@okurveyazarolankiz
|
Tamam. Sakin olmalıydım. Yapabilirsin. Yapabilirim. Yapabiliriz. Ah hayır. Ben bu kadar açık bir elbiseyle herkesin dikkatini çekerdim. Herkes bakardı bedenime. Dizlerim titredi. Ve yine korkak olurdum. Ve birden bir ses geldi. Tiago mikrafona konuşuyordu. " Eee. Şuan herkes Valencianın nerede olduğunu soruyor. Hepinize ayrı ayrı cevap verme lüksümüz yok. Bu yüzden buradan söylüyorum. Valencia çok güçlü bir kadın. Yaşadıklarına rağmen hep dimdik durdu. Ve ben inanıyorum ki dimdik durmaya da devam edecek. O bir Kraliçe. Fazlasıyla işleri var çünkü o hala küçük. Okuluyla da ilgilenmesi gerekiyor. Sağlık problemleri ve savaş da girdi araya. Ona biraz daha süre verin. Sadece bir kaç dakika daha. " Dedi. Bu sözleri beni özgüvenli kılmıştı. Sırf insanlar bedenime bakıyor diye kapalı mı giyinecektim. Yine bakacaklar ki! Neden kapalı giyindi? Neden çok açık? Neden izlerini gizliyor korkak mı? Neden titriyor altına yapacak! Elime bir kaç belge aldım. Ve sonkez aynadaki o yüzüme baktım. 2. Valencia. Azimli olan. Üzerimde tam ayak bileğime kadar gelen kan kırmızısı ile siyah karışımı bir elbise vardı. Tam sağ bacağımda resmen belime kadar gelen bir yırtmaç. Bacağımdaki dövmeler,kesikler,dizlik vebsargı bezi tamamen ortadaydı. Elbise yukarıya doğru uzuyorken belimde bir korse vardı. Ve incecik belimi daha da ince yapmıştı. Korse yüzünden göğsüm daha fazla dolgunlaşmıştı. Ve bu yüzden elbisenin derin dekoltesinden göğsüm biraz çıkıyordu. İp askısı yoktu elbisenin. Ayakkabım ise louboutin shoes idi. Simsiyahtı ama tabanı kırmızıydı. Çok uzun bir topuklu değildi ama boyumu 1. 80 yapıyordu. Aynen uzun değil. Elbise kolumdaki ve boynumdaki vitiligonu da gösteriyordu. Aslında gerçekten güzeldim. Kirpiklerini kıvırmış ve beyaz maskara sürmüştüm. Eyeliner de çekmiştim. Dudağıma ise kan kırmızısı bir ruj sürmüştüm. Saclarıma baktım. At kuyruğu toplamıştım ama vazgeçip dümdüz kalçama kadar gelen saçlarımı açtım. Elimdeki belgeleri daha sıkı tuttum ve merdivenden indim. Binadan çıktığım an herkes bana baktı. Halk Tiagonun sözleriyle sessizleşmişti. Ama beni gören herkes birden bire bağırmaya başladı. Alkışların sadece benim halkımdan geldiğini biliyordum. Burdaki Kralın halk Jack ile birlik olmamı söylerken benim halkım ne yapacağımı biliyordu. Ama bazıları yine de Jackla olan antlaşmayı savunuyordu. Ben uzun merdivenden inip ileriye yürümeye devam ettim. Her Kral,prenses ve prensin olduğu yere yürüdüm. Tiagoyu gördüm. Siyah gömlek ve siyah pantolonla çok yakışıklı ve havalı olmuştu. Eli cebinde " İşte benim kızım!" Dedi. Louis " Cidden... Çok güzel. " Dedi. Uzakta olsamda kulaklarım -vampir olduğumdan- iyi duyardı. Onların yanına gelirken Tiagonun karşısında durdum. Kendi etrafımda döndüm. " Sen ilk defa sen olmuşsun. Çok şahane " dedi. Gülümsedim. Yüzümdeki dövemeler de belliydi. Bunu seviyordum. Boynuma baktı. Daha 1 saat önceden bir dövme yapmıştım. Tam şah damarıma. × işareti. Kaşları havalanıp indi. " Doktor. Nefesim