@ogretmenbiranne
|
Merhaba arkadaşlar Sizleri beklettim biliyorum ama ramazan ve bayram hazırlığı derken ancak fırsat buldum yeni bölümü atmaya.
.
Keyifli okumalar diliyorum 🍀
.
. .
Gözlerimi açmakta zorlanıyordum başımın ağrımasını umursamak istemesemde ben burdayım dercesine kendini belli ediyordu.
Oflayarak gözlerimi araladığım zaman gece yaşadıklarım bir bir zihnime dolunca bulunduğum yere biraz daha sindim.
Devranın benim yüzümden uyanmasını istemedim gece boyunca iki büklüm bir şekilde oturmuş arka koltuğun büyük bir kısmını bana bırakmıştı.
Onu uyandırmadan ellerimi yüzünde gezdirip her bir noktasını hafızama kazınmasını ister gibi izledim.
Kıpırdanmasıyla elimi çekip uyku numarasına devam etmek istedim.
Başımın üstünde hissetiğim sıcaklıkla " hergün böyle uyanmak için herşeyi feda ederim" diyen sevgilimle nefesimi tuttum.
Ona yaptığımın aynısını o bana yapmaya başlayınca kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladı.
Başımın üstünden yani saçlarımdan öperek " nefes almalısın meleğim" demesiyle gözlerimi aralayıp alttan alttan ona bakmaya başladım.
O şoför koltuğuna geçerken bende üstümü düzeltip ön koltuğa geçtim.
Aynadan saçımı düzeltip kemeri takmak için ona döndüğümde; "Benim yüzümden bütün gece rahat uyuyamadın" burnumun ucundan öperek "ben gayet rahat uyudum uzun zamandır böyle huzurlu uyumamıştım"
Camın tıklanma sesiyle ikimizde kafamızı kaldirip gelen kişiye baktık. Dışarıdan görünmüyorduk ama kimin geldiğini görebiliyorduk.
Kuzey abim tekrar cama tıklayınca devran hiç çekinmeden camı açtı. Kuzey abim gayet sakin bir şekilde bize bakıyordu şaşırmamış veya kızmamıştı.
Elindeki poşeti sallayıp "Günaydın çifte kumrular, hadi bakalım kahvaltıya geçelim annemler bekliyor" diyip arka kapıyı açarak kendini arabaya bıraktı.
Asıl bu hareketlerine şaşıran bendim arkamı dönerek, "Abicim biz seninle yürüyerek gitseydik devranı rahatsız etmeseydik ya " dememe kalmadan "Sus cadı konuşma ekmek alma işi evin en küçüğünde olması gerekirken o sevimsiz kuzenler için ekmek almaya ben gideyim sende beni yürüt" sinsice gülümseyip "hem eniştem rahatsız olmaz, olmazsın değil mi enişte?"
Anlaşılan kuzey abim bize bu şekilde tepki gösterecekti. Olsun yine de en azından sempatik şeyler yapıyor.
Devran daha yeni çalıştırdığı arabayı anı frenle durdurup "kim enişte, ne eniştesi, ben mi enişte" diyince bir bozulmadim değil.
Kuzey abim durumu anlamış olacak ki önce kaşlarını çatarak " sen tabi yoksa bütün gece Ayliz'in yanında bir abisi olarak mi kaldın?"diyip sonra bakışlarını kaçırarak mahcup olmuş bir şekilde "ayy tüh ben yanlış anlamışım kusura bakma devran Abi" dedi.
Abimin her cümlesiyle Devran allak bullak olmaya başlamıştı.
"Doğru söyledin abicim belkide yanlış anlamışsındır" diyerek devran'a sorgular şekilde bakmaya devam ettim.
"Ne yanlış anlaması ya ben birden heyecan yani şey her neyse işte.. evet kardeşim hiç rahatsız olmam sizi ben bırakıyorum"
Abimle aynı anda gülünce devran bize dönüp " çok kötüsünüz bir de dalga mı gectiniz benimle" diyerek omuz silkip yola bakarak yüzünü çevirdi.
"Üzülme be enişte hem annem seni de bekliyor kahvaltıya"
"Ne!" "Ne!"
