@okurveyazarolankiz
|
" Tamam kıpırdama. " Dedim. Başını salladı. - Valencia - Dikkatle bacağıma akan kanları sildi. Bacak arama geldiğinde bir an duraksadı ama umursamadan kenarlardaki kanı da sildi. Elindeki gazlı bezleri attı. Geri geldi. Suyu kapattı. Beni kaldırıp güzelce bir bornoza sardı. Saçlarıma havlu koyup kuruladı. Fön makinesini elime alıp fönledi. Cidden normal hayatta bulunan eşyaları kullanılırken neden insan gibi son model bir telefon kullanmak kanunlara aykırı! Kapıyı açıp beni çıkarttı. Geri sedyeye geldik. Perdeleri kapattı. Beni yatırdı. Bornozu yavaşça aldı. Saçlarımı geriye attım. Karnıma baktı. Bir şeyler mırıldandı. Yanıma geldi. Bir ultrason cihazı aldı. Ucuna bir jel sürüp karnıma yaklaştırdı. Yavaşça bastırarak etrafta gezdirdi. Saniyeler sonra baktı alete. Rahat bir nefes verdi. " Yok. Hamile değilsin. " Dedi. Ben ise ona gülümseyerek bakıyordum. Gözüme çekici gelmişti bilmiyorum. Aleti çekti ve karnımdaki jeli peçeteyle sildi. Yeni kıyafetler ışınladığında onu durdurdum. Daha kapalı kıyafetler ışınladım ve onları giydim. Çorap ve ayakkabı da. Yaz ayındaydık ama sweat giyiyordum. Çünkü bilmiyorum. " Ben odama gidebilir miyim? Biraz yanlız kalıp ağlamak istiyorum. " Dedim. Yanağıma hafif bir öpücük kondurdu. Tam olarak tokat attığı ve parmak izleri olduğu yerden. İlk öpücük. Gülümsedim. " Beni mi öptün?" Dedim. " Yok ya. Hadi git odana. Ama 3 saate yanıma geleceksin. Ve bu 3 saatte odandan kesinlikle çıkmayacaksın. " Dedi. Başımı salladım ve kendimi odama ışınladım. .... -Tiago- " Sizi gebertmemem için bana sebep bulun. " Dedim sakince. 5 adama baktım. O kapının tam önündeydim. Ve onları bağlamıştım. Hepsi bir sandalyede oturuyordu. Tamamen halat. Bende onların karşısında ters bir sandlayede oturuyordum. Sandalyenin sırt yaslama kısmında göğsüm vardı. Heriflere baktım. " Biz en büyük düşman krallıktanız! İstersek yok ederiz sizi!" Dedi sarı saçlı. Ben ise umursamaz bir şekilde " Napim. " Dedim. Silahın namlusunu kaşıma yaslayıp silahla kaşımı kaşıdım. " Ben sizi buraya niye bağladım. " Dedim. Silahı alnımdan çektim. " Niye?" Dedi birisi. " Kraliçe. " Dedim. Tamam başka düşman krallıklardan onunla sevgili olduğumu bilen yoktu. " Ne olmuş ona. " Dedi. Bilmediğimi hatta bilmediğimizi düşünüyordu. " Bilmem siz biliyorsunuzdur. " Dedim. Birbirlerine baktılar. " Yalan mı düşünüyorsunuz. Tecavüz ettik diyemezsiniz tabi. " Dedim. " Sen nerden biliyorsun be!" Dedi sarılı. Gülerek başımı eğdim. En kenardaki kumralı biliyordum. Hiç konuşmadan bana bakıyordu. Ona baktım. " Konuşsana. " Dedim. 17 yaşında Valencianın suçlu olduğunu söylemişti. Bende izin vermiştim tecavüz edin diye. Akıllansın demiştim. O kadar pisliktim işte. Ama ben sadece dokunun demiştim. Soyup girin hamile bırakın diye bir şey dememiştim. Ne iyi değil mi? Bana onun suçlu olduğunu söyleyen kişi bu şeydi. " Patron ben. " Dedi sustu. Kral " patron derken. " Dedi arkadan. " Tabi. " Dedim. Ayağa kalktım. Sandalyeyi kenara sürüklerken " Suçlu. Kral gebertmiş Lezbiyen. Valencia hakkında ben 17 yaşındayken böyle demiştin. Bende tecavüz edin ama sadece dokunun aklı başına gelir demişim uyuşturucu kullanırken. Sen ise bir herif görevlendirip kadını hamile bıraktırmışsın. " Dedim. Sandalyenin üzerine cebimdeki silahları koyarken " Şimdi onu sen tecavüz ettin. " Dedim. Elimdeki silahı bırakmadan karşısına geldim. " Ve tahmin et ne oldu?" Dedim. Hepsine baktım. " O kız var ya. Şuanda benim sevgilim oluyor kendisi. Yani size benden bir tavsiye. Kaçabiliyorsanız ya şimdi kaçın yada hiç. Çünkü sizi iyi bir darp eder sonra Valenciaya pardon. 3. Valenciaya siktiririm. " Dedim ve direkt kumralın yüzüne sert bir yumruk attım. .. Kan ter içindeydim. 2 saattir resmen bu şeyleri dövüyordum. Birden saatimden bir alarm çalınca durdum. Hemen elime peçete ışınladım ve yüzümdeki kanlar ve terleri sildim. " Durmuşsun!" Dedi Katarina. Kıkırdadım. " Valenciaya söz verdim. 3 saat odasında ağlayacak sonra benim odama gelecekti. Süre doldu. Yoksa daha ne durması!" Dedim. Peçeteyi çevirip boynumu da sildim. " Neden?" Dedi. " Doğum günü. İlki boktandı onu darp ettim. 