Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@ogretmenbiranne

🍀.🍀

🍀.🍀

   

   

Hellooo yine ben.

..

 

Keyifli okumalar diliyorum 🍀

 

Unutmadan yorum yapmayı ve votelerinizi eksik etmezseniz sevinirim 💙

 

.

.

.

.

 

 

Geldiğimiz mekanda herkes eğlenirken ben az önce olanları düşünüyordum.

   

  

Cihangirin cebinden düşen bandana benim bandanamdı. Ben ona soramadan, alıp torpidoya atarak "nehirin işi işte" diyip hızlıca yanımdan gitmişti.

   

  

 

Bendeki değişikliği farkeden kızlar havamı değiştirmeye çalışsalar bile başarılı oldukları söylenemezdi.

 

   

  

Yarım saat sonra kapıdan girenlerle masada sessizlik olmuştu.

   

 

  

Sarışın mavi gözlü cidden çok güzel bir kızla yanında ondan bir kaç yaş büyük duran adam ve enerjisi buraya kadar yansıyan esmer bir genç masamıza doğru yaklaştıkça kızlar burun kıvırıp sohbetlerine devam etmişti.

   

  

 

Uzun boylu sarışın genç adam " hayırlı akşamlar" masadaki herkese göz gezdirip bana gelince durmuştu tepeden tırnağa beni süzüp " mahallemize hoşgeldiniz" diyerek elini uzatmıştı.

   

  

 

Ayağa kalkarak uzattığı eline karşılık verip "hoşbulduk" dedim.

   

   

Esmer çocuk yanındaki kızı ittirip "çekil kız yelloz ben yeni kankamı buldum" yanıma gelip elimden tutarak etrafımda döndürdü.

   

   

Bunu beklemediğim için affalamıştım.

      

   

 

Cihangirin attığı ölümcül bakışları gören uzun boylu adam "Doğukan rahat dur" diye uyarıp "bu arada ben poyraz" kızı gösterip "sevgilim beste, ve ne yazık ki kuzenim Doğukan" şeklinde kendisini ve yanındakileri tanıttı.

   

  

 

"Bende Mihre, memnun oldum"

   

   

Yerime oturup suyumdan bir yudum aldım.

   

   

Diğerleride gelince garson gelip siparişlerimizi alıp gitmişti.

 

     

   

Yanımda oturan Ceylan ablaya dönüp " abla ben bir lavaboya gidip geliyorum" diyerek çantamı alıp yerimden kalktım.

   

   

"Mihre dur bizde geliyoruz" diyen bizim kızlara UFO görmüş gibi baktım alt tarafı yemekten önce ellerimi yıkayıp biraz sakinleşip gelecektim.

   

   

 

Omuz silkip ilerlemeye devam ederken Betül bana yetişip koluma girmişti. "Mihre senin canını sıkan şey ne?"

   

   

Arkamızdan gelen ikiliye anlatırsam kesin dillerine düşer adamın rahatsız olmasını umursamadan çeşitli imalarda bulunurlardı.

     

      

"Kafam karışık.. akşam bize gidelim olur mu orada anlatırım" beni kendine çekip sarılarak "nasıl istersen sen yeter ki iyi ol" diyerek kolumu okşadı.

   

   

Lavabodan çıkıp masaya dönünce az önce ki yerime oturdum. Furkan abi karşımda oturduğu sandalyeden bana doğru eğilerek "iyi misin abicim?" diye sordu.

   

  

Yüzüme inanması için bir tebessüm yerleştirip "İyiyim abi" diyerek gelen yemeği çatalla deşmeye başladım.

    

   

Sohbetler eşliğinde çaylarımızla devam ederken hava almak için dışarıya çıktım.

   

   

Yerdeki taşları savurarak yürürken duyduğum sese dikkat kesildim.

     

   

"Saçmalama beste, sen Poyraz'ın kardeşim bildiğim adamın sevgilisiyken nasıl böyle konuşursun"

   

    

Başımı sesin geldiği yere çevirince Cihangirle bestenin konuştuğunu gördüm daha doğrusu tartıştığını.

