sabah olabildiğimce sesiz uyandım kıyafetlerimi alıp banyoda giyidim . ardından sessizce odadan çıktım. ilk tehlikeyi atlattım merdivenlerden aşağı indim ayakkabılarımı giyip sessizce evden çıktım ve karargaha gittim

odama gidip üniformamı giyip çıktım bahçede biraz dolandım ardından yemekhaneye inip kahvaltımı yaptım

"ooo masken düşmüs sonunda"

"buyrun binbaşım"

"bahçeye gel"

ben bu adamı çok pis döverdim ama dua etsin üssüm . yemekhaneden çıkıp bahçeye indim kapıya çıkıp etrafa bakarken sağ taraftan bir yumruk geldi kafam sola doğru çdvrildi bu neydi şimdi

"yüzbası tehlike geliyorum demez"

demek öyle al sana tehlike . önümde giden binbaşının arkasından koşup sırtına tekmemi geçirdim dengesini koruyamayıp yere düştü

"ben de tam onu söylicektim binbasım tehlike geliyorum demez"

"sen nasıl bana böyle vurabilirsin"

"şu sekilde"

diyip aynı tekmeyi göğsüne de attım bu sefer düşmedi

sinirle bana doğru gelip karnıma ard arda iki yumruk vuru biliyordu tabi pezevenk yaramın olduğunu . geriye doğru girdip yüzüne yumruğu vurdum sinirle iki üç kez vurdum yere düştüğünde üzerine çıkıp yüzünü iyice yumrukladım beni üstünden atıp bu sefer o yumrukladı kollarımı başımın üzerine koyup ters takla attım tabi binbaşı da üzerimde olduğu için arkaya savruldu ayağa kalkıp karnını tekmeledim . basa çıkamayacağını anlayınca ayağa kalkıp rütbesine sığındı

"senin için rapor yazacağım seni attıracağım emre itaatsizlik ve üsse saygısızlıktan"

benim cevap vermeme gerek kalmadan nisamiye tarafından bir ses yükseldi

"mürekkebin bitene kadar yaz binbaşıı"

heyt be abime bak nasılda havalı canım abim

Oğuz abim ve timi tüm asaletiyle gelimişti valla tam zamanında yetiştiler yoksa bide bunun yüzünden binbaşıyı çekip vurabilirdim

"yüzbaşı Umay ne oluyor burada bu yüzünün gözünün hali ne !?"

"binbaşım birden saldırdı ne olduğunu bende bilmiyorum"

"ben onun hesabına bakacam bitazdan çok kaşındı o "

"umay karnına falan vurdu mu ?"

Deniz abimin sorusuna kem küm ettim

"şimdi ecdadın siktim serefsizin"

"Alparslan tamam dur , ben hallettim zaten"

"ne duru umay ne duru geçen yaralı halinle hemde hala kan kaybederken eğitim yaptırıyor yaranın olduğunu bildiği halde katnına vuruyor bu sefer duramam "

"Ne ! bundan benim niye haberim yok?!"

"Oğuz abi bari sen yapma "

"abi zi gidin bulun o lavuğu ben gideyim amcamdan iki saatlik izin alayım"

"Deniz abii sendemi ya!? hem yuh iki saat adamı dövecek misiniz?"

"sen doğru revire senin hesabını evde verecem ben kaçıp geliyosun kavga ediyosun bekle sen"

oflayarak ters istikamette benim timin yanına gittim

"bir sey söylicem binbaşı naneyi yedi"

"hemde ne nane "

"siz ona boku yedi diyinsene"

"biraz öyle komutanım "

biz otururken yanımıza , uzun boylu esmer bir bomba düştü . tövbe tövbe ne diyordum ben ya edep Umaycım .ama cidden hoy maşallah cinstendi abilerimden sonra ilk defa birini bu kadar beğenmiştim

"merhaba arkadaşlar ben Yüzbaşı Emirhan Başak "

"merhaba komutanım üsteğmen Dursun Akbulut "

"kıdemli üsteğmen Osman Gülay "

"asteğmen Ali Demir "

"asteğmen Aras güler"

"bende yüzbaşı Umay karatay Bela timinin komutanıyım"

timin ismini de yeni bulmuştum diyerler de beni bozmadı ismi sevmişlerdi

"memnun oldum Yüzbaşım sizi daha önce buralarda görmemiştim"

"evet yeni geldim sayılır siz?"

"ben eskiyim gizli bir görevdeydim "

arkada bir timi gösterdi

"Kasırga timinin komutanıyım "

"memnun oldum Yüzbaşım"

binadan çıkan üç kızgın boğa , ah pardon abimlermiş bana doğr geldiler oğuz abim komutan olarak sözd girdi

"Hayırdır yüzbaşı Basak , bi sorun mu var"

"hayır yok komutanım, Umay yüzbaşını ilk defa gördüm bi tanışayım dedim"

"hadi o zaman timinin başına "

ardından bana döndü

"kızım sana revire git demedimmi ?"

