@ogretmenbiranne
|
Selam kıymetli okurlarım.
Bu haftaki yeni bölümü biraz erken atmak istedim.
Keyifli okumalar diliyorum 🍀💙
Yazarın anlatımıyla..
. .
Genç adam sevdiği kadının yanından ayrılıp masaya geçince. Kuzenleri ve dostunun gözleri üstüne döndü.
Savaş sandalyesinden eğilerek devran'a kardeşini sorunca lavaboya gittiğini söylemişti.
Savaşın gözleri hâlâ gelmeyen kardeşini aramak amacıyla lavaboya dönünce etrafa bakarak ilerleyen o kızı gördüğü an hızlıca yerinden kalktı.
"Mert yakala onu" diyerek koşarak lavaboların olduğu yere gitti.
Lavabonun kapısında arızalı yazısı görünce bir şeylerin ters gittiğini anlaması uzun sürmedi.
Kardeşine seslenip bir cevap vermesini bekledi bir yandan da kapıyı açmaya çalışıyordu.
Ama ne ses geldi nede kapı açıldı.
Devran hızlı adımlarla yanında getirdiği çalışanla kapıyı açtırıp önden Savaş'ın girmesine müsade etti.
Çok değil 15-20 dakika önce sevdiği kıza zarar vermeye kalkan o manyak buradayken nasıl olurda onu tek başına bırakırdı. Kendinde öne atılma hakkı göremedi.
Savaş içeriye girip kardeşini baygın bir şekilde yerde görünce ne yapacağını bilemedi.
Mehmet bey Elif hanım Arslan bey ve Aliye hanım daha doğrusu bütün herkes dolmuştu lavabonun önüne.
Mert içeride nasıl bir manzara olduğunu bilmediği için kimseyi içeriye almıyordu.
Su Savaş'ın yanına gelip zaman kaybetmeden hastaneye gitmeleri gerektiğini söyleyince savaş kendine gelip kardeşini kucakladığı gibi arabaya koşturdu.
Elif hanım kızını abisinin kollarında cansız bir halde görünce içi çıkarcasına feryat etti.
Devran kapıyı açıp savaşın Aylizi yerleştirmesine yardım edip direksiyona geçti savaş kardeşinin başını dizine yaslayıp sararan yüzünü okşayıp dua ediyordu.
Su ön koltuktan arkaya dönük bir şekilde oturup sakin olmasını söylüyordu.
Savaş düşündü küçük kardeşi bir şeyleri farketmiş olmalı ki utanacağını hesaba katmadan Su'yu abisinin kollarına bırakıp devranla dans etmeye gitmişti.
Keşke hiç eş değişikliği yapmasaydık o ruh hastası kardeşini devranla görüp canına kastetmezdi en azından diye düşündü.
Ayaz'ın çalıştığı hastaneye geldiklerinde Ayaz'ın olaylardan çoktan haberi olmuştu ve tüm hastaneyi ayağa kaldırarak acil kapısında bekliyorlardı.
Acı bir fren sesiyle duran arabaya doğru gelen sağlık çalışanları ve Ayaz, abisinin kucağında baygın yatan kardeşini görünce vakit kaybetmeden içeriye aldırdı sedyeyi.
Doktor olan arkadaşı ona kapıda durmasını söyleyince birinci derece yakınlarda içeriye girilmeyeceğini bildiği için herkes gibi dışarıda kalmıştı.
Kısa sürede koridoru dolduran insan topluluğuna hastalar ve yakınları şaşkınlıkla bakıyordu.
Elif hanım eşinin göğsünde dökerken gözyaşlarını abileri dağılmış durumdaydı.
Mert'in kuzeyi arayıp haber vermesiyle o da Aras'ı arayıp haber vermiş ve iki gençte hastaneye gelmişti.
Devran ve ailesi mahcup bir şekilde koridorda aileyle beraber bekliyordu.
Devran duvara sırtını yaslayıp kendini yere bıraktı. Su yanına gelip destek olmak istese bile Ayliz gözünü açmadan ondan iyi bir haber gelmeden kuzeninin toparlanamayacağını anladı.
Açılan kapıdan çıkan doktorla herkes ayaklanıp yanina gidince Ayaz arkadaşına yalavaran gözlerle bakıp "iyi değil mi kardesim.. kötü bir şey yok?"
Aslında hepsinin sormak istediği soruydu bu.
Genç doktor arkadaşının omzunu sıkıp " iyi kardeşim uzun süre havasız kaldığı için solunuma bağladık ve serum taktık.. odaya alınacak şimdi korkulacak bir şey yok." dedi.
Az önce endişeyle bakan adam sarıldı arkadaşına kardeşinin iyi olduğunun haberini vermişti.