    

   

"Onu sevmiyorum Cihangir sırf sizin aranıza katılabilmek için sana yakın olmak için onunlayım"

     

    

Beste Cihangir'e yaklaşıp yüzünü tutarak dudaklarına yakastigi an ise Cihangir onu ellerini havaya kaldırıp " sakın daha fazla iğrençleşme kadınsın diye kendimi zor tutuyorum zaten.. benden de poyrazdan da uzak dur" diyerek arkasını döndü.

    

   

Beni görünce gözlerinden geçen ifadeye anlam veremesem bile sanki hiç görmemişim, duymamışım gibi davranıp içeriye doğru yürümeye başladım.

    

    

Arkamdan hızlanan adım seslerini umursamadan bende adımlarımı hızlandırıp bir hışımla içeriye girdim.

    

   

Masaya uğramadan lavaboya gitmeliydim. Bu konuşmaları duymak neden bu kadar çok canımı yaktı bilmiyorum.

 

   

 

Masadan bana seslenen Ceylan ablayla lavaboya kaçma hayallerim suya düşmüştü.

   

   

 

Yanlarına doğru adımlayınca ayağımı bastığım zeminin bile titrediğini hisseder gibi oldum.

 

   

   

Ben masaya varınca o da kapıdan içeriye girmişti. Gözleri direkt beni bulunca onun konuşmak için bana doğru geldiğini gördüğümde "Furkan abi benim biraz başım ağrıdı beni eve bırakır mısın?"

 

   

   

Masadaki herkes bana bakınca yüzümü buruşturup elimi alnıma götürerek gerçekçi olmaya çalıştım.

   

   

"Olur abim al çantanı çıkalım, Göktuğ Betül'ü siz getirir misiniz?" diye sormasıyla normalde bu duruma mutluluktan uçacak olan Betül itiraz ederek "yok abi bende geleyim hem bu gece mihrelerde kalacağım" dedi.

 

    

   

Eline geçen fırsatı geri tepmesine müsade edemezdim yanına yaklaşıp "sen biraz daha kal Göktuğ abi bırakır bize" Göktuğ abiye bakıp onayladığını gördüm.

    

   

Betül "hiç içime sinmiyor sana bir şeyler oldu ben burada dursam da aklım sende kalacak" demesine rağmen kulağına fısıldayarak ona "sen Furkan abi olmadan güzel vakit geçir bize gelince konuşacağız zaten" diyerek ikna ettim.

    

   

Furkan abiyle çıkarken beste denen kızın pis pis bize bakıp sırıtmasına surat devirip arkamdan bakanları umursamadan çıktım.

    

   

Yolda Furkan abi ağzımdan laf almaya çalışsa da sadece başımın ağrıdığını söyleyip geçiştirdim.

     

   

Eve gelince üstüme rahat bir şeyler giyinip annemi aradım. Bütün anneler beraber Meltem teyzelere yani betüllerin evinde toplanmış.

   

     

Akşam yemeğinde bir şey yiyemediğim için kendime ufak bir sandviç hazırlayıp bir bardak kola ile tepsiye koyup salona geçtim.

   

    

Betül gelinceye kadar yemeğimi yemiş bir de ağrı kesici içmiştim.

    

    

Ben nelere şahit olmuştum öyle.

 

   

   

Önce Cihangirin cebinden düşen bandana sonra o kızla olan konuşmalar..

     

 

   

Düşüncelerimden sıyrılmama sebep olan zil sesiyle yerimden kalkıp kapıyı açtım.

     

   

Karşımda Betül'ü görmeyi bekliyordum ama Ceylan ablayı beklemiyordum.

   

    

Onları içeri buyur edip tepsiyi mutfağa bırakıp çay doldurarak yanlarına geçtim.

  

    

Ceylan ablayla Betül yan yana oturmuş bende karşılarındaki berjere geçip getirdiğim çayları orta sehpaya bıraktım.

