Yeni Üyelik
11.
Bölüm

11. Bölüm

@ogretmenbiranne

Merhabalar ben geldim💙

 

Sizden ricam satır aralarında yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayınız 💙

 

Keyifli okumalar diliyorum 🍀💙

 

.

.

.

.

.

 

Kapıyı açtığımda karşımda ceylan ablayı görmemle gidip hızlıca boynuna sarıldım.

   

   

Duyduğum şeyden sonra içimden taşan mutlulukla gidip Cihangir'e sarılmamak için kendimi zor tutmuştum.

      

   

"Mihre iyi misin güzelim?"

   

   

Ceylan ablanın sorduğu soruya ağzım kulaklarımda "iyiyim abla çok iyiyim" dedim.

   

   

"Ayol ne oluyor bu kızlara Eros okunu mahalleye atmış gibi herkes leyla herkes Mecnun "

     

   

Bu söylediğine de güldüğümde gözlerini kısıp bana bakmaya başladı.

   

   

"Anlaşılan Cihangirin yanından geliyorsun"

  

   

Bu kadar belli ediyor olmam benim salaklığım tabi ki anlayacaktı. Yine de inkar etmek istedim.

   

   

"Yoo ne alakası var abla, Cihangir nereden çıktı"

   

   

"Abi değilde Cihangir öyle mi? Tabi canım ne alakası olacak hiç yani" diyip yukarıya doğru çıkmaya başladı.

   

   

İnkar edeyim derken elime yüzüme bulaştırdım.

   

   

İçeride oturan kadınlara ne olduğunu söylememek için ceylan ablanın peşinden merdivenleri çıktım.

   

   

Odama girdiğimde koşmaktan vücuduma yapışan pijamami çıkartıp büstiyerler kaldım.

  

  

Betül pencerenin önündeki koltuğa oturmuş telefon elinde boş boş ekrana bakıyordu.

   

    

Yanına gidip oturduğumda "daha iyi misin? Nasıl öğrendi Furkan abi?" diye sordum.

   

   

"Telefonla konuşuyorduk ismini söylediğimde içeriye girdi esti gürledi Göktuğda sesini duyunca soluğu burada aldı"

   

   

Ağlaması tekrar şiddetlendiğinde "yapma böyle hem nereye kadar saklayacaktınız er yada geç öğrenecekti" dediğimde o burnunu çekip " öğrenecekti evet ama bu şekilde öğrenip bir de sürekli abisi gibiydin" dedi.

   

   

Sert bir soluk bırakıp "bunu da anlamıyorum işte öz abin değil aynı mahallede büyüdünüz diye böyle düşünmeleri saçma" dedim.

   

   

"Abim artık konuşmaz onunla yıllardır içinde yaşadığı aşkı da herkesin içinde söyledi ya bize engel olacak"

   

   

Tabi bir de bu vardı Göktuğ abi can havliyle kendi yandığı yetmiyormuş gibi Furkan abiyi de yakmıştı.

      

   

"Olan oldu kızlar hadi toparlayın kendinizi artık, Cihangir mesaj attı hepimizi parkın yanındaki kafeye çağırıyor" adını duymamla yerimden kalkıp saçımı düzelttim.

   

   

"Al bi de bu şapşallar çıktı başımıza ey yüce eros okunu mahalleye atacağına tek tek kişiye özel olarak atsaydın olmaz mıydı?"

   

   

Ceylan ablanın haklı isyanına Betül bile gülmüştü. "Hadi hazırlanıp çıkalım selmayı da giderken alacağız"

   

   

Ben tamam kapıdan çıkacakken ceylan abla tekrar konuştu "Mihre güzelim acaba kafeye uygun bir şey mi giyinsen bu kadar şeyin üstüne bir de Cihangirin kıskançlıklarını çekemeyeceğim"

   

   

Ne söylediğini anladığımda üstüme bakma gereksinimi duydum.

Altımda şort üstümde sadece büstiyer vardı.

   

   

Başımla onayladığımda onlar odadan çıktı.

Üstüme bir eşofman takımı alıp saçlarımı tarayarak aşağıya indim.

  

   

Annemleri salonda göremeyince "bize geçmişler.. hadi çıkalım artık" Ceylan abladan aldığım bilgiyle anneme haber vermeden anahtarı alarak çıktım.

