@ogretmenbiranne
|
Bütün İslam aleminin ve siz kıymetli okurlarımın Ramazan bayramı mübarek olsun. 🍀
Merhaba arkadaşlar bayram telaşı nedeniyle bölümü geç attığım için kusura bakmayın.
Keyifli okumalar diliyorum 🍀💕
. . .
Ayliz'in anlatımıyla..
Herkesin başımda toplandığının farkında olarak uyanmamak için direniyorum.
Savaş abimin sesi doldu kulağıma "yok kardeşim gelmene gerek yok şu anda uyuyor ben uyanınca söylerim aradığını" kiminle konuştuğunu anlayamadım ama "kendisi seninle paylaşmak isterse anlatır" dediği an Devranla konuştuğunu anladım.
Aklım az önce olanlara gidince gözlerim kapalı bile olsa bir damla yaşın sol yanağımdan şakağıma doğru aktığını hissetim.
"Kıyamam meleğim sana, Mehmet canım acıyor baksana uykusunda bile ağlıyor" diyen annemle nefesimi tuttum.
Her ne kadar kızsam bile abimin bana öyle bir şeyi böyle kırarak söylemesine düşünmesine hiç ihtimal vermiyordum.
O insanlar bana defalarca aynı muameleyi yaptıkları halde sesimi çıkarmazken abime karşı böyle patlamış olmam içimde bir yerleri çok acıttı.
Ama o benim abimdi, her ne kadar iyi bir başlangıç yapmış olmasakta onu sevmiş, kabullenmişken bana ima ettiği şey diğerlerinin yaptığından daha fazla canımı yakmıştı.
Zaten canım yandığı için canını yakmak istemiştim. Attığım tokat bir yana ona abi değilde Ayaz Demir demem sırf bu yüzdendi.
Babam annemin sorusunu eş geçmiş bir şekilde gelip alnımdan öpüp " uyandığını biliyorum meleğim şimdi herkesi çıkaracağım biraz dinlen" diyerek yanımdan uzaklaşmıştı.
Kapının açılıp kapanma sesinden sonra gözlerimi sokak lambasının aydınlattığı karanlık odada gezdirip az önce dağıttığım eşyaları toparlanmış gördüm.
Eşyalar toparlanmıştı ama benle abimi kim toparlayacaktı bundan sonra bilmiyordum
Yatağımın baş ucuna bırakılan telefonu alıp saate baktım. 19:05 yaklaşık 4 saat geçmişti.
Elimdeki telefon çalmaya başlayınca konuşacak durumda olmadığım için meşgule attım. Ardından tekrar çalınca bir kez daha meşgule atıp, mesaj yazdım. Siz: Konuşacak durumda değilim Devran.
Devran 💙: Ne oluyor güzelim kaç saattir ulaşamıyorum.
Savaş gelme dedi ama içim hiç rahat değil.
Telefonu sessize alıp hep yaptığımı yaparak yani kaçarak tekrar uykuya sığındım.
Boğazımdaki kuru öksürükle rüyamın en güzel yerinde uyanarak aşağıya inmeye başladım.
Bir önceki uyanmam kuzey abim yüzündendi beni yemeğe çağırıyordu ama uyumak istediğimi söyleyip onu göndermiştim.
Merdivenleri bitirmeme bir iki basamak kala savaş abimin sesi geliyordu dış kapının önünden.
"Lan olum inanmıyor musun bana yukarıda uyuyor"
"Kardeşim ulaşamadım aradım açmadı hiç böyle yapmamıştı bu 1 ayda çok merak ettim ne yapayım"
"tamam lan geç bak"
Tam gözlerimi ovuştururken kapıdan içeriye giren sevgilimi gördüm.
Tam beni gördüğü için derin bir nefes verecekti ki yüzümden çektiğim elimle eş zamanlı olarak durdu gözlerime baktı. Belki bir kaç dakika belki bir kaç saniye.
Arkasındaki abime dönüp " siktir lan bu mu iyi hali gözleri kan çanağına dönmüş, Ayliz güzelim neyin var?"