   

    

Betül bana tek onu beklediğimi bildiği için mahcup bir ifadeyle bakıyordu.

   

   

Ona sorun yok dercesine göz kırpıp bana merakla bakan Ceylan ablaya döndüm.

   

 

   

 

"Mihre, güzelim ne oldu da birden çıktın? O beste olacak mahlukat mı sıktı canını?"

   

    

Aslında besteyle de ilgisi vardı ama tek suçu ona atamazdım.

   

   

"Yok abla ya sana evden çıkarken de demiştim ya işim var diye o yüzden kalktım"

   

    

O bana inanmaz gözlerle bakıp "yemedim ama yedim say, şimdilik" diyerek çayını içti.

    

   

Ceylan abla gittikten sonra betülle beraber yukarıya çıkıp ona misafir yatak odasını hazırlayarak benim odama geçtik.

    

    

Betül'e olan biten her şeyi anlatıp (besteyle Cihangirin konuşması hariç) bana akıl vermesini istedim. Çünkü gerçekten ne yapacağımı bilmiyordum.

   

   

"Kızlar senin aklını çok karıştırmış, ama dediğim gibi Cihangir abinin kulağına böyle bir şey gitmiş olsa bu denli sessiz kalmaz susturdu herkesi"

   

    

Kızların yakıştırmalarını duymadığına sevinmiştim. Ama bu benden rahatsız olduğu gerçeğini değiştirmiyordu..

    

   

Betül elindeki kahveden bir yudum daha alıp "ama ben Cihangir abinin senden rahatsız olduğunu da düşünmüyorum, yani sessiz duruyor ama katı kuralları ve sert bir mizacı var senden rahatsız olsaydı bunu göstermekten ve dillendirmekten çekinmezdi" dedi.

  

   

Belli belirsiz başımı sallayıp " aman neyse, siz ne yaptınız tam olarak ne durumdasınız Göktuğ abiyle?"

   

   

İsmi duyunca gözlerindeki ışıklar dikkatimi çekmişti o ise hiç düşünmeden "aslında hal hareketlerinden söylediklerinden belli bir şeyler ama işte mahallelinin çocukluktan abi kardeş yakıştırmasından çekiniyor, ha tabi bir de abimin arkadaşı olunca ondan da çekiniyor olabilir"

   

   

"Çok saçma değil mi nihayetinde öz abin değil ve beraber büyümüşsünüz bu kadar yakınken illa abi kardeş mi olmak gerekiyor" dediğim şeyle yüzü aydınlandı.

   

    

"Cidden böyle düşündüğüne çok sevindim ne bileyim birilerine söylemeye çekiniyorum" gözlerini sabitlediği yerden kaldırıp bana bakarak "daha ilk günden senin anlayıp destek vermen bana iyi geldi biliyor musun?" diyince şaşkınca baktım ona.

    

   

"Ne yani kızlar bilmiyor mu?"

 

"Ceylan abla biliyor sadece" dediğinde hayret etmiştim "daha gelir gelmez Cihangirin bana düştüğünü söyleyen kızların sizi nasıl farketmedikleri ilginç" surat ifadem nasıl bir hâl aldı bilmiyorum ama Betül bu halime gülmeden edememişti.

   

    

"İlginç değil aslında Selma Cihangir abiye karışmayı seviyor, seni de sevdiği için sen abi demeden öyle söyledi ki sende bizim gibi abi kardeş ilişkisinden payını alma diye"

   

   

Başımla onaylayıp "orası belli uğraşmayı sevdiği belli oluyor yani, peki neden ben onu anlamadım?"

    

   

Oturduğu yerden bana iyice yaklaşıp "aramızda kalsın ama bundan 2 yıl önce Selma, Cihangir abinin bizim erkeklerle onların bahçede otururken ağzından bir kızı anlattığını duymuş bize de anlattı, ama bir daha ağzından hiç bir laf çıkmayınca unuttu diye düşünüp yakıştırma yaptı" diyerek benden olumlu bir tepki bekler gibi bakıyordu.

