Yeni Üyelik
19.
Bölüm

19. Bölüm

@ogretmenbiranne

 

 

 

Merhabalar🍀

 

 

 

Finale sayılı bölümler kala işleri biraz hızlandırmak iyi olur diye düşündüm. Mantık hataları varsa da görmezden gelin☺️

 

 

 

Keyifli okumalar diliyorum 🍀💙

 

 

 

 

"Öylesine güzel seviyorum ki seni,

 

 

 

Öylesine saf,

 

 

 

Öylesine temiz,

 

 

 

Öylesine derin,

 

 

 

Ve "Öylesine" değil!..

 

 

 

 

Özdemir ASAF

 

2 gün önce...

 

Zor bela kapattığım gözlerimi susmayan telefon sesiyle açmak zorunda kaldım.

 

"Ne var" diye cevap vermeme karşılık "aşağıya iner misin?" dedi.

 

Ekrandan gördüğüm kadarıyla saat 03:30'du.

 

"Saatten haberin var mı?"

 

"Evet, saatlerdir dönüp duruyorum ama yok kendimi sana açıklamadan içim hiç rahat etmeyecek"

 

Sesindeki yorgunluk içime işlerken " iyi bekle geliyorum" diyerek üstümdeki pijama takımının düzgün olduğuna emin olup panduflarımı da giyerek aşağıya indim.

 

Annem yarım saat sonra namaza kalkardı, o uyanmadan hızlıca gidip gelmeliydim.

 

Dış kapıyı açtığım an soğuk hava vücudumu yalayıp geçmişti.

 

Arabasına yaslanmış bir şekilde bana dönen bakışlarıyla adım adım yanına varmamı bekledi.

 

Pijamanın kollarını ucundan çekiştirip Kollarımı göğsümde toplayıp " gündüzler çuvala mı girdi? Bu saatte bu kadar önemli konuşacak şey ne Allah aşkına"

 

Aslında ne konuşacağımızı biliyordum ama onun bu kadar kafasına takmış olması hoşuma gittiği için ağzından duyup, süründürmek hoşuma gitmişti.

 

Bir adım daha atıp arada mesafeyi kapatarak sağ elini havaya kaldırdı. İşaret parmağıyla burnumun ucuna dokundu.

 

Ani temasıyla sanki az önce üşüyen ben değilmişim gibi bütün kan onun dokunduğu yerden vücuduma yayılmaya başladı.

 

"Üşüyorsun, neden üstüne bir şey almadan çıktın ki? Arabaya geçelim"

 

Kendi kendine konuşup karar vererek ön yolcu kapısını açıp binmem için elini uzattı.

 

Kuyruğu dik tutmaya çalışmakta bir yere kadardı. Gelir gelmez hastalanırsam annemin gazabından kurtulamazdım.

 

Ben yerime yerleştikten sonra hızla yerini geçmiş arabayı çalıştırır çalıştırmazda klimayı açmıştı.

 

Araba aniden hareket edince daldığım düşüncelerden kurtulup "nereye gidiyoruz" diye sordum.

 

"Rahat konuşacağımız bir yere"

 

Kaşlarımı çatıp " niye burada konuşamaz mıydık?" dediğimde bana bakıp gülümseyerek "bizim evden ablam karşı evden Selma izlerken rahat edemezsin diye düşündüm" dedi.

 

"Neee! Onlar orada mıydı?"

 

Hasret kaldığım gülümsemesini bana sunup "sen gelmeden onlar pencerelere tünemiştiler bile"

 

Dediklerine şaşırmayı bırakmış yan profilden onu izliyordum. Evet bu süreçte zayıflamış ve bariz bir şekilde çökmüştü gözleri.

 

Onu daha fazla izleyip her mimiğini her hareketini yüzünün her zerresini ezberlemeye çalışıyordum.

 

Ses tonu, duruşu herkese karşı göstermediği ama bana karşı bonkör davrandığı gülüşüyle bambaşka biriydi.

 

Arabanın durmasıyla başımı ön cama çevirdim. Bütün İstanbul'u ayaklarımızın altına seren bir tepedeydik.

 

"Telefonun yanında mı?"

 

"Evet yanımda."

