@nzlkrcn
|
.... Onüç yıl önce..... Okula gittiğim gün bende ki değişim ilk Ozi farketmişti. Yine sıradan sınıflara geçerken hocalara yakalanmamak için arkamıza saklanırken~ ki saklandığını düşünüyordu. 180 boy ve 90 kilo ile nasıl mümkün olacaksa~ ben homurdanmamıştım. Normalde illa ki söylenirdim. Adamda nasıl bir hormon bozukluğu varsa artık yaşıtları yanında ilkokul çocuğu gibi kalıyordu. Hele sakalları diğerlerinde daha sakal yokken bizim ki iki gün kesmesr hacı sakalına dönerdi. Bu yüzden çoğunlukla Özlem ile arkamıza saklanırdı.. Sınıfa girdiğimiz an ozi bana döndü. "Dökül" dedi direk. Değişimin farkındaydı. Sürekli somutarak gezen ben bu sabah resmen neşe saçıyordum. Okula söven ben okulu kucaklamak istiyordum. "Neyi döküleyim" dedim otuziki diş sırıtarak.
Bu hafta bütün öğretmenler ve okul resmen nefes almıştı. Hiç bir hocayla atışmamış. Kimseyle kavga etmemiştim. İsyan etmemiş hatta gülücükler saçarak gezmiştim. İçime sığmayan bir mutluluk vardı. Cuma c.tesi ve pazar günleri kurs oluyordu. Cuma günü hızlı test çözme varken hafta sonu ders anlatımı oluyordu. Okul çıkışı direk kursa geçtim. Bizim grupla bir kenarda oturup sohbet ediyorduk. Onlar ediyor ben kapıya bakıyordum. Grup Ülkü Emine Esra Yasmin Melih ve benden oluşuyordu. Ülkü görüp görebileceğiniz en kibar en naif kızdı. Emine daha sakin sessiz izleyici bir yapıya sahipti. Esra uçuk kaçık sürekli konuşan biriydi. Yasmin her ortama uyan bir tipti. Beni zaten az biraz tanıdınız. Melih ise tam bir tatlı serseriydi. Bizim komedi ihtiyacımızı karşılıyordu. Maymun şey. Onlar sohbet ederken kapıdan girdi beklediğim çocuk. Yanında arkadaşı Emre sanırım. Gülerek içeri girdi. Allahı var çok güzel gülüyo şerefsiz. Hızla yerimde doğruldum. Bu hareketim grubun dikkatini çekti. Baktığım yere baktıklarında hepsinin gözünde sorgulayıcı bakış vardı. "Ne?" dedim onlara bakarken. "Asıl sana ne? " dedi yasmin. Omuz silktim. Melih elini omzuma attı. "Yiğit mi" dedi sessizce. Gözüm yine ona kaydı. "Var mı sevgilisi biliyo musun" dedim. Hoca sınıfa girince herkes hummalı bir test çözmeye başladı ben hariç. Gözüm ondaydı çünkü. Bian önümde kocaman bir beden dikildi. Mehmet hoca sırıtarak önüme geçti. Göz kırparak ne olduğunu sordu. Omuz silktim ona da. Gözüyle testi işaret etti. Mehmet hoca en genç hocalardandı. Nişanlıydı. O bile durumu anlamıştı sanırım.
Hafta sonu olmuş kurs saati yaklaşmıştı. İlk defa bol pantolon yerine yeni aldığım dar paça kot pantolonu giydim. Üstüme erkek reyonundan olan tişört yerine hafif göbeğimi açıkta bırakan krem renk tişörtümü çektim. Normalde düğün dernek harici yüzüme bişey sürmeyen ben. Belli belirsiz makyaj yaptım. Kısa saçlarımın uçlarını hafif dalgalandırarak bıraktım. Çantamı omzuma atıp evden çıktım. Sınıftan içeri girdiğimde başta yasmin olmakla beraber bizim tayfa kocaman gözlerle bana bakıyordu. Yasmin beni biliyordu ama diğerleri de az bucuk tahmin ediyordu tarzımı. Bugün ben ben gibi değildim. Yasminin koluna girip sırayı değiştirdim. Direk onun oturduğu sıranın arkasına oturdum. Melih durur mu asla Ülküyü kolundan tuttuğu gibi yan sıramıza oturdu. Sonunda gelip yerine oturduğu vakit şaşırdı. Çünkü arkası normalde boş olurdu. Hafif baş selamı ile yerine geçti. Ayyy selam verdi resmen bana selam verdi. Derse odaklanmaya çalıştım. Çünkü kendisi fazlası ile dikkatliydi derse. Böyle aylaklıkla onun dikkatini çekemezdim. Ara verildiği vakit hepsi yanıma geldi. "Helal lan" dedi melih omzuma vururken. "Bekle sana kıyak çekicem" diyerek beni meraka saldı. "Çıkışta kimde iş çıkarmasın bir saat takılıyoruz" dedi. Herkes başını sallayarak kabul etmişti. Tekrar ders başlamış hocaya odaklanmıştık. Defterine şöyle bir göz attığımda inci gibi yazısı vardı. Benimki ise doktor yazısından halliceydi. Demek deftere de önem vermek lazımdı. Son araya girdiğmizde melih dan diye bizim sıraya atladı. "Yiğidom. Emre. Çıkışta işiniz var mı" dedi. Pat diye dedi. Benim gözler Fal taşı gibi açıldı "benim yok"dedi Emre. " Bende müsaitim"dedi Yiğit. "Okey ozaman biz çıkışta bardak darı yemeğe gidicez sizde gelin" dedi. Ve bu bardak darıdan bizden kimsenin haberi yoktu. "Olur" dedi ikisi bir. Melih bana göz kırpıp yerine geçti. Eşek yaptı yapacağını. Benim şimdiden elim ayağım titremeye başlamıştı. Biz hep beraber bişey yapalım dedik ama çocuklar tek kelime etmişliğim yok. Adımı bile bilmediğine eminim.
