@ogretmenbiranne
|
💙 💙 💙
Merhaba kıymetli okurlarım sizi daha fazla bekletmemek adına ufak bir geçiş bölümüyle geldim.
Bildiğiniz üzere yeni kurguya başladım çünkü Ayliz'i çok uzun tutup sizleri sıkmak istemiyorum.
İlerleyen bölümlerde kısa kısa zaman atlamalari olacağını şimdiden sizlere bildirmek isterim.
Henüz kesin bir bölüm sayısı verip bu bölümde bitecek diyemem ama tadında bırakmayı düşünüyorum.
Şimdi sizi papatya kızım Ayliz'i okumaya davet ediyorum.
Keyifli okumalar diliyorum 🍀
.
.
Sabahın köründe Devranın susmak bilmeyen telefon sesiyle uyanıp kendimizi apar topar hastaneye atmıştık.
Arslan amca kalp spazmı geçirince hastaneye yatırmışlar.
Babamlarda buradaydı ve gece evde olmadığım anlaşıldığı için yüzlerine bakmaya utanıyordum. Babam bana bakıp yüzünü çevirince içim cız etti.
Ben onun bana yüz çevirmesine dayanamam ki. Bunca yıl sonra böyle bir babamin varlığını hissetmişken onun bana sırtını dönmesi ile yüreğim sanki iki el tarafından sıkılıyor gibi hissettim.
Ben yanına doğru yürüyünce omuz üstünden bana bakmış tıpkı bir küçük çocuk gibi omuz silkerek önüne dönmüştü.
Önüne geçip " baba" dememe rağmen bana bakmamıştı. Tekrar "baba bana bakar mısın?" dediğimde "bakmıyorum" diyip omuz silkip dudaklarını büzmüştü.
Canım çıkana kadar ağlamak istiyordum şuan ama insanların derdi başlarından aşkınken benim bu yaptığım devran'a ve ailesine karşı saygısızlık olurdu.
Beni dinlemeyeceğini bilsem de kendimi açıklamak istedim. "Babacım annemin haberi vardı?" düşen bir damla göz yaşımı elimin tersiyle silip "bana sırtını dönme, hem yemin ederim kötü bir şey yapmadım ki"
Babam sınırlı sayilacak bakışlarıyla yüzünü bana çevirip beni kollarının arasına alarak " sen benim kızımsın o nasıl laf öyle ne yaparsan yap ne olursa olsun ben yanındayım, sadece kızıma azıcık naz yapayım dedim" başımın üstünden öpüp akan gözyaşımı sildi.
"Ne yani bana küs değil misin" burnumu cekerek sorduğum şeye " güzel bebeğim ben sana neden küseyim? Annen söylemişti zaten haberim vardı yani" rahatlamanın verdiği hisle babamın boynuna kollarımı sarıp iki yanağını da öptüm.
Karşıda bana tebessümle bakan sevdiğim adama mahcup bir şekilde gülümsedim.
"Annen kötü kötü bakıyor seni ağlattım diye bana trip atacak" diyerek benden uzaklaşan babamın haline acıdım.
"Ben söylerim babam ağlatmadı içimden geldi diye hı olmaz mı?"
Babam burnumun ucuna fiske vurup kaşlarını çatarak "yalan söylemek kötü bir şey?" demiş sonra tekrar anneme bakınca "ama bu seferlik görmezden gelebilirim" diyip beni anneme doğru yönlendirdi.
Doktorun odadan çıkıp Arslan amcanin iyi olduğunu sadece anjiyo olup eve çıkabileceğini söylemesiyle hepimiz rahat bir nefes almıştık.
Bizimkiler aliye teyzeleri alıp gidince geriye ben devran ve mert kalmıştık.
Su amcasını da kaybetme korkusuyla kötü olunca onu da abim alıp çıkmıştı.
Devran her ne kadar gitmemi burada perişan olmamam gerektiğini söylese de onu dinlenememis sevgilimi yalnız bırakmamıştım.
Koridordan görünen Ayaz abim yanımıza gelip " size evden bir seyler getirdim, yan oda boş bu gece de orada dinlenin" diyip elindeki poşetlerden birini bana birini de devran'a uzatmıştı.
Geceye kadar ben ve devran beklerken mert uyumuştu. Ara sıra yanımıza uğrayan Ayaz abim Arslan amcanin da durumunu kontrol ettikten sonra kantine inip bizim için yiyecek bir şeyler almıştı.
Ayaz abimin bana karşı olan mahcubiyetinin geçmediği barizdi.
