@obsesifsonix
|
Barut
Normalden farklı sıcak havanın ardından balkonda oturmuş annemin sofrayı kurmasını bekliyordum. Bir yandan ağzımdaki sigarayı içiyor, bir yandan babamın sürekli çözmek için uğraştığı bulmacalara bakıyordum.
" Lan barut!" Kafamı sesin geldiği yöne çevirdiğimde arkadaş grubumuzdan kerem'i görmemle yavaşca ayaklanmış ve kollarımı demire yaslayıp ona bakmıştım.
" Noldu la?"
" Ateş yine kavga etmiş haberin varmı?"
" Ne bok yerse yesin" içim içimi yiyordu o an meraktan. Karşı taraftan gelen Ateş ile göz göze gelmiştik. Bir eli sargılıydı ve bana ilk günkü gibi öfkeyle bakıyordu adeta. Aynı şekilde gözlerine dik dik bakmamla sinirlenmiş ve ellerini hayırdır der gibi sallayıp yanıma adımlamıştı.
" Ne bakıyon lan dürzük!"
" Ateş kapa o çeneni sikmiyim belanı"
" İn lan aşşa! Sıkıyorsa in!" İçerideki anneme bir bakış atmış ve arkasını dönük olmasından fırsat bulup, fazla yüksek olmayan balkondan atlamış üzerine yürümüştüm.
" İndim la gel!" Kerem ikimizinde arasında geçmiş ve bir eli bende bir eli Ateşde bizi dizginlemeye çalışıyordu.
" La abi yapmayın Allah aşkına" Ateş aynı sinirle bana bakarken evden çıkan annesinin sesiyle o yöne dönmüştü.
" Noluyo yine size! Neyi paylaşamıyorsunuz çocuklar!" Elindeki dolma dolu tencereyi Ateş'e vermişti Süreyya teyze.
" Şimdi gidiyoruz, barutlarda akşam yemeğine davetliyiz. Sizde paylaşamadığınız ne varsa oturup konuşuyorsunuz" ikimizde bir şey demek için ağzımızı araladığımız sırada o sihirli cümleyi söylemişti Süreyya teyze.
" Hakkımı helal etmem bakın ikinizede. Ne hakkımı ne sütümü helal etmem" ikimizde birbirimize sinirle bakmıştık. Diyecek bir şeyimiz olmadığından hızla kapıya adımlamış ve onun önüne geçip kapıyı çalmıştım. Annem açtığında bana anlamaz gözlerle bakarken olayı anladığını kaşlarını kaldırmasından belli etmişti. Süreyya teyze ile göz göze gelmiş ve kapıyı tamamen açmıştı annem.
" Ateş oğlum elindeki tencereyi mutfağa götürür müsün?" Ateş bir şey demeden elindeki tencereyi mutfağa götürmüştü. Ben ise Kerem ve Süreyya teyzeyle balkona geçmiştim. Çok süre geçmeden oda geldiğinde ortam gerilmişti tekrardan.
Kapının açılmasıyla, kardeşim de balkona adımlamış ve gerilen ortamdan kaçmak adına Kerem'in yanına oturmuştu.
" Naber la canjackrusso" Kerem alaylı bir şekilde Can'ın saçıyla oynamış ve gülmüştü. Bu hallerine alışkındık artık. Kerem, Can ile uğraşmayı seviyordu çünkü Can gerçekten huysuz bir çocuktu.
" Yav abi saçımı sal ya" sinirle Kereme baktığı sırada içeri annem girmiş ve çorba tenceresinden kaselere çorba koymuştu.
" Can oğlum git elini yüzünü yıka da gel babanda gelir birazdan"
" Ööff " can oflayarak kalkıp lavaboya adımlamıştı. Ardından elinde dolma tabağı ve kola ile geri dönmüştü. Annem ise tavuklarıda bir tabağa koymuş ve masaya yerleştirmişti.
Herkesin gözü Ateş ve benim aramda gidip geliyordu sürekli. Kapı çaldığında Can hızla olduğu yerden kalkıp babama kapıyı açmıştı. Balkonda elinde ekmek poşetiyle giren babam keyifle bir yandan Can'a sarılıyordu.
" Selamünaleyküm" hepimiz babamın selamını aldığımızda oda elini yüzünü yıkayıp sofraya oturmuştu. Gergin hava babam varken bile gitmiyordu resmen. Arkama yaşlanmış ve edilen sohbetleri dinlemeye başlamıştım. O sırada tekrar Ateş ile göz göze geldiğimizde bu sefer gözlerinde nefret değil bambaşka bir şey vardı.
Daha çok gerilmiştim anasını satayım. Ne o konuşuyordu ne ben böyle birbirimize bakarak ne kadar zaman geçti bilemiyorum. Yemeğe başladıklarında göz temasını kesmiş ve yemeğimizi yemeye başlamıştık.
