@nzlkrcn
|
Terastan indiğim an ozi hiç bişey sormadan elini omzum attı ve ordan ayrıldık. Hiç bişeye itiraz edecek durumda değildim. Önce hastaneye uğrayıp bileğimin kesilen yerine pansuman yaptırdık. Üç dikiş atılmıştı. Hastaneden ayrılıp tekrar hiç konuşmadan tepeye gitmiştik. Seyir tepesi. Biraz uzak olsa da yürüyerek çıkmıştık. Oraya giden minibüs otobüs yoktu. Ee ehliyet olmadığı içinde arabada sürecek kimse yoktu. Sanki araba vardı da. Tepeye vardığımızda her zamanki en uçtaki ağacın dibine oturduk. Bu zamana kadar sessizdik. Ne o sordu ne ben anlattım. Ozi cebinden sigarasını çıkarıp yaktı. Yandan bi bakış attım ona “bana da versene”dediğim an bakışları bana döndü. “siktir ordan”diye cevap verdiğinde gözlerimi devirdim. “ya yanında içmeme izin verirsin ya da eve giderken yeni paket alır tek başıma bitiririm”diyince yapacağımı bildiğinden çıkarıp bıtane vermişti. Hayatımda ilk defa orda tanışmıştım bu zehirle. “barışmışlar”dedim sadece. “imkansızı oldurmuşlar.” Kafasını çevirip bana baktı. Yanağımdan düşen damlayı gördü. “sikicem o itin gelmişini geçmişini” diye ayaklandı. Bende onunla kalkıp ellerimi göğsüne koydum. “Yapma” diye baktım gözlerinin içine. Yalvarır gibiydi sesim. Halime bir bakış atıp geri oturdu. “hala onu koruyosun ya önce seni dövmek istiyorum” diye burnundan soludu. Başımı omzuna yaslayıp saatlerce sessizce ağladım. O hafta annem kursla olan kaydımı sildirmişti. Kalan ücreti ödeme günü geldiğinde kapatacaktık. Okulda varlığım da yokluğum da belli değildi. Sadece yoklamalarda burda olduğumu belli ediyor geri kalan tüm zamanlarda kafamı sıraya dayayıp uyuyordum. Ne tenefüse çıkıyor nede yemek yiyordum. Ozi aralarda ite kaka ağzıma bişeyler sokmasa aç gezerdim. Bigün yine uyurken çok garip bişey olmuştu. Saçmaydı sanki rüyaydı. Ama burnumda onun kokusu vardı. Burda mıydı başımı kaldırdığımda omuzlarıma atılmış hırkayı görmüştüm. Yakasını hafiften burnuma yasladığımda o kokuyu aldım. Ama ozi böyle kokmazdı ki. Başımı çevirdiğimde göz göze geldik. “sen parfümünü mü değiştirdin?” Dediğimde şaşkın gözlerle bana baktı. “Esin almış”dedi. Sevgilisiydi. “onun kokusuna benziyor”diyerek hırkaya daha çok sarıldım. Burnuma yaslamış uykuma devam etmiştim. (Ozi bidaha asla o kokuyu kendi üstüne sıkmadı. Ama her Allah’ın günü üstüne o konunun sıkıldığı hırkayı okula getirdi) Aradan 2 hafta geçmişti fakat içimdeki acısı yokluğu hiç geçmemişti. Sol yanım o kadar çok acıyordu ki artık aldığım nefes batmaya başlamıştı. Bu acının dinmesi lazımdı. Okuldan çıkıp yönümü değiştirdim bu defa. Gideceğim yeri biliyordum. Bundan altı ay önce bizim üst taraftaki okuldan kızlarla bir kavgamız olmuştu. Üç kişi olmalarına rağmen benden sağlam bir dayak yemişlerdi. Daha sonra kalabalık grupla ödeşmeye gelseler de bizim okuldakiler de arkamda olunca geri çekilmişlerdi. Şimdi onlara bu fırsatı sunmaya gidiyordum. Bir sokakta önlerini kestim. Beni gördüklerinde üçüde sinirle üstüme yürüdü. Bir iki sataşmadan sonra hepsi üstüme çullamıştı. Kızdırmak için bir iki karşılık verir gibi yapsamda sonrasında içlerinden iri