Devran beni yandaki odaya götürüp uyuyalım artık mert bekler diyip kandırmış ve beni yalnız bırakıp babasının başında beklemeye gitmişti.
Bunu sabaha doğru su içmek için kalktığımda görmüştüm.
Sabah taburcu işlerini halledip onların evine gitmiştik. Zaten herkes buradaydı.
Arslan amca salonda onun için açılan kanepeye yatıp geken eş dost akrabanın geçmiş olsun dileklerini kabul ederken biz kadınlar mutfakta akşam yemeği için hazırlık yapıyorduk.
Su yanıma gelip " göz altların morarmış yukarıda biraz dinlen istersen hem akşam yemeğine daha vakit var" diyerek aliye teyzeden destek ister gibi bakmıştı.
"Aynen kızım sen çık yukarıya devranın odası müsait biraz dinlen yoruldun" diyerek beni ikna etmişti.
Odaya girer girmez kendimi yataga bırakınca gerçekten yorulduğumu farkettim.
🍀🍀🍀🍀
Başucumdaki hareketlilikle gözlerimi aralayıp bana aşkla bakan sevgilime gülümsedim.
Yastığa dağılan saçlarımla oynayıp " kurduğum hayallerin bile ötesinde bir duyguymuş" dediğinde ne söylediğini idrak etmeye çalıştım.
"Hayallerin?" diye sordum.
"Benim odamda benim yatağımda uyurken seni izlemek, her bir kirpiğini tek tek sayıp, her bir saç telinden öpmek, uyanınca büzüşen bu dudaklarının" diyip dudağımdan öperek "tadını almak" beni kendine çekip "kollarımın arasında varlığını hissetmek, bunların hepsi hayal bile edemeyeceğim kadar güzelmiş"
Her söylediğiyle her hareketiyle kalp ritmim hızlanıyor, kalbim her an göğüs kafesimi delip geçecekmiş gibi atıyordu.
Yanaklarına ellerimi koyup " senin benim canıma, kalbime kastın mı var?" diyip iki yanağını öpmüştüm.
Komodinin üstüne koyduğum telefona uzanıp saate bakınca hızlıca yerimden doğrulup "kalk devran kalk ben kaç saattir uyuyorum ya ayıp oldu sizinkilere" diye telaşla üstüme başıma çeki düzen verip devranın elinden tutup çekiştirmeye çalıştım.
"Kalksana be adam biraz dinlen dediler yok dedim 4 saat uyudum, ay valla rezil oldum" diye hayıflanmam onu güldürmüştü.
Ayağı kalkıp beni duvarla kendi arasına alarak " annen uyansın artık dese de annem gelinine kıyamadı bırak biraz daha dinlensin diyerek anneni ikna etti."
Gelin mi?
Kızaran yüzüme ellerimle hava yapıp devranı kendimden uzaklaştırarak odadan çıktım.
Mutfağa geçip annemlerin masayı hazırlandığını görünce " yaa beni neden uyandırmadınız" diye anneme doğru yürüyünce annem yanağımı sıkıp "aliye teyzen bırakmadı annecim" diyip elindeki tabağa çorba doldurmaya devam etti.
Su yine yapacağını yapıp " yani nasıl rahat uyuduysan odaya iki sefer gelmeme rağmen uyanmadın,hatta bir ara yastığa öyle bir sarılmıştın ki bir an kendini boğuyorsun sandım" beni annemlerin yanında utandırmıştı.
Ne yapayım ama yastıktan devranın kokusu geliyordu. Ama bu onu yanına kalmayacaktı.
Elindeki boş ekmek sepetini görünce kırılacak veya dökülecek bir şey olmadığı için birden kapıya dönüp " aaa savaş abim" demiştim.
Su elindeki sepetin yere düşmesini umursamadan saçını başını düzeltmeye başladığı an gür bir kahkaha attım.
Kapıya dönüp oranın boş olduğunu görmesiyle kaşlarını çatıp işaret parmağını sallayarak "bu burada bitmez" diyip mutfaktan çıkmıştı.
Annemle, Aliye teyze bizim bu hallerimize gülüp "deli kızlar, al birini vur ötekine" diye söylenmişlerdi.
Cümbür cemaat yemek yiyip eve geçtikten sonra canım fena şekilde Can erik çekmişti.
Gidip kendim alabilirdim ama madem Ayaz abimi süründürmek istiyorum neden ona söylemeyeyim diye düşünüp onun odasına gittim.