Kurs bitmiş hep beraber çıkmıştık. Kapı önünde gideceğimiz yeri konuşuyorduk.
..... GÜNÜMÜZ..... Sabah binbir zorlukla kalktım yataktan. Dünki olaydan sonra kendimi toplamam zor olmuştu. Hazırlanıp şirketin yolunu tuttum. Kafam deli gibi ağrıyordu. Uykusuzluk ve stres yine migrenimi tetiklemişti. Şirkete girdiğimde acı kahvenin ardından ilacımı içtim. Fayda edermi bilmem ama en azından denedim. Masada telefon çalınca gökhan bey odasına çağırdı. Kapıyı tıklayıp içeri girdim. "Buyrun Gökhan bey" diyerek odanın ortasına geçtim.
Şirkette herkes dünü konuşuyordu. Yemeği kokteyli diğer şirketlerdeki çalışanları. Herkes bişey konuşurken benim aklımda tek bişey vardı. Onunla karşılaşmamız. Yıllardır içimde sönmeyen ateş yeniden harlamıştı. Neden birden karşıma çıkmıştı tekrar.
O gecenin üstünde üç hafta geçmişti. Geçen hafta şirketin ceosu Bülent bey şitket değişimi istemiş. Ankara'da ki şirkete geçmişti. Bizim şitkete başka yerden yeni ceo gelecekti. Türlü dedikodular dönüyordu. Bugün ise yeni ceo işe başlayacaktı. Ben yine masamda son toplantıları düzenlerken Şeytan şeyda koşarak yanıma geldi. "Yeni ceoyu gördün mü" dedi heycanla. Sabah beri kafamı dosyalardan kaldırmamış ben "görmedim" diye geçiştirdim.
Öğlen arasında yemek için anlaşmalı olan restorana gittim. Kafam kimseyi kaldırmayacağı için sakin sessiz bir masaya tek başıma oturdum. Midem bu sıralar altüst olmuştu. Bir çorba ve salata alarak yemeğe başlamışken. Karşımdaki sanldayle çekildi. "Oturabilir miyim" dedi. O ses. Onun sesi. Yok canım daha neler. Başımı kaldırıp baktığımda siyah takım elbisesi ile karşımdaydı. "Buyrun" dedim sessizce. Karşıma oturdu. Garson onunda yemeklerini getirince oda yemeğe başladı. "Sormayacak mısın? " dedi. "Neyi? " dedim aynı onun gibi. "Burda ne arıyosun diye" dedi. "Siz açıklamaya daha meraklı gibisiniz dedim" Kendimi sakinleştirmeye çalışarak. Masanın altında dizim deli gibi sallanıyordu. Elini uzattı. "Yeni ceonuz" dedi. Şok olmuş gözlerle ona baktım "ciddi misiniz" dedim resmiyeti hiç bozmadan. "Evet. Sizin şirketinizdeki yer değiştirmiş. Burda açıklık varmiş. Bende o açıklığı doldurdum" dedi. Eli hala masanın üstünden uzanmış vaziyetteydi. Sıkmamı bekliyordu. Elini sıktım "hayırlı olsun sizin için" deyip yemeğe geri döndüm. Zaten az olan iştahım toptan kaçmıştı. "Afiyet olsun" diyerek masadan kalktım. Hesabı ödeyip restorandan çıktım. Şirkete yaklaşmıştım ki adımı duydum. "Aslı! " Olduğum yerde kaldım. Adım seslerini duyuyordum. Hemen arkamdaydı. "Bişey demiyecek misin? ". Yavaşça arkamı döndüm. " Hayırlı olsun Yiğit bey." Diyerek içeri girdim. Kendimi sıkmaktan artık kafam patlayacak gibiydi. Neden ya neden. O gün neden karşıma çıktı. Hadi o tesadüftü eyvallah. Peki neden şimdi bizim şirkette. Hızla kendimi tuvalete attım. Kabinlerdeb birine girip kapıyı kilitledim. Klozetin üstüne oturup kendimi sıkmayı bıraktım. Tuttuğum göz yaşlarım akmaya başladı.
BÖLÜM SONUUUU NASILDI İKİNCİ BÖLÜM. YİĞİT'İN AMACI NE. ? GEÇMİŞTE NELER YAŞANDI. !? ASLININ BU DENLİ HÜZNÜNÜN SEBEBİ NE? SONRAKİ BİR KAÇ BÖLÜM GEÇMİŞTEN OLACAK. SONRALARDA GEÇMİŞ VE GÜNÜMÜZ ARASINDA GİDİP GELECEK GİBİYİZ. HİKAYEMİZ HAKKINDA FİKİRKERİNİZİ BELİRTİR MİSİNİZ? YORUM VE OY VERMEYİ UNUTMAYIN. 💐🌸🌺💕❤🥰😍 |
0% |