İki büyük adımla aramızdaki mesafeyi kapatıp kollarını bana sarınca dönüp abime baktım.
Bana iyi geleceğini düşünmüş olacak ki kapıyı kapatıp salona geçti abim.
Abim gittikten sonra Devran'a daha sıkı sarılıp biraz daha ağladım. Sırtımı okşayan eli saçlarımı öpen dudakları bir nebzede olsa sakinleştirmişti beni.
Kollarından ayrılıp mutfağa doğru ilerleyip çay hazırlayan annemi görünce duraksadım. Annem arkasını dönüp " meleğim nasıl oldun?" diyerek sarıldı.
Uyanık olduğum halde uyanmayıp annemin uykuda bile ağlamamı düşünüp üzülmesi bana vicdan yaptırmıştı.
Kollarımı annemin beline sarıp "iyiyim annem su içmek için indim" masada benim için hazırladığı tepsiyi görünce " hemde acıktım" diyip yüreğinin rahatlamasını sağladım.
Annem gülümseyip yanaklarımı tekrar tekrar öperek " tamam meleğim, devran oğlum sende otur birlikte yiyin" diyip devran içinde tabak hazırlamaya başladı.
Devranla beraber yemek yedikten sonra babamların yanına geçip çay içerek sohbete dahil olmuştuk. Ben her ne kadar dahil olmaya çalışsamda zihnimi toparlayamıyordum.
Cebimde titreyen telefonu çıkarıp bakınca Aras'in üst üste mesaj sesi odayı doldurmaya başladı.
Aras: Balım çok acil dönüş yap.. dün söyleyecektim ama aklımdan çıkmış.
Kaşlarımı çatıp müsade isteyerek odama geçtim. Mesaj yerine arayarak ne olduğunu öğrenecektim.
Odama gelip kapıyı kapatınca Aras'i aradım.
Aras'ın söyledikleriyle başımdan aşağıya kaynar sular boşaldı resmen. Abim bana neden böyle bir kötülüğü bilerek yaptı diye kendi kendime dövünmeye başladım.
Elimdeki telefonu sinirle duvara fırlatıp elimde geçen herşeyi savurmaya başladım.
Bir gün içinde iki kez krizin sonunu biliyordum ama kendimi durduramıyordum. Elime geçen bibloyu kapıya attığım an Savaş abimin kafasına geldi.
Devran hızlıca kollarımın iki yanından tutarak beni durdurmaya çalıştı abimin kafasından akan kanı görmemle dizlerimin üstünde duramayacağımı anladım. Gözlerim kapanmadan önce dilimden düşen tek kelime "abim" oldu.
🍀🍀🍀🍀🍀🍀
Yazarın anlatımıyla..
Demir ailesi akşam eve geldiklerinde yukarıdaki bağrışmaları duyunca hepsi birden genç kızın odasının onun gelip kapıyı açtı.
Ama içerdeki eşyaların devrilme sesi çığlıklar fazla olunca onların geldiğini iki kardeşte göremedi.
Ayaz'ın kardeşine doğru attığı adımdan sonrasına şahit olan aile Ayliz'in tepkisine şaşırsa bile devamını bekledi.
Cümlesini bitirip kapıya dönen kız ailesini görünce daha fazla dayanamadı.
Ama ailesinin aklına takılan tek şey abisinin Ayliz'e ne muamelesi yaptığıydı. Çünkü kızlarını kardeşlerini daha önce hiç böyle görmemişlerdi.
Demir ailesi kızlarının kendini kapatmasından çok korkuyordu yıllar sonra buldukları biricik kızları hepsine iyi gelmişti çünkü. Akşam yemeğine bile inmeyen genç kız için ailesi endişelenmeye başlamıştı ta ki kapı çalıncaya kadar.
Mehmet bey bir şeylerin farkındaydı elbette sadece kızını utandırmak istemediği için ve bir de azıcık , ne kadar haberi olmazsa işler o kadar geç ciddiye biner göz bebeği kızı biraz daha yanlarında kalır diye sesini çıkarmıyordu.