Yatakta uzanmış müzik dinleyen abim kapıyı çaldığımı duymamış ve beni birden görünce "güzelim ne oldu, iyi misin?" endişeyle soru sormuştu.
Hemen yapmacık bir mahçup ifadeyle gözlerine bakıp " bir şey olmadı ama senden bir şey isteyebilir miyim?"
"İste tabi sen ne istersen yaparım ben" diyip ayaklandı.
Uykusuzluktan göz altlarında oluşan halkaları farkedince bir an yapmasam mi diye düşündüm.
"Söylesene abicim" daldığım düşünceden çıkaran konuşmasıyla "canım çok fena can erik çekti" diyip bakışlarımı kaçırdım.
Yanımdan ayrılıp gardırobunun önüne geçerek "istediğin bu olsun güzelim, hadi sen geç ben hazırlanıp çıkıyorum" üstündeki tişörtü çıkartıp yerine gömlek giymişti bu arada.
"Tamam ben salonda televizyon izleyeyim sen gelinceye kadar" diyerek odadan çıktım.
1.5 saat sonra evin önünde duran arabanın sesiyle yerimden kalkıp dış kapıyı açtım.
Ama karşımda görmeyi beklediğim manzara kesinlikle bu değildi.
Ayaz abimin elinde poşet yerine bir avuç erik vardı.
Ben onun avucundaki eriklere bakarken o ayakkabısını çıkartıp mutfağa geçmiş ve erikleri yıkayıp tabağa koymuştu.
" Güzelim söz yarın mesaiden çıkınca sana daha fazlasını alırım" diye konuşmuş ardından "tek bir yerde kalmıştı, onu da tam alırken başka bir adam da almak istedi." Sandalyeyi çekip oturunca tabağı karşısına bırakmıştı.
Abimin karşısına geçip oturdum devam etmesini isteyerek "ee" dedim.
"Meğer adamın eşi hamileymiş saatlerdir arıyormuş, bende dayanamayıp bir avuç aldım geri kalanını adama verdim" abimin söyledikleriyle tabaktaki eriklere bakıp yerimden kalktım.
"Güzelim gerçekten yarın alırım ama kadının durumu özelmiş" küstüğümü düşündüğü için açıklama yapan abimin yanına gidip yanağına kocaman bir öpücük bıraktım.
" En iyisini yapmışsın abicim hem öyle hepsini alıp gelseydin yani vermeseydin o zaman daha çok üzülürdüm" diyerek rahatlamasını sağladım.
Abim uyku akan gözlerini yüzümde gezdirip emin olunca "ohh be" diyerek kollarını masaya dayamış başını da üstüne koyarak uyuklamaya başlamıştı.
Tabağını alıp "hadi abi sen odana geç bende bunu odamda yerim" diyerek kolundan tutup kalkmasına yardımcı oldum.
Odama geçip telefonu alınca Devran'dan mesaj vardı.
Google'm 💙:: yavrum ne yapıyorsun?
Siz: Ayaz abimi süründürmeye devam ediyorum sen ne yapıyorsun?
Google'm 💙: : yastığıma sinen kokuna sarılmış yatıyorum.
Siz: Yaa Devran!
Google'm 💙: Ne yaaa Devran, mis gibi kokuyorsun bebek gibi kokuyorsun benim payıma düşen sadece yatağıma sineni koklamak.
Siz: Ama daha dün gece yanındaydım..
Google'm 💙: evet ama şimdi yüzünü göremiyorum.
Kim inanırdı bu adamın nerdeyse 30 yaşına merdiven dayadığına resmen küçük çocuk gibi mızmızlanıyor.
Aklıma gelen fikirle görüntülü arama başlattım.
Devran üstü çıplak bir şekilde akşamüstü benim yattığım kısımda yatmış benim uyuduğum yastığa sıkıca sarılmıştı.
"Bebeğim bir şey mi oldu?" kameradan resmen hasar tespiti yapar gibi beni inceliyordu.
Tebessüm ederek " kokum seninleyken beni görmen belki iyi gelir diye düşündüm" diyip yatağa uzanıp telefonu komidine sabitledim.
"İyi yapmışsın yavrum, ama Şimdi de hissedemiyorum"
"Uff devran ya neden hiç memnun olmuyorsun ki?"
Surat asıp dudaklarımı büzerek sorduğum soruya gülerek "kurban olurum ben sana asma yüzünü varlığın bile yeter benim için"
"Hemen geliyorum" Devran yerinden doğrulup telefonu benim gibi sabitleyerek odadan çıkmıştı.
Belinden düşecekmiş gibi duran eşofman ve sırt kasları bana güzel bir görsel şölen oluşturmuştu.