  

  

Biz betülle kol kola kafeye giderken ceylan abla Selmayı alıp geleceğini söyledi.

     

   

Kafeye girdiğimizde Hepsi oturmuş bizi bekliyordu. İrem Selim abinin yanına oturmuş olası olayların önüne geçmek için kolunu tutuyordu.

      

   

Masaya yaklaştığımızda Cihangir gözüyle yanındaki sandalyeyi işaret etmişti. Neden yaptığını önce anlamamıştım ama bakınca boş olan yerler belliydi.

  

   

Betül Furkan abinin yanına geçeceğinde " Göktuğun yanına geç Betül" diye uyardı.

  

   

Betül başı önde Göktuğ abinin yanına oturduğunda Furkan abiye döndüm sabahki öfkesi geçmişti. Ama yine de onlara bakmıyordu.

  

   

Bu durum benimde canımı sıkmaya başlamıştı.

   

   

Derin bir off çekip cinhagirin yanına oturduğumda bana yaklaşıp "asma yüzünü hallolur" diyip elini sandalyemin arkasına attı.

    

   

Ceylan ablalarda geldiğinde cihangirin diğer yanına o oturmuş selim abinin diğer tarafına da Selma geçmişti.

   

Selma kimseye bakmayıp başını abisinin göğsüne gömdüğünde Selim abi başının üstünde öpüp kolunu selmanın omuzlarına attı.

   

"Derdiniz ne sizin? Ha Furkan?" dediğinde Furkan abi başını kaldırıp karşısında oturanlara bakıp " ne mi derdim? Biri kardeşim diğeri kardeşim bildiğim adam.. ulan tamam hadi sevdiniz eyvallah arkamdan iş çevirmek nasıl bir şerefsizlik"

 

"Sesinin ayarına dikkat et Furkan kafedeyiz.." Cihangirin uyarısıyla Furkan abi yerine oturup parmaklarıyla masada ritim tutmaya başladı.

 

"Abi.. bana neden bakmıyorsun kötü bir şey mi yaptım sanki.. Hem Göktuğ defalarca söylemek istedi ama ben korktuğum için-" Göktuğ abi Betül'ü durdurup " evet söylemek istedim ama bende kardeşliğimiz zarar görür diye korktum yani tek suçlu Betül de değil" Furkan abi alayvari bir şekilde gülüp "bana karşı birbirilerini savunuyorlar te Allahım ya rabbim"

   

   

Betül yerinden kalkıp abisinin yanına doğru yürüdüğünde Furkan abinin ne tepki vereceğini bende kestiremiyordum.

  

   

Saçlarımda hissetiğim parmaklarla şaşırıp birden Cihangir'e döndüm. Yüzü yüzüme o kadar yakın duruyordu ki ağzımı açıp bir şey diyemedim.

   

  

Ceylan abla öksürür gibi yapıp dirseğini Cihangirin karnına geçirerek "paşama bak yürümüyor artık koşuyor" diye kızmıştı.

   

   

Yaşadığım utançla hemen dönüp betül'e baktım Furkan abiye sarılmış birazda onun göğsünde göz yaşı döküyordu.

  

  

"Bugün bu masada herşey konuşulup öyle kalkılacak.. Selim? Selma Abicim?

 

diye soran Cihangirin lafını Selim abi kesip "konuşulacak bir şey kalmadı duyduklarımdan sonra bu olaya ben karışamam olayın muhatabı ben değilim ama kardeşimin gözünden akacak tek damla yaşa bile müsadem yok" diyerek önündeki çay bardağını elini aldı.

  

 

Furkan abi umutla baktığı selmadan beklediği cevabı alamayınca omuzlarını düşürüp geriye yaslandı.

 

  

Herkes normal haline dönüp haftasonu mahalledeki düğünden konuşmaya başlayınca bende rahatladım.

 

"Selamünaleyküm.. Oo ekip buradaymış, kaçak insan bir haber verir"

 

Poyraz abinin gelmesiyle herkes selam verince bende selam verip "hoşgeldin" gülümseyerek cevap verdim.

 

"Hoşbuldum biricik.. konuşalım mı biraz?"