Genç adamın evlerine gelmesiyle genç kızın yanlarına inmesi aileyi mutlu etmişti.
Ama Demir erkekleri birazcık ta bozulmuştu bu duruma onlar istedi diye değilde sırf o adam istedi diye indiğini düşündükleri için.
Sohbet esnasında genç kızın çalan telefonu ortamda tekrar ölüm sessizliği yaratmıştı.
Genç kız odasına giderken evdeki herkes tedirgindi ve korktukları oldu birkac dakikanın sonunda üst kattan gelen sesler hepsinin yüreğini ağzına getirmişti.
Kapıyı açan Savaş kafasına yediği cisimle affalamış bir şekilde dururken ailesi kızlarının bu denli kötüleşmesine sebep olan şeyi çok merak ediyordu.
Kızlarının bugün bir kez daha bayıldığını gören aile panik yapmış bir şekilde dururken kendine ilk gelen baba ambulans çağırdıktan sonra oğlu Ayaz'ı arayıp bilgi vermiş ve ailesinin kendisini toparlaması için bağırıp hızlıca aşağıya inmişlerdi.
Genç adam sevdiği kızın kollarında cansız bedeniyle yürürken ne kadar dik durmaya çalışsa da ilk tanıdığı günden bugüne kadar olan süreçte onu hiç böyle görmediği için eli kolu bağlanmıştı. Olanlara anlam vermek zordu .
Gelen ambulansa sevdiği kızı bırakan genç adam annesinin yanına geçmesine müsade edip çalışana hastanenin adını vererek kendi arabasına binip ambulansın arkasından yola çıkmıştı.
Diğer yandan hastanenin acil kapısında bekleyen abi kendine lanetler okuyup duruyor öfkesini acısını hastane duvarına attığı yumruklardan çıkarıyordu.
Hastaneye yatış yapan genç kızın ailesi ve sevdiği perişan kapıda beklerken çıkan doktorun "daha önce kriz geçirdi mi? Kullandığı ilaç var mı?" sorduğu soruyla hiç biri cevap verememişti.
Mehmet bey doktora durumu anlattıktan sonra kızlarının bu gece hastanede kalması gerektiğini söyleyen doktoru onaylayıp ailesine durumu haber vermişti.
Aylizden devam..
Elimin üstünde hissetiğim elle gözlerimi açıp etrafa bakındım. Hastane odasında olduğumu anlamam uzun sürmedi.
Yanı başımda babam oturmuş elimi tutarken geri kalanlar odadaki sandalye ve koltuklara dağılmıştı.
Uyandığımı belli etmek için parmaklarımı oynatınca babam kafasını kaldırıp bana baktıktan sonra, " bebeğim iyi misin babacım, Ayaz kardeşin uyandı" diyerek herkesin uyanmasını sağlamıştı.
Allah aşkına o hangi yüzle buradaydı.
Bana doğru adımlayınca boştaki elimi kaldırıp başımı sağa sola sallayarak onun gelmesini engelledim.
O an gözlerinde gördüğüm duyguyu başka bir zaman görmüş olsaydım kendime kızar koşar boynuna sarılırdım.
Babam durumu toparlayarak " oğlum sen Ayliz'in doktorunu çağır baksın" diyerek abimi göndermişti.
Doktor serumumu değişmesi için hemşireye bilgi verdikten sonra odada sadece 1 kişinin kalması gerektiğini söyleyerek çıktıktan sonra ailem kendi arasında kimin kalacağını tartışmaya başlamadan olaya müdahale ederek Savaş abimin kalmasını istedim.
Herkes gittikten sonra abim yanıma oturup neden böyle olduğumu sorunca önce sakince dinlemesini söyleyip sonra olanı biteni anlattım.
Sadece Aras'ın söylediklerini sakladım. O durumu kendim öğrenmeye çalışacaktım.
Abim bu işin içinde bir bit yeniği olduğunu Ayaz abimin aslında bu konularda çok hassas olduğunu söyleyerek beni rahatlatmaya çalıştı.