Ardından iç çekip yattığı yatağa bakınca sanırım bende onun gibi hissetmeye başlamıştım.
Yanında, kollarında ve kokusuyla uyuyup uyanmak sanırım Devran haklıydı hepsi birden olmayınca eksik kalıyordu.
Hangi ara içeriye gelip yatağa uzandığını anlamadığım sevgilim "nereye daldın yavrum?" diyince kendime geldim.
Şimdi desem bende senin gibi düşünüyorum diye soluğu burada alırdı.
"Uykum geldi de gözüm dalmış sadece"
Söylediğim yalanı anlamış olacak ki " tabi kesin öyledir yoksa yatağıma bakıp neden iç çekesin ki?"
İç mi çekmişim?
" Ne alakası var bir kere uyuyacağım ben" çirkefleserek söylediğime gülümseyerek "tamam ama telefon açık kalsın" demişti.
Canıma minnetti valla onu izleyerek uyumaya asla hayır demezdim.
"Tamam o zaman bekle pijamalarımı giyineyim" diyip yerimden kalkınca az önce benimle dalga geçen sevgilime mini minnacık bir ders vermek fena olmazdı.
Buz mavisi ince ip askılı şortlu pijama takımımı giyinip saçlarımı tepeden dağınık bir topuz yaptım.
Kameranın önüne eğilip "telefonun parlaklığını arttıracağım lambayı kapatıp geliyorum" gözleri beni gördükten sonra nefes sesi bile gelmiyordu.
Bağlantı koptu sanıp el sallayarak " hayatım orada mısın sanırım bağlantı koptu" derin bir iç çekip " benim dünyayla bağlantım koptu anasını satayım, hadi kapat gel güzelim bekliyorum"
Kıkırdayarak yerimden kalkınca az önce kameranın önüne eğilirken göğüs dekoltem yüzünden söylendiğini anladım.
Lambayı kapatıp kuzey abimin doğum günümde aldığı uyku filini yorganın üstünden kaldırıp onu da alıp uzandım.
Gözlerinin rengi koyulaşan sevgilim bir kaç saniyeliğine gözlerini kapatıp açtı.
Devran "Güzelim o fili çeker misin oradan? Çenen bile görünmüyor" diye sistemle konuştu.
"Hiç çekmesem daha iyi bence" bakışlarımı ekrandan çekip tekrar üstüme baktım o anki cesaretle giyinmiştim ama uzandığım an bu kadar frikik vereceğimi düşünmemiştim.
"Bebeğim hava sıcak o peluş koynunda yatarsan pişersin" diyen sevgilime de hak vermeden edemedim.
Uyku filini göğsümde ayırıp yere bırakınca devranın gözleri fal taşı gibi açılmıştı.
"Hemen şu anda uyku fili olmak istemem suç mu?"
Büyük bir kahkaha atıp "bayılıyorum bu hallerine" diyip pikeyi boynuma kadar kadar çekiştirmeyi de ihmal etmedim.
"Bende bayılıyorum sana güzelim" demiş ardından aklına bir şey gelmiş gibi ciddileserek,
"Yavrum yarın bir programın var mı?" Ddiye sormuştu.
"Sabah Aras'la kahvaltı yapıp üniversiteye gidip son projemi teslim edeceğim"
"Doğru sen üstten ders alıyordun değil mi? "
"Evet aşkım"
" Seneye sadece proje derslerin var yani?"
" Evet de neden soruyorsun hayatım?"
Çapkın bir şekilde gülüp " hiç merak ettim, ben sana projelerinde yardım ederim 4. sınıf nasıl bitti onu bile anlamazsın" demişti.
"Olur çok güzel olur zaten seneye proje dışında okula gitmeyeceğim için rahatım bir de sen yardim edersen ben okulu bu hafta bitmiş sayıyorum" diyip gülmüştüm..
Biraz daha konuştuktan sonra hözlerimin kapanmak için ısrarına daha fazla direnemedim " seni seviyorum bitanem iyi geceler" diye mırıldandım.
"En çok ben, en çok seni, yalnız seni ve hep seni... İyi geceler güzelim"
Yüreğimdeki kelebeklerin kanat çırpmasıyla gözlerimi kapatmış kendimi huzurlu bir uykuya teslim etmiştim.
Bölüm hakkındaki düşünceleriniz yazarsanız sevinirim 🍀
Yorum yapmayı ve yıldızıma tıktık yapmayı unutmayın olur mu?🍀💙
|
0% |