 

Bana göz kırpıp arkadaki masayı gösterdiğinde biricik dediğine şaşırdım. Ama bozuntuya vermeden yanımda sinirlenmiş Cihangir'e rağmen "olur konuşalım" diyerek ayaklandım.

 

  

"Burada konuşsaydınız" ceylan ablanın teklifine poyraz abi "özel bir konu" diyip ortaya bombayı atarak arka masaya geçti.

   

   

Masaya geçtiğimizde "Cihangiri biraz sinir edeyim dedim az kalsın gözleriyle öldürüyordu beni"

 

Poyraz abinin söylediklerine göz devirip " canını bu kadar seviyorsan kızdırmasaydın abicim" dedim.

 

"Hoşuma gidiyor onu hiç böyle görmemiştim eğlenceli oluyor" diyerek geriye yaslandı.

 

  

"Az önce biricik dedim umarım yanlış anlamazsın, belki duymuşsundur Ahsen yani kardeşimi kaybettikten sonra ilk defa birine gerçekten abilik yapmak istedim"

 

Söylediklerini pek tabi anlamıştım. Onu bu konudan uzaklaştırmak için sözü ele aldım.

 

"Bende bir abim olsun isterim, bu konuda kıskandırabilirsin" dedim.

  

  

"Ohh be şimdi rahatladım sen yanlış anlamadan Cihangir'i delirtmek daha eğlenceli olacak"

 

Biz konuşmaya annemlerle ilgili devam ederken arada bir arkasını dönüp bize bakan Cihangir'i gördükçe gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

  

  

Kafeden çıkmadan önce poyraz 'ölmek için daha gencim bence bugünlük şansımı daha fazla zorlamayayım" diyip tek başına gitmişti.

   

 

  

Masaya yanlarına döndüğümde İrem yanıma gelip " sabahtan beri herkese konuşarak çözün derdinizi diyen adam neredeyse senin yanağından makas aldı diye poyraz abiyi öldürecek gibi baktı."

 

Dönüp Cihangir'e bakma ihtiyacı duydum o an. Gerçekten bu kadar tepki vermiş olabilir mi diye?

  

   

Benim ona dönmemle onunda bana baktığını gördüm. Ellerinin masanın üstünde birleştirmiş gözlerimin içine içine bakıyordu.

   

  

Utanıp bakışlarımı kaçırdığımda "hadi artık kalkalım annem nehir durmuyor dedi" ceylan ablanın komutuyla hepimiz yerimizden kalktık.

 

   

Cihangir ve Göktuğ abi kasaya doğru ilerlerken biz kapının önüne çıkmıştık.

 

   

  

Kapıda asılı olan "part-time eleman aranıyor" ilanıyla bizimkilere dönüp "mekanın sahibini tanıyor musunuz?" diye sordum.

   

   

"Bizim Mahalleden hakanla eşi beraber işletiyor. Neden sordun?"

 

Selim abinin tanıyor olmasına güvenip "ben hemen geliyorum" diyerek içeriye girdim.

   

   

Yanımdan geçen çalışanı durdurup "pardon..iş ilanı için görüşebileceğim kimse var mı?" dediğimde "hakan bey var" diyip kasanın orada cihamgirlerle konuşan adamı gösterdi.

     

   

O tarafa doğru yürüdüğümde Selim abi beni görüp Cihangir'e bir şey söylemiş ve onunda bana bakmasını sağlamıştı.

 

Yanlarına gittiğimde "bir şey mi oldu mihre?" Cihangirin sorusuna "hayır olmadı ben hakan beyle görüşmek için gelmiştim."

   

   

Tek kaşı yukarı kalkmış ne konuda görüşmek istediğimi merak eder gibi bakıyordu.

 

"Buyrun hanımefendi yardımcı olayım" dediğinde tebessüm edip elimi uzatarak "ben mihre, kapıdaki ilanınızı gördüm eğer halâ geçerliyse çalışmak isterim."

   

 

"Memnun oldum.. Yok, hayır almadık ama part-time eleman arıyoruz 2 haftaya okullar açılacağı için elemanlar vardiyalı çalışacak sizin için uygun mu?"

 

"Bende üniversite öğrencisiyim derslerimden geri kalan vakitlerde çalışırım"

  

  

Adam gülümseyip Cihangir'e bakmış sonrada bana dönüp elini uzatarak " peki o zaman hafta başı gel başla, hayırlı olsun" diyip yanındaki çalışanı kapıdaki ilanı kaldırması için gönderdi.

