Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12. Bölüm

@okurveyazarolankiz

" 329 ölü 38 yaralı. Kraliçem bu sizin Krallığınızdan. Toplam olarak 2. 047 kişi öldü ve 3893 yaralı var. " Dedi muhafız. Hepimiz toplantı salonundaydık.

Krallığım yok olmuştu.

Kasaba yanmış olsa bile bina hala duruyordu ve ben yeni evler yapılmasını çoktan insanlara söylemiştim.

8 Kral masalarda otururken ben pencerenin karşısında durmakla yetiniyordum.

Ellerim arkamda kenetlenmişti.

Ve diğer Krallar gibi özenle altın takıp giyinmek yerine sadece şort ve tişört giymiştim.

Gözlerimden 2 damla yaş aktığında silemedim.

329 ölü.

329 savaşçı.

329 dost.

329 kardeş.

Kayıplar. Fazla can yakıyordu. Burnumu çektim ve ellerimi pencerenin iki yanına koyup başımı eğdim.

Başımı eğdim.

Bu duruma,yanmış ortamlara ve ölen dostlarıma eğdim.

Sinirim çok fazlaydı.

Engel olmayı deniyordum ama imkansızdı.

Sertçe cama bir yumruk attım cam kırılırken arkamı dönüp minik bir masadaki her şeyi devirdim.

Bunları yaparken bağırıyordum da.

Sinirle saçlarımı yoldum.

" Sikeyim. " Dedim.

3 gün boyunca sürmüştü savaş.

Ve bu kadar can kaybı.

İçeriye Louis geldi. Kapıyı çalmamıştı.

Gelip bana sarıldı.

Sadece gözlerime baktı ve baktı.

" Sakin ol. " Dedi.

Nefesini verdi.

Her asker yorulmuştu savaşta.

" Ya 3 günlük savaşta elimize geçen tek şey bu mu ya! Yanık ormanlar! Çökmüş savaşçılar! Korkmuş Halk! Ölmüş dostlar ve daha fazlası. Ve biz bir şey öğrendik mi bulduk mu! Hayır! Elimizde bir bok var mı! Hayır! Çok iyi! Tiago da yok. Nerde bu herif 23 gündür yok! Şu kadar olay içinde bana gelip sakin ol deme Louis. " Dedim.

Nefesini verdi.

" Otur " dedi ve beni sandalyeme oturttu.

Sustum.

Tiagonun sus lafı gelmişti aklıma.

Bu yüzden sustum.

" Konuş." Dedi ve gitti.

Arkama yaslandım ve çenemle herkesin konuşmasını işaret ettim.

Bir muhabbet dönerken saçma bir şekilde " Tiago sizden birinizin elinde mi? Yani krallığınızda bir insan mı? " Dedim.

Herkes hayır diye cevap verdi.

Ayağa kalktım.

Benedicti baktım.

" Atımı hazırla Benedict. " Dedim o giderken Wallace " Ne düşünüyorsun ?" Dedi. Yumruk yaptığım ellerimi masaya koyup başımı eğdim.

" Savaş önemli ama daha önemli şeyler var. Annem babam ve abim yani Kral Victor Kraliçe Elizabeth ve Prens Arthurun mezarları ormandaydı. Kulübede. Savaş oldu. Düşündüğüm tek şey bu. Mezarları yandıysa... böyle bir şey olamaz biliyorum. Tiago birinin elinde esir düştü. Soylu olmayan birinin elinde. Ama düşman değil. Onu bulmalıyım. Kraliyetime gitmeliyim. Beni hamile bırakan herifin ölü bebeği yani benim o heriften olan kızımın cansız bedeni sandıkta. Onu da alacağım. " Dedim ve odadan çıktım.

Ata bindim ve önce ormana gittim.

Yanımda 4 kişi daha vardı.

Annem babam ve abimin mezarlarını bulunca demir mezarları at arabasına yükledik. Onlar Kraliyete giderken ben Kendi kraliyetime gittim.

Odama girdim.

Kan kokuyordu.

Gizli bir yerdeki sandığı aldım.

Masaya koyup koca sandığı açtım.

Bembeyaz bir örtüde bir cisim.

Örtüyü açtım.

Minik bir bebek. Paralel bir evrendeydik. Ve o bebek büyümüyor çürümüyor pislenmiyordu.