    

    

"Bu kızlar çıldırmış mı? Adamın sevdiği biri var demek ki." Son söylediğim içimi bir tık huzursuz etse bile adamın sevdiği varken bu yapılan yanlıştı.

    

 

   

 

"Hem ben sana başka bir şey sormak istiyorum Betül?"

   

   

"Sor tabi" elindeki biten kahve fincanını masaya bırakıp karşıma oturdu tekrar.

    

   

"Bu Poyraz abi kim? Ve beste mekana gelince neden hiç kimse onunla muhatap olmadı?"

     

   

Beste dediğim de yine gözlerini devirip " o kızdan bahsetmeyi sevmiyorum Ben sana poyraz abinin kim olduğunu söyleyeyim" dediğini başımla onaylamıştım.

   

   

"Poyraz abi Cihangir abinin çocukluktan beri en yakın dostlarından geçen sene çalıştığı şirket içim bir kaç yurt dışına gitti. Döndüğünde mahalleye besteler taşınmıştı. Poyraz abi besteyi görür görmez beğenmiş. Ama beste rahat durmuyordu Cihangir abiden hoşlandığını her fırsatta belli edip ona yakın davranmaya çalışıyordu." Derin bir nefes alıp öfkeyle geri verdi anlatırken bile sanki o günleri yaşıyordu.

   

   

"Selmayla kuzen olduğunu bilip bilmeden mahallede ikisinin sevgili olduğu yalanını uydurmuş, herhalde ailesi öğrenirse ayrılmak zorunda kalır diye" şaşkınlıktan kalkan kaşlarımı göstererek,

   

 

"İşte bizde böyle şaşırdık yani öyle olsalar bile eline ne geçecekti Cihangir abi onun kadar gevşek bir kızla yapamaz ki" bu söylediğiyle kaşlarımı çatmıştım ne olursa olsun bir kızdı.

   

  

"Çatma kaşlarını öyle ama hareketleri tavrı büyüklere karşı olmayan saygısı hiç bir şekilde Cihangir abinin kriterlerine uymuyor"

   

    

Bu sefer dayanamayıp sordum "peki ya poyraz abi? O bilmiyor mu bunları?"

     

   

Kafasını iki yana sallayıp "biliyor zaten bizde bu yüzden eskisi gibi poyraz abiyle bir araya gelmiyoruz, çünkü kızların ona iftira attığını söyleyip iki damla gözyaşıyla kandırmış"

 

Sinirinden güler gibi bir halde devam eti, biliyor poyraz abinin ölen kız kardeşinden sonra kadınların gözyaşına dayanamadığını."

   

   

"Ama bu düpedüz alçaklık ne demek adamı zaafından vurmak? Nasıl bu kadar düşer bir kız?"

   

   

"Bizde anlamıyoruz ama bildiğim tek şey var o da poyraz abiyi sevmediği ve halâ gözünün Cihangir abide olduğu" düşen yüz ifademi saklama gereksinimi duymadım bu sefer.

    

   

"Ayy yeter içim şişti, evde dondurma var mı?" Yerinden kalkıp sorduğu soruya başımı iki yana sallayarak cevap verdim.

   

   

"Annem evde çok fazla bulundurmuyor yemeye başladığım zaman abartıyorum kutu bitmeden kalkamıyorum diye eve almıyor" diye açıklama yaptım.

    

   

"Hmmm" diye düşünüp "Zeynep teyze uyuyor şimdi değil mi?"

    

   

"Evet annem gece namaza kalktığı için uyanık olmaz bu saate, ne oldu ki?"

    

   

Kolundaki saate bakıp "iyi bari market kapanmamıştır, hadi hemen gidip gelelim" diyerek beni de kolumdan tutup aşağıya indirdi.

   

 

"Betül dursana ya annem uyanırsa merak eder, bari bir not filan yazayım" elinden kurtulup vestiyerin cekmecesinden bir kağıt ve kalem alıp anneme not bıraktım.