   

   

"Selim sen önden ilerle bizde geliyoruz" Selim abi Cihangir'e baş sallayıp önden ilerleyince biz durmuş kafenin önünde bekliyorduk.

  

  

"Hukuk okuyordun diye biliyorum, derslerle beraber zor olmayacak mı?"

  

 

Bende biliyordum ama anneme sadece dedemden ve babamdan kalan maaşla İstanbul şartlarında geçinemeyeceğimiz gerçeği varken başka şansım yoktu.

  

 

"Daha öncede çalıştım yoğun tempoya alışkınım hem burası Muş gibi değil anneme destek olmam gerekiyor"

  

   

Ağzının içinden bir şey mırıldanıp " sen daha iyisini bilirsin ama yine de yapabileceğim bir şey varsa canla başla yanında olurum"

  

 

Daha fazla konuyu uzatmak istemediğim için " olur, hadi bizde gidelim artık" diyip yürümeye başladım.

   

   

Akşam yemeğinden sonra odama geçince kızların mesaj yağmuruna yakalanmıştım.

  

   

En son konuştuğumuz konu ise haftasonu bizim sokakta oturan Eylül ablanın düğününde ne giyecekleriydi.

   

   

Ben gitmeyiz diye düşünüp "onu da gidecekler düşünsün" şeklinde mesaj attığımda hepsi önce kahkaha emojisi atmış sonrada Ceylan abla bizimde davetli olduğumuzu Eylül ablanın anneme de bugün davetiye verdiğini söylemişti.

    

 

Kızların giyeceğim derdinden bana da bulaşmış bir şekilde düşünüp durmuş en sonunda yarın çıkıp bir şeyler alırım diyerek yatağa girip uyudum.

   

  

"Hadi annem kalksana artık kızlar aşağıda seni bekliyorlar"

 

Annem seslenmesiyle gözümü açıp "tamam annem geliyorum" diyip yataktan çıkıp banyoya geçtim.

 

İşlerimi halledip aşağıya indiğimde kızlar annemle oturmuş çay içiyorlardı.

   

   

"Ben hazırım hadi çıkalım"

 

Çantamdan akbilimi ararken "bir şey mi unuttun?" diye soran Ceylan ablaya "akbilimi bulamıyorum." dedim.

 

"Akbil diyor ya gel araba şurada" gösterdiği yere baktığımda Cihangirin arabasını gördüm.

  

  

"Hayret Cihangir abi arabasını vermiş" Betül'ün söylediklerine Ceylan abla "kızlarla yorulmayın benim arabayla gidin diyip anahtarı verdi" imayla konuşup "artık kimin yorulmasını istemiyorsa" diyip sürücü koltuğuna geçti.

 

  

Ayaklarımıza kara sular ininceye kadar alışveriş yapmaya devam ederken saatten haberimiz yoktu.

   

 

Sevgi teyze arayıp "nehir durmuyor artık" dediğinde işlerimizi hızlıca halledip mahallenin yolunu tuttuk.

    

   

Mahalleye girdiğimizde erkeklerin hepsi sandalye çekmiş sevgi teyzelerin evinin önünde oturuyordu.

   

   

Ceylan abla anahtarı kardeşine uzatırken

"Al paşam kimseyi yormadan gittik geldik" dediğinde dönüp bir bana bakmış ardından "bu mu yorulmamış hâl" diyip anahtarı cebine koydu.

  

   

"İnşallah düzgün bir şey almışsındır" Göktuğ abinin betül'e sorduğu soruya Furkan abi kaşlarını çatıp "sanane lan kardeşim istediğini giyer" diye bir tepki verdi.

   

   

Bakalım kendi gözleriyle gördüğünde de aynı şeyi söyleyebilecek miydi?

   

  

"Ben eve geçiyorum görüşürüz" selmanın ortamdan ayrılmasıyla Furkan abi üzülüp önüne döndüğünde bizde görüşürüz diyip evlere dağıldık.

   

   

Dışarıda yemek yiyip geldiğimiz için anneme görünüp odama çıktım. Yorgunluğu atmak için bir duş alıp pembe kalpli uzun kollu pijama takımımı giyindim.