 

Soran gözlerle ona baktığımda elini uzatmış ve cebimden çıkardığım telefonumu alıp torpidoya kendi telefonunun yanına koymuştu.

 

Kapıyı açıp inerken "sen şu banka geç bende sıcak bir şeyler alıp geliyorum" diyerek arabadan indi.

 

Gösterdiği banka geçerken ellerimi kollarıma sarıp sürterek ısınmaya çalıştım.

 

Omzumun üstüne bırakılan ceketle burnuma tanıdık kokusu geldi.

 

Yanıma oturup elindeki karton bardağı uzattı. Bardakta kaşık ve yanında şeker görmeyince içemeyeceğimi düşünüp bardağı ortamıza koyarak ona döndüm.

 

"Şeker attım, karıştırdım"

 

Çayı neden bıraktığımı anlaması ve halâ bana dair bir şeyleri umursuyor olması içimdeki çocuk mihreye sevinç çığlıkları atırıyordu.

 

"O gece seninle konuştuktan sonra yani, sabaha doğru haber geldi çağırdılar gitmem gerekti."

 

Kaşlarım şaşkınlıkla kalkarken bir yandan da düşünüyordum. Üniversite bir arkadaşımın sevgilisi de askerdi ama o haber veriyordu.

 

"Bakma öyle yalan söylemiyorum"

 

Kırgın çıkan sesine karşılık "yalan söylüyorsun demedim ama anlamadığım şu; bir arkadaşımın sevgilisi de askerdi ama haber veriyordu" dedim.

 

Bıkkınca bir nefes verip "askeri saha görevi değildi, hem haber vermek istedim ama sabahın o saatine sana söyleseydim bu kadar uzun uzadıya açıklama yapamadan gittiğim için kendini yiyip bitirecektin. Hem de görev tamamlanmadan o konu hakkında kimseyle konuşulmaz"

 

Birden içim sıkıldı canım yandı ne yani ben onun için kimse miyim?

 

Aniden ayağa kalkıp " peki o kimseye neden şimdi söylüyorsun" diyerek neye bozulduğumu belli etmiş oldum.

 

Ardından da "hem zaten kimse olmasam sevgi teyzeyi aradığında en azından bana da bir mesaj atıp iyi olduğunu söyleyebilir-"

 

Hiddetle yerinden kalkıp bana sarılarak "ne demek kimse değilim vallahi aradım seni önce seni aradım ama şebeke düşmedi" dedi.

 

Saçlarımı usul usul okşarken " bana kızman benden haber alamadığında endişelenmenden daha diye söylemedim ama şimdi bakıyorum da sen benden gitme diye keşke söyleseymişim diyorum"

 

Söyledikleri mantıklı gelirken mantığıma yatmıştı ama ayların acısını özlemini hemen şu anda silip boynuna atlayamazdım.

 

"Görmezden gelinmeye, umursanmamaya alışan ben konu sen olunca çok kırıldım buna hakkım var mı bilmiyorum ama sadece ufak bir mesajla senden habersiz ayrı kalmak kırdı"

 

Eteğimdeki taşları içimde birikenleri dökmüş olmanın verdiği rahatlıkla derin bir nefes aldım. Başımın yaslı olduğu göğüsten gelen koku ciğerlerime dolarken hava aydınlanmaya başlamıştı.

 

Cihangiri süründürmek daha doğrusu bana karşı fazla ilgili davranması hoşuma gittiği için ondan uzaklaşarak "herşeye tamam ama seni hemen affetmiyorum" diyerek arabaya yöneldim.

 

Arkamdan şaşkın şaşkın bakarken kemerimi takıp torpidodaki telefonumu aldım.

 

Kafasını sağa sola sallayıp kendine geldiğine emin olunca beni daha fazla bekletmeden o da arabaya geldi.

 

Uzanıp elimi tuttu ve dudaklarını avuç içime bastırıp "sen yanımda ol da beni bir ömür süründür, ben bu saatten sonra attığım her adımda sana haber vereceğim söz" dedi.

 

Günümüz..

 

Odaya giren güneşle gözlerimi açmış yanımda yatan adamı izliyordum. Aklıma 2 gün önce konuştuklarımız geldiğinde huzursuzca yerimden kıpırdandım.

