Yeni Üyelik
16.
Bölüm

16. Bölüm

@okurveyazarolankiz

Büyük ekranda çıkan yere herkes bakıyordu.

Adam " Bize satmanız gereken şeyi verin! Yoksa bomba patlar. " Dedi.

Bombanın geri sayımı 21 idi.

Katarina geçide yürüyüp " Ah bende yeterinde para var hemen geliyorum. Sen doğum gününü kutla Valencia" dedi.

Onu ittirdim.

" Senden istedikleri para değil!" Diye bağırıp geçitten girdim.

... 

Bir masada yatıyordum ve 5 herif sırayla üzerime geliyorlardı.

Çırılçıplaktım.

Üzerimdeki herif " Bir kraliçeye gôre fazla mükkemel bir beden. " Diyip göğsümü emdi.

Bir şey yapamıyordum.

8 saattir böyleydim ve artık bacak aramdan kanlar geliyordu.

Diğer herif onu ittirdi. Gelip sertçe içime girdi.

Ağzım bantlı ellerim zincirliydi. Bacaklarımda halatlar vardı.

Haraket edip ileri geri gitmeye başladı.

Yutkundum.

İçimden çıktı.

Yüzüme bir yumruk attı.

Hemen diğeri geldi ve parmaklarını içime sokup kalçamı tokatladı.

-Tiago-

Odamda boş boş oturuyordum. Ama Valencia gelmemişti. Belki de krize girmiş ve benden yine korkmuştu.

Gelmediği için saçma bir sinir krizi geçirmiş yatağı, pencereden atmıştım. Neyseki büyük bir şey yoktu.

Şuan sakindim elbette.

Aklımda bir şey vardı.

Bugün onun doğum günüydü ve bitmesine 6 saat kalmıştı. Saat ikindin 6 idi.

Bugün neden gelmemişti.

Soluma baktım.

Bir masa. Üzerinde bir sürü hediye.

Ve bir pasta.

Diğer doğum gününde onu darp etmiştim. Belkide bu yüzden korkmuştu.

Nefesimi verdim.

Onu özlemiştim.

Resmen 12 saattir yoktu.

Kenardaki telefondan Benedicti numarasını çevirdim.

Açtı.

" Benedict. Şey. Valencia nerde. Odama gelmedi. Kendi odasında ağlıyor mu bir bakar mısın?" Dedim.

Ama burnunu çekti. " Benedict?" Dedim.

" Geçit vardı kapı. Adam dedi ahh yüreğim dayanmaz. Dur diyeceğim. Ha tamam. Dedi ki bize satın bir şeyi bombayı durduralım. Katarina kapıya gitti param var benim dedi ama Valencia ittirdi onu senden istedikleri para değil dedi geçitten gitti. Öldü mü Tiago! Aaah. Yüreğim. " Dediğinde ayaklandım.

Bağlı olduğum zincirler sallanırken " Nerde kapı!" Diye bağırdım.

" Sakin ol hemen kraliyetin orda " dediğinde telefonu fırlatıp zincirleri ve kelepçeleri kırdım.

Koşarak gittim binadan.

Ve benim böyle sinirli olmama herkes korkmuş beni takip etmişti.

Geldim.

Ve geldiğim gibi kapıya tekme attım.

Açılmadı. Yumrukladım. Hemde bağırarak yumrukladım.

Samuel gelip bileğimi tuttu.

" Bırak kardeşim. Öldü o. " Dediğinde sinirle onun da yüzüne yumruk attım.

Geriye savrulduğunda muhafızlar bana yaklaştı ve Kralın emrini beklediler.

Kapıyı tekrar yumruklamaya başladım.

Kafa attım.

Bağırarak vurmaya devam ettim.

" Valencia!" Diye bağırdım.

Gökde şimşekler çakıyor benim giydiğim şorttan bacağımfaki damarlar ve tişörtten kollarımdaki damarlar belliydi.

Deliriyordum.

Ve yıkılıyordum.

Samuel bana bağırdı. " Geberdi o geberdi! Bunu söylüyorum gelip vuruyorsun! Aptal mısın sen!" Dedi.

Benedict " Belki de yanlış anladın tekrar söyleyeyim. Adam dediki bir şey satın ve bomba... " Dediğinde sinirle onlara dönüp saçlarımı yoldum.

" İSTEDİKLERİ ŞEY BİR KADININ BEDENİYDİ! KATARİNAYI İTTİRMİŞ KENDİ GİRMİŞTİR ÇÜNKÜ KATARİNA DAHA ÖNCE TECAVÜZE UĞRAMADI. O UĞRADI VE BUNA DAYANABİLEÇEĞİNİ SANIYOR. TÜM HERKES ADINA BİLMEM KAÇ HERİF SİKİYOR ONU TECAVÜZ EDİYOR TAMAM MI! BUNU ANLAMAYACAK KADAR KITSINIZ SİZ, KAÇ SAATTİR ORDA 1 mi" dedim.