İkimizde aynı anda sorunca kuzey abim bize gülerek " vallaha siz mükemmel çift olmuşsunuz 2023'un en best çifti" diyerek dalga geçmiş ardından,
"Evet Savaş abim seni Su'lardan devranın getireceğini söyleyince annemde davet etti" diyerek açıklama yaptı.
"İyi de abi amcamlar yok mu bizde?"
"Şu gevşek, Ahmet o da gelmiş mi?" diyen sevgilime hayretler içerisinde baktım çok fazla yanımda küfretmezdi.
"Maalesef enişte o da gelmiş hemde Ayliz'le tanışmak için sabahtan beri dakika sayıyor"
"Ahmet kuzenimiz mi? Hem niye ikinizde bu kadar gerginsiniz" diye sordum. Çünkü gerçekten bir şey anlamamıştım.
"Boşver abim tanışınca anlarsın" diyerek konuşmanın uzamasını engelleyen kuzey abimle derin bir nefes verdim.
Dakikalar sonra evin önüne gelince hep beraber indik.
Zile basmamla açılan kapıyla " ayy en sevdiğim, en seveceğim, en güzel kuzenim gelmiş" diye çığıran bir genç üzerime doğru koşmaya başlayınca devran beni arkasına çekmiş Kuzey abimde gelen genci geri püskürtmüştü.
Annemin de kapıya gelmesiyle " Aaa hoşgeldiniz hadi geçsenize yavrum içeriye, devran oğlum sende hoşgeldin" diyerek bizi içeriye alan annem bana kaş göz yaparak mutfağa geçmişti.
Üstümü değişmek için kimseye görünmeden odama çıkıp rahat bir şeyler giyinerek aşağıya indiğimde kahvaltı masasını hazır gördüm.
Salona doğru adımladıkça bir tarafım gergin bir tarafım heyecanlıydı.
Odada bizden ayrı 3 genç ve amcam diye tahmin ettiğim adam ve ondan bir kaç yaş küçük duran kadın vardı sanırım o da yengemdi.
Beni ilk farkeden yengem olunca ister istemez gerilip bir adım geri atmıştım.
"Ayy Allahım.. Serhat bu güzelliğe bak" diyerek yerinden kalkıp bana doğru adımlamıştı.
Sıcakkanlı biriydi hatta çok sevecendi. Bu şekilde yaklaşmasına ters tepki vermezdim.
Herkes ayağa kalkınca yengem birden bana sarılıp " işte aradığım yeğen, ben en mükemmel yengen Eda" şaşkınlıktan yanında kalan ellerimi beline sarıp " memnun oldum yenge" diyerek geri çekilmiştim.
Serhat amcam karşıma gelip bana baktı sonra babama baktı sonra tekrar bana bakıp göz kırparak babama döndü,
"Abii hani sen benim oğlanlar haltlar yiyip sana geldiğinde bana bir söz söylüyordun hatırlıyor musun?"
"Hatırlıyorum da ne alaka Serhat"
Sonra birden hepimize dönüp "duydunuz demi hatırlıyorum dedi bu sözden dönülmez" diyerek bana sarılıp " amca, baba yarısıdır güzel kızım ailene hoşgeldin" demişti.
Babam birden bağırarak "hayır o Ayliz için geçerli değil o sadece benim kızım, uzak dur kızımdan serhat"
Yengem lafa atlayarak "niye öyle diyorsun Mehmet abi ben mi istedim sanki 3 essek sıpasının olmasını" sahte bir gözyaşı akıtıp "benim kızım yok diye suçlu ben miyim yani" diyerek babamı can evinden vurmuştu.
Babam yengemi kolunun altına alıp " olur mu öyle şey eda senin kızın olabilir ama Serhat sadece amcası" yengem babamdan uzaklaşıp annemin koluna girerek amcama oh oh çekmişti.
"Anne-baba bir sakinleşin isterseniz bizde tanışalım ailemizin prensesiyle" diyen kişiye baktığımda utanarak tebessüm etmiştim.
O yanıma gelip elimi öperek " Merhaba prensesim ben Semih" diye kendini tanıttığında bende kendimi tanıtıp geri çekilmiştim.