Devran babası ile göz göze gelince gidip sarıldı. "Ben açık kalan hesabı kapatmaya gidiyorum, bunca zaman aile dostluğunun hatrına o kızı vermedim polise ama canıma dokunmayacaktı."
Sonra kuzenini Su ile konuşup durumu anlatıp Ayliz'e hemen geleceğini söyleyip karakolun yolunu tuttu.
Devran Çağlar bu hayatta parasına malına göz diken, hem maddi hem manevi onu dolandıran kızı bir şekilde affederdi ama sevdiğine dokunmanın cezasını çektirecekti.
🍀 🍀 🍀 🍀 🍀 🍀 🍀 🍀 🍀
Ayliz'in anlatımıyla...
.
.
Gözlerimi açmaktan zorlanırken yakınımda olan uğultu şeklindeki sesler netlik kazanmaya başlamıştı.
"Neden yapmış o psikopat bunu söylemiş mi bari polise?"
Bu Ayaz abimin sesiydi..
"Sanırım devranın sevgilisi sanmış, dediğin gibi psikopat işte yediği haltlar yetmiyormuş gibi bir de devranın hayatına karışmayı kendine hak görüyor.."
Devranın sevgilisi sanmak mı?
"Tamam oğlum sessiz olun artık" diyen annemin sesini duymamla gözlerimi tekrar açmaya çalıştım.
En son olanları hatırlıyordum. Hayal meyal abimin ve devranın sesini duyduğumu da hatırlıyorum.
Gözlerimi açmayı başarınca hastanede olduğumuzu anladım.
"Uyandı.. Ayaz bak çabuk.. Papatyam iyi misin?"
Ağzımdaki maskeyi indirip çıkmayan sesimle "iyiyim" diyebildim sadece.
Hemen sağ yanımda oturan annemin "Allahım çok şükür.. uyandın meleğim, uyandın" diyerek ağlamasını görmemle kolumdaki seruma rağmen elimi uzatıp sildim akan gözyaşını.
Ben ailenin böyle bir şey olduğunu yeni yeni öğreniyordum.
"Ağlama annem iyiyim bak" diye çatallı bir sesle konuştum.
"İyisin tabi meleğim iyisin.. tamam bak ağlamıyorum" diyerek tuttuğu elimi öptü.
"Güzelim ağrın var mı? Ben bir bakayım ona göre hemen hocayı çağırayım."
"Yok abim sadece biraz boğazım acıyor.."
Burada olduğunu yeni farkettiğim Aras hızlıca yanıma gelip başımın üstünden öperek " bal böceğim çok korktum, sende gideceksin diye aklım çıktı" dedi.
Ama çekilmedi başımdan bir damla gözyaşını düşmesiyle ağladığını anlayınca " benden kurtulmak kolay mı sandınız Aras bey" diyerek işi dalgaya vurup bu ruh halinden çıkmasını umdum.
Aksine işe yaramamış daha çok tetiklemisti ağlamasını "kurtulmak isteyen kim bir sen varsın zaten" diyip daha çok ağlayınca bende tutamadım gözyaşlarımı.
Kapı tıklatılıp açılınca içeriye giren Arslan amca Aliye teyze, mert ve su mahcup bir şekilde yanıma doğru gelmişti.
O yoktu sahi neredeydi.
Arslan amca boğazını temizleyip " geçmiş olsun kızım.. çok üzgünüz ne desek eksik kalacak.. özür dileriz" diyip başını önüne eğmişti. Koskoca adam karşımda böyle durunca ben daha çok mahcup olmuştum.
"Sizin bir suçunuz yok Arslan amca." Mert yanıma gelip Aras'ı iterek
"meleğim ben farkedemedim kalabalıkta yokluğunu.. o pislik çok yaktı mı canını?"
Su "mert keser misin sesini.." dedi. Sanırım bana o anları hatırlatmasından dolayı böyle çıkıştı.
Su'da gelip Mert'i itince bulunduğum duruma rağmen tebessüm ettim.
"Devran biraz sonra gelecek ben herkesi aşağıya indirince o gelecek kuzum" diyip yanağımdan öperek uzaklaştı.
Doktorun içeriye girmesiyle gözü odadakileri taradı " hastamız uyandı demek.. nasıl hissediyorsunuz küçük hanım?" diyerek yanıma geldi.
Gerekli muayeneleri yaptıktan sonra "serum bitince çıkış yapabilirsiniz ama yazdığım ilaçları kullanmayı ihmal etmeyin küçük hanım" diyip göz kırptı.
Ayaz abim " kaşın gözün rahat dursun barış, hatırlatayım istersen o benim kardeşim."
Odadaki bütün erkeklerin kaşları çatık doktora bakıyordu. "Upss tamam kardeşim sinirlenme bu kadar erken yaşlanırsın demedi deme" diyerek odadan çıktı.