Tatlı bir kızdı.

Kızıl minik saçları vardı.

Sandalyeme oturdum ve kucağımdaki kıza biraz baktım.

" Selam kız. " Dedim titrek bir sesle.

Gözlerimden yaşlar aktı.

" Annen geldi. " Dedim.

Onun yanağını okşadım.

" Biraz kötü durumda annen. Sevdiği insan yanında değil. Çünkü sevdiği adam onu dövdü. Canını yaktı. Ama senin canın asla yanmayacak. " Dedim.

Saçlarını okşadım.

" Sen çok tatlısın. Çok güzelsin. Sevdiğin adam sana kıyamaz. Ben çirkinim. Bana kıydı belki ama sana kıyamaz. " Dedim.

Burnumu çektim.

" Annem savaş oldu gelemedim yanına korkmadın demi?" Dedim.

Bedenine sarıldım.

" Annem benim. Güvende olacaksın. " Dedim. Onu beyaz örtüye yatırdım.

" Tiagoyla tanıştıracağım seni. Onu bulacağız. " Dedim ve örtüyü ona sardım.

Sandığı kapattım.

..

" Çekil önümden Tiagoyu almaya geldim. Kraliçe Valencia. " Dedim ve muhafıza baktım. Hemen çekildi.

İleriye yürüdüm.

" Tiago nerde?" Dedim karşımdaki Krala.

Başını eğdi.

" Şizofren gibi her gün kendini kesen bileğinde bileğini kesmiş kelepçeler takan kendini zincirleyen ve hiç uyumayık yemek yemeyen kişi mi? Hemen getirelim Kraliçem. " Dedi.

Getirdiler.

Ama baygındı.

Onu ilk gördüğümde değiştiğini anlamıştım.

Sakalları uzamıştı. Saçları alnına dökülüyordu ve sarımsı gözleri kapalıydı.

Ellerinde ve ayaklarında kelepçeler vardı.

" Hemen ışınlayıp sizin kendi Kraliyetinizde olmayan odanıza yolluyorum. " Dedi.

" Onu odasına yolla. " Dedim.

.... 

" Tiagoyu getirmemişsin?" Dedi Loyal bana.

" O odasında. Hiç mi özlem gidermek için odasına girmediniz. " Dedim ve korkarak onun odasına girdim.

Kendini zincirlemiş bağırıyordu.

Bana bağırıyordu.

Kapıyı kapatıp kilitledim ve karşısında yere oturdum.

Kollarını bir yere zincirlemişti. Ayaklarını ve bedenini de.

Hareket edemiyordu.

" Sana! Yeterince şans verdim git. " Dedi.

" Seni özledim. " Dediğimde sustu.

Gülümsedim ve bu benim ilk gülümseyişimdi.

" Tiago. Seni çok özledim. " Dedim.

Yanağıma bakıyordu.

" Özleme. Ben özlenecek kadar iyi değilim. " Dedi.

Bacağıma keskin bir ağrı girince kendimi tutamayarak inledim.

Elim bacağıma giderken Tiagonun bakışları da bacağıma indi.

O ağlamıştı. Ve gözleri çok kızarıktı.

Kolumda bacağıma doğru indiği için acıyınca yavaşça elimi kucağıma koydum.

Bu sefer omzumdaki sargı bezine baktı.

Yüzüme bakmıyordu.

Bacağım daha çok acımaya başladığında yutkundum ve belli etmemeye çalışarak kendimi tırnakladım.

Tiagoya baktım.

Yanına gidip oturdum.

Kolundaki zincirleri anahtarla açtım ve sadece kelepçeyle ha birde ayagındaki zincirlerle kaldı.

Başımı onun bacaklarına koydum ve yavaşça yattım.

Gözlerimi kapattım.

" Senin benden korkman gerekiyor sen ne yapıyorsun!" Diye bağırdı.

Tam bu sırada kapı açılırken gelenin Krallardan birileri ve Louis olduğunu hissedebiliyordum.

Tiago yumruğunu havaya kaldırdı. Tam yüzüme vuracakken durdu.

Elleri titriyordu.

Biliyordum.

Yumruğu yüzümün yakınlarındaydı.

" Vur hadi yine. Durma. Ben sana daha fazla yaklaşmaya çalışıyorum. Belki de beni taciz eden bir herife. " Dedim.

