@okurveyazarolankiz
|
Önce hocama gitmiştim. Tamam halk artık kimliğimi biliyor olmalıydı. Yani oda biliyordu. Okuluma gelmiştim. O her ayrı yerinde darp edildiğim yere. " Valencia!" Dedi hocam. Düşüncelerimden sıyrıldım. Ona yürüdüm. Okul şuan kapalıydı ama o burdaydı " Hocam. Yemin ediyorum evde çalıştım durdum. Valla teste sokun !" Dedim. " Tiago söyledi. Onunla da oynuyormuşsun bazen. Aslında seni test etmeye çağırmadım. Gerçekten herkesin korktuğu o Kraliçe sen misin? Hayatını öğrendim. Korkunç şeyler yaşamışsın!" Dedi. Başımı salladım. " Çok işin vardır. Ben seni tutmayayım güçlü kızım. " Dedi. Bana sarıldı. Ve hemen ayrıldı temas hastalığımı bildiğinden. Onun izniyle oradan ayrıldım. Toplantım vardı. Kraliyet binasına girdim. Asansörle 5. Kata çıktım. Toplantı odasına yürürken koridordaki herkes bana bakıyordu. Altımda siyah eşofman ve üzerimde siyah sweat. Herkesin bana bakmasından rahatsızlık duyuyordum. Koridordaki Tiago bağırarak " Millet şu soldaki don kimin!" Dediğinde insanların bakışları oraya döndü. Burukça gülümsedim. Onun önünden geçerken kulağıma " Bugün güzel bir gün. Ellerindeki ve yüzündeki güzel izleri kapatmamışsın. " Dedi. Odaya girip kapıyı kapattım. Gülümsemeye devam ederken nefesimi verdim. Etrafa baktım. 8 Kral. 5 Prens. 3 Prenses. Kraliçenin görevi sadece eşiyle idi. Ama ben resmen burdaki herkesden üstündüm. Herkes bana bakıyordu. Sadece Kralları ve Prenses Katarina ile Dianayı ha son olarak Prens Samueli tanıyordum. Geriye kalanlara gerek yok. Umursamadan en baştaki köşeye oturdum. İki dizimi de kendime çekip rahatça oturdum. " İşim var konu ne?" Dedim. Loyal bu umursamazlığımı hep biliyordu. " Savaş. " Dedi. Başımı bir kere salladım. Bizim buranın aptal kral şaşkındı. Tamam herkes özenle elbise giymişken ben fazla aptal kalmıştım. Ama umursamadan masadaki Wallaceye ait sigaradan bir dal aldım. Benard bana giydiği simsiyah takım elbisenin ve inden bir çakmak verdi. Masaya koyup fırlatınca tutup sigarayı yaktım. Çakmağı ona geri verdim. Orta ve işaret parmağım arasına aldığım sigaradan bir nefes çektim ve üfledim. " BENEDİCT !" DEDİM. Kapı açıldı. Ama Tiago. " Doktor " dedim şaşkınca. Arkadan Benedict gelince onun suratına yumruk atıp kapıyı kapattı. Ne harika ki sanırım odasına gidip üzerini çıkartmıştı. Altında sadece şort vardı. Üzeri tamamen çıplaktı. Kocaman sırtı ve karın kaslarıyla beni bitiriyordu. " Şuanlık Benedicti ulaşılamıyor " dedi masumca. " Niye?" Dedim. " Kendisi erkek. " Dediğinde gülmemek için tuttum kendimi. " Sen Benedictle benimi kıskandın " dedim. " Hayır... Ben ve seni onunla kıskanmak! Hahayt! Ben birini kimseyle kıskanmam.... Pardon ama hep onu çağrıyon! Az Tiago Tiago diye bağır!" Dedi sonra. Masadakiler gülerken Wallace " Tiago. Sana Tiago ile seslendim ama.. Valencia hep ona Valencia diye