@okurveyazarolankiz
|
Silahları belime yerleştirirken hızla bombaların saniyelerini durdurdum. Kabloları koparttım. Içeriye iki herif gelince " Selam kardaşlar!" Dedim. Başımla selam verdim. Sertçe birinin sertliğine diğerinin yüzüne tekme attım. İçeriye başka biri girdi ama " Zaaflar!" Dedi. Çevik Bir haraketle tişörtümü yırtıp beni duvara yasladı. Dudağıma yapıştı. Beni hiç beklemediğim bir şekilde sertçe öptü. Mideniz bulanacak ama ben bu salağın salyalarını istemiyordum. Dudağımı yaladı. Isırmaya devam ederken ellerimi onun ensesine koydum. Bedenimi ona yaklaştırıp uzaklaştırdım. Etkilenmişti. Onu öptüm. Göğsüme bakışları kaydı. Tamam o şeyler teyzeler gibi sarkmasa bile bayağı büyük ve diklerdi. Siyah dantelli sütyen sağolsun biraz fazla belliydi. Belimdeki bıçağı kalbine söküp çıkarttım. O arkaya düşerken " Peki sana sapık olan tarafımdaki zaafları söyleyen oldu mu?" Dedim cilveli bir şekilde. Bu 4. Valenciaydı. Sinirle kendi kendime " Tiagoyu öpmeyi tercih ederdim. Millet gidecem ama bakın geliyorsanız gelin!" Diye bağırdım. Ama cidden kimse yoktu. Bu iyi bir şey miydi. Arkamdan birden bir şok cihazı saplandığında kıpırdamadan durdum. Arkamdakinin boynuna bıçağı saplayıp ileriye yürüdüm. Ama birden arkamda bir kişi hissedince durdum. Ve gereksiz yere bayıldım. ... Gözlerim kapalıydı ve iki kişi kollarıma girmiş beni bir yere götürüyorlardı. Durduk. Adamın biri kahkaha attı. " Yüzme bilmiyorsun!" Dedi. Yutkundum. " Ve şu tipine de bak! Kusucam! O beyaz saçma salak izlerde ne! Saçlarının aralarında da var. Bok gibi yaşlı görünüyorsun! Çok çirkinsin! Nasıl kadınsın lan sen! Bedeninde o kadar iz var! Hiç mi utanmadın gezmeye. " Dedi. Yutkundum. Arkamdaki adamlar beni biraz öne götürdüler ki burdan aşağı denizdi. Herhalde bir 20 metre vardı. " Belkide bu görüntüleri gören sevdiklerinle vedalaşmalısın!" Dedi. Ve Louisin sesi. " Sikerim lan seni Tiagoo! Sevdiğin kadın gebermek üzere bir bok yap " dedi. Tiago ise bana " Valencia. Geçen saat 9 da bri restoranda gitmiştik hatırlıyor musun? Saat 9 büyük bir andı. Sen o zaman doğmuştun. Saat 10da yemek bitti. Sabah 4de de kılıçlı bir muhafız gelmişti yanımıza yatakta uyurken. Saat 7 de tehlikeli bir olay olmuştu bir patlama olacaktı. Savaş kapıdaydı. Valencia seni öyle bir seviyorum ki. Bir kişilik bozukluğunda 5. Valencia olsa onu da severdim. O daha çok senin ikizin gibi olurdu. " Dedi. Sustu. Şifreli konuşmuştu. " Ne diyorsun sen!" Dedi Kral bağırarak. Ama ben anladım. Saat 9 yönünde bu konuşmaları yapan en büyük adam vardı alnıma bir silah dayanmıştı. Bunu o yapıyordu. Saat 10 yönünde acemi bir savaşçı vardı acemi olduğu için korkmama da gerek yoktu. Saat 7.00 önünde bir bomba vardı. Eğerki ben uçurumdan atlamazsam patlayacaktı. Saat 4 yönünde elinde kılıçla duruyordu bir başkası. Kendimi klonlama gücüne 2 kez sahibim. Kendimi klonlayacaktım. Saat 9.00 büyük bir an saat10 yemek bitti. Saat 4 kılıçlı muhafız. Saat 7 patlama. 5. Bir Valencia. Her şeyi şifreleyerek söylemişti. Etrafımdakileri bana anlatmıştı. " Ve kalbimin anahtarı senin hep karşında olacak. Ya o kilidi bana güvenip açarsın. Ya da hayatına son verilmesine izin verirsin. " Dedi. Gizlice elimi karşıya uzatıp gizli bir yerdeki anahtarı aldım. Bileğimdeki kelepçeleri açmayı denedim. Adam " Vedalaş. " Dedi. Ve kendimi klonladım. Bu salisede gerçekleşen olay olurken ben ağacın arkasına saklandım. Ve kilitleri açtım. - Tiago - " Hadi. " Diye fısıldadım. Ekrandaki Valencia hemen uçuruma yürüdü. Ve beklemeden atladı. Buradaki herkes çığlık atarken sakindim. Louis birden bire bayıldı. " Aptal. " Dedim. Tam bu sırada Valenciaya bakmak için bütün ekrandakiler uçurumun kenarına gelmişlerdi. Ve ağacın arkasındaki asıl Valencia ortaya sırıtarak çıktı. 