@ogretmenbiranne
|
Merhaba kıymetli okurlarım.
Size minicik bir bölüm bırakıyorum.
Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmazsanız sevinirim.
Keyifli okumalar diliyorum 🍀💙
2 hafta sonra..
.
.
.
Hayatımda her şey yolunda ilerliyordu. Eskisi gibi değildim mesela gülüyor, eğleniyor ve ailemle doya doya vakit geçiriyordum.
Düşüncelerimden kurtulup gardırobun kapağına astığım elbiseyi giyinip saçlarıma hafif dalgalar yaptım.
"Hadi bebeğim, daha hazırlanmadın mı annem?"
Annemin sesiyle elimdeki ruju dudaklarıma yedirip "hazırım anne, geliyorum" diye seslendim.
Aşağıya indiğimde Savaş abim heyecandan yerinde duramıyor gibiydi.
"Kuzey! Hadi oğlum abine kız istemeye gidiyoruz sana değil"
Abim birden arkasını dönüp "yüzük, yüzükler nerede " diye bağırdığında korkudan sıçramıştım.
Abime kızgın bir şekilde bakarak "yavaş oğlum ne bağırıyorsun, aklımı aldın meleğimin " babamın abime söyledikleriyle abim bana dönmüş "papatyam valla birden heyecan yaptım" demiş sonra tekrar aklına gelen yüzükleri sorduğunda yanağından makas alıp "tek görümce olarak tabi ki bende abicim aklın kalmasın" diyip salonda oturan Ayaz abimin yanına geçtim.
"Güzelim harika görünüyorsun" alnımdan öpüp beni göğsüne çeken abime sıkıca sarılmıştım.
Geçtiğimiz günlerde abimi ne kadar çok özlediğimi farkettim bu sayede aramızdaki buzlar erimişti ve abim zorunlu olmadıkça nöbete kalmıyordu. Kalmadığı günlerde ise gününün çoğunluğunu benimle geçiriyordu.
Bu süreçte onu affetmemi fırsat bilip Devran'dan kıskandığını, beni paylaşmak istemediğini çok belli ediyordu. .
"Geldim, hadi çıkalım" kuzey abimin gelmesiyle hep beraber evden çıktık.
Babam annem ve Kuzey abim babamın arabasıyla, Abilerim ve bende Savaş abimin arabasıyla yola koyulduk.
Uzak mesafe değildi ama annemin 'kız istemeye sokakta salına salına mi gideceğiz Mehmet' demesi ve şu anda arabada oluşumuz annemin sözünün geçtiğinin ispatıydı.
Arka arkaya iki araçta durunca annem ve babam önde bizlerde onları takip eden yavru ördekler gibi arkalarındaydık.
Su kapıyı açıp gülücükler eşliğinde bizi karşılayınca büyükler önden geçmişti. Ben ve Savaş abim geride kalınca Devran " vazgeçtim vermiyorum" diyip Su'yu kendine çekmişti.
Abim ters bakışlar atıp beni arkasından yanına çekerek "öyle mi" demiş tek kaşını havaya kaldırmıştı.
"Vayy arkadaş ya naz da yapamıyoruz ki, gel güzelim biz içeriye gidelim" devran gülüp elimi tutarak içeriye doğru yürüttü.
Merdiven boşluğuna geldiğimizde Devran başını boynuma gömüp "bugün son çok şükür, hazırlık adı altında beni senden mahrum ettiler yavrum" boğuk çıkan ve sitem eden sesine gülüp.
"Devran bırak hadi geçelim içeriye birileri görecek" beni dinlemeyip "dur yavrum ya azıcık daha seveyim seni " demişti.
Boğaz temizleme sesiyle hızlıca ayrıldım Devranın kollarından "bana bak Savaş abimi Su ile kandırabilirsin ama beni asla" Ayaz abim beni omuzumdan çekip kendi göğsüne yaslamış arkadan Devranın homurdanmasına sırıtıp "beter ol" diyerek salona girmişti.
Sohbet sohbeti açtıkça Savaş abim ecel terleri dökmeye devam ediyordu.
Devran her fırsatta babamlar konuya girmesin diye sürekli konu açıp durmuştu.
"Eee Mehmet amca oğlunuz ne iş yapıyor" dediğinde Kuzey abimle Mert hunharca gülmeye başlamışlardı.
Aliye teyzenin "devran!" demesine omuz silkip "ne anne bir tane kız kardeşim var" diyip abime dönmüştü.