seslenmemizi istiyor. Bey demedim " dedi. " Ayy! Kalsın! Ben Jilet gibi erkek miyim de Bey mey! Ünlü müyüm la ben!" Dedi. " Birincisi kesinlikle Jilet gibi bir erkeksin. İkincisi benim sayemde ünlüsün. Ücüncüsü ben olmadan önce de ünlüydün. Kaslara bak hele ! Türkler ne diyordu! Hay maşallah " dedim. Kahkaha attılar. Ben ise sigaramı içtim. " BENEDİCT! " dedim yineleyerek. " Gelemiyorum kapıda öküz var!" Dedi. Tiago " Sıktır lan ordan!" Dedi. " Üzerin Tiago! " Dedi Wallace. Tiago üzerine baktı. Sonra da bana. Öyle korkmuş bakıyordu ki. Ben o an fark ettim. İçerde Prensesler var. Prenseslere baktım. Samuel,Diananın gözünü kapatırken diğer 2 Prenses. Biri Katarina diğeri de Loyalın kızı.. Tiagonun kaslarıma bakıyorlardı. Ayağa fırladım. Tiagonun önüne geçip ellerimi kaldırdım. Tiagoya " Ya şurdan hemen kaybol ya da ben kaslarını sökeyim olur mu doktor hıh!" Dedim. Kapıyı açıp ileri yürüdü. Bağırıp " Sikerim seni de ananı da babanı da ! Koridor kadın kaynıyor! " Diye bağırdım. Odasına girince sustum. Benedict bana baktı. " Ha Benedict. Bana Savaş haritasını getirsene " dedim. Başını salladı. Ben yerime gelip oturdum. .. Toplantı uzun bir süre devam etti. Ve bu sırada halk toplanma alanına toplanmıs pankartları açmış bağırıyorlardı. Jack ile anlaşmayı imzalayan gerektiği hakkında oluyordu bu şeyler. Ama tüm kasaba resmen toplanma yerindeydi. Benim halkım bile. Pencereden dışarıya bakmaya devam ederken Jackin bana yolladığı ve kendisinin imzaladığı kağıdı aldım. " Toplantı bitmiştir. " Dedim. Odadan çıkıp kendi odama gittim. Karnım çok ağrıyordu. Geldiğimde kendimi tuvalete atıp biraz değişiklik yaptım. Gerçekten karnım feci ağrıyordu. Ayağa kalkamıyordum. Odanın ortasına geldim ama kendimi yatağa attım. " Ah !" Diyip kıvranmaya başladım. Odama Tiago geldi. " Bebeğim. " Diyip kapattı kapıyı. Yanıma gelip yattı. Ayaklarını ayaklarıma yapıştırdı. Ellerini karnıma koydu. Yavaşça masaj yapmaya başladı. Ovalarken ben nefesimi verip gözlerimi yumdum. 3 dakika bunu ara vermeden yaptı. Devam edecekken durdurdum onu. " Doktor. İnsanlar orda beni bekliyorlar. İşlerim bitince.. " dedim. Elini tuttum. " Bunu bir daha yapar mısın iyi geldi." Dedim. Omzumu öptü. " Sen iste yeter. Valenciam. Bir şey isteyeceğim " dedi. İnsanların bağırışları artıyordu. Onun sesini zar zor duyuyordum. " İste. " Dedim inleyerek. Karnımı okşadı. " Saklamasan izlerini. " Dedi. " Söz. " Dedim. Gülümsedi. Ayağa kalktı. " Hadi ben gidiyorum sende gel. " Dedi ve gitti. Ağrım dinmişti biraz. Ayaklandım ve iddialı bir elbise giydim. Krallıktaki herkes beni ilk defa bu kadar açık bir elbiseyle görecekti daha önce elbise giymiştim onların yanında hatırladım kadarıyla bir ya da iki kere idi. Halkım ise benim ne kadar açık ve kapalı giyindiğimi biliyorlardı. Ama bu sefer gerçekten çok güzel olmuştum.
|
0% |