 

   

  

Yakındaki marketin kapalı olmasıyla yönümüzü diğer mahallenin marketine doğru çevirdik. Köşeyi dönmemizle tayfanin erkekleriyle karşılaştık. Hepsinin kaşları çatıldı bizi görünce.

 

    

 

Onlar bize sinirli bir şekilde bakarken ben betül'e döndüm o da bana dönüp bakınca karşımızda duran adamların niye kızgın bir şekilde baktıklarını anlamış olduk.

    

  

 

Furkan abi sinirini bir kenara bırakıp "abicim hayırdır bu saatte" üstümüzü gösterip "bu kılıkta nereye acaba?" diye sorunca betül'e hadi açıkla bakalım der gibi kaş göz yaptım.

    

   

 

Abisinin yanına giden Betül şirin olduğunu düşündüğü bir ifadeyi takınıp "şimdi şöyle ki abicim biz mihreyle dedikodu- ay ne dedikodusu ya sohbet ederken birden canım dondurma istedi Zeynep teyzede Mihre çok yiyip hasta oluyor diye eve almıyormuş ee bizde dedik ki hemen marketten alıp gelelim" sırıtıp "iyi demişiz değil mi?" diye abisine alttan alttan bakıyordu.

    

   

Furkan abinin ve Göktuğ abinin dudakları iki yana kıvrılır gibi olunca Furkan abi kendini hemen toparlayıp "tamam canın çekmiş anladık onu da üstünüze bir şey giymeden çıkmanızı ne yapacağız" diye sordu.

    

    

"İşte orasını bende bilmiyorum ki birden dondurma heyecanıyla fırladım evden" beni gösterip "bu garibimde onu çekiştirmeme ses çıkartamadı ve sonuç biz bu şekilde sokaktayiz" diye açıklama yaptı.

    

   

Suskunluğunu koruyanlarda Selim abi " tamam siz bekleyin burada alıp geliriz" diyerek yandaki binanın merdivenlerini gösterdi.

   

   

Lafa atlayıp "teşekkür ederiz gerçekten gerek yok, değil mi Betül yarın alırız artık" diyip onu dürttüm.

    

   

"Hiç tamam diyemeyeceğim Mihre bu saatte bu kadar aksiyon yaşamışken dondurma almadan eve dönemem" diyerek merdivenlere yöneldi.

   

  

 

Selim abi "Tamam bekleyin geliyoruz" diyerek yürüyeceği an Cihangir abi onu durdurup "hep beraber gidip kızları burada bırakmak nasıl bir zeka mal herif" adam haklıydı bizi yabancı bir mahallede markete göndermiyorlarken burada beklememiz saçmaydı.

    

   

Furkan abi elini alnına vurup "harbiden lan, Cihangir senle Göktuğ durun biz gider geliriz" diyip selim abinin kolundan tutup çekmeye başladı.

   

    

Sanırım bu ailenin geninde vardı kolundan tutup çekiştirmek. Kendi düşünceme gülerken Cihangir abinin bana ters ters baktığını görüp telaşla Betül'ün yanındaki merdivene çöktüm.

   

   

" Abim benim nasıl dondurma yediğimi biliyor da sen neden söylemedin ona göre alırlardı." diyen betül'e omuz silkip "ayıp olur şimdi farketmez sen nasıl yersen öyle yerim" demiştim.

  

   

    

Sağlı sollu yanlarımızda duran adamlara oturduğumuz yerden başımızı kaldırıp bakmış sonra konuşmaya devam etmiştik.

   

    

"Peki nasıl seviyorsun? Mesela benim için çilek ve vanilya vazgeçilmezdir" söylerken bile aşk yaşıyordu.

    

 

    

"karamel ve fıstık" diyip üşüyen kollarımı ellerimle ısıtmaya çalıştım.

    

   

Yani evden çıkarken neden üstüme bakmıyorsam askılı crop ve şortla sokağa çıkmak nedir ya? Bir de utanmadan dondurma yiyecektim.

     

    

Yanımdan bir derin nefes sesi duyunca gece gece adamları uğraştırdığımız için utanmıştım.