Kuzey abimle Devran'ın bahsettiği Ahmet ise yanıma gelip " canım kuzenim en sevdiğim kuzenim en sevdiğin ve sevecegin kuzenin Ahmet bende" diyerek elini uzatmıştı bende aynı şekilde karşılık verip gülümseyerek kendimi tanıtmıştım.
Geldiğinden beri hiç konuşmayan bir kuzenim daha vardı sanırım o benden büyüktü ben ona baktım o bana.
O kadar sert bakıyordu ki uzun zaman sonra korktuğumu hissettim. Yerinden kalkıp bana doğru gelince iki adım geri attım sırtım devran'a yaslanınca derin bir nefes aldım.
Korktuğumun aksine o kadar dinlendiren bir sesi vardı ki,
" Ben Melih abin, Hoşgeldin kardeşim" diyerek bana sarıldığında gerçekten de ondan abi sıcaklığı almıştım.
"Memnun oldum abi, Hoşbuldum" diyerek geri çekildim.
Tanışma faslından sonra hep beraber kahvaltı yapmıştık ben annem ve yengem bulaşıkları halledip kahveleri alıp içeriye geçtiğimizde babamla amcamın hala tartıştığını görüyordum.
Babam en son " al savaşı ayazı kuzeyi ama Ayliz olmaz demişti"
Bu hallerine gülümseyip kahveleri dağıttığımda Devran kahvesini aldıktan sonra göz kırpıp tebessüm etmişti.
Akşama kadar hep beraber otururken devran 1-2 saat daha kalıp gitmişti.
Annemlere biraz dinleneceğimi söyleyip odama çıktığımda telefonumdan gelen bildirim sesiyle çantamdan telefonumu alıp bakmıştım.
Kuzenlerim takip isteği atmıştı bende onları takip ettikten sonra profillerini incelemeye başladım.
Melih abinin profiline girip fotoğraflarına baktığımda hem çok şaşırdım hemde mutlu oldum.
Melih abi polis üniforması ile yanında da o vardı. Yani benim manevi ablam Naz..
Benim hayatımı kurtaran kişi Naz abla.. Sınavdan düşük aldığım bir gün eve gidip ailemin benden önce öğrenmesiyle yaşadığım şiddetle kendimi dışarıya atmıştım.
Ne kadar yol yürüdüğümü bilmeden işlek caddeye varınca bir arabanin acı korna sesiyle geriye çekilmem bir olmuştu.
Beni Naz abla kurtarmış psikolog olduğunu söyleyince bir yabancıya anlatmanın iyi geleceğini düşünerek onunla paylaşmıştım hayatımı.
Ama o günden sonra ailemin sıkı bir şekilde verdiği cezalarla evden çıkamamış ve onu bulamamıştım.
İkisi sevgililermiş. Hemen üstümü düzeltip koşar adım aşağıya gittim. Melih abinin yanı boş olunca soluk soluğa oraya oturdum.
Herkesin bakışları bana dönünce iyiyim diyerek sakinleşmeye çalışmıştım.
Melih abi kolunun altına beni çekerek " neyin var abim sen dinlenmeye çıkmıştın, bir şey mi oldu?" diye sordu.
Herkesin kendi haline geri döndüğünü görünce aklımdaki soruyu pat diye sordum "Naz ablayla sevgili misiniz?"
"Sen Naz'ı nereden tanıyorsun.. Sevgili değiliz yani sözlüyüz" diyip parmağındaki yüzüğü gösterdi.
" Benim Naz ablayla görüşmem mümkün mü? Çok özledim onu"
"Tabi görüşünüz abim de bana söyleyecek misin nereden tanıştığınızı? Yanlış anlama Naz kimseyle çok samimi olmaz sen sorunca bir de abla diyince şaşırdım"
Evet Naz ablayla konuştuğumuz o gün kendisinden de bahsetmişti.
Yetiştirme yurduna verilmiş 6 yaşındayken babası alkolikmiş, annesi ise 2 yaşındayken öldüğü için yalnız büyümüş.
Babası alkollüyken şiddet uyguladığı için komşular tarafından polise haber verilmiş ve Naz ablayı o adamın elinden alıp yetimhaneye bırakmışlar.