 

Zihnime dolup beni sürekli meşgul eden soruyu sormak istedim ama onu şu an uykusundan uyandırıp uyandırmamak arasında kararsız kalmıştım.

 

Sakallarında gezen elimi tutup uyku mahmuru sesiyle "devam et" dediğinde uzandığım yerden doğrulup yatakta bağdaş kurarak oturdum.

 

Hareketlendiğimi fark ederek gözlerini kısarak bana bakınca " bir şey mi oldu?" diye sordu.

 

Ben cevap vermeyip boş boş karşı duvara bakarken "kesin bir şey oldu, ne oldu mihre'm" diyip karşıma geçerek oda oturdu.

 

Kucağımda eziyet ettiğim parmaklarımı ellerimden kurtarıp "bana bakar mısın?" derken bir elini usulca kaldırıp yüzümü kendine çevirdi.

 

Nasıl soracağımı sorsam bile cevap alabileceğimi bilmediğim için omuz silkip "sana bir şey sormak istiyorum ama sende cevabı var mı veya cevap verebilecek misin bilmiyorum" dedim.

 

Eli sağ yanağımı okşarken " sor güzelim, senin canını sıkan şeyin ne olduğunu merak ediyorum"dedi.

 

"Nasıl desem bilmiyorum yani tekrar böyle bir gidiş olacak mı?"

 

Sorunla kaşları çatılırken " çok olağan üstü bir durum olmazsa çağırmazlar son kez gittiğimi onlara da bildirdim, ama olursa öyle bir şey son gördüğüm yüz son soluduğum nefes sana ait olmadan gitmem" diyerek içime su serpti.

 

Yüzümdeki rahatlama ifadesini görünce " Mihre, mihre'm ben seni geç buldum kolay kolay kaybetmeye hatta bırak kolayı, kaybetmeye tahammülüm yok, ben çoktan senle dolmuşum senden gidesim yok" diyerek alnını alnıma yasladı.

 

Konuşmasıyla gözümden akan bir damla yaş aramızdaki boşluğa düştü.

 

Ellerini yanaklarıma koyup gözlerimin içine bakarken "Nefes alamıyorum" "Sensizken, senden uzakken nefes alamıyorum bana nefes olur-?"

 

Sözlerini tamamlamasına müsade etmeden dudaklarımı dudaklarına bastırdım.

 

Öpmedim , o da öpmedi.

 

Dudaklarımı hafif bir şekilde aralayıp nefesimi dudaklarına üflediğimde bunu bekliyormuş gibi nefesimi kabul etti.

 

Benim verdiğim nefesleri içine çekerken nefesini tutuyor sanki o nefesin dışarıya çıkmasını istemiyor gibiydi.

 

Kaç nefes verdim o kaç nefes tuttu bilniyorum ama kapı birden açılıp " bu kadar saat uyuyor olman mucize" diyen selim abi bizi görür görmez hızla arkasını dönüp çıktı.

 

Çıkarken de söylene söylene "anasını satayım kimse gece yattığı yerde uyanmayacak bu gidişle" diyip kapıyı arkasına bakmadan kapattı.

 

Selim abiye böyle yakalanmış olmanın verdiği utançla yatağa girip yorganı tepeme çektim.

 

Yanı başımda Cihangirin güldüğünü daha doğrusu kahkaha attığını duyunca " bir de gülüyor ya adama rezil olduk" dediğimde Cihangir üstümdeki yorganı açıp bana kızgın bir şekilde bakarak yanıma uzandı "gel bakalım buraya" diyerek beni kollarına çekti..

 

"Ayyy ne yapıyorsun Cihangir, ben rezil olduk diyorum senin yaptığına bak"

 

"Cihangir sana kurban olsun, kimseye rezil olmadık hem rezil olacak bir şey mi yapıyorduk" dediğinde dudaklarımı dişleyip "hayır biz sadece" diyip sustum.

 

"Evet biz sadece daha doğrusu ben sadece nefes alıyordum, ve yemin ederim 26 yıldır aldığım en anlamlı nefesti" diyerek dudaklarını alnıma bastırdı.