Savaş abim sadece başıyla önce beni göstermiş sonrada 'sen görürsün' der gibi başını sallamıştı.
Aliye teyzenin kaş göz yapmasıyla Su mutfağa geçip kahveleri yaparak gelmişti. Abim tek seferde kahveyi içince devran ona göz devirmiş "artist işte yaptı yine yapacağını" diye söylenmişti.
Babam abimin kahveyi içtiğini görünce "Gelelim sebebi ziyaretimize, ben seni bilirim Arslan sen beni.. çocuklarda beraber büyüdü zaten" dönüp bana buruk bir şekilde bakıp devam etti konuşmasına " Su benimde kızım Ayliz'den bir farkı yok yani demem o ki Allah'ın emri peygamberin kavliyle Su benim kızım, oğlumun da hayatı olsun mu?"
Babamın konuşmasıyla dönüp baktığımda Su gözlerinden akan yaşları siliyordu.
Arslan amca söze girmeden önce dönüp Suya bakmış " Su benim gözbebeğimdir bana kardeşimden kalan tek ve en değerli, kıymetli parçadır. Savaş oğlumu tanırım bilirim sizi de öyle onun gözünden akacak tek damla için canımı veririm bugün karşımda siz değil başkası olsaydı bu kadar gönlüm rahat bir şekilde konuşamazdım belki o yüzden sen bir kız evlata daha sahip olurken benim de bir oğlum olacak inşallah, haklarında hayırlısı olsun" diyip yerinden kalkınca hepimiz birden ayağa kalktık.
Masanın üzerindeki tepsiye yüzükleri koyup tepsiyi elime alıp yanlarına geçtim. Babam makasla uzanacağı an geri çekilip "ayy tüh makas kesmiyor" diyerek makası vermedim.
Babam tepsiye cebindeki paraları çıkartıp koymuştu. Ardından tepsiyi Ayaz abimin Kuzey abimin Mert'in babasının ve Mert'in önüne götürüp tepsiyi doldurmalarını beklerken arslan amca cebinden deste halinde çıkardığı parayı koymuştu.
Sıra devran'a geldiğinde ise bir gül ve yanında çıkardığı kutuyla beraber tepsiye bırakmıştı.
Yüzükler takılmış fotoğraflar çekilmişti. Yarın sabah dini nikah için karar kılınmıştı.
. .
Aynadan kendime bir kez daha göz atıp kapıda bekleyen abimlerin daha fazla sinirlenmesini istemediğim için oyalanmadan aşağıya indim.
Ayaz abim nöbette olduğu için bugün bize katılamayacakmış.
"Hep sevgilin için değil mi bu hazırlık"
Savaş abimin dediğine göz devirip "tabi artık Su ile sözlendin diye böyle karışıyorsun ama unutma bende görümceyim" diyerek arka kapıyı açıp bindim.
Kısa bir süre sonra mekana geldiğimizde Savaş abimi kızdırmak için "sabah Allah allah akşam yallah yallah mi" abim gelip burnumu sıkarak "papatyam içeride kıskanç abi modumun açılmasını istemiyorsan cazgır görümce olmaktan vazgeçmelisin" demişti.
Onu es geçip kuzey abimin koluna girip bizi bekleyenlerin yanına geçtik.
Masada sevdiğim adam, yeni gelin, mert ve bizim mahalleli tayfayi görünce adımlarımı hızlandırıp beni karşılamak için yerinden kalkan sevgilime doğru yürüdüm.
Açtığı kolların arasına girer girmez " mis kokulum, güzel bebeğim" diyen devranın içimi ısıtan cümlelerinden sonra ondan uzaklaşıp çenesine bir öpücük kondurarak oturdum.
Abimlerin bu güzel gününü kutladıktan sonra Su gece boyu kafasını dağıtmak ister gibi içmiş ara sıra da ağlamıştı.
Abim Su ile birlikte tuttukları eve gidince kuzey abimle beni de Devran bırakacağını söylemişti. Ama kuzey abim zil zurna sarhoş olunca onu da Emre abi alıp götürmüştü.
Bir elimde çantam diğer elimde sevdiğim adamın eli kapıdan çıkarken keyfim gayet yerindeydi.
Devran kapıyı açıp binmeme yardım ettikten sonra kendiside koltuğuna geçip hafif bir müzik açarak arabayı çalıştırdı.
Uyku iyice bastırınca uyumamak için direniyordum.
"Bebeğim, uykun mu geldi?"