"Biliyorum abi Naz ablanın hayatını yani, ama merak etme benim hayatımı kurtardı ona bir can borcum-" kırdığım potla dudağımı ısırmaya başladım.
Melih abinin kaşları çatılmış boynumdaki kolları ise gerilmişti.
"Abim tek tek anlatma da söyle işte ne kurtarması ne can borcu?"
Battı balık yan gider diyip bir dizimi altıma toplayıp Melih abiye dönerek herşeyi tek nefeste anlattım.
Ben anlattım anlatmasına ama oda da ölüm sessizliği oluşmuştu. Kafamı çevirip baktığımda herkesin herşeyi duyduğunu görünce buruk bir tebessüm gönderip en güvendiğim kollara koştum.
Babam.. o bana baba ne demek onu göstermiş göstermekle kalmamış hissetirmişti. Ben o evde prenses gibi büyüyen ablanın ezik beceriksiz erkekleri ayartan kardeşiyken babamın evinde prenses olmuştum.
Babamın oturduğu koltuğun kol kısmına oturup kollarımı boynuna doladım. Bir iki damlanın düşmesine müsade ettim.
Biliyordum burası şefkatti, burası huzurdu, burası güvendi ve en önemlisi burası yuvaydı.
Melih abinin yanına çağırmasıyla babamdan ayrılıp eski yerime tekrar oturdum.
"Öncelikle o insanlar ilgili seninle sonra konuşacağım, şimdi seni ablanla konuşturma zamanı" diyerek telefonundan bir şeyler yaptı.
Telefonu kulağına yaslayıp müsait olup olmadığını sorduktan sonra görüntülü görüşmeye geçerek " hayatım burada seninle tanışmak isteyen bir prenses var" diyip ekranı bana çevirdi.
Naz abla önce bir durdu sonra gözlerini kapatıp açarak tekrar baktı ardından çığlık atar gibi " Melih ben doğru mu görüyorum yanındaki kardeşim mi? Yani Ayliz mi?" diye sordu.
Melih abi gülerek "evet hayatım Ayliz.. demiştim ya amcamlara gidiyoruz kuzenimle tanışmaya diye Ayliz gerçek kuzenimiz"
"Ayy inanmıyorum çok özlemişim seni bebeğim bir daha sana ulaşamadım, nasılsın iyi misin?"
"İyiyim abla çok daha iyiyim, mutluyum.. sen nasılsın?" . . .
Konuşmamızı bitirdikten sonra bir gün görüşmek için kararlaştırıp numarasını Melih abiden almamı söylemişti.
Amcamlar gittikten sonra odama geçip olanların, yaşadıkların verdiği huzurla kendimi uykuya bıraktım.
🍀🍀🍀🍀🍀
. . .
Sabah gözümü açtığımda üst üste gelen mesaj sesleriyle offlayıp yerimden kalktım.
Telefonu elime alınca Aras'tan ve Devran'dan gelen mesajları görünce güne sırıtarak başladım.
Devran💙: Günaydın meleğim
Uyuyor musun?
Ne zaman bitecek şu vizeler? Çok özledim.
Devranı neredeyse 1 haftadır görmüyordum. 3 gün sonra sınavlarım başlayacağı için kendi kendimi kampa almıştım.
Siz: Günaydın sevgilim.. Şimdi uyandım kahvaltı yapıp son porjemi ve sunumu hazırlayacağım.
Bende özledim😟
Devran: Nasılsın can özüm?
Yaparsın sen.. benim meleğim bütün projelerin hakkından gelir. Seni seviyorum 💙
Siz: Teşekkür ederim aynı biraz karnım ağrıyor o kadar..
Bende seni seviyorum💕
Aras'ın attığı mesajlara da cevap verdikten sonra elimi yüzümü yıkayıp kahvaltıya indim.
Ayaz abim bugün evdeydi dün gece nöbetten geldiğine göre bugün evde olmalıydı.
Kahvaltı masasında oturan annem ve Ayaz abimi görünce ikisinide öpüp kendime çay doldurarak yanlarına geçtim.
Kahvaltı sonrası ben odama, abim uyumaya, annemde kankalarıyla buluşmak için Hacer teyzelere geçmişti.
2 saat çizim yaptıktan sonra aşağıya kahve almak için indiğimde kapı sesini duymamla mutfağı es geçtim.