 

Gözlerim boynundaki damara kayınca bir an orayı öpme isteği hissettim. Sabah sabah bu kadar yakın olmak benim içimdeki arsız mihreyi uyandıracak gibi olunca kollarından kurtulup "hadi inelim artık, ben hazırlanıp geliyorum" diyerek cevap vermesini beklemeden koşarak odadan çıktım.

 

Betülle kalacağımız odanın kapısını açmak için kalkan elim bir anda boşluğa düşünce kafamı kaldırdım.

 

Göktuğ abi gülümseyerek "günaydın abisi" diyip yanımdan geçtiğinde bende gözlerimi kısarak betül'e baktım.

 

Aynı karşılığı ondan aldığımda "hiç bakma öyle kapıyı kilitleyip beni odaya almayıp ortalıkta bırakan sensin, dökül" dediğimde Betül'ün çirkef yönünü gördüm.

 

"Hadi ben kapıyı kilitledim sende kızların yanına gitseydin"

 

Elini beline atıp tek kaşını kaldırarak sorgulamasına izin vermeden "ayy delinin zoruna bak kapının önüne koymuş beni bir de utanmadan üste çıkıyor"

 

Valizime yönelirken söylediklerime kahkaha atıp "aman canım ne olacak herkes halinden memnun" diyerek odadan çıkmıştı.

 

Cidden Selim abinin dediği gibi bakalım kim nerde açmıştı gözünü.

 

Üstümü değiştirip aşağıya inerken mutfaktan yüksek sesle konuşan selim abinin sesini duyuyordum.

 

" hayır olan garibim ireme oldu, oğlum siz neden yerinizde durmuyorsunuz" dediğinden mutfağa girmiştim.

 

Herkes sandalyelere yerleşmişken ayakta Göktuğ abiyle Furkan abi duruyordu.

 

Cihangir bileğimden tutup beni yanındaki sandalyeye çekerken selim abi sabır çekip işaret parmağını bize uzatıp "bunlar hep seni örnek alıyor" diyerek Cihangir'e laf çarptı.

 

Başımın üstüne öpücük kondurup o da selim abiyi can evinden vurdu, " tam aile babası olmuşsun sen, bundan sonra seni bizim ortama sokmasak mı?"

 

Selim abinin gözlerinin ici gülünce birden hüzünle beraber dolmuştu

 

"Aile babası ha ben bir umut ışığı görsem değil bu ortama girmek son nefesime kadar onların yanından ayrılmam"

 

Gözlerim dolunca bakışlarımı Selim abiden kaçırdım benim gibi ireminde gözlerinin dolduğunu gördüğümde bir damla yaş daha aktı gözümden.

 

Yurt dışında olduğum süreçte benimle en çok iletişime geçenlerden biriyde iremdi.

 

Onunda yüreğindeki yangını o zaman öğrenmiştim. Selim abi kadar imkansız veya zor olmadığını söylememe rağmen artık umudunun olmadığını sevdiği kişinin onu hiç bir zaman farketmeyeceğini söylemişti.

 

Yerimden kalkıp karşımda oturan ireme sarıldığımda dudaklarından bir hıçkırık kaçmıştı.

 

"ne oldu lan birden?"

 

Selim abi eski neşeli haline dönerken "ağız tadıyla bir duygusallaşamıyoruz arkadaş yahu" diye sitem etti.

 

Selma uzanıp iremin elini sıkarken "ayy yeter karnım zil çalıyor açlıktan, hadi bakalım beyler kahvaltı ellerinizden öper" diyerek mutfaktan çıkmıştı.

 

Çıkarkende kaş göz yaparak bizi de çağırmıştı.

 

Salondaki koltuklara kendimizi attığımızda İrem biraz daha sakinleşmiş gibiydi.

 

Cebimdeki telefon titreyince denizden mesaj geldiğini görüp hemen cevap yazmak için uygulamaya girdim.

 

Deniz: Şekerim ben Adana'ya vardım haftaya görüşürüz.

 

Siz: Tamamdır, kendine dikkat et döndüğünde bize bekliyoruz.

 

Başımın üstündeki golgeyle telefonu yavaşça yanina bırakıp kafamı geriye çevirdim.