"Hı-hım uyumak istemiyorum ama gözlerimi her an kapanacak gibi" dudak büzerek konuşmam hoşuna gitmiş olmalı ki baş ve işaret parmaklarıyla dudaklarımı sıkıştırıp " uzat bakayım ayaklarını" anlamaz gözlerle baktım.
Arabayı sağa yanaştırıp "Yavrum hadi uzat ayaklarını" diyip benden hareket gelmeyince üzerime doğru eğilip emniyet kemerini gevşeterek sırtımın kapıya yaslanmasını sağladı.
Bacaklarımdan tutup kucağına çektiğinde "devran ne yapıyorsun, böyle araba süremezsin" bana yandan arsızca gülüp "sen rahat uyu bitanem, seni hissederek daha rahat sürerim" demişti.
🍀🍀🍀🍀
Aradan geçen 1 ay'da okullar kapanmış son sınavlarımı vermiştim.
"Bu nasıl sence?"
"Yok ya hiç içime sinmedi"
Sabahtan beri Su için gelinlik bindallı bakıyorduk. 2 ay sonrası için düğün yapacaklardı. Ama son bir haftadır huysuzluğu üstünde olan yeni gelinimiz bir türlü karar veremiyordu.
"Hiç bir şey bulamayacağım kendi düğünüme elbiseyle gideceğim off ya"
Birden ağlamaya başladığında ne yapacağımı ne diyeceğimi bilemedim.
Kollarından tutup sarılarak "aaa ama ağlama böyle, daha çok mağaza var bakarız" Su birden koşmaya başladığında peşine düştüm.
Lavaboya girip kapıyı kapatmasıyla kusma seslerinin gelmesi bir oldu.
"Su iyi misin? Aç kapıyı yanına geleyim" Bir kaç dakika sonra lavabodan çıkan Su " Ayliz benimle beraber gelir misin?" derken bir yandan burnunu çekip bir yandan da telefonunda bir şeyler yapıyordu.
"Gelirim tabi gelirim de nereye gidiyoruz?"
Elindeki telefonu bana uzatıp "günüm geçmiş, kan testi yaptırmam gerekiyor" dediğinden durup ne dediğini düşünmeye çalıştım.
Birden gelen aydınlanmayla "şaka yapıyorsun demi? Şaka.. hadi hadi gel çabuk çıkalım"
Otoparka indiğimizde Su'dan anahtarı alıp şoför koltuğuna geçtim. Yol boyunca ikimizden de ses çıkmamıştı. Hastaneye varır varmaz gerekli işlemleri halletmiştik. Kaan abi yani Ayaz abimin arkadaşı ultrasonla bir şeylere bakıp bizi kan vermek için yönlendirmişti.
1 saat sonra telefona gelen bildirim sesi tahlil sonucunun çıktığını haber verirken ikimizde yerimizden aynı anda kalkıp koşar adımlarla doktorun odasına geçtik.
Güleryüzüyle bizi karşılayan Kaan abi bizi görünce "gelin bakalım" diyerek karşısındaki koltukları işaret etmişti.
"Şimdi siz yabancı olmadığınız için çok rahat bir sekilde durumu izah edeyim" elinden kağıdı masaya bırakıp derin nefes aldı.
Kötü bir şey olduğunu düşünmeye başlamıştım. "Kann abi bir sorun mu var?"
"Aslında ultrasonda gördüğüm şeyden emin olmuştum tabi ama yine de kan testi istedim.. şerefsiz Ayaz bana sürekli hava atacak biliyorum ama Tebrik ederim Su anne oluyorsun" diyip gülümsemişti.
"Nee!" Yerimden zıplayıp Su'ya sarıldım "Halâ oluyorum, ay çok mutluyum" Su hiç tepki vermezken dönüp Kaan abiye baktım o da Su'yun tepkisizliğine bakıyordu.
"Bir problem mi var Su? İstemiyorsan almak için geç değil?" dediğinde Su bir hışımla yerinden kalkmış "Asla.. asla kimse dokunamaz ben sadece son zamanlar daha yoğun ağrı ve bulantı hissetiğim için kötü bir şey var sandım" dedi.
Kaan abi ona gülümseyip "aslında bir şey var ama kötü mü iyi mi siz karar verirsiniz?" elindeki ultrason kağıdını bize doğru uzatmış kollarını göğsüne bağlayarak sırıtıyordu.
"Ee bu ne Kaan abi siyah beyaz fotoğraf sen bana yeğenim nerede onu göster" yani mimarlık okuyorum ben nerden bileyim ultrason okumayı demi ama?