Kuryenin bana uzattığı adıma gelen paketi vermesiyle paketi alıp mutfağa geçtim kahvemide hazırlayıp odama geri çıktım.
Paketten çıkan şeylerle hem mutlu olmuştum hemde duygulanmıştım. Kendime aldığım eşyalar dışında bana pek hediye gelmezdi.
Aras hediye alırdı ama ailemin tepkisini bildiği için onu da görüştüğümüz zamanlarda verirdi.
Paketi kucağıma alıp uygulamaya girerek fotoğrafı Devran'a gönderdim.
Siz: Yaa sevgilim çok teşekkür ederim bunlar çok tatlı ben bunları yiyemem ki 😋
Mesaji atıp kutudan bir cikolata alarak yemeye başladım.
Devran: Afiyet olsun meleğim çikolata iyi hissettirir.
Kapım çalınınca elimdeki paketi kutuya koyarak 'gel' dedim.
Ayaz abim bir bana bir de önümdeki kutuya bakarak " az önce kapı çaldı kim gelmiş diye soracaktım, anlaşılan mutluluk hormonlarını devreye sokmak istemişsin" diyerek yatağımın ayak ucundaki boşluğa oturarak kutudan bir çikolatada kendine aldı.
Abime kendim almadım desem acaba kim olduğunu sorgulayıp sorun çıkarır mı bilemediğim için sessiz kalmayı tercih ettim.
Abimle biraz daha konuşurken telefonun çalmasıyla ikimizi de bakışları telefonu buldu.
Abim telefona kimin aradığını bakınca hızlıca meşgule atıp ayağa kalktım.
Benim bu panik yapmış halimle abimde ayağa kalkarak " arayan devrandı değil mi? Neden meşgule aldın?"
Sanırım sonuna koyduğum kalp emojisini görmedi veya ihtimal vermedi bilemiyorum.
"Seninle konuşuyoruz diye meşgule attım abi önemli bir şey değil "
İçimden kendime ettiğim küfürlerin haddi hesabı yoktu.
Abimde başını olumsuz şekilde sallayıp " bu kadar çikolata çok hepsini birden yeme" diyerek kutuyu yerden kaldırdığı an yere düşen not herşeyi berbat hale getirdi.
Abim benden önce davranıp yerdeki notu alınca kağıdı tutan eli parçalamak ister gibi diğer eliyse yumruk halini almıştı.
Notu sesli bir şekilde okuyup,
" Senin beni mutlu ettiğin kadar olamazlar belki ama bir nebzede olsa iyi hissetirsin meleğim "
Abim bana öyle bir baktı ki yer yarılsa içine girsem bu kadar utanmazdım.
"Ne demek bu, kızım sen kaç kişiyi birden idare ediyorsun? Yağız? Devran? Ve şimdi gizli aşık?"
Bana yaptığı ima canımı da ruhuma da yakmıştı. Bir anlık öfkeme yenik düşerek sağ elimle sol yanağına attığım tokat onu affalatmıştı.
Bu fırsatı değerlendirip işaret parmağımı göğsüne bastırarak " asıl sen bana bunları nasıl söylersin? Doğru ya bende Aylin gibiyim ama çok merak ediyorsan söyleyeyim bunları gönderen de hayatımda olan tek erkekte Devran"
Abim sarsıldı geçmişte bana karşı kullandığı cümleyi unuttuğumu sanması onun suçuydu ben sadece beni tanımadığı için ettiği lafları göz ardı etmiştim.
Ellerini iki yana açıp sarılmak için adım attığı an makyaj masamdaki herseyi yere devirip elime geçen herşeyi savurdum.
Uzun za man olmuştu kriz gecirmeyeli.
"Bana ne muamelesi yaptığını sakın unutma Ayaz Demir, çünkü ben asla unutmayacağım"
Başımı kapıya çevirmemle herkes kapıda durmuş bize bakıyordu.
Son gördüğümde onlar oldu zaten gerisi karanlıktı.
.
.
Bölüm hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Yazmamı istediğiniz kimler var veya nasıl olaylar görmek istersiniz?
Yeni bölümde görüşmek üzere 🍀
|
0% |