 

Cihangir sert bir soluk bırakıp yanıma otururken "şekerim yazan parmaklarını" diye orjinal küfürlerine başladığında elimle ağzına vurup "ayıp" dedim.

 

"O adam niye sana mesaj atıyor?"

 

Sorgular şekilde konuşmasına göz devirip arkama yaslanırken"çünkü arkadaşım" dedim.

 

Kahvaltının hazır olduğuna dair içeriden seslendiklerinde hep beraber mutfağa geçmiştik. Az önceki duygusal ortam dağılmış yerine bol kahkahalı ve gelenceli sohbetimiz gelmişti.

 

Daha kahvaltı bitmeden zilin çalmasıyla Cihangir kapıyı açmak için kalkıp gitmişti. Başka birilerinin geleceğini bilmediğim için oturuşumu diklestirip gözlerimi kapıya çevirdim.

 

" aşk olsun yengem söylemese burada olduğunuzu haberim olmayacaktı, bensiz dağ evine gelmen üzdü"

 

Cihangirin kolunun altına girmiş mutfağa onubla beraber giren kızı gördüğümde Cihangir hastalandığı zaman yanına gelen kuzeni olduğunu fark ettim.

 

Kız masadakilere göz gezdirip hoşgeldin diyenlere cevap verirken bakışları bende durdu. Bozulan yüz ifadesiyle benim hoşgeldin dememe fırsat vermeden boştaki sandalyeye yani gelip yanıma oturdu.

 

Yüzünde yapmacık bir gülümsemeyle bana dönüp " sen mahalleye yeni gelen kızsın sanırım, ben inci" diyerek elini uzattı.

 

"Bende mihre" kısa ve öz bir şekilde konuşup uzattığı elini sıktım.

 

Sandalyesini bana yaklaştırıp " ayakta kalma Cihangir sende böyle gel" diyerek diğer tarafı gösterdi.

 

Olabilir dedim içimden. Kuzeni nihayetinde.

 

Cihangir bir sandalye çekip boşluğa koyarken " sen böyle geç abicim" diyerek tekrar yanıma oturdu.

 

İnci bozulduğunu belli etmekten kaçınmayarak " aramızda sadece 1.5 yaş var ne abisi ya" diye söylenerek diğer sandalyeye geçti.

 

Sonra birden gözleri parlayıp " eee mihre okuyor musun? Kaç yaşındasın"

 

Sorduğu sorunun altından bir şey çıkacağını bildiğim halde meydan okuyarak " evet okuyorum, 21 yaşındayım" dedim.

 

Ortamda elle tutulur bir gerginlik kol gezerken kaçan iştahımla çatalı bırakıp geriye yaslandım.

 

"Yesene güzelim" Cihangirin konuşmasıyla başımı ona çevirip "doydum Cihangir" dedim.

 

" bana gelince 1.5 yaş için abi dedirtiyorsun ama o neden sana ismiyle hitap ediyor" incinin sesiyle bu sefer masadaki herkes gözlerini dikmiş bizi izliyordu.

 

Kızlar ise her an inciyi dövecekmiş gibi.

 

"Çünkü abim değil"

 

Ani çıkışıma burun kıvırıp "benimde abim değil" dedi.

 

Cihangir sert bir soluk bırakıp "İnci.. birincisi o değil mihre bir ismi var, ikincisi insan sevgilisine neden abi desin"

 

Ağladı ağlayacak haliyle bana sinirle bakıp masadan kalktığında Cihangir onu umursamayıp tabağıma bir parça börek koydu.

 

" İyi yaptın abi çoktan haketmisti halamın kızı olmasa çekilecek dert değil."

 

Selmanın gaz vermesiyle Cihangir ona gülümseyip göz kırparak masanın altında titreyen elimi " değil halamın kızı babamın kızı da olsa herkes yerini ve haddini bilmek zorunda, benim yerimi bildiğim gibi."

 

Kızlarla bulaşıkları halledip içeriye geçtiğimizde inci ortalıkta görünmüyordu.

 

Yaşadığım stresten dolayı başımın ağrısı iyice artmıştı. Elimle şakaklarımı ovarken elimin üstünde hissetiğim elle durdum.