Katarina " 9 olacak. " Dediğinde ellerimi indirdim.

" Ne!" Diye bağırdım.

" 9 sattir tecavüze uğruyor. Sikeyim. " Diye ağlarken bagırdı Katarina.

Kapıya döndüm.

Daha çok yumrukladım ve tekmeledim.

Büyülüydü.

Çığlık attım.

Bağırıp " Valencia!" Dedim.

Daha çok vurdum.

" KORU KENDİNİ!" dedim.

Ve birden kapı açıldığında yumruğum havada kaldı.

O vardı. Pantolon ve tişörtleydi. Ama onlarda biraz yırtık ve pisti.

Gözü morarmıştı.

Saçları darmadağın durumdaydı.

Ayakta durmak için direniyordu.

Titriyordu.

Bakışlarım bacak arasına kaydı.

Kanaması vardı.

Ve çok fazla.

O... 

Bedeni yavaşça üzerime düştü ve gôzleri kapandı.

Onu tutup yere oturdum.

Kucağımda oturuyordu.

Bir elim onun sırtındaydı.

Diğeri ise kalçasının altında.

Elimi yavaşça saçlarına koyup bağırmadan fısıldadım.

" Valencia. " Dedim. Bir kadının ismi bu kadar güzel olabilir miydi? Kendisi peki.

Güzelliği alınmasaydı elinden. O çok güzeldi.

Bilinci hala aćıktı. Ama uyumak üzereydi.

Çok titriyordu.

Elleri titriyordu.

Her yeri.

Onu süzdüm ama bakışlarım bacak arasında takılmıştı.

Yüzüne döndüm.

Saçlarını bir cam gibi onu kırmadan okşadım.

Yüzüne yaklaşıp fısıldadım.

" Valencia beni duyuyorsun biliyorum. Sana bir kaç soru soracağım tamam mı? Sende bir şekilde cevap vereceksin. Eğer ki cevabın evetse işaret parmağını hayırsa baş parmağını oynat. " Dedim.

Kıpırdayamadı.

Nefesimi verdim.

" Valencia. Soydular mı seni?" Dedim.

İşaret parmağını yavaşça oynattı.

Yutkundum.

Gözlerim doldu.

Bakamdım ona.

Başımı kaldırıp öylesine boş etrafa baktım. Herkes arkamızdaydı.

Ona geri döndüm.

Saçlarını okşamaya devam ettim.

Onu korkutmak istemiyordum.

Gerçekten.

" Tamam. Bir şey daha. " Dedim.

Elimi kalçasının altından çektim. Rahatsız olmuş olabilirdi.

Diğer elimi geri sırtına koydum.

Oturmaya devam etti.

" Girmedi de bana. Git vur gebert zincirle idam ettir beni. Ama girdi deme. " Dedim yalvarırcasına.

Cevap yok.

Hiç bir yerini haraket ettirmedi ama gzleri kapalıyken bile yaşlar aktı.

Yaşlarını sildim.

" Bağırmayacağım bak. Korkma. Lütfen söyle. " Dedim.

İşaret parmağını oynattı.

Gözlerimi kapatıp sinirle yumruğumu sıktım.

Ama tuttum kendimi.

O korkmasın diye.

Çok korkuyordu.

Hala titriyordu.

Daha ne diyecektim gerçekten bilemiyorum ama çok korkuyordu. Fısıldasam bile korkuyordu.

Gözlerimi geri açtım.

" Tek kişiydi demi?" Dedim.

Baş parmağı.

Hayır.

" Kaç kişiydiler?" Dedim.

Sinirim sesime yansıyor ve sesim titriyordu.

Önce eliyle 1 yaptı. Sonra 2 sonra 3 sonra 4 sonra beş.

5 kişi.

Ve dayanamamış kanaması başlamıştı.

Elini tutup sıktım.

Destek olmak istiyordum.

Tek istediğim buydu.

" Kim dedi sana bir kez tecavüze uğradın diye diğerlerine de dayanabileceğini. " Dedim.

Ağlıyordu.

Kendiliğinden akıyordu yaşlar. Ama tutuyordu kendini ve ses çıkarmıyordu.

" Valencia sen aptal değilsin. Onların istedikleri buydu ama sen dövebilirdin onları krize girmeden. " Dedim.

Fısıldayarak " Bayılttılar. Bağladılar masaya. Ben sonra ayıldım üstümde 5 herif. " Dedi yavaş yavaş.

İnledi.