olan beni itince yere düşmüş hiç bir tepki vermeden uslu uslu dayağımı yemeye başlamıştım. Ta ki bizim okuldan başka bir kız grubunun olaya müdahil olması ile ortalık durulmuştu. “karışmayın”dedim bizimkilere. Kafamı diğer kızlara kaldırdım “devam et. Korkma. Kimse müdahale etmeyecek”dediğimde o kız yanıma çöktü. “ne oluyor” dedi beni tanıyordu çünkü. Elimi kalbimin üstüne hızla üç kere vurdum. “durmuyo.buranın acısı durmuyo”dedim hıçkırıklarımın arasında. Düşmanım dediğim kız kollarının arasına aldı beni. Ben düşmanımın kollarında ona ağladım. Ogün sağlık ocağına götürülüp düştüğümde yere sürtünen kolumu patlayan dudağımı, hafif açılan kaşımı ve kanayan burnuma pansuman yapılmıştı. Artık kursa ödeme günü gelmişti. Yüzümdeki ve kolumdaki sargılarla kursun kapısından içeri girdim. Hem ödemeyi yapacak hemde arkadaşlarım ve hocalarıma veda edecektim. Bem kurstan girince bizimkiler beni görüp gelmişti. “Ne lan bu hal”diye yanıma gelen Melih ve kızlar korku dolu gözlerle bana bakıyordu. Onları sakinleştirmesi zor olmuştı. Hocalara da durumu öylesine geliştirdikten sonra ödemeyi yaptım. Son kez bizimkilere sarılıp kurstan çıkarken kapıda onunla karşılaştım. Gözleri önce yüzüme sonra koluma kaydı. Bişey demek için ağzını açacağı sıra başımı eğip yoluma devam ettim. Arkamdan seslendiğini peşimden geldiğini duydum. Ama melih sert bir dille engel olmuştu. Bütün okul dönemi o hırkayla geçmişti. Kalan son bir kaç haftalık dönemde sadece uyumuştum. Ve sanırım hocaların kanaat notları olmasa sınıfta bile kalabilirdim. GÜNÜMÜZ...... Ozi telefonda aslının son dediğini duyduktan sonra onda ipler tamamen kopmuştu. Neydi bu herifin derdi. Zaten yıllarca arkasında bıraktığı enkazla uğraşmıştı. Şimdi yeniden ayağa kalkan kızı yıkmasına izin vermeyecekti. Mesleğini kullanarak çokta zorlanmadan o adamın numarasını bulmuş konuşmak için çağırmıştı. Aslıya yakalanmamak için şirkete biraz uzaklığı olan bir restorana gelmişlerdi. Ufak bir selamlaşmadan sonra masaya oturup siparişlerini oluşturdular. İlk lafa giren oziydi. Dolandırmadan çevirmeden direk dan diye. “Neden geldin?” “Anlamadım?”dedi Yiğit. “Gayet açık bunca sene sonra ne halt yemeye geldin?” “aslı için” “af buyur, anlamadım” sinirden gözü seğirme noktasına gelmişti. “bak Oğuz. Kabul zamanında büyük hatalar yaptım. Çok büyük aptallıklar yaptım. Düşünemedim. Ergenlik de, gençlik de, ne nerden de. Ben zamanında Aslıyı kendi ellerimle kaybettim” “bunun farkındasın madem. Şimdi neden burdasın” “ben daha önce geldim Oğuz” “ne demek geldim” “biri üniversite zamanıydı sanırım ikinci sınıfın son zamanları. Çok aradım. Sosyal medyası yoktu. Telefon numarasını değiştirmişti. Melihe sordum asla söylemedi. Hatta yüzüme bakmadı. Bi şekilde buldum. Geldim. Ama yanında biri vardı.” “işte yalanın burda. Bu imkansız” “ o sendin Oğuz. O zamanlar senden bahsetmişti. Ama seni hiç görmemiştim. Fazla samimiydiniz kol kolaydınız. Hayatına baktığına inandım. Karşısına çıkmadan dönüp gittim” “İyi bok yedin” “sonra tekrar geldim. Mezuniyet günü. Yine sen vardın. Hatta ailesinin bile yanındaydın. Yine kolunun altındaydı. Dedim tamam bu kız mutluluğu buldu. Bozma. Döndüm geri” “peki neler yaşadığını hiç sorup soruşturdun mu. O ilk gördüğünde ben akademiden izin alıp geldiğim bir dönemdir büyük ihtimalle. Lisedeki gibi pek görüşme fırsatımız olmuyordu. Mezuniyet için ise hocalardan özel izin almıştım. O sıra bizim okulda da mezuniyet için hazırlıklar vardı. Ondan sonra oda benimkine gelmişti.” “Son olarak o partide gördüm. Yanına oturup konuşmaya çalıştım. İlk parmaklarına baktım alyans yoktu. Ordan cesaret aldım. Ama sonra yine sen geldin. Senin kolunun altında gitti. Ben arkandan mal mal bakarken bülent geldi. Şu yerine geldiğim. Eskiden bir arkadaşlığımız vardı zaten. O zaman öğrendim kim olduğunu. Hatta Aslının hayatında kimse olmadığını. O zaman karar verdim buraya gelmeye” “keşke gelmeden önce ona iyi gelip gelmeyeceğini de soruştursaydın.” “ben artık herşeyi yapmaya hazırım Oğuz” “şimdi hiç lafımı kesmeden dinle. Onun yaşadıklarını dinle. Eğer hala yüreğin varsa dene. Senin bitti dediğin gün. Okuldan kollarımda baygın çıkardım ben Aslıyı. Tüm okulun gözü önünde. Hastaneden çıkıp parka yanına geldi. Yüzüne bakmadın. Orda kollarımda içi çıkana kadar ağladı. Bir hafta okula gelmedi. Sen yazmışsın arkadaş olalım diye onda bile umut buldu. Ogün arkadaşın olacak o ibnenin ortalığı karıştırması Aslının yıkımı oldu. İlk sigarasını ogün yaktı. Hala daha aynı zehire devam ediyor. Lan ben bile senin yüzünden etkilendim. Ozaman başka bir kız vardı görüştüğüm. Kız bana parfüm almış ne bileyim amına koyayım sende onu kullanıyormuşsun. Aslı kalan bütün dönemi müptezel gibi hırkayla geçirdi. Yaz sıcağında bile elimde hırkayla gezdim ben. Burnuna yaslar sırada okul bitene kadar uyurdu. Yine dinmedi acısı dindiremedim. Yetmedi ona. Gitti daha önce kavgalı olduğu kız grubuna tek başına sataşmış. Kızlar bunu evire çevire dövmüş. Bakmışlar karşılık vermiyo ne oluyo diye çökmüş yanına düşmanı. Kız düşmanının omzunda sana ağladı be.” Oğuz sonrasında olan herşeyi tek tek anlattı. O anlattıkça yiğit kızardı. O anlattıkça yiğit çöktü. Oğuz bir çok yeri atlayarak geçerek anlattı. Aslı bunları bile bilse ağzina sıçardı. “Şimdi söylesene hangi yüzle hangi cesaretle çıkacaksın karşısına “ Yiğit başını eğdi. “sövsede kovsada artık gitmem Oğuz. Bilmiyordum. Bu kadarını bilmiyordum. Senin kim olduğunu bilsem daha önce çıkardım karşısına. Artık öğrendim ya bundan sonra kapısında yatarım ama yine de bırakmam. Aslı kalbinden beni atmadığı sürece ben ondan gitmem” İki adam biraz daha geçmişten gelecekten olandan bitenden konuştular. Sohbetin içinde Yiğitin gözü kendilerine yaklaşan kadını gördü. “oğuz, özür dilerim kardeşim” “Ne diyon lan” yiğitin kaş göz işareti ile kafasını arkaya çeviren oğuz ağzına kürekle tezek atacak kişiyi gördü. “Siktir” “hayırlı akşamlar beyler”.. SELAM CAANLARRIIIIMMM NASILSINIZ YENİ BÖLÜM GELDİ NASILDI BU BÖLÜM SİZCE YİĞİT BUBDAN SONRA NELER YAPACAK. ASLI ONU AFFEDEBİLECEK Mİ ASLI ARTIK NASIL BİR YOL İZLEYECEK OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYO UNUTMAYIN CANLARIM.
|
0% |