" Yalnız Süreyya teyze döktürmüş yine. Bu nasıl dolmadır ya resmen diyorki sıkıyorsa yeme" Kerem gergin ortamı az çok bozmuştu bu sözüyle. Yemekler bittiğinde annemin sofrayı toparlanmasını yardım etmişti Can ve annem elinde kahvelerle geldiğinde, babam arkasına yaşlanmış bize bakmıştı.
" Hadi bakim, konuşun derdiniz ne sizin?"
" Benim bir derdim yok. Yıllardır bu şerefsiz yüzünden geriliyoruz." Dediğim şeyle Ateş gerilmiş ve dirseklerini masaya koymuştu.
" Ağzını topla yamulturum."
" Toplamıyorum lan! Gel topla!" İkimizde birbirimize adım atarken babam sertçe elini masaya vurmuştu. Hepimizin bakışları ona değdiğinde sinirle bakıyordu artık bize.
" Bir rahat durun! Hadi bana saygınız yok! Koskoca adamlarsınız. Anneleriniz yanınızda sizin yüzünüzden yemekten beri diken üstündeler her an kavga cıkıcak diye bekliyorlar. Ayıp değil mi bu kadınlara?" Gözlerimi anneme ve Süreyya teyzeye çevirdiğimde ikiside üzgün gözlerle bize bakıyorlardı.
" Bu böyle olmayacak. İkinize de görev veriyorum. Can'ın okul gezisine gidiyorsunuz. Üçünüzde." Kerem bi anda oflayıp babama dönmüştü.
" Ama murat abi"
" Aması yok Kerem. Can bunlarla baş edemez sen dizginliceksin bunları. En ufak atışmaları olursa ikisinide götürüyorsun ormana bırakıp dönüyorsun ne halleri varsa görsünler."
" Baba ama"
" AMASI YOK BARUT!" Bağırmasıyla olduğum yerde dikelmiş ve önüme dönmüştüm. Ateş de benim gibi önüne dönmüş ve gözlerini masaya dikmişti. Ne olursa olsun babamın sözü bizim için hep değerliydi. Bizim öğretmenimiz oydu yıllarca. Bizi hayata hazırlayan, bugünlere gelmemizi sağlayan oydu.
Can keyifle arkasına yaslanmış ve gözlerini bizde gezdirmeye başlamıştı. " Baba bence direkt daha götürüp atalım bunları" ağzımın içinden Can'a tehditler saydırırken tam babama şikayet edicekti ki aniden ayağa kalkmıştım.
" Ben bir lavaboya gidiyim." Lavaboya adımlamış ve elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynada kendime bakmıştım. Bu sırada arkamdaki Ateşi görmemle irkilip hızlıca arkamı dönmüştüm.
" Başıma yine bir ton işler açtın Barut."
" Sende öyle ateş. Hayır anlamıyorum ki ben sana ne yaptım? Biz kardeş değil miydik ateş? Ne oldu biz, bizi getirdiğini hale bak."
" Biz " gözlerini etrafta gezdirmiş ve bir adım yaklaşıp, sırtımı musluğa yaslamama sebep olmuştu. Aynı sinirle gözlerime bakarak konuştuğunda yutkunma ihtiyacı hissetmiştim. " Hiç bir zaman kardeş değildik Barut." Eliyle hafif kenara geçmemi sağlayıp elini yüzünü yıkamış ve bana son bir bakış atıp çıkmıştı lavabodan.
" Ne yaptım anlamıyorum ki amınakoyayım." Hızla içeri geçtiğimde Süreyya teyze, kerem ve Ateş kapıya ilerlemişlerdi bile. Kapıdan süren yarım saatlik konuşmanın ardından gittiklerinde kendimi yatağa bırakmış ve tavanı izlemeye başlamıştım.
" Kardeşliğimizi özlüyorum..." Düşüncelerle birlikte uyumak için gözlerimi kapattığımda odaya annem girmişti.
" Yarın gidiyormuşsunuz geziye."
" O şerefsizin haberi varmı?"
" Söyledim Süreyya'ya. Sende hazırlan ona göre üç gün üç gece sürcekmiş." Kafamı sallamış ve kalkıp dolabımdan kendime bir şeyler hazırlayıp, çantama atmıştım. Sonrasında kendimi ılık bir duşa atmış ve belime havlumu sarıp çıkmıştım duştan. Pijamalarımı giymeden önce gelen mesajlara yanıt vermiş ve pijamalarımı giyip, dişlerimi fircaladıktan sonra kendimi tekrar yatağa atmıştım. Gözlerimi kapattığımda çok geçmeden günün yorgunluğuyla uykuya dalmıştım. -
Medya : Ateş Saral.
Bölüm hakkında düşüncelerinizi alabilir miyim 🙏🏻 🙏🏻 🫀 |
0% |