2. Bu herifler. Bari son kalan 3 saatte kutlayayım. " Dedim. Ve bu heriflere baktım. Elimle onları hapisaneye ışınladım. Kendimi de odama. Gelince kendimi zincirlere bağlamadım. Diğer pastayı hemen alıp kapıyı açtım. Gelen çocuğa baktım. " Gel. " Dedim. Geldi. Ona pastayı verdiğimde minik elleriyle tuttu. Kraliyet binasında yaşıyorlardı çünkü fazla fakirlerdi. " Annene götür. " Diyip kapıyı kapattım. Gelip elime yeni bir eldiven giydim. Biraz parfüm sıktım. Işıkları yakmıştım da. Bir sandalye alıp oturdum. Kapım dakikalar sonra tıklatıldı. Ve açıldı. Valencia. Gözleri ağlamaktan şişmiş ve kızarmıştı. Gülümsedi burnunu çekip. Kapıyı tamamen açtı. Bana gözlerini kırpıştırarak baktı. " Doktor. Neden geldim?" Dedi. Kıkırdayıp ayağa kalktım. Yanına geldim. Ellerimi nazikçe omuzlarına koydum. Baş parmağımla omzunu biraz okşadım. " Hala senin doğum günün. Kendini 18 yaşında sanıyorsun. Abin bu gün kutladığından asıl doğum günün bugün diye kabul ediyorsun. Gel birlikte pasta keselim. " Dedim ve kapıyı kapatıp onu masaya getirdim. " Dilek tut. " Dedim. Gözlerini kapattı. " Bir daha asla tecacüz edilmemek " dediğinde onu durdurdum. " Bu bir daha olmayacak başka bir şey dile. " Dediğimde gülümsedi. " O zaman Tiago beni hep sevsin. " Dedi. Üfleyip gözlerini açtığında ona gülümseyerek baktım. Bir çatal aldı ve pastayı kesmeden direkt yedi. Kahkaha attım. Bana da çatal uzattı. Kırılmasın diye aldım. Yoksa hiç yemek yemek istemiyordum. Yavaşça pastadan bir çatal alıp yedim. Valenciaya da bir tane uzattığımda gülümseyip çataldaki pastayı yedi. " Hmm " dedi beğenmiş gibi. Hediyeleri ona yaklaştırdım. " Bunu demezsem geberi.. " diyecekken sözünü kestim. " Daha önce yani 7 yaşından sonra hiç hediye almadın. Hiç gerek yoktu filan deme çünkü bugün senin doğum günün. Bari hediye vereyim. Aç bak bakım beğenceksin ben biliyorum. " Dedim. Bir tanesini eline aldı. Açtı. Kelebek seviyordu. Bende ona kelebekli bir büstiyer almıştım. Maviydi. Gülümsedi. " Ama çok açık değil mi?" Dediğinde durdum. Aslında o açık giyinmeyi seviyordu. Ve şuan anladım. Tecavüze uğradığından dolayı kapalı giyiniyordu. Ve.. yüzündeki izleri makyajla kapatmıştı. Saklıyordu. Ama anlayış göstermeye çalıştım. Çünkü 5 herif ona neler demiştir bilmiyordum. Zordu. " İstediğin zaman giyersin. " Dedim. " Ama bu çok güzel ya!" Dedi mutlulukla. Bu sırada salak kapı bozuk olduğundan açıldı ama ikimizde umursamadık. Zıpladı. " Diğerini de aç. " Dedim. Elindekini bir yere koydu. Ardından başka bir paketi aldı. Açtı. Bunda da mavi bir pantolon ama kelebekli. Gülümsedi. Dişlerini gördüm o an. Kahkaha atarken elini ağzına koyup gülerdi. Dişlerini göremezdim. Ama şimdi gülümserken görüyordum dişlerini. Bembeyazdı. " Doktor hey bunlar kombin mi? Sen mi yaptın!" Dedi. Başımı salladığımda şoke oldu. Diğer paketi eline verip pantolonu kenara koydum. Açtı. Mavi bir topuklu ayakkabı. " Oha!" Dedi. Kahkaha attım. " Ne oldu kombin yapabildim diye şoke mi oldun!" Dedim. " Lan çok güzel bunlar. " Dedi. Masaya çıktı. " Hey düşersin sağlam değil masa. " Dedim. Boylarımız şuan eşitti. " Öpücem boyum yetmez. " Dedi. Hızla yanağımı öptü. İnecekken harika bir şey oldu ve masa kırıldı. Kucağıma atladı son anda. Bende dengemi kaybedip arkaya uçtum. İkimizde yere yapışmışken üzerime oturdu. Kahkaha attı ama elleriyle ağzını kapamadı. Bende kahkaha attım. " İyi misin salak!" Dedim ama gülmekten duyamıyordu. Sonunda sustu. " Ama kırılır dedim sana. " Dedim. " hediyeler. " Diyip masaya baktı. Emekleyerek oraya gittiğinde uzun bir kahkaha daha attım. Hediyelerini kucaklayıp neşeyle sarıldı. " Ay kebelek" dediğinde yine güldüm. ' Kebelek mi kelebek olmasın!" Dedim. " Dilim yamuldu. " Dedi. Ayağa kalktı ve etrafta çocuk gibi koşturdu. Bende ayağa kalktım. Birden yere yapıştığında yine kahkaha attım hemde dizlerime vura vura. Tersten bana baktı. " Pislik!" Dedi ve ayağa kalktı. Kapıya gitti. " Ne bokun varsa gör küstüm!" Dedi ve kapıyı çarpıp gitti. Ama ben gülmekten yere yapıştım ve yere vurdum. Kapı geri açıldı. " Bu arada teşe... " Diyecekken büyüyle kapıyı kapattım.
|
0% |