Yerinden kalkıp karşımızdaki sehpaya oturunca kağıdı eline almış ve " bakın burada minikler" diye kağıt üstünde iki küçük yuvarlağı göstermişti.
Ben mal mal kağıda bakarken Su "Ne ikiz mi?" diye bağırıp beni dürtmeye başlamıştı.
Üstümdeki şoku atıp " şimdi.. ben yani Su ikizlere mi hamile?"
Kaan abi kağıdı masaya bırakarak tekrar eski yerine geçti.
"Evet aynen öyle.. size söylemek istediğim şeyde düşük riski, hemen hemen her hamilelikte olur 3-4 aylık olduğunda risk iyice ortadan kalkar.. Ama Su senin riskli sürecin devam edecek çünkü hem ikizler hemde bebeklerden biri rahim ağzına yakın duruyor"
Su birden ağlamaya başlayıp " ne olur gitmesin benden Kaan? Ne yapmam gerekiyorsa yaparım"
"Biliyorum zaten beni en çok rahatlatan da bulunduğun ve evleneceğin ailenin sana el bebek gül bebek bakacak olması, bu süreçte kendini çok yormadan düzenli yürüyüşlerine devam edeceksin ama uzun süreli olmayacak, sağlıklı beslenip vereceğim vitaminleri de kullanırsan sorunsuz bir şekilde büyürler"
Kaan abinin lafını yarıda kesen Su "gerekirse yerimden bile kalkmam" demişti ki kapı tıklatılıp Kaan abi gel diyince Ayaz abimi görmüştük.
Yanıma gelip başımın üstünden öpüp "ee kardeşim çıktı mı tahliller" diyerek Kaan abiye döndü.
Kaan abi ona surat asıp " çıktı" diyip masadaki tahlil sonuçları olan kağıdı uzatmıştı.
Ayaz abim tek tek değerlere bakarken gördüğü değerlerle yüz ifadesi o kadar tatlı bir hâl almıştı ki şaşkınlığını gizleyemeden yerinden kalkıp Su'ya sarılarak "amca mi oluyorum ben şimdi" demiş Su başını sallayınca dönüp Kaan abiye hareket çekerek "önce ben amca oluyorum lan" yerine oturmuştu.
Abime nasıl söyleyeceğini sabahtan beri kara kara düşünen Su bir ara tamamen saçmalayıp "ya istemezse" demişti.
Ayaz abim bir fikrim var diyerek bizi boş bir odaya almış abime yolda bayıldığını söyleyip hastaneye çağırmıştı.
Yarım saat sonra koridorun başında Savaş abim ve sevdiğim adam göründüğünde aklıma gelenlerle bunu hiç düşünmediğimizi farkettim.
Abimlerin henüz resmi nikahı yoktu ve aileler öğrendiğinde ne tepki vereceklerini bilmiyordum.
Abim adımlarını hızlandırıp yanıma gelmiş "papatyam ne oldu? Nasıl oldu? Su iyi mi?" Peş peşe sorduğu sorularla onu nasıl korkuttuğumuzu anlayınca üzülmeden edemedim.
"İçeride abicim, hadi sen geç bak" abim içeriye geçerken ardından yürüyen devranı kolundan tuttum. Bu an ikisine özel olmalıydı.
"Bebeğim, sen iyi misin?" Yüzümü avuçlarının arasına almış bir cevap vermemi bekliyordu.
"İyiyim aşkım, ama biz içeriye girmeyelim olur mu?" Önce bana sonra ardimdaki kapıya bakıp "Su iyi mi? Neden içeriye girmeme izin vermiyorsun? Yoksa kötü bir şey mi oldu?"
"İyi sevgilim ama önce onlar yalnız konuşsun " Kollarından tutup kendime cekerek dudağına bir öpücük kondurdum.
İçeriden abimin çığlığını duyunca devranı zapt etmek hiç kolay olmadı.
Odaya girdiğimizde abim Su'yu kucağına almış döndürüyordu. "Ne oluyor lan?"
Devranın bağırmasıyla abim müstakbel eşini iyice göğsüne bastırıp " baba oluyorum dayı bozuntusu" diyip Su'yu öpücüklere boğmuştu.
Devran benim onaylamamı beklermiş gibi bakarken başımı sallayıp gülümseyince abime inat olsun diye "hah baba oluyormuş ben hem dayı hem enişte oluyorum" diyerek bana sarılmıştı.
Bölüm hakkındaki düşünceleriniz yazarsanız sevinirim 💙🍀
|
0% |