    

 

    

Başımı Göktuğ abiye çevirip " Kusura bakmayın sizi de gece gece rahatsız ettik" diyerek mahcup bir ifadeyle baktım.

   

    

Bu halime tebessüm edip göz kırparak " ben bunu rahatsızlıktan saymıyorum" diyip betül'e bakmıştı.

 

   

   

Hazır Furkan abi yokken konuşacakları bir şeyler vardır diye düşünüp üstümü çırparak yerimden kalktım, hepsi bana bakıp " nereye?" diye sorunca bulduğum en mantıklı yalanı attım.

      

      

"Yer soğuk biraz hareket etsem iyi olacak" diyip sokağın ortasına doğru yürümeye başladım.

   

    

Geldiğimiz sokağın ara kısmına yönelince ardımdan duyduğum adım sesleriyle durdum.

   

   

 

Kendime hayret ettim. Ben hangi ara bu adamı adım seslerinden tanır olmuştum.

 

   

   

Mahalle ne kadar sessizce olsa MOBESE teyzelerin gazabından korktuğum için sesimi çıkarmadan diğer sokağa doğru yürümeye devam ettim.

   

    

Sevdiği olan bir adamla sokağın ortasında konuşursam sevgisine ayıp etmiş olurdum.

    

   

Hemen köşe başında durup kolumdan tutulmamla hızla arkamı döndüm.

   

 

 

"O sokak bu saatlerde tekin olmaz girme" diyip beni çekti.

   

   

Sokak lambasının altında geceye inat parlayan gözleri burnuma dolan kokusuyla ve tuttuğu kolumun alev almasıyla derin bir iç çektim.

   

 

   

Ne saçmaladığımı idrak edip kolumu tutan eline bakıp bir adım geriledim.

 

   

 

"Bilmiyordum, teşekkür ederim"

   

   

Yanından geçeceğim an önüme geçip " bugün akşam gördüklerin" diyip sustuğunda " kimseye söylemem merak etme" diyerek yanımdan geçmeye çalıştım.

   

   

Tekrar kolumdan tutarak " onu demek istemedim mihre" adım ağzından o kadar güzel çıkmıştı ki büyülenmiş gibi dudaklarını takip etmeye başladım.

   

    

" Yani ne gördün ne duydun veya ne kadarına şahit oldun bilmiyorum ama benim besteyle aramda bir şey yok ve asla olmaz" diye kendini açıklamaya çalışıyordu.

    

   

Ben halâ adımı söylemesinde kalmış gibi ona bakarken o tuttuğu kolumdaki elini yavaşça kolumdan indirip parmak uçlarıyla dokunarak geri çekilmişti.

    

   

"Üşümüşsün" demesiyle kendime geldim.

 

  

   

Heyecanla panikleyip " hıhı ben gitsem iyi olacak" diyip betüllerin yanına doğru adımlarımı hızlandırmaya çabaladım.

 

   

   

Ardımdan gelen adımlarla beni yalnız gondermeyeceğini anlamıştım.

     

      

Göktuğ abiyle Betül'ü konuşurken görünce boğazımı temizler gibi yapıp geldiğimi belli ettim.

     

   

Cihangir abi yanımıza varmadan Furkan abiler ellerinde poşetlerle gelince Betül yanıma gelip koluma girdi.

 

    

   

Alınan dondurmalarla eve gelince annemin henüz uyanmadığını notun aynı yerde durmasından anlayıp notu alıp mutfakt

a ki çöpe attım.

    

   

Mutfaktan iki kaşık ve su alıp odamda beni bekleyen Betül'ün yanına geçince onun ağzı kulaklarında halini görünce bende mutlu oldum.

   

    

Gece gece sevdiceğini görmüştü tabi mutlu olurdu.

   

    

Paketleri yere koyup açarken içlerinde fıstıklı ve karamelli dondurmayı görünce şaşırmıştım.

 

 

.

   

 

Bölümü nasıl buldunuz?

 

Cihangirin sevdiceği varmış bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

 

Loading...
0%