"komutanım iyiyim ben "

"Umay üç saniye içinde kalktın kalktın kalknadın yemin ederim amcama söyler bir ay rapor verdiririm"

"Deniz komutanım bu kadar acımasız değilsiniz siz"

oğuz abim

"1"

Deniz abim

"2"

Alparslan

"3"

hemen ayağa zıpladım

"çok kötüsünüz ya valla bak burda pamuk gibi kardeşinizi üzüyosunuz üzülünce sinirleniyorum sinirlenince kavga ediyorum kavga edince de kızıyosunuz aha gidiyom daha konuşmam"

"Abi bu kıın günden güne cenesi açılıyor ben bundan korkmaya başlıyorum haberiniz olsun"

"al benden de okadar ikiz konteyjanı olmasa boku yemiştim"

her dediklerini duyuyordum oğuz abim hatta timime beni kötülüyodu

"siz bakmayın bunun yumuşacık olduğuna bir sinirlensin valla hepinizin hatta bütün taburun ağzına sıçar"

" heyy duyuyorum "

"asker emir tekrarı yaptırma bana "

ayaklarımı sürte sürte revire gittim. şimdi diyosunuz ki bu nasıl asker nasıl namı duyulmuş hani derler ya ortama uyum sağlayan kişiliği var diye işte bir beden iki kişiyi tasıyor içimdeki bir kişi çocukluğunu yaşayamamış , ama mutlu , enerjik hayat dolu diyer tarafım ise ,hayattan zevk almıyor kaya gibi sert , enerjisi sönmüş , hayata öfkeli ve kırgın ...

revire geldiğimde kapıyı çaldım icerden gel komutu gelince girdim içeride bir hasata vardı fakat isi bitmiş çıkacağa benziyordu

" umay komutanım yine ne oldu yemin ederim nerede bela orada siz"

" ay napayım Fırat ben belayı değil bela beni buluyor"

"Tuğra komutanım geçmiş olsun "

"eyvallah Fırat"

yüzüme dahi bakmadan gitti bunu da ilk defa görüyordum diyerine bomba demiştim ya bu direk doğal afete falan giriyor galiba ama pek egoluya benziyodu yüzümüze dahi bakmadı . ayyh sanki banane ya .

Fırat yüzümdeki yaralara pansuman yatı karnımdakere de baktı

" Umay komutanım durumunuzu Oğuz komutanıma bildirmem lazım eğer böyle devam ederse yaranız hic iyileşmiyecek"

"aman koş yetistir geç kaldın" revirden çıkıp bahçdye geçtim daha yeni gördüğüm doğal afet Emirhan yüzbasının yanındaydı bu kumraldı ama ne kumral bal rengi gözer . k.ikli yüzüne cuk oturmuş ve efsane bisey olmuştu

" bu kim tanıyo musunuz?"

"ooo tanımaz mıyız komutanım?! en az sizin kadar meşhur Kara Yel "

demek o buydu vay be neyse ne diyip önüme döndüm

"Aras koş çay kap gel"

"emredersiniz komutanım "

biz hala çardakta otururken yanımızdan bir gurup asker gecerken sözlerini duydum

" kadındından asker mi olur oğlum? "

" kadın dediğin çocuk doğurur ona bakar"

" he ya yemek yapar"

"ütü "

"beyler "

diye seslendim ve ayağa kalktım timimde ayaga kalkınca yan çardaktaki bakışlar bizi buldu üzerimde birden fazla göz hissediyodum ama bakmadım

"geç sıraya"

beklediler

"SİZE DİYORUM , YALI KAZIĞI GİBİ DİKİLMEYİN SIRAYA GEÇİN!"

Sonra önlerinde volta atmaya başladım en bastakinin yanına gittim

" ben neyim "

"insan komutanım"

"hayır mesleğim ne ?"

" asker"

"neymiş?

"asker"

"güksek sesle "

"asker"

bende bağırarak cevap verdim

" demekki kadından da asker oluyormuş"

yan çardaktakiler daha da dikkat kesildiklerini gördüm hatta Kara Yel bile dönüp kaşları çatık beni izliyordu

"kadın isterse çocuk ta doğurur asker de olur yemeğini de yapar ütüsünüde hafife aldığınız kadınların yaptığının yarısını yaptınız mı ? sen söyle hiç yemek yaptın mı ? yada sen ütü yaptınmı?, "

en sondaki cevap verdi

" o lar bizim işimiz değil kadın işi komutanım"

hızlı adımlarla ona ilerledim ve yüzüne sağlam bir yumruk geçirdim

"LAN KADILAR SİZİN KÖLENİZMİ ? NE SANIYOSUN SEN KENDİNİ HA. BUNDAN SONRA KADINA TEK BİR SÖZ EDEN KARŞISINDA BENİ BULUR NE DERSENİZ DİYİN İSTER FEMİNİST İSTER BAŞKA BİŞEY AMA ŞUNU BİLİN Kİ BENİ KARŞISINA ALANIN SONU YOK VE İNANIN ASLANI GÖRMEK BİLE İSTEMEZSİNİZ ŞİMDİ DAĞILIN SİZ KALIYOSUNUZ SİZİ İYİ BİR PATAKLAMAM LAZIM BELA BUNLARI SPOR SALONUNA GÖTÜRÜN GELİYORUM "

normalde bu kadar sinirlenmezdim fakat bunların bir kere de benim icin ağıza alınmayacak laflar ettiğini duymuştum bu lafları da bardağı taâıran son damlaydı...