   

  

Telefona mesaj geldiğinde artık bu saatte kimin mesaj attığını öğrendiğim için hemen cevap vermek yerine görüldü olmasın diye üstten bildirimi okudum.

   

   

Yerimden kalkıp mutfağa kahve yapmak için indiğimde halâ gelen mesaja sırıtıyordum.

 

Görmek istediğini "kahve saatin gelmedi mi?" diye sormak nasıl bir bahane yahu.

 

Kahvemi alıp odama çıktığımda elimde kahve kupasıyla fotoğraf çekip ona attım.

 

Siz: hatırlattığın için teşekkür ederim.

 

 

Mesaj anında görüldü olurken yazmaya başladı.

 

Cihangir: balkonda içersin, daha doğrusu karşılıklı içeriz diye düşünmüştüm.

 

   

   

Adımlarım balkona doğru gittikçe sanki cidden karşılıklı kahve içecekmişiz gibi heyecan yaptım.

   

   

Balkona çıktığımda elinde telefonla bir seyler yazıp yanına bırakan Cihangiri gördüğümde onun bana bakmıyor oluşunu fırsat bilip doyasıya izlemek istedim. Elimdeki telefon titreyince irkilip kendime geldim.

 

Cihangir: afiyet olsun.. bu arada pijamaların tatlıymış sen gibi 🙃

 

   

Fotoğrafı atarken dalgınlıkla kendimi çekmiş olduğumu yüzüme vurunca ister istemez utandım. Tabi bunda beni tatlı bulmasınında etkisi büyüktü.

  

   

Başımı kaldırıp baktığımda bana gülümseyerek bakıp fincanını havaya kaldırdı.

  

  

Utançtan kızaran yanaklarıma elimle hava yapmamak için kendimi zor tutup keyif köşeme geçip oturdum.

   

   

O bana, ben ona bakarak kahvelerimizi içerken duş aldığım için üşüdüğümü hissedip yandaki şalı omzuma attım.

   

 

Telefon bu sefer mesajla değil aramayla titrerken ne yapacağımı bilemez şekilde kalakaldım.

   

  

Telefonu havada sallayıp açmam için işaret verince içimden ya Allah diyip cevap verdim.

   

  

"Alo"

 

Benden bir cevap gelmeyince gülümsediğini görmem yetmiyormuş gibi birde duydum.

  

"Saçların ıslak mı çıktın balkona?"

 

Soru sorduğu için ona bakıp başımı onaylar şekilde salladım.

 

"Yüzünü gördüm diye sevinirken şimdi sesini duyamıyorum"

 

Haklı isyanına gülüp başımı öne eğdim.

  

"Tamam tamam utanma bir şey demedim güzelim, kahven bittiyse içeriye geç üşütme"

  

Görmek istediği halde beni düşünerek söylediği şeyle başımı yerden kaldırıp tekrar ona baktım.

 

"Tamam" içime kaçan sesime küfredip yerimden kalktım. Tam balkondan çıkarken yüksek sesle adımı söylemesi buradan bile duyuldu.

  

Gece gece birilerine yakalanma korkusuyla çıkmakta olduğum balkon kapısından ona dönüp kaşlarımı çatarak baktım.

  

"Birden aşka geldim, iyi geceler"

dedi.

  

Kapıyı kapatmadan son kez ona bakıp "iyi geceler Cihangir" diyip telefonu kapattım.

   

  

Gümbür gümbür atan kalbime elimi koymak isterken titreyen ellerim bana hiç yardımcı olmuyordu.

   

  

Fincanı masanın üstüne bırakıp telefonumu sessize alarak yatağa girdim.

 

  

Boş tavana bakıp salak salak sırı

ttığımı farkettiğimde gece lambasını kapatarak güzel bir güne uyanmak ümidiyle kapadım gözlerimi.

 

  

 

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi şuraya alabilirim.

 

Göktuğ-Furkan kavgası hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Selmanın verildiği tepkiyi kestirebilen oldu mu?

 

Kına gecesinde ve düğünde bakalım bizi neler bekliyor.

 

Yeni bölümde görüşünceye kadar kendinize iyi bakın 🍀💕

 

   

 

   

 

Loading...
0%