kesildi. Tedavi edecek misin?" Dedim. Sırıttı. " Şu sahneye çık. Yoksa seni kıskanmaktan gebercem. " Dedi. Kıkırdadım. " Ruj yapcam seni. " Diyip boynuna bir öpücük kondurdum. Hızlı adımlarla sahneye gittim. Merdivenden çıkarken birkaç güvenliğe " Gidin " dedim. Alanıma geldim. Uzun bir konuşma kürsüsü vardı. Belgeleri oraya koydum. Saçımı savurup halka gülümseyerek baktım. Halkım alkışlar eşliğindeydi. Tam 2 dakika alkışlar dinmedi. Dindiğinde boğazımı temizleyip mikrafona " Ses denemiyorum " dedim. Benim halkım bu şakalarımı sevdiğinden kahkaha attılar. Sessizlik oluştu. Ama bazıları konuşmaya devam etti. " Beni bilen bilir. Bilen sever. Seven ise saygı göstermek zorunda kalır. Bugün sizlerle burada buluşma nedenimi bilen yok. " Dedim. Sessizlik. Bizim Krallara baktım. " Sadece savaş değil. " Dedim. Halka baktım. Ellerimi kürsünün iki yanına nazikçe koydum. " Kraliyet ekonomik krizde. Konuşmaya başlamadan önce hep yaptığım gibi sorularınızı sorun. " Dedim. Benim halkımdan biri " Evimiz ne zaman olacak!" Dedi. Parmağımı şıklatıp elimle onu gösterdim. Elimi indirdim. " Açıkçası şuan en önemli olduğunu düşündüğüm şey savaş değil. Her aile bireyinin burdaki Krallıkta bir evi vardır. Kral sağo... Kral buraya geldiğimden beri ismini bilmiyorum söyle şu ismini. " Dediğimde herkes kahkaha attı. Kral gülerken " Ben söylemedim senin hatan değil. Gabriel!" Dedi. Başımı salladım. " Gabriel minnet duyun. Çünkü o şu zor anlarımızda bizleri misafir etti. " Dedim. Herkes alkış tutarken gülümsedim. Birkaç saniye sonra " Çocukların eğitimi daha önemli. Neredeyse 300e yakın çocuk savaş sebebiyle okuluna parklarda devam edebiliyor. Kral Gabriel de zor durumda çünkü okuluna 300 kişi alamaz. Ve size bu kadar saçma bir günde mutlu bir haber veriyorum Halkım. Kraliyetimdeki evler yapılmıştır. Üstelik bu saçma sapan savaşlarda çocuklar korkmasın diye buz pisti ve oyun alanları yapıldı. Hastaneye kadar her şey bitti. Kalan tek şey biraz temizlik ve eşya dizaynı. " Dedim. Bağırdılar. Gülümsedim çünkü çocuklar daha fazla bagırıyordu. " Başka soru. " Dedim. Yine benim halkımdan biri " Savaş ne zaman dinecek!" Dedi. " Savaş ne zaman dinecek. Bu sorunun aslında sorun olmasına neden olacak tek şey şu elinizdeki pankartlar. " Dedim. Fısıltılar başlerken önümdeki belgeyi açıp okudum. " KRALİÇE Valencia. Sana kendi Krallığım Jakahdan yazıyorum. Defalarca birbirimize yardım ettik. Misafir olduk dost olduk yeri geldi kardeş olduk. Ayrı yerlerde olmak yerine birlik olalım. " Diyip okudum. Kağıdı masaya sertçe koydum. " İşte. Şimdi ben şurdan Gabriel amacım senin halkını kötülemek değil. Sadece halkın Jacki tanımıyor... Şurdan birine sorsam. Jack nasıl biri!" Dedim. Gabrielin halkı " Yardımsever!" Dedi. Başımı sırıtarak eğdim. " Yalan " dedim. " Güvenilir!" Dediler. " Yalan " dedim. " Saygılı " dediler. Sustum. Sessizlik oluşurken onlara baktım. " Jack. Vay canına fazlasıyla yakışıklı. Güçlü,dürüst,güvenilir,yardımsever bir kral! Düşünceleriniz sizin bunlar mı?" Diye bağırdığımda biri " Jack size toprak verdi!" Dedi. " Haklısınız. Haklısın. Jack bana toprak verdi. Yanımda oldu bazen beni kurtardı. Ama siz onun gerçek yüzünü bilmiyorsunuz!" Diyip masaya vurdum. " Hata yapıyorsunuz!" Dedim. İş ciddileşiyordu. " O iki yüzl bir pislik! Bana yardım etti ama çıkar için. Bak bunu ben diyemem gidin halkıma sorun o herif bana ne yapacak!" Dedim. Halkım " Tecavüz edecek " dedi. Devam ettim. " O savunduğunuz! Pankartlar hazırladığınız herif! Bir tecavüzcü! Mal kaçakçılığı yapıyor adam! Pisikopat! Uyuşturucu satıyor! İnsan çipliyor! Kadın kullanıyor! " Diyipnsertçe o anlaşmayı havaya kaldırdım. " Bu lanet antlaşmayı imzalayacağımı mı sanıyorsunuz! O herif yüzünden kaç kadın öldü! Kaç kadın tecavüz edilerek dövülerek öldürüldü! O kadının kocası çocukları annesi babası kahroluşundan kendini astı! Söylesenize bana! Geçen sene kaç kişiydi bu ölenler! " Diye bağırdım. Başka bir belge aldım. " O herifin öldürdüğü kadın sayısı 3927! Ama ölen kişi 6281! Sırf sevdiği öldü diye kendini bağlamış silah sıkmış bıçaklamış insanlar bunlar! Ben bu anlaşmayı kabul edersem belki halkımı kullanacak! Sizleri öldürecek! Sırf siz güvende olun diye ben imzalamayacağım bu anlaşmayı. Sırf burdaki kadınlar o herifin kuklası olmasın diye imzalamayacağm! Yalvarın yapmayacağım! " Diyip o antlaşmayı elime aldım. Masadaki çakmağı alıp kağıdı yaktığımda bazıları bağırdı. Ama kağıt kül olmuştu. " Sen! Lanet fahişesin! Sen!" Diye bağırdı bir erkek. Ona bağırdım. " Bunu ben değilde ordan Gabriel,Loyal veya Wallace yada diğer Krallar yapsaydı diğebilir mıydın! Diyemezdim! Neden! Yok daha yeni reşit oldu! Yok daha okuyor! Yok daha aklı ermez! Bunları diğerek demi! Burdan başka bir Kral yapsa onu alkışlarsın! Ama ben kadınım diye benden üstün oluyorsun! Bana bağırabilirsin tabi! Sıktır git! Tamam mı? Şu kadarlık hayatımda şu sahneye çıkalı kimseye küfretmedim ama sen sıktır git! Jack kadar pisliğin tekisin sen! Ben seni istersem idam da ettiririm aileni de gebertirim! Çünkü ben senden kadın olarak ýüceyim. Sevmesen de saygı duymak zorundasın! " Dedim. Mikrafona bu sefer " Yeni bir defter yeni bir sayfa açın! Ve bu sefer o defterdeki her başlık VEAE Krallığına ait olacak! Ben namusum ve ailem üzerine ant içiyorum ki bu pislik heriflerin birini bile hayatta tutmayacağım! Yeni bir sayfa açın defterlerine! O sayfada Valenciayı 5 kişilik özelliği olan biri değil 4 kişilik özelliği olan bir kadın gibi tanıtın! Çünkü bundan sonra benim o zavallı korkak yanımı görmeyeceksiniz! Tam tersi! Kim bana nasıl davranıyorsa öyle davranacağım! " Dedim. Eşyalarımı topladım. Tam gitmek için bir adım atmıştım ki mikrafona " Şimdi istediğiniz kadar delirin! Çünkü ben haklıyım ve haklı kalmaya devam edeceğim!" Dedim. Merdivenden özgüvenle indim. Kraliyet binasına yürürken beklemediğim bir şekilde nerdeyse herkes alkışlıyordu. Bu Halk bile! Hatalarını kabul ediyorlardı. İşte. " Acı benim kaderimdi ve ben kaderimi değiştiremezdim!" Diye bağırdım son kez halka...
|
0% |