1. Valencia kendisiydi. Gülen her şeye olumlu bakandı. 2. Valencia arada sinirlenen azimli ve güçlü olan Valenciaydı. 3. İntikam duygusundan başka bir şey hissetmeyen korkutucu bilinmeyen kişi olan Valenciaydı. 4. İse.... Her şeyden korkan ve ağlayıp duran Valenciaydı. Ağlamasına ben sebep oluyordum. Her neyse. Şimdiki Valencia 3 idi. Arkadan sessizce geldi. Önce bombadaki 2 kabloyu kesti. Ardından masadaki silahı beline taktı. Kılıcı da eline aldı. Islık çaldı. Herkes ona şok olmuş bir şekilde dönerken " Bir Kraliçeye boğularak ölmek yakışmazdı. " Dedi ve yan bir şekilde fizik kurallarıyla yarışarak her adamın göğsüne ayaklarını koyup yürüdü. Hespi uçurumdan düşerken yerde takla atıp ayağa kalktı. Gözünü açmayı unutmuştu salak kar... Sevgilim. Arkasındna gelen herifin boynunu kılıçla kestiği gibi gelen diğer bir kişiye havada uçan tekme attı. Herkesi gebertmişti ve şimdi güvendeydi. Rahat bir nefes verdim. Gözlerini açıp sırıttı. Sinsi bir kahkaha attı ki bu herkesi korkutmaya yetti. Ben hariç. Gülümsüyordum. Onun bu korkunç ifadelerine aşıktım. Yavaşça uçurumun oraya gitti. Elini aşağıya uzattı. " Gel " dedi. Uçurumdaki gizli bir mağaraya saklanan diğer klon Valencia elini uzattığında onu tutup çekti. İkisi karşı karşıya durdular. Valencia yavaşça diğer Valencianın omzuna koydu elini. " KLONU YOK ET. " Dediğinde Klon toz olup uçtu. Bende dirket gözlerimle Valenciayı buraya ışınladım. Geldiğinde bana bakarak gülümsüyordu. " Şifren bok gibiydi. " Dedi. Bana yaklaştı ve tam karşımda durdu. Başı resmen karnımdaydı. Tamam belkide göğsümde. Ciddi ciddi o kız çocuğum gibi minikti. Vitiligo hastalığı artıyordu. Sol gözü tamamen beyazlaşmıştı. Kirpiklerine kadar. Sağ yanağı da öyle. Bir yanda benim ona vurduğum tokatın izi. Sikeyim. Çenemdeki damar kasılmaya başladığında ve kolum kasıldığında Valencia çeneme ve koluma baktı. Yutkundu. Korkmuştu. Ben ne yapmıştım. Sevdiğim bir insanı bakışlarımla bile korkutacak kadar kötü bir şey yapmıştım. Onu darp ve taciz etmiştim. Kendime hakim olmalıydım. Hadi Tiago. Onu korkutmamak için tut kendini. O olmadığı bir zaman kesersin kendini. Yavaş yavaş sakinlewştim. Boynuna baktım. Orada tam şah damarının üzerinde bir kalp vardı. Vitiligo su kalp şeklindeydi. Gülümsedim. Hoşuma gitmişti hastalığı. Dudağına kaydı bakışlarım. Beyaz bir nokta da orda vardı. Gerçekten güzeldi o. İnsanlar onun çirkin olduğunu düşünsede ben onu hep güzel gördüm. Görmeye de devam edecektim. Düşüncelerimden sıyrılmama sebep olan konuşmasıydı. Başını omzuna yatırdı. " Daldın bakıyorum?" Dedi. Gülümsedim. Başımı kıkırdayarak eğdim. Bana bakarak gülümsedi. " Tamam. Bunu nasıl söyleyeceğim bilemiyorum ama. Sonuçta kaçırıldın. Ve seni özledim. " Dedim. Kelepçelerimebrağmen yavaşça eğilip ona sarıldım. " 5 metre olmak zorunda mıydın ?" Dedi. Kahkaha attım. " 2 metre 4 santimim ben. " Dediğimde şoke oldu. " Ama am yoluna koyayım!" Diye kendini tutarak bağırdı. " Koyma am yoluma. " Dedim. Mantıksız küfür Valencia. Ona sarılmayı kestim. Bir yerinde bir şey var mı diye 2 kere kontrol ettim. " Sen odandan çıkmışsın. İlk defa aydınlığa. " Dedi. " Ne kadarda zıt sevgilileriz değil mi? Birimiz aydınlık sever birimiz karanlık. Birimiz tatlı sever birimiz tuzlu. Birimiz çiçeklerden nefret eder birimiz çiçekleri sever. Birimiz kelebek sever birimiz kedi. " Dedim. " Hmm. Tamam. " Dedi. Başını kaldırıp bana bakmaya devam etti. Gözlerini kırpıştırdı. " Öyle tatlı bakmaz mısın ?" Dedim. " Neden!" Dedi. " Aşık oluyorum çünkü. Bakma öyle. " Dedim. Elimi tutup beni binaya çekti. Benim odama gittik. Gelince hemen yatağa yattık. Biraz uyuduk.
|
0% |