Aradan geçen 1 saatin sonunda kapı çalınca içeriye Devran ve Su beraber geldi.
Abim kalkıp Su'ya doğru giderken Devran yanıma gelip alnımdan öperek abimin kalktığı sandalyeye oturdu.
Herkes gibi sevgilinin de gözlerinden anlaşılıyordu çok korktuğu yorgun olduğu. Su yanıma gelip elimi tutarak " kuzum çok geçmiş olsun devran arayıp haber verince nasıl çıktığımı bilemedim, nasılsın şimdi?" diyince kimden yardım isteyeceğimi bulmuş olmanın mutluluğuyla içten bir gülümsemeyle " iyiyim, çok daha iyi olacağım" diyerek gözlerimi kırptım.
Su elindeki poşeti göstererek "Elif teyze göndermiş bunları hemşireyi çağıralım da kelebeği kapatsın üstünü degiselim sonra tekrar takar" diyip çağrı butonuna bastı. Hemşire gelip serumu çıkarıp kelebeği kapatarak odadan çıkınca bakışlarımız abimle devran'a kaydı,
" ee hayatım ne yapmayı düşünüyorsunuz ?" Su abime kaşını kaldırıp sorgular şekilde bakınca "oturuyoruz bitanem bir şey mi oldu?" abimin devreler kapalı bir şekilde verdiği cevaba ikimizde gülüp Su tekrar " oturduğunuzu görüyorum hayatım, ama hani çıksanızda kızda üstünü değişse.. hem kahve yiyecek bir şeyler filan alırsınız kantinden" diyerek ikisine de konuşma hakkı vermeden dışarıya attı.
Cidden attı kapıya şaşkın şaşkın bakan abim ve sevgilim henüz ne olduğunu anlayamadım kendilerini kapının önünde buldular.
Su kalkmama yardım edip terliklerimi yere koyunca ayağa kalkıp üstümdeki kıyafetlerden kurtuldum.
Yatağa geri oturup ayaklarımı bağdaş şekline getirince Su meraklı bir şekilde karşıma oturup " hadi kuzum ne olduğunu çabuk anlat bizimkiler her an gelebilir" dedi.
Olan biten ne varsa anlattıktan sonra Su arada abime sovmeyi ihmal etmemiş ama eski ablamın kesin bir haltlar karıştırdığını söyleyip ben yarın eve geçtikten sonra hastaneye gelip kamera kayıtlarını alacakmış.
Kapı tıklatılıp açılınca abimler elllerindeki poşetleri masaya koyup masayı benim önüme getirerek kendilerine de ikili koltuğu çekerek karşımıza oturdular.
" Ehh oğlum bir git ya kocaman yer kaplıyorsun ezildim senin yüzünden, şuradan sandalye çek kendine" abimin devran'a karşı olan sevgisi gözlerimi yaşarttı gerçekten.
"Buraya sığmayan ben sandalyeye nasıl oturacağım sen geç sandalyeye" devranın abime haklı isyanı beni güldürürken Su ikisine de ölümcül bakışlar atarak,
" Yahu siz eskiden böyle değildiniz ne kadar çok itismeye başladınız bu aralar çocuklaştınız iyice" nefeslenip " kalk devran sen gel buraya ben geçerim Savaşın yanına" diyince hepimizin gözleri aşkla parladı.
Abim devranı ittirip " kardeşimi de ezme" diyerek sevgilisini kolundan tutup yanına çekti. Hasta yatağının sol köşesine iyice yanaşıp devran'a sağ tarafı bıraktım.
Devran yanıma oturup sırtını geriye yaslayarak elini omzumdan atıp başımı göğsüne yasladı.
Hep beraber gece boyunca sohbet ettik. Su abimin göğsüne başını yaslamış bir şekilde abimde dudaklarını onun başında bir şekilde uyumuştu.
Devran'a dolaptaki fazla örtüyü getirmesini söyleyip abimlerin üstünü örtmüştü.
Bir süre sonra devranın düzenli nefes seslerini boynumda hissetmemle onunda uyumuş olduğunu anladım.