" Sırtım acıyor. " Dediğinde elimi çektim.

Onu kucaklayıp ayaklandım.

Kimseyi umursamadım ve onu en aşağı kata revire götürdüm.

Bir alana gelip onu yatırdım.

Perdeleri kapattım.

Kendini zorlayarak gözlerini açtı.

Bana bakmakla yetindi.

Yutkundum.

Kız bir doktor çağırmalıydım. Ona bu muayneyi ben yapmamalıydım.

Hayır.

" Sen yap. " Dedi.

Başımı olumsuzca salladım.

" Kadına yaptırmam sen yap. " Dedi.

" Valencia. Lütfen. " Dedim.

" Hamile miyim değil miyim bak hadi. " Dedi.

Yutkundum.

Kanaması peki??

" Ona da sen bak. " Dedi.

Altındaki beyaz kanlı pantolonun düğmelerini açtı yavaş yavaş.

Fermuarını indirdi.

Yavasça sedyeden indiğinde kolundan onu tuttum.

Geri oturttum.

Dizlerine kadar indirdi pantolonu.

Sonrasını yapamayınca eğilip ben yaptım.

Beyaz iç çamaşırına baktı.

Tamamen kan olmuştu.

" Banyo yap. " Dedim.

Revirde zaten kimse yoktu. Tamam vardı ama perdeleri kapalıydı. Burdaki minik duş kabinine hastalar da girebiliyordu.

Onu kucakladım.

Yavaşça perdeden geçip o duş yerine götürdüm.

Ayrı bir odaydı.

Kapıyı kapattım.

Onu yere bıraktım.

Kabine baktı.

Sonra da bana.

" Beni sen yıkar mısın?" Dediğinde yutkundum.

" Korkmam. Gerçekten. " Dedi.

Altındaki iç çamaşırını çıkarttı.

Ayakkabı ve çorabı da.

Üzerini de çıkarttı.

Herşeyi makineye attı.

Bana baktı.

Çıplaktı ama utanmıyordu.

Bedenine bakmıyordum.

Ama onun resmen erkek gibi kaslarını görmezden gelemedim.

Yine de zayıftı.

Her yerinde yara sargı bezleri ve spançlar vardı.

Yavaşça omzundaki sargı bezini çıkarttım.

Kolundaki ve bacağındakini de.

Karnı ve sırtındaki spançları da.

Kabine girdik.

Eldivenlerini çıkartamadım.

Bilmiyorum ama sebepsiz yere bende titriyordum.

Minik sandalyeye oturdu.

Suyu biraz ayarladım.

Onun için soğuk ayarlamıştım çünkü izleri yanardı. Sıcak su izleri yakıyordu kendimden biliyordum.

Şampuanı elime aldım.

Yavaş yavaş köpükledim saçlarını.

Kıkırdadığında ona baktım.

" Ne?" Dedim.

Gülümsedi ama acı doluydu.

" Yok bir şey. " Dedi.

" Ağlamak ister misin?" Dedim.

Bana baktı.

" Yani. Bazen ağlamak rahatlatıyor. " Dedim.

Başını eğdi.

Elimdeki köpüğü suratına kondurduğumda ayaklandı.

Yüzünü sildi.

Bana döndü.

" Salak!" Dedi.

Dilini uzattı ve suyla temizledi.

Kıkırdadım.

Geri yerine oturdu.

Pembe bir lif aldım.

Üzerini sabunladım.

Tenine bastırdım.

Pürüzsüz bir bedeni vardı. Yanık izlerini saymazsak.

Sırtına yavaß yavaş bastırırken " Kıl kavramı yok mu sende. " Dedim.

Anlamadı.

" Ne?" Dedi.

" Hani her kadının aldığı şeyler. Sende niye yok. " Dedim ve yüzüne baktım.

Bedenine ve bacak arasına baktı.

" Çıkmıyor ki?" Dedi.

" Değişik. " Dedim.

Karnına geçip orayı da lifledim.

Gıdıklanıyor olmalı ki kahkahalara boğuldu.

" Doktor. Tikim var " dedi.

Biliyordum.

Daha çok gıdıkladım.

Gülmekten tabureden düştü ve beni de üzerine düşürdü.

Nefes nefese bana baktı.

Hemen üzerinden kalkıp onu da kaldırdım.

O ise gülümsedi.

Ayaktayken bana baktı.

" Şey. " Dedi.

" Ney?" Dedim.

Bacaklarına baktı.

Kanaması vardı. Hemde kan dizlerine kadar akıyordu.

Hemen onu tabureye geri oturttum.

Dizlerim üzerine çöktüm.

Su onun sırtına gelirken elimdeki eldiveni çıkartıp arkadan cerrahi bir eldiven alıp giydim.

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%