Elini çekti.

" Ben seni taciz mi ettim!" Dedi.

" Beni korkutmakbiçin yaptın. Göğsümü okşadın ben tecavüzcüyüm uğraşma dedin gittin ama insan zamanında acıya alışınca canımı yakan o olmadı. " Dedim.

Tiago bana baktı.

Eli yavaşça saçlarıma gitti. İki eliyle saçlarımı okşamaya başladı.

Ve kendi sesiyle bağırmadan " Özür dilerim ama beni idam ettir. Beni gebert. Lan ben diğer Krallıkta sırf sana vurdum diye bir savaşçıyı bıçakladım beni idam ederler diye! Yine yapmadılar!" Diyip bağırmaya başladı.

" Hem beni korkutmamaya çalış hemde bağır. Tiago. Sus. Tamam mı? Sen bana sus dedin ben 20 gün konuşmadım sustum. Şimdi sen sus. Ama benim gibi canını yakmak için değil. Başka birinin canını yakmamak için sus. " Dedim.

Sustu.

Nefesini verdi.

" Söylesene Tiago. Sen ne yaşadında beni ablan sanıp dövdün. " Dedim.

" Özür dilerim. Çok özür dilerim ben. " Dedi.

Devamını ben getirdim.

" Kendi isteğin dışıyla sinir krizi geçirirken yaptın. Ama bende suçluyum. Git dedin gitmedin. Belkide işte. Hiç kimse beni sevmezken sen seversin diye düşündüm. Nafile. Sende sevmedin işte. Ne yapmalıyım şimdi arkamda bir sevdiğim bile olmadan ki bunu aşk olarak bahsediyorum çünkü ben salak şizofren gibi sana aşığım ve üstüne üstlük sende bana aşıksın diye düşünüyorum ki niye bana aşık olmayasın. Ben çok güzel bir Kraliçeyim ve altın sıçıyorum. " Dedim.

Tiago içten bir kahkaha attı. Bu sınırlı halı değil doktor olan Tiagoya aitti.

" Doktor gülme öyle. " Dedim.

" Ben sana aşıktım doğru bildin. Ama sevdiğim bir kadına vurduktan sonra ben ona aşk diyemem. Hem güldüğüm şey şu ki. Bizim Kraldan daha egoist davrandın. " Dediğinde kendimi alamayarak kıkırdadım.

Tiago " sen ilk defa güldün. " Dedi fısıldayarak.

" Duruma bak ya. Dışarda savaş var biz ne yapıyoruz. " Dediğimde o da kahkaha attı.

" Doktor. Gülmekten kar.. " diyecekken yine kahkaha attım.

Tiago " çok komik gülüyorsun ve gamzen var!" Dedi.

" Ne?" Dedim.

Gözlerimi açıp ona baktım.

" Gamzen var. Güzel görünüyor. Isırabilirim yani. " Dedi ve sertçe yanağımı ısırdı.

" Ah! Pislik!" Dedim.

Yanağımı öptü. " Özür dilerim. " Dedi.

Kolumu öptü. " Özür dilerim " dedi.

Yavaşça bacağımı öptü. " Çok özür dilerim. " Dedi.

Omzumu öptü.

" Özür dilerim. " Dedi.

Ve sonra rahatsız olmamı istemeden göğsüme dudaklarını dokundurdu.

" Ben özür dilesemde o kırık kalmaya devam edecek. " Dedi.

" O şuan düzeldi. " Dedim.

Ayağa kalktım.

" Şu kele.. " diyecekken Tiago " Çıkarma. Belkide şuan sana vurmamamın sebebi bu kelepçeler. Valencia. Bu sefer ben sana diyorum. Boşver açma. Kendini tehlikeye atma bu sefer. " Dedi.

Başımı salladım.

Geriye geriye yürürken " kesinlikle anlatçaksın ama bak yaşadıklarını!" Dedim.

" He he!" Dedi. Odadan çıktım ama bağırarak " Söz mü doktor !" Dedim.

" Bak kaldırma beni gelirsem yanağını yerim!" Dedi.

Koridorda koşarak " Tiagoyla sevgiliyim ben!" Dedim.

" Yok değiliz!" Dedi Tiago.

 

 

 

Loading...
0%