Bulunduğumuz duruma gülmeden edemedim. Hastaneye yatırılan ben ama beni bekleyenler uyuyor. Dün bütün günü uyuyarak ve ilaç- serum ikilisiyle geçirince uykum gelmediği için uyuyamadım.
Sabah 08:30 olur olmaz kapının bodoslama açılmasıyla içeriye Mert ve Aras aynı anda itişe kakışa girip beni görünce kendilerini toparladilar.
Ama bu seferde ikisi senkronize olmuş bir şekilde abimden devran'a kadar yanımda kalan sözde refakatcilere bakarak kahkahayı bastılar. Uykucu refakatcilerimin hepsi odadaki kahkahaya rağmen gözlerini açamadılar. " Güya hastanın yanında durup refakatçi olacaklardı tiplere bak" diyerek yanımda yatan devranın ayağına vuran Mert'i geri savurdum.
"Bırak uyusun, uyusunlar tüm gece boyunca çok yoruldular" diyerek oturmaları için boştaki sandalyeleri işaret ettim.
Aras yanıma gelip elimi tutarak dolu gözlerle bana baktı o da geçmişi hatırlamış olacak ki hiçbir şey söylemeyip başımdan öperek yerine oturmuştu.
Doktorun ve hemşirenin odaya girmesiyle abimlerde uyanmış taburcu işlerini hallederek çıkışımı yapmışlardı.
Su bir bahane bulup bizimle gelmeyeceğini söyleyip hastanede kalırken geriye kalanlar mahallenin yolunu tutmuştuk.
Eve geldikten yarım saat sonra Su aramış ve olan biteni yüzyüze konuşmamız gerektiğini söylemişti.
Tabi araya Ayaz abimle ilgili olan kısmı kimseye anlatmamam konusunda tembihlemisti.
Akşamüstü herkes evlerine gittikten sonra ben uyuyacağımı söyleyerek abim ve Devranıda da yollamış Su'yu bekliyordum.
Su geldikten sonra uyku numarasına devam etmiştim. Tek başına odama girdiğini anlayınca hızla doğrulup oturur pozisyona gelerek ağzından çıkacak cümleleri bekliyordum.
"Aras doğru görmüş Ayaz'ın nöbetten döndüğü gece onu bekleyen kişi Selin.. ama ne konuştuklarını bilmiyoruz."
Telefonundan açtığı resme bakınca evet abimle selin konuşuyordu fakat selin her zaman ki gibi sırıtırken abim çatık kaşlarıyla onu dinliyordu.
"İyi de ne konustuklari böyle anlaşılmıyor ki o kız abime ne söyledi de bu kadar gergin duruyor anlayamadım."
Su bana hak verir şekilde başını sallayıp " aynen öyle kuzum bu Ayaz'ın bile isteye yapacağı bir şey olamaz bir arkadaşım birazdan sesli kayıtları atacak onu izleyince emin oluruz" diyerek telefonu çantasına atıp yanıma oturdu. Çok değil yarım saat sonra telefona gelen bildirimle Su laptopumu açmamı söyleyip videoyu bana göndermişti.
Videoda gördüklerim ve duyduklarımla abime attığım tokatın on mislini yemiş gibi oldum.
Ne yanii abim benim için benden mi vazgeçmişti.?
Ayaz'ın Anlatımıyla..
O odaya girerken aramızdaki bütün duvarların yıkılacağını biliyordum.
Yağız şerefsizinin kardeşime yaptıklarına da Devranın onu nasıl mutlu ettiğini de.
Güç bela düzelttiğimiz aramızı kapanan duvarları hepsini yok edeceğini bile bile girdim o odadan içeriye.
Ayliz benim yüreği kötülüğe bulaşmamış kardeşim. Onun için ondan vazgeçtiğimi kırdığımı hiç öğrenmemeli..
Her zaman fevri olmamın cezasını çekiyordum şu anda. Onu korumak kollamak varken benden uzaklaşırsa, benden nefret ederse başına bir şey gelmez diye düşündüm.