Savaş abim gelip alnımdan öperek "Ayaz abim sen çıkış işlerini hallet, anne sizde eve geçin biz gelmeden birşey hazırlansın Ayliz'e" diyerek neredeyse odadaki herkesi kibarca kovmustu.
Mertte Arslan amcaları alıp çıkınca ben abim Su ve Aras kalmıştık.
"Savaş bizde şu caddenin başındaki mağazaya gidip Ayliz için rahat bir seyler alalım" diyip çıkınca Aras şaşkın şaşkın bana bakıyordu.
Çok değil 10 dakika önce oda kalabalıkken bir anda herkes gitmişti.
Odanın kapısı yavaşça açılıp devranın içeriye girmesiyle bakışlarım onu buldu.
Doğru ya Su bana haber vermişti.
Aras olanları çözmek ister gibi bakınca ortamda yüksek hatlı gerilim yaşanmaması için Aras 'a bakıp "devran" dedim kısık sesle
Devran kaşları çatık Aras'a bakarken, Aras kulağıma doğru eğilip " balım bu neden beni s*kcek gibi bakıyor?" dediği an daha fazla tutamadım kendimi bastım kahkahayı.
Devranda Aras'ta delirmişim gibi bakıyordu bana. " Böyle bakmayı keser misiniz? Devran bu Aras, Aras buda devran biliyorsunuz zaten"
" Aras mı? Kusura bakma kardeşim ben gerginlikten tanıyamadım"
"Önemli değil memnun oldum.. ben Ayaz'ın yanına geçeyim" diyip başımın üstünden öperek çıktı odadan Aras.
"Orada durmaya devam mı edeceksin?"
Yanıma yaklaşıp başını önüne eğince.
"Yüzüme de bakmıyorsun sorun ne Devran?"
"Yüzüm yok sana bakmaya sana gelmeye ama kalbim senden uzak durdukça parçalanıyor gibi olduğu için dayanamadım geldim"
Derin bir iç çekip "benim siktiri boktan geçmişimin acısının senden çıkmasını kaldıramıyorum"
"Bunda senin ne suçun var Allah aşkına saçmalama Devran!"
"Beni, şirketi dolandırıp giden biri.. canımı vermekten çekinmeyenceğim insana bunu yapmayı kendine nasıl hak gördü bilmiyorum.. sevgi acıtmaz be güzelim benim sevgim seni benden alıyordu neredeyse."
Sinirlenip yandaki duvara yumruk atmasıyla akmak icin hali hazırda bekleyen gözyaşlarım birbir düştü.
"Senin sevgin değil acıtan.. niye kimse bunu anlamıyor sizin bir suçunuz yok diyorum. Tamam hadi varsa bile ne yapacaksın Devran? Nasıl bir çözüm düşünüyorsun?
"Nasıl suçum yok o manyak benim yüzümden sana zarar verdi. Koruyamadım seni Savaş nerede olduğunu sormasa o anda lavaboların oradan çıkan Esra'yı görmese belki de geç kalacaktık.."
Ağlıyordu ama ne dersem diyeyim beni dinlemeyeceği o kadar belliydi ki.
"Belki de içimden ruhumdan seni sevmeye devam etmeliydim ben sana yaklaştım sen benden gidiyordun.."
Yutkunamadım. O havasız lavabodayken bile bu kadar boğulmamıştım.
"Gidecek misin?"
Cevap vermedi.
"Gidecek misin? Devran.."
Sustu.. sanki o sıktığı avuçlarında kalbimi de tutuyordu. Vereceği cevaptan korktum.
"Gidemem ki ben senden nasıl gideyim.. ama benim sevgim seni ölümle burun buruna getirdi güzelim ne olur anla beni"
"Hep ben anlayayım değil mi.. ben o tuvalette ölmedim devran ben bu hastane odasında ölüyorum"
Ağlamalarım titremeye dönmüştü. Kolumdaki serumu unutup onu ittiğim an canımın acımasıyla artık hıçkırarak ağlıyordum.
Onun gözünden akan yaşlarla beraber bende düştüm yere.
Elimi tutmak için uzandığı an elimi çekip " bana nefes olmak zor mu geldi?"
"Kurban olduğum yapma böyle ben sana nefes olmak için kendi nefesimi keserim.. senin bu akan gözyaşlarına can alırım.. ömrümden alır ömrüne katarım"
Tekrar elime uzanmak yerine bu sefer yanımdaki boşluğa oturarak sırtını geriye yaslayarak göğsüne çekti.
Saçlarımın üstünden koklayarak öpünce gözyaşlarım gömleğini mesken tuttu kendine.
