Resmen saç diplerim terliyordu. Yiğit iki elini arkamdaki tezgaha dayayıp biraz daha yaklaştı. Üff neden karnımın içinde bişeyler oluyor. Ben kaçacak bir köşe ararken o elini çeneme koyup yüzümü yüzüne kaldırdı. "Teşekkür ederim" derken fazla yakındı. Ve bakışları sık sık dudaklarıma düşüyordu. Öpmek için yaklaştığında nefesimi tuttum. Şuan öpmesi hiç iyi olmayabilirdi. Sus çizgimin üstüne ufacık bir buse kondurup geri çekildi. "Nefes al" dediğinde içime derince bir nefes çektim.
"Ben artık gitsem iyi olacak sanırım" dediğinde bir anda ağzımdan çıkanı sonradan idrak ettim.
"burda kalsan". ne dedim ben. " Şey yani. Hani evde elektrik ve su yok ya. Yarın açtırınca geçersin. Gece zor olur" Sıva kızım sıvasıva
"Rahatsızlık vermek istemem" Buda istemem yan cebime koy!
"öyle olsa teklif etmezdim. Misafir odası müsait. Orada kalabilirsin "dediğimde yüzü düştü. Birlikte yatacağımızı mı düşünmüştü. Daha neler. Sanki sen istemiyosun. diyen iç sesime küfrederek susturdum. O kadar da değil. Yani şimdilik!
" Peki madem."dediğinde içimdeki savaşı susturdum.
"Ben sana yastık çarşaf getireyim. Sen çantanı odaya bırakabilirsin" diyerek ortamdan uzaklaştım. Kendimi odama attığımda ellerimle yüzüme rüzgar yapmaya çalıştım. Cayır cayır yanıyordu yanaklarım. Dolaptan temiz pike takımı alarak misafir odasına girdim.
İçeri girdiğimde yiğit karşıdaki duvara kitlenmişti. siktir! Ben bunu tamamen unutmuştum. Duvarda onun aldığı çiçekler asılıydı. Birazıda camdan bir fanusun içinde sadece çiçekleri olacak şekilde duruyordu. Attığımı söylemiştim. "Attın sanıyordum" dedi bana bakarak.
"Öyle söylemem gerekiyordu" dedim onun aksine odanın içini izleyerek. Yanından geçerek elimdekileri diğer koltuğun üstüne bıraktım. Koltuğu açmak için döndüğümde. "Ben hallederim" diyerek açtı. Bende çarşafını serip yastığı üstüne koydum. Pikeyide ayak ucuna bırakıp çikmak için adım attığımda arkamdan belime sarıldı. "Teşekkür ederim Aslı. Kalbini evini bana açtığın için" Bişey demem lazımdı ama ben dut yemiş bülbül gibi kalmıştım. Saçlarımı kenara çekip enseme öpücük kondurduğunda hızla kolları arasından çıktım. Bu adam bana zarardı. "İyi geceler" diyerek arkama bile bakmadan odadan kaçtım.
Yiğit bir haftada evdeki çoğu ihtiyacı halletmişti. Bir çoğunuda gezme vaktimiz olmadığı için Ineiternetten sipariş vermiştik. Bu hafta sonu gelenleri yerleştirecektik. Evet beraber! Ailesine adresini vermişti. Antalyada kalan getiremediği bazı eşyalarını ordan onlar kargoya verecekti. Gelen kargoları açıp nevresim leri kısa programda yıkadıktan sonra balkona sermiştim. Yiğit ise market alışverişinden aldıklarımızı dolaba yerleştiriyordu. İçerideki koltuğa aldığımız tv battaniyesini koltuğun üstüne yerleştirirken kapı çaldı. "Canım yemek sipariş etmiştim o gelmiştir bakar mısın" dedi mutfaktan. Ben elimdekini koltuğun kenarına koyarak kapıyı açtim. Ooooopss! Gelen yemek değildi. Ben kapının önündeki kadın ve adama şaşkınca bakarken. Onlarda aynı şaşkınlıkla bana bakıyordu. "Anne, baba" diyen Yiğitle üçümüzündr bakışları ona döndü.
Hadi buyrun cenaze namazına!
HEELLLÖÖÖÖÖ.
NABERSİNİZ BAKALIM.
SONUNDA HERKES ASLI VE YİĞİTİ ÖĞRENDİ.
SİZCE ARTIK MURAT ASLIDAN UZAK DURACAK MI? 🙄
ARTIK İKİSİDE AYNI SİTEDE KALIYOR.
VEE BOMBAAAA. YİĞİTİN AİLESİ GELDİİİİİ. 😳
ACABA NELER OLACAK. 🤔
BİR SONRAKİ BOMBASTİK BÖLÜMÜ BEKLEYİN CANLARIM.
AZICIK KAOS OLACAK GİBİ BENDEN DEMESİ 🤭🤭
O ZAMAN OYLARI VE YORUMLARI UNUTMAYALIM LÜTFEN🙏🙏💓
YENİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZ 🥰
Okur Yorumları | Yorum Ekle |