 

"Başın mı ağrıyor?"

 

Cihangir şefkatli bir şekilde sorup şakaklarıma masaj yaparken "hıhı" diyebildim.

 

Karşımda yanan şöminenin sıcaklığı da masaja karışınca iyice mest olmuştum.

 

"Gel yukarı çıkalım birazcık dinlen"

 

Elimi tutup yukarı doğru götürünce itiraz etmek istemedim. Şu anda ciddi manada dinlenmeye ihtiyacım vardı.

 

Cihangir betülle uyuyacağımız odayı es geçip kendi odasına doğru ilerlerken "odayı geçtik" diye mırıldandım.

 

"Senin odan değil" dediğinde bozulur gibi oldum ama arkasından " burası senin odan" diyerek kendi odasının kapısını açtı.

 

Parmak uçlarımda yükselip yanağına öpücük konduracağım an karşımdaki görüntüyle kan beynime sıçradı.

 

Onu öpmemi bekleyen Cihangir beklediğini alamayıp bana baktığında nereye odaklandığımı merak edip arkasını döndü.

 

İnci yatakta uzanmış Cihangirin yastığına sarılır bir şekilde uyuyordu.

 

Bir iki adım geri atıp odaya girmekten vazgeçtim. Dün beraber uyuduğumuz yatakta başka birinin yatmış olması yeterince keyfimi kaçırmıştı.

 

Cihangir ise gitmeden korkarak elimi tutup "inci!" diye kükredi resmen.

 

İnci birden yataktan kalkıp bize döndüğünde birbirine kenetlenmiş ellerimizi gördüğünde "efendim Cihangir" diye baş kaldırarak sordu.

 

"Sabrımı zorlama inci.. Cihangir değil Cihangir abi, ve senin bizim yatağımızda ne işin var?"

 

Sakin ama bir o kadar ürkütücü konuşan kişinin benim sevdiğim adam olduğundan emin olmak için gözlerine baktım.

 

İnci şuh bir kahkaha atıp "yatağınız mı? Daha yeni tanıdığı adamın altına-"

 

"Sakın devamını getirme sakın... şimdi defol inci Allah'ım dinim hakkı için aradaki kişi halam bile olsa bakmam gözünün yaşına" diyerek beni göğsüne doğru çekip ona eliyle kapıyı gösterdi.

 

Sesimize aşağıdakilerde yukarıya çıkmış kapının önünden bakıyordu.

 

"Selim, sen onu halama teslim eder gelirsin kardeşim"

 

İncinin ağlamasını bile umursamadan kapıyı suratına kapatmış beni tekrar sarıp sarmalarken "özür dilerim" diyerek saçlarımı koklayarak öptü.

 

Yanağımı kedi gibi göğsüne sürttüğümde "gel seni dinlendirelim bende biraz sende soluklanayım"dedi.

 

Yatağın önüne geldiğimizde eliyle çenesini kaşıyıp yorgan çarşaf ne varsa çekip yere attı.

 

Dolaptan yeni bir takım çıkarıp yatağı hazır hale getirdiğinde uzanıp beni de yanına çekti.

 

Dediği gibi yatakta kimsenin kokusuna tahammülü yokmuş. Benden başka.

 

Yüzümüz birbirimize dönük şekilde uzanırken bana iyice yaklaşıp duraklarıma bakarak, "nefes almaya ihtiyacım var, nefesine ihtiyacım var" dedi.

 

Sanki ihtiyaçmış gibi bekletmeden dudaklarımızı kavuşturduğunda kalbim göğüs kafesimi parçalayıp çıkacakmış gibi atıyordu.

 

Nefesim kesilir gibi olduğunda dudaklarımdan çekilip bana iyiki seni sevmişim diyeceğim sözler döküldü dudaklarından.

 

"Öylesine güzel seviyorum ki seni,

Öylesine saf,

Öylesine temiz,

Öylesine derin,

Ve "Öylesine" değil!..

 

.

 

.

 

.

 

.

 

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi şuraya yazarsanız sevinirim 💙🍀

 

Yeni bölümde görüşünceye kadar kendinize iyi bakın Allah'a emanetsiniz 🍀💙

 

 

Loading...
0%