" ben bu eli tuttum ya ölsem de bırakmam, ben bu kokunu nefes bildim ya son nefesim olur belki ama içime seni çekerek öyle giderim.."
"bir gün görmesem seni deli gibi özlerken nasıl gideyim ben senden? bu yaptığım bencillik mi bilmiyorum ama ben senden uzak duramam ki güzelim"
Başımı kaldırıp gözlerinin içine bakıp " gitmeyecek misin? Ayrılmayacak mısın yani benden?"
"O kelimeyi bir daha duymayayım.." Yanağımdaki gamzeye dokunarak"ne demek gitmek ayrılmak ben ölsem şuraya gömülmek isterim sen gitmemden bahsediyorsun".
Daha sıkı sarılıp başımın altındaki atan kalbinden öptüm.
Kasıldı ve yutkundu. Yutkunuca hareket eden adem elmasına kaydı gözlerim.
"Buraya bir yatakta bana mı açsınlar istiyorsun güzelim.."
Kapı açılıp Aras içeriye bodoslama girince " hayvan yavaş girsene içeriye aklım çıktı.. kapı çalmayı bilmiyor musun?"
Yüzünü buruşturup"ben böyle bir manzarayla karşılacağımı bilip Ayaz abiden önce gelip haber vereyim dedim sen kalkmış kapıyı çalmamı söylüyorsun"
"Eee gelsin ne olacak" diyen devran'a şok olmuş bir şekilde baktık.
"Devran hani Ayaz benim abim ya hani bizi bilmiyor ya ben söylemeden böyle öğrenmesin"
"Tamam güzelim" diyerek yanımdan kalkıp karşıdaki koltuğa geçtiği an Ayaz abim içeriye girdi.
"Hoşgeldin Devran ne yaptınız aldılar mı manyağı?"
"Hoşbuldum.. aldılar kamera kayıtları işimize yaradı bide şirketten çaldığı paraları da dosyaya eklediler biraz zor çıkar artık"
Bir abime bir devran'a bakıp " tutuklandı mı?"diye sormamla abim gelip kolumdaki bitmek olan serumu çıkartıp " tutuklandı abim.
Hadi Su sana kıyafet getirdi aşağıda bekliyorlar şunları giyin çıkalım" uzattığı poşeti alıp banyoya geçtim.
Hastaneden çıkıp eve gelmemiz öğleyi bulmuştu.
Annem salondaki kanepeyi açmış beni tam anlamıyla hasta moduna sokmuştu.
Duş alacağımı söyleyip odama doğru çıkınca annem yanıma Su'yu da göndermişti.
Duştan çıktıktan sonra yanımda getirdiğim kıyafetleri giyinip saçıma havlu sararak odama girmek için kapı kolunu indirdim. İçeriden gelen seslerle elim kulpta bekledim.
"Olmuyor Su onu o halde görünce Dünya durdu benim için gökyüzünü bütün güzelliğiyle sunan mavi gözleri kapalıyken lanet ettim kendime ona ben zarar vermiş olmasam bile benim yüzümden zarar görmüş olması yakıyor canımı"
"Yapma devran bak iyi, daha iyi olması için sana sevgine ihtiyacı var sizin birbirinize ihtiyacınız var"
"Biliyorum biliyorum ben onsuz nefes alamam ki zaten sadece kendimi suçlamadan edemiyorum, yoksa istese canımı veririm ben onun için"
Daha fazla burada durup dinlemenin anlamı yoktu.
Tuttuğum kapı kolunu yavaşça bırakıp " canın sende kalsın sen bende" diyip odama adımladım.
Dolaptan çıkardığım kurutma makinesiyle saçlarımı kurutmaya başladığım an Su bana göz kırpıp odadan çıktı.
Devran usul usul yanıma gelip elimelden aldığı makineyle saçlarımı kurutmaya başladı. Eline aldığı her tutami öpüp koklayıp sonra kurutuyordu.
Makinenin fişini çekip dolaba koyduktan sonra arkamda hissetigim nefesle yerimden kıpırdayamadım.
Yavaşça ellerini belime sarıp başını omzumla boyun girintime koyup derin bir nefes aldı.
"Hayattasın.. hayatımdasın.. kırıldığın yara aldığın neresi varsa böyle kollarımı sardığım gibi ruhunu da kalbini de saracağım.."
Tam cevap verecekken kapı açıldı devran arkamda bana sarılmış bir şekilde ikimizde gelen kişiyle nefeslerimizi tuttuk.
.
.
Yeni bölümü nasıl buldunuz? Bunlarda basılmaya doyamadı 🤭 Yorum yapmayı ve yıldızıma tıktık yapmayı unutmazsanız sevinirim 💙🍀
Yeni bölümde görüşmek üzere 🍀
|
0% |