Babamın hemen Ayliz'in ardından attığı tokatsa beni kendime getirdi. Kardeşim yerde baygın bir şekilde yatıyordu ve bu benim yüzümden olmuştu.
Cebimdeki ses kaydını kapatıp, İlk kontrolleri yaptıktan sonra sadece bayıldığı için sakinleştirici bir iğne yaptım.
Odadan da evden de çıkıp gittim. Bir daha onun yüzüne nasıl bakardım hiç bilmiyorum.
Ama o kıza istediğini vermezsem Ayliz tek bana değil herkese hayata bile küsebilirdi.
1 gün önce.
Nöbetten çıkmama dakikalar kala hemşirelerden biri dışarıda bir kizin beni beklediğini söyleyince şaşırmıştım.
Çevremde hiç kız yoktu çünkü bir Ayliz var o da gelmez çünkü az önce annemle konuşurken odasında ders çalıştığını söylemişti.
Üstümdeki önlüğü çıkartıp çantamı alarak odadan çıkınca kapının önünde bir kızın gerçekten beni beklediğini gördüm.
Kendisini tanıttıktan sonra şaşkınlığımı gizleyemedim. Hangi hakla buraya gelirdi Ayliz'e o kadar zarar vermişken kardeşimin canını o kadar yakmışlarken benimle konuşmak isteği nereden geliyordu.
Onunla konuşmak istemediğimi söyleyip arkamı döndüğüm an "Ayliz'in fotoğrafları var elimde biricik abisi bunu bütün medyaya yaymamı ister misin? dediği bir adım daha atamadım.
" Ne fotoğrafı saçma sapan konuşma benimle konuşmak için bahane mi arıyorsun"
Attığı kahkahaya eş bir şekilde konuşup " yapma ama abisi Cem olayını bilmiyor musun yoksa"
İşte bunu duymamak için herşeyi yapardım. Korktuğum şeyi yapması Ayliz'in dağılacağının göstergesiydi.
Tek kelime çıktı ağzımdan " benden ne istiyorsun?"
"Hah şimdi oldu aynı dilden konuşmaya başladık abicik..ımmm şimdi şöyle yapacağız ben bu fotoğrafları yaymayacağım sende Ayliz'i en hassas noktasından vuracaksın"
"En hassas nokta? Hem nerden belli sende fotoğrafların olduğu buna inanmamı beklemiyorsun herhalde"
" Tabi ki beklemiyorum ama başka caren yok bilemezsin var mı yok mu? Ha hassas noktaya gelecek olursak ona sürtük iması yapacaksın o bundan çok etkilenir"
Durdum düşündüm eğer yapmasam ve fotoğraflar varsa çok kötü sonuclar olurdu. Benim güzelim göz bebeğimiz Ayliz'i bir daha toparlayamazdık.
"Tamam kabul" diyip tekrar arkamı döndüğümde,
"Sanan inanmam için bir neden yok o yüzden ses kaydı alıp bana atacaksın"
Bu kız düşündüğümden daha kurnazdı.
Telefonumu uzatıp numarasını yazdığında "yarın akşama kadar sana süre veriyorum halledince mesaj atarsın" diyip gitti.
Ben o kızın istediğini yapıp numaraya ses kaydını keserek attım. Görüldü olduktan sonra tek mesaj atıp çıktı uygulamadan.
05*********: Fotoğraf filan yok.. Ailenin zeki doktoru meğer sandığımdan daha salakmış.
Defalarca aramama rağmen telefon kapanmış ve bir kaç saat sonraysa numara tamamen kapatılmıştı.
Dünya durdu o anda böyle bir salaklık nasıl yaptım kendimi salak yerine koyduğum yetmezmiş gibi bir hiç uğruna kardeşimi dağıtmıştım.
Artık beni asla affetmeyecek olan kardeşimin ruhunda bir yarada ben açmıştım.
Bir gün o beni affetse bile ben kendimi affedemezdim.
Bölüm nasıldı?
Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yazarsanız sevinirim 💙
Yıldızıma tıktık yapmayı ve yorumlarınızı eksik etmezseniz memnun olurum 💙🍀
|
0% |