Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Bölüm 3

@nzlkrcn

..... GEÇMİŞ....

Bu cuma yine okuldan çıkmış kursa gidecektim. Okuldakilerin ağzına laf vermemek için çıkışta virane dediğimiz yıkık binaların orda bende olan iki üç malzeme ile makyaj yapmaya çalıştım. Aynayı ise sürekli homurdanan ozi tutuyordu. "Lan seni bütün okula yaymak vardı şu halini ama dua et kardeşimsin façan çizilmesin" dedi
"Düz tut şunu ya göremiyorum" diye söylenerek maskarayı sürdüm. Hepi topu göz kalemi maskara ve parlatıcıydı zaten.

Beni kursun oraya kadar bırakmıştı. Neymiş makyaj varmış sarkıntılık eden olurmuş. Oysa makyajı başka erkek için yaptığımın farkında mıydı? Ozi benim ana baba faklı öz kardeşim gibiydi. Kursun araya geldiğimizde el sallayarak sokağa girdim. Yukarı sınıfa çıktığımda bizim tayfa ordaydı. Yasmin hala bu halime alışkın değilken melih pis pis sırıtıyordu. Kızlar ise kıkırdamakla meşguldü. "Ağzını açanı boğarım" diyerek çantayı sıraya attım.
"Oohh bizimkiymiş" dedi yasmin. Göz devirerek önüme döndüm. Yiğit hala gelmemişti. Arkada ki üç tiki kız gür kahkahaları ile sınıfı inletiyordu. Hani ördek gibi ağzını yaya yaya konuşan tipler var ya. Heh işte tam onlardandı bunlarda. Biz kendi aramızda sohbet ederken beklenen kişi kapıdan girdi. Kendim bile farkına vardan kısa saçlarımı düzelttim. Bu defa arkasına oturmamıştım. Dikkat çekmek istemedim daha fazla. Önce arka sırasına sonra bizim tarafa baktı. O cam kenarında en öndeyken biz duvar dibinde en arkadaydık. Çantasını sıraya bırakıp bizim tarafa doğru geldi. Elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemedim. Bacağım sıranın altında deli gibi titriyordu. Ülkü elini bacağıma koyarak beni sakinleştirmeye çalıştı. "Selam" diyerek yanınıza geldiler emre ile. Hep bir ağızdan selam derken gözlerim onun üstündeydi. Göz göze geldiğimizde istemsiz gözlerimi kaçırdım.
"Çıkışta işiniz var mı? " dedi Emre. Esra ile Emine eve gitmeleri gerektiğini anlatırken. Diğer kalanlar yok diyerek cevapladık. "Bu defa biz sizi davet edelim dedik. Çıkışta Limona gidelim dedik beraber size de uygunsa" dedi yiğit. Limon bir cafe ismiydi. Daha çok öğrencilerin takıldığı salaş bir yerdi. Hepimiz onaylamıştık. Hocanın gelmesi ile derse dönmüştük. Bugün yine test günüydü. Ve bir soruda takılmıştım. Huyum kurusun taktı mı takıyordum. Çözmeden de bırakamazdım. Ara verildiğinde bizimkiler kantin için ayaklanmış beni bekliyordu. "Gelmiyo musun" dedi Ülkü. "Takıldım bebek ben siz gidin" diyerek soruya döndüm. Tam çıkmak üzerelerken seslendim. "Meliiih" "He bacım" diye standart cevabı alınca elim çantama gitti "bana da karışık meyve suyu alsana" dedim cüzdanımı ararken. "Tamam aldım ben hallederiz sonra" diyerek sınıftan çıktı. Çok kısa süre önce tanışmıştık ama üçün beşin hesabınıda yapmazdık. Ben tekrar soruya dönmüş uğraşıyordum. Bi yerde bişeyi gözden kaçırıyorum ama neyi kaçırdığımı bulamıyordum. "Ooofffff" diyerek tekrar başa dönmüşken silmeden yeniden çözdüğüm tam sekizinci denemeydi. "Bende bakabilir miyim" dedi başımda bi ses. Kafamı kaldırdığımda onun kahve gözleri ile buluştu gözlerim. Büyükçe yutkundum. Altta bacağım tekrar titremeye başlamıştı. Başımı sallayarak testi ona doğru döndürdüm. Önümdeki sıraya ters şekilde oturdu. Elini uzattı. Ben hala suratına bakarken. "Kalemi alabilir miyim" dedi. "Hıhım" diyerek kalemi uzattım. Şuan benim kalemim onun parmakları arasındaydı. İncecik parmakları vardı. Hani sarmayı anlatırken parmak gibi derler ya kesin onun parmaklarını örnek almış olmalılar ince ve uzun parmakları vardı. Parmakları ince ama eli büyüktü. Benimkiler ise aksine tombik ve küçücük parmaklıydı. Bir süre soruya ve benim cevaplara baktıktan sonra ufacık bir gülümseme oldu dudaklarında. "Buldum" dedi. Neyi buldu. "Ha? " diyerek cevap verince başını kaldırdı. Ben aptal aptal onu izlerken göz göze geldik. "Nerde hata yaptığını buldum. Aslında doğru çözüyosun ama bak tam şurda" diyerek hatamı gösterdi. "İşlem hatası yapıyosun" diyerek anlattı. "Aaaaa" diyerek yine cevap verdim. Konuşmayi unutmuş sadece tepkilerle cevap veriyordum. Daha önce bu kadar yakın olmayınca farketmemiştim. Ama kokusu çok güzeldi. Ben hiç bişeye odaklanamamıştın. "Anladın mı" dedi yüzüme bakarak. "Neyi? " demiş bulundum. O an anladım yaptığım gafı ama geri alabilecek durumda değildim. "Soruyu" dedi gülerek. "Anladım tabi canım. Anladım valla. Neden anlamıyim ki" diye saçmalarken "tamam anladığını anladım" diyerek susturdu beni. Yoksa ben daha saçmalamaya devam edecektim. O ara bizimkiler sınıfa girince hepsi kapıda kaldı. Bizi o halde görmeyi beklemiyolardı tabi. "Neyse çıkışta görüşürüz" diyerek kendi sırasına geçti. Bizimkiler hızla yanıma gelirken melih karşıdan meyve suyunu fırlattı. Pipeti takıp içerken tek tek yüzlerine bakıyordum. "Ne ayak? " dedi melih kafasıyla arkayı işaret ederken. "Hiiç çözemedim soruya yardımcı oldu" diye açıkladım. Meyve suyu bitmiş dibini çekmeye çalışıyordum. Ve o çıkan sesi çok seviyorum. Yasmin elimden meyve suyunu çekince pipet ağzımda kaldı. Onu da ben çıkardım. "Eee ne konuştunuz" ded ülkü fısışdayarak. "Hiç bişey sadece soruya baktı hatamı gösterdi o kadar"dedim. O ara hoca gelmiş tekrar derse dönmüştük.

 

Şimdi kurstan çıkmış hep beraber Limona gelmiştik. İçeçeklerimizi söylemiş sohbet ediyorduk. O sıra arkada Onur Akın'ın Seviyorum Seni şarkısı kısık tonda çalıyordu. Kalabalık olunca küçük kare masaları birleştirmiştik. Masanın başında yiğit varken solunda Emre sağında ben vardım. Benim yanımda yasmin ve Ülkü karşıda emrenin yanında melih vardı. Şarkı seviyorum seni dedikçe istemsiz gözüm Yiğite kayıyordu. Masada her türden konu dönüyordu. Bide bu kadar yakın olmak bana fazlasıyla afakanlar basmasına sebeb oluyordu. İçeçekler bitince geç kalmamak için hepimiz ayaklanmıştık. Gelen hesabı erkekler ödemek istesede kabul etmemiş ortak paylaşmıştık. Kafeden çıkarken daha melihin koluna yapışmıştım. "Bana numarasını öğren lütfen" diyerek yavru köpek bakışı atmış dudağımı büzmüştüm. Bana göz kırparak yanımızdan ayrılmış. Emre ve Yiğitin yanında almıştı soluğu. Biz kızlar kol kola durağa doğru ilerliyorduk. Dudağa yaklaşmışken arkamızdan melih atıldı. Telefonu gözüme doğru tutarak bana baktı. "Eee ısmarlıyosun karşılığında" dedi. Almıştı numarasını almıştı. "Sen ne istersen" diyerek anında kendi telefonuma kaydetmiştim. {Tabi ozamanlar şimdiki gibi akıllı telefonlar çok yaygın değil. Hepimizde tuşlu telefonlar var. Hele bide kameralıysa harika ötesi bize göre}

Akşamı zor ettim ne yazacaktım. Ne diye başlayacaktım. Numaramı bilmiyordu. Cevap vermeme ihtimali yüksekti.

'Bir karar verirken kalbini mi dinlersin yoksa aklını mı' saçma bir şekilde giriş yapmıştım. Direk selam yazıp cevap alamamaktansa biraz aklını karıştırmak belki cevap yazmasına neden olurdu.
'Kimsin'

'Etrafındaki biri'

'Etradımdaki kim? '

'Öyle açıklayacak olsam sende önce adımı yazmaz mıydım'

'Tanımadığım numaralara pek cevap vermem ama sorun garip geldi'

'Peki soruma cevap verecek misin? '

'Duruma göre değişir yerine göre aklımı yerine göre kalbimi'
'Peki ben seni tanıyor muyum?

'Etrafına dikkatli baksan belki görürdün sana olan bakışlarımı'

'Demek görebileceğim kadar yakınımdasın'

'Sen görmedikçe dibinde olsam ne fayda'

'Hımm bi hoşlantı seziyorum sanki!'

'Hoşlantı gibi küçük bişey olsa keşke'

'Demek daha büyük diyosun? '

'Benim için çok fazla büyük'
'Aklına gelen kimse yok mu? '


'Bir kişi var çevremde bana bakışları dikkatimi çeken ama o olmamanı umuyorum'

'Kim? '

'Sen adını gizliyorken oda bana kalsın olmaz mı? '

'Neden o olmamamı istemiyosun'

'Çünkü o çok masum. İncitmek istemiyorum'

'Neden incitesin ki?'


'Bana ilgisinin farkındayım. Ama olmaz'

'Neden olmasın? '

'Çünkü bir kalp doluyken başkasına ilgi duyamıyorum'

"Hayatında kimse yok sanıyordum'

'Hayatımda olmaması kalbimde olmadığı anlamına gelmiyor'

'Sevdiğin biri var yani! '

'Evet. '

'Peki neden hayatında değil'

'Uzak mesafe ilişkisi pek bizlik değilmiş.'

'Belki unutursun'


'Bilmem belkide. Ama şuan için pek mümkün gözükmüyor'

'Tekrar barışırsınız belki de'

'Oda imkansız sanırım'

'Neden ki? '

'Boşver hep beni sordun. Sen hayatından bahsetsene'

'Hiç ben öyle sıradan bir hayat yaşıyorum. Son zamanlar da tek farkı sensin'

'Ne gibi bir farkım var ki? '


'Onu bende çözemedim ya. Ben eski ben gibi değilim. Seni görünce elim ayağıma dolanıyor mesela. Konuşmayi unutuyorum'

'Demek konuşacak kadar yakınımdasın.'

...
'Cevap vermeyecek misin? '

...
'Pot kırdın değil mi?. Aklımdaki kişi misin? '


'Aklında kimin olduğunu bilmiyorum ki'

'Neyse ben anlarım nasılsa. İyi akşamlar'


'İyi akşamlar gülüşü güzel çocuk'

 

Yok bu ananomlik bana göre değilmiş. İlk dakkadan potu kırdım. Aklındaki kişi kimdi. Benim olma olasılığım var mı?. O kadar dikkat çekiyor muyum acaba? Bön bön bakıyorum çocuğa. Tabi ki farketmiş olabilir. Amaaan ben nerden bileyim. Daha önceden kimseyle böyle olmadım ki. Çaktırmadan bakmak göz gezdirmek ne demek nasıl yapılır nerden bileyim ben. Resmen trene bakar gibi dikiyorum gözlerimi. Hem o bahsettiği kişi olmak istiyorum. Çünkü bir başkasının ona benim baktığım gibi bakmasını istemiyorum. Hemde o kişi olmak istemiyorum. Anlamasını istemiyorum. Hem ne demişti o başkasını seviyordu. Belki bir ihtimalim bile yoktu. Ben öylece kendimce gelin güvey oluyordum.

Ben öylece kafamda türlü senaryolar kurarken telefonun titemesi ile kendime geldim. Ondan bir mesaj vardı.
'Onur Akın dinlemeyi sever misin' Siktir!. Anladı. Biliyor ben olduğumu.

'Ne alaka şimdi'

'Hiiiç öylesine'

 

 

 

 

Selaaaaam.

Bir bölüm daba bitti.

Nasıldı yeni bölüm beğendiniz mi?

Sizce aslı ve yiğiti neler bekliyor.?

Acaba yiğit gerçekten anladı mı?

Peki aslı bundan sonra nasıl davranacak.

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen

Yeni bölümde görüşürüz 👋👋👋

Loading...
0%