Yeni Üyelik
9.
Bölüm

8. Bölüm

@nzlkrcn

İçimde ufacık olan bir umutla tekrar okula döndüm. Zira Yiğitten önceki deli dönemimde fazlasıyla devamsızlığım vardı. Bu haftada aldığımız raporla idare etmiştim. Ama daha fazla gitmemem sıkıntıydı. Peki nasıl dönecektim okula. En son ozinin kollarında yarı bilinci kapalı halde çıkmıştım. Şuan bütün gözlerin üzerimde olacağından emindim.

Okula girdiğimde herkes baksa da kimseden ses çıkmamıştı. Sessizce sınıfa girip sıraya oturdum başımı sıraya yaslayıp gözlerimi kapattım. Bu bir hafta tam olarak böyle geçmişti. Kimseyi görmeden duymadan uyuyarak. Çünkü geceler fazla uyuduğum yoktu. “arkadaşlığını kaybetmek istemiyorum” cümlesi içimde ufacık bir umuttu. Belki o arkadaşlık tekrar sevgililiğe dönüşürdü. Cumayı iple çektim. Her ne kadar canım yansa da özlemiştim o açık kahve gözlerini kumral saçlarinı şiiri andıran sesini. Herşeyiyle bana ait olmayan adamı özlemiştim.

Cuma günü okul çıkışı üstümde formalarla gittim kursa. Geçtim yerime oturdum. Eski yerime. Yanına olmayan yerime. Herzaman hevesle baktığım kapıya buruk bir bakış attım bu defa. Bizim tayfa da sessizdi ben kadar. Hatta gelmeme bile şaşkındı. Ama melih sinirliydi. Çok sinirliydi. O gün parktaki halimi bana olan tavrını görünce tek kalemde silmişti Yiğiti. “Bu ne hal amk”demişti yüzüme. “yemek yemiyomusun sen kuş kadar kalmış yüzün”diye çemkirmeyi ihmal etmemişti. Fakat Ülkünün uyarısı ile susmuştu. Haklıydı şu 10 günlük sürede nerdeyse 5 kilo vermiştim. Ve benim ilk yüzümden kilo verdiğim için hafif toplu olan yanaklarım çökmüştü. Ben başım sırada camdan dışarı bakarken ilk kokusu doldu burnuma. Ardından sesi. Emreye bişeyler anlatıyo olmalıydı. Bian da kesildi sesi. Hafifen başımı kaldırdığımda gözgöze geldik. Yine de gelmemi beklemiyor olmalıydı şaşkınlık ve hüzün vardı yüzünde. Artık bende ne gördüyse. Hafifçe başını sallayarak selam verdi. Aynı şekilde cevap verdiğimde “selamını siktiğim “diye homurtusu duyuldu melih’in. Uyarıcı bakışlarımla ağzına hayali fermuar çekti.

Cuma ve cumartesi öylece geçmişti. Nasılsın iyi misinden öteye bir sohbetimiz yoktu. Pek olacak durumda oluşmamıştı. Ta ki bugüne kadar. İki gündür farkettiğim şeyse Emrenin şu tiki gruptan sarışın kızla flörtöz halleriydi. Hayır kendi ne bok yerse yesindi fakat yanında Yiğitide sürüklüyordu. En bizim kafadan olan hocanın dersinde sohbete devam ediyorduk. Bianda elimi cebime atıp bir sakız çıkarıp hocaya uzattım. “bu ne kız?” dedi neşeli sesiyle. “şıpsevdi hocam. Sever misiniz? “diyerek gülümsedim. Elimdeki diğer sakızı emreye doğru attım. Havada yakaladı. “Emre bayılır. “ Takılmak istemiştim. Aslında birazda ima yapmıştım. Çapkın hovarda bir tipti. Ama bu şakanın dönüşünü hesap edememiştim. Emre yüzünde sinsi bir gülümseme ile baktı bana sadece. Gülüşmelerle sohbet devam ederken sessizce dinleyen tek kişi Oydu. En son hoca ona takıldı. “Hayırdır Yiğit. Pek sessizsin bugün. “ cevap ondan gelmedi. Yüzünde sinsi gülüşü olan Emreden geldi. “gitmeyin hocam arkadaşımın üstüne. Zaten aşkından uzakta derbeder kendisi”

Aşkından mı uzakta. Nasıl? Gözlerim direk onu buldu. O ise delici bakışlarını emreye dikti. Ardından bana olan bakışında o gördüğüm neydi. Mahçupluk. Pişmanlık. Hangisi. Hoca “oooo yeni aşklar mı diyosun”demişti ki aklına ben son anda geldim. Bana dönüp baktığını hissettim fakat ben sadece ona bakıyordum. “Yeni değil hocam yeniden”dedi emre intikam alır gibi. Jeton geçti. Evet belki köşeliydi ama düşmüştü. O tekrar Emreye sinirle baktıktan sonra önüne döndü. Tekrar başını çevirip bakmadı. Benim bakışım hala ondayken telefonum titredi.

‘özür dilerim. ‘ tek mesaj iki kelime. Onbir harf. ÖZÜR DİLERİM.

Bir hışımla kalktım yerimden ne çanta ne defter ne bir eşya umursamadan kapıyı açıp çıktım sınıftan. Eğer dışarı çıkarsam beni yakalar bulurlardı. Tek saniyelik düşünce ile üst kata fırladım. Normalde çıkışı yasak olan terasa. Gözlerimden akmak için inatlaşan yaşları tutmak için direnerek çıktım merdivenleri. Çoğu zaman kilitli olurdu kapı. Artık şans mı tesadüfmü bilmiyorum ama açıktı. Hızla kapıyı itip dışarı çıktım. Sıcak hava yüzüme çarpınca gözümden sıktığım yaşlar düştü. İmkansız demişti. Ama imkansızı başarmıştı. İçimde yeşeren ufacık umudu yerle bir etmişti. Dalım budağım kırılmış gibi yanıyordu canım. Beş adım attım. Daha fazlasına gücüm yoktu. Sırtımı bişeye dayayarak yere çöktüm. Yumruk yaptığım elimi ağzıma kapattım ki hıçkırıklarım duyulmasın. Kendimi sıkmaktan nefes alamayınca tüm içimdeki acıtı atmak ister gibi bağırarak arkada sırtımı dayadığım şeye sıktığım yumruğumu gerileme geçirdim. Bileğimde hissettim sızıyla ve çıkan sesle sırtımı dayadığım şeyin eski sınıflardan çıkma cam olduğunu anladım. Bileğinden avuç içme ince ince sızan sıcaklığı hissettim. Çıkan sessten ötürü merdivenlerden gelen ayak seslerini ardından açılan kapının sesini en ardından “Aslı”diye bağıran melih’in sesini duydum.

“Gidin”dedim sessizce. “yalnız bırakın beni. Kimse gelmesin” ayak sesleri durdu. “Gelmeyin. Yemin ederim keserim kendimi. Gelmeyin” kimse adım atmadı. “aslı”dedi onun sesi. “ben geleyim. Konuşalım sadece “ ne kalmıştı ki konuşacak. Ama sormam gereken hesaplar vardı. Mesele yerle göğün birleştiği an gibi. Başımı salladım usulca. “başka kimse kalmasın”dedim fısıltılı sesimle. Arkadan bir iki homurtu geldi. Daha sonra kapanılan bir kapı. Ve adım sesleri. Usulca çöktü yanıma. Bakamadım yüzüne sadece gökyüzüne bakıyordum. “Bileğin kanıyor”dedi. “Kanasın”diye cevap verdim “bekle”dedi sadece. “başka ne yaptım ki zaten”diyerek fısıldadım. Hızla yanımdan kalkıp kapıya gitti. Bir kaç ses geldi. Ama anlamadım. Aradan tahmini bir iki dakika geçmişti ki tekrar yanımda bir kıpırtı oldu. Birden bileğimde hisettiğim parmaklarla geri çektim elimi. “Sarmamız lazım”dedi yanımdaki naif ses. “Ben hallederim”diyerek bakışlarımı ellerimize indirdim. Bir sargı bezi getirmişti. Eline temas etmemeye özen göstererek aldım. Bileğimin etrafına doladım. Bir kaç dakikalık sessizlikten sonra ilk ben konuştum.

“Tebrik ederim”

“aslı”

“ne zaman. Ne zamandan beri.”

“aslı yapm-“

“konuşmak isteyen sendin. Ne zamandır”

“yeni.çok yeni”

“peki ne zamandır konuşuyordunuz. Buna bir anda karar vermediğinize göre”

“....... “

“anladım. Yorma kendini” belli ki ben hala hayatındayken. “ neyi merak ediyorum biliyor musun”diye sordum. Ama bir kere olsun değmedi bakışlarım ona. “ne ara birleşti yer ve gök.” Derin bir nefes aldı.

“aslı yapma bunu”

“neyi.ben kendim hiç bişey yapmadım ki. Yapamadım ki” ne kadar uğraşsamda titremişti sesim.

“aslı”dedi sesi acı çeker gibi.

“deme birşey. Sende haklısın. Herkes ait olduğunu hissettiği kalbi istiyor yanında. İlk defa bakışlarımı indirdim yüzüne. Gözleri bir başka bakıyordu bu defa. “Mutlu ol yiğit. Çok mutlu ol. Dilerim bu acı sana hiç uğramasın. Senin için böyle yanmasın. Tek duam var sana beddua etmeye bile kıyamadığım. Dilerim Rabbim senim yüreğini bu acıyla sınamasın” dedikten sonra yerimden doğruldum. “Hoşçakal”diyerek kapıya doğru adımladım. O arkamda kaldı. Tam çıkmak üzereyken geri döndüm. “son bişey daha sorabilirmiyim “ hafifçe başını salladı. “o şiiri ona da okudun mu?” Bian duraksadı. Başını sağa sola salladı. “hayır. O kadar şerefsiz değilim tek şiiri iki kıza birden okuyacak kadar”dedi. Başımı onaylarcasına salladım dudaklarımda buruk bir gülümseme kaldı. “en azından tek bişey varmış bana özel olan”diyerek terastan çıktım. {Şiir durumunu ileriki bölümlerde tekrar göreceğiz}

Alt katta merdivenlerde bizim tayfa ve hoca vardı. Hepsinin yüzüne baktım anlasınlar diye. Kimse hiç bişey demedi. Başımı sallayıp yanlarından geçtim. Ülkü elime çantamı tutuşturdu. Sınıfa girecek takadim yoktu zaten. “sağol”diyerek yanından ayrıldım. Kurstan çıktıktan sonra sokağın başında her daim yanımda olanı gördüm. Ozi. Küçük adımlarla yanına ulaştım. Tek kelime etmedi. Kolunu omzuma atıp benimle birlikte yürüdü..

GÜNÜMÜZ...

O şirkete girdiğinden beri ben köşe bucak kaçmaya çalışıyordum. Den gelmemek için elimden geleni yapıyordum. Çünkü her denk gelmemizde geçmişten bir anı çıkıyordu önüme. Ben kaçtıkta oda yırtık dondan çıkar gibi sürekli bi yerlerden çıkıyordu. Her zaman tek oturduğum restoranda inatla aynı masaya oturuyordu. Ben bizim grubun yanına gidiyordum orda da kahrolası Murat farklı anlam arıyordu. Zamanında bana olan ilgisini göstermişti naifçe reddetmiştim. Ama pek peşini bırakmış değildi. Restorana gitmeyi kesip şitkete yemek istemeye başladim. Bu defa oda kaldı benimle birlikye. Yeni bir proje başlanmıştı. Büyük bir proje. Bu işin dosya düzenleme toplanı gibi işlerin başında ben olduğum için her fırsatta yanımda bitiyordu. Keçinin istemeği ot başında bitermiş.

^istemediğine emin miyiz^diyen iç sesimi ^kes be!^ diyerek susturmuştum. Şimdi ise gökhan beyin arayarak odaya çağırmasıyla kapının önündeydim. Kapıyı tıklatıp içeri girdim. Girdiğim an adımlarım yine durdu. Odada sadece Gökhan bey değil oda vardı.

“buyrun efendim”diyerek ajandamı açtım.

“Otur aslı”dedi önündeki koltukları işaret ederek. Fakat orda oturan biri daha vardı. Mecbur başımı sallayıp karşısına oturdum.

“aslı ben senden bişey rica edecektim”dedi gökhan bey

“Tabi efendim” şirkette mümkün olduğunca resmiydik.

“Bülent’in asisteliğini sen yapıyordun değil mi?” Bu işten bir bok çıkacaktı. Çünkü bülent bey gitmeden önce asistanı Kübra doğum iznine ayrılmıştı. İdareten ona da ben bakıyordum.

“Doğru efendim.”

“Kübra bir süre daha yok biliyosun. Yiğit bey de burda yeni. Onu da senin asiste etmeni istiyorum “dedi. Biliyordum bi bok çıkacağını.

“eda baksa”dedim bi umut

“Eda anlamaz bu projeyi”dedi

“peki selin”

“aslıcım selin reklam departmanında”

“ee ece”dedim son umut

“Sence canan müsade eder mi” etmezdi. Genel midür yardımcısıydı ve kendini kaf dağında görüyordu. “neden isyemiyosun”Dedi son olarak.

“yoğunum aslında”dedim gözlerim ona kaydı.

“ben çok yormam”dedi oda sonunda. “sadece tam detayları bilmiyorum “diye tamamladı cümlesini.

“Ama”demiştim ki gökhan bey böldü sözümü.

“siz önceden tanışıyor musunuz? Son zamanlardaki aramızdaki durum karşısında bunu soran ilk kişi değildi.

“Evet”bunu diyen Yiğitti.

“hayır”bunu diyen ise ben. Aynı anda. Gökhan bey süpheli bakışları üstümüzde gezdi. “Yani şey bi tanışıklık var ama” beni daha fazla kıvrandırmadı gökhan bey.

“toparlanın öğle yemeği saati gelmiş. Hem yemek yiyelim hemde şunu bi konuşalım”dedi tam itiras etmek için ağzımı açacağım sıra. “itiraz yok aslı”diyerek ağzımdan çıkmayan kelimeyi geri tıktı.

Her zamanki restoran yerine bu defa farklı yere gelmiştik. Gözlerden uzak olmak için. “evet anlatım bakalım”Dedi yemeğin sonuna doğru gökhan bey.

“aslında anlatılacak bişey yok”dedim ben

“nerden tanışıyor sunuz “Diye tekrar sordı.

“gökhan bey”diyecektim ki

“Bırak beyi aslı şirkette değiliz. Dinliyorum”dedi. Şirket dışına gerçekten bir abi gibiydi bana karşı.

“Gökhan abi”

“evet dinliyorum”dedi otoriter sesiyle. Onun hiç sesi çıkmıyordu. Belkide benim açıklamamı bekliyordu

“Liseden kalma bir mazi”dedim dediğimin sonradan farkına vararak.Sıçtım.Bu cümle ona yetmişti. Zira zamanında birileriyle görüşmem için ısrar edenler arasındaydı. Ama liseden kalan bir mazi var içimde söküp atamadığım dediğim için dahada ısrar etmemişti.

“O mu”dedi direk. Sıvadı.

“kim”dedi en sonunda konuya dahil olarak Yiğit.

“Abi”demiştim ki susturdu.

“Sıçtırma abine. O mu diyorum. Uğruna bunca zaman herkesi reddettiğin herif bumu” E güzel abicim hadi ben sıçtım. Tamam. Sen sıvadın. Ona da tamam. Neden üstüne mum dikiyosun ki şimdi. Gözlerimi belerterek baktım.

“Aaabiii”dedim yalvarır gibi.

“Ne oluyor bana da anlatır mısınız”dedi tekrar dayanamayarak.

“Sen bi sus”dedik aynı anda.

“doğru mu anladım ben aslı”dedi inatla. Başımı salladım sadece. Oda karşılık olarak başını salladı. “tamam istemiyosan ben cananla konuşurum. Gerek yok asiste etmene”dedi. Ama artık ii işten geçmişti.

“sorun değil. Ben hallederim. Canan hanımı celallendirmeye gerek yok”dedim.

“emin misin”diye sorunca bakışım bi an için ona kaydı. Boş boş ikimizin yüzüne bakıyordu.

“Eminim abi. Hallederim ben”diyerek arkama yaslandım. Artık kaçış yoktu. Battı balık yan gider hesabı önümüze bakacaktık.

Yemekten sonra tekrar şirkete dönmüştük. Hazırladığım evrakların kopyalarını alıp yeni dosya hazırladım. Detayları Yiğit beye bildirmem lazımdı. Ama öncesinde oziyi arayıp durum bildirmesi yapmalıydım.

“Ozzziiiim'Dedim sesimi neşeli tutmaya çalışarak.

“Kardeş”dedi herzamanki gibi

“Napıyosun nasılsın”konuyu uzatmam lazımdı zira köpürecekti.

“Dökül”dedi ditek nasılda tanıyor ama.

“şey yaa bişey yok aslında. “

“kıvırtma dansöz gibi kardeşim anlat”dedi.

“şey bugün Gökhan bey benden bişey rica etti. Hani ben önceden bülent beyi-“

“sadede gel”diye direktifi verdi.

“ben bir süre onun da asistanlığınu yapacağım”diye bodoslama daldım konuya.

“Nasıl olacakmış o iş?”

“Yani Kübra gelene kadar”diye açıklama yapcaktım ama susturdu yine.

“anlaşıldı. Benim bir konuya el atmam lazım “dedi siniri sesinden belliydi.

“Sakın bak ozi. Bi’şey olduğu yok. Lütfen. Beni gökhan abiye mahçup etme”

“kızım gökhanla işim yok benim.”dedi. Derdi belliydi.

“oziiimmm”dedim ama yemedi.

“İşim var benim kapa telefonu sonra konuşuruz” diyerek suratıma kapattı. Bu işte sanırım boka saracaktı.

İş çıkışı kızlarla plan kurmuştuk. Eve gitmeden bişeyler yiyip içelim dedik. Hep beraber toplanıp şirketten uzaktaki restorana geldik. Kimseyle denl gelmemek için. Fakat şirkettekilerden kaçarken ben başka birilerini yakalamıştım.

Bizim masadan biraz uzakta oturan iki kişi birinin yüzü bana dönüktü. Bu yiğitti. Karşısındakinin yüzünü görmeme gerek yoktu. Heybetinden belliydi kim olduğu. Ozi. Kızlara hemen geliyorum diyerek masadan ayrıldım. Kaşlarım çatık sinili adımlarla masaya yaklaştığım vakit Yiğit’in bakışları beni buldu. Kaşları havalandı. Oziye döndü. Artık yaklaştığım için sesini duya biliyordum.

“Oğuz özür dilerim kardeşim”dedi. Lan ne ara kardeşliğe yürüdü bunlar.

“noluyo lan”dedi benim denyo. Yiğit kaşları ile beni işaret edince ozi başını çevirdi.

“siktir”

“hayırlı akşamlar beyler! “diyerek masaya ellerimi koydum...

BİR BÖLÜMÜN DAHA SONUNA GELDİK. BİLMİYORUM GEÇ ATTIM FAKAT UYGULAMADA BİR SIKINTI VAR GİREMİYORUM. O YÜZDEN ATAMADIM.

NASILDI YENİ BÖLÜM. ?

TERASTA OLANLAR HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

GÖKHANIN KIRDIĞI POTTAN SONRA NE OLACAK.?

OZİ NEDEN YİĞİTLE AYNI MASADA?

ASLI YAKALDI İKİSİNİ NE YAPACAK?

ŞİMDİ NELER OLACAK. GEÇMİŞTE DAHA NELER OLDU?

BÖLÜM HAKKINDA DÜŞĞNCELERİNİ ALABİLİR MİYİM.

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN CANLAR.

SİZLERİ